Hepsi, U

UREVER 20 MG 5 AMPUL

Temel Etkin Maddesi:

furosemid

Üreten İlaç Firması:

OSEL İLAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Temel Etkin Maddesi:

furosemid

Üreten İlaç Firması:

OSEL İLAÇ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Barkod Numarası:

8699788751475

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

42,94 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Barkod Numarası:

8699788751475

Hekimler İçin Klavuz:

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

42,94 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – C – KALP DAMAR SİSTEMİ, C03 DİÜRETIKLER, C03C HIGH-CEILING DİÜRETİKLER, C03CA Sülfonamidler, C03CA01, furosemid

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – C – KALP DAMAR SİSTEMİ, C03 DİÜRETIKLER, C03C HIGH-CEILING DİÜRETİKLER, C03CA Sülfonamidler, C03CA01, furosemid

Personeller İçin Kullanma Talimatı

KULLANMA TALİMATI Urever 20 mg/2 mL I.M./I.V.çözelti içeren ampul
Kas veya damar içine uygulanır.

Steril
Etkin madde: Her bir ampul 20 mg furosemid içerir.

Yardımcı maddeler: Sodyum hidroksit, sodyum klorür, enjeksiyonluk su.

Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.

Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı kullandığınızı söyleyiniz.

Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksek veya düşük doz kullanmayınız.

Bu Kullanma Talimatında:
1.UREVER nedir ve ne için kullanılır?

2.UREVER’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler 3.UREVER nasıl kullanılır?

4.Olası yan etkiler nelerdir?

5.UREVER’in saklanması
Başlıkları yer almaktadır.

1.UREVER nedir ve ne için kullanılır?

UREVER, kas veya damar içine uygulanan, 20 mg furosemid etkin maddesini içeren 2 mL’lik ampul formundadır. 5 veya 100 ampul içeren ambalajlarda kullanıma sunulmaktadır. UREVER idrar söktürücü (diüretik) adı verilen bir ilaç grubuna dahildir. Diüretikler böbreklerden idrarın atılım hızını artıran ve aynı zamanda su ve tuz kaybı yapan ilaçlardır. Vücutta bulunan aşırı suyun atılmasına yardımcı olmak için veya yüksek tansiyon tedavisinde kullanılır. UREVER güçlü bir idrar söktürücüdür.

Doktorunuz size UREVER’i aşağıdaki nedenlerden biri veya birkaçı dolayısıyla reçetelemiş olabilir:
•Süregelen kalp yetersizliğine bağlı olarak solunum yetmezliği, ödem, karaciğerde büyüme ile belirgin hastalığınız ile bağıntılı fazla sıvının atılmaması nedeniyle vücutta aşırı miktarda sıvı tutulması durumu
•Süregelen böbrek yetmezliği ile bağıntılı fazla sıvının atılmaması nedeniyle vücutta aşırı miktarda sıvı tutulması durumu
•Hamilelik ve yanıklara bağlı olan dahil, akut böbrek yetmezliğinde sıvı atılımının devam ettirilmesi
•Böbreklerdeki bulgu ve belirtiler ile bağıntılı fazla sıvının atılmaması nedeniyle vücutta aşırı miktarda sıvı tutulması durumu (eğer idrar söktürücü tedavi gerekiyorsa)
•Karaciğer hastalığı ile bağıntılı fazla sıvının atılmaması nedeniyle vücutta aşırı miktarda sıvı tutulması durumu (eğer aldosteron antagonistleri ile tedavinin desteklenmesi gerekiyorsa) •Yüksek tansiyon
•Yüksek tansiyonun sebep olduğu kriz durumu (diğer tedavi edici önlemlere ilave olarak) •Vücuttan idrar atılımının zorlanmasının gerektiği durumlarda (örneğin zehirlenmelerde) destek olarak

2.UREVER’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler

UREVER’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ:

•İlacın içerdiği etkin madde olan furosemide veya ilacın içerdiği diğer maddelerden birine karşı alerjiniz varsa,
•Sülfonamid grubu antibiyotiklere ve şeker hastalığı tedavisinde kullanılan sülfonilüre grubu ilaçlara karşı alerjiniz varsa,
•Aşırı sıvı kaybettiyseniz (kusma, ishal veya aşırı terleme yoluyla),
•Vücut sıvılarınızın (kan dahil) hacminde aşırı azalmaya yol açan bir bozukluğunuz varsa, •Vücutta idrar üretilememesine yol açan böbrek yetmezliğiniz varsa ve bu durum UREVER kullanılmasına cevap vermiyorsa,
•Böbrek veya karaciğer üzerinde zehirleyici etkileri bulunan ilaçlara bağlı gelişen böbrek yetmezliğiniz varsa
•Ciddi karaciğer yetmezliği sonucu ortaya çıkan karaciğer koması ile ilişkili böbrek yetmezliğiniz varsa
•Kanınızdaki potasyum düzeyi aşırı derecede azalmışsa,
•Kanınızdaki sodyum düzeyi aşırı derecede azalmışsa,
•Karaciğerinizdeki ağır bir hastalık nedeniyle gelişen beyin işlevleri bozukluğuna bağlı olarak sizde komaya benzer bir durum ortaya çıkmışsa,
•Bebeğinizi emziriyorsanız.

UREVER’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ:

•İdrar çıkışınızda kısmi tıkanma yaratan mesane boşalmasında bozukluk, prostat büyümesi, idrar yollarında daralma gibi bozukluklarınız varsa (UREVER ile yapılan tedavinin özellikle başlangıç evresinde, doktorunuz idrar çıkışından emin olmak için sizi dikkatle takip etmek isteyebilir).

Doktorunuz aşağıdaki durumlarda sizi yakından düzenli olarak takip etmek isteyecektir.

•Düşük tansiyon
•Düşük tansiyonun risk teşkil ettiği hastalıklar: Kalp damarlarında ya da beyni besleyen kan damarlarında belirgin daralma veya tıkanıklık
•Belirti göstermeyen veya belirgin şeker hastalığı (kan şekeri seviyeniz düzenli olarak takip edilecektir)
•Gut (damla) hastalığı ve hiperürisemi (kanda ürik asit seviyesinin artması) (kanınızdaki ürik asit düzeyi düzenli olarak takip edilecektir)
•İdrar yapmakta güçlük çekiyorsanız (örneğin prostat büyümesine, böbrekte tıkanıklığa veya böbrekten idrar torbasına giden kanalın daralmasına bağlı olarak)
•Şiddetli karaciğer hastalığıyla bağıntılı böbrek işlevlerinizde yetmezlik durumu (Hepatorenal sendrom)
•Kanınızdaki protein düzeyinin düşmesine yol açan bir bozukluğunuz varsa (örneğin, nefrotik sendrom adı verilen ciddi bir böbrek rahatsızlığında bu durum görülebilir; doktorunuz kullanılacak ilaç dozunu dikkatle ayarlayacaktır)
•Erken doğan bebeklerde kullanılması gerekiyorsa (Böbreklerde taş oluşması veya kireçlenme odaklarının gelişmesi riskine karşı, doktorunuz böbrek işlevlerini yakından takip etmek isteyecektir ve ultrasonografi uygulayacaktır).

•Lityum tuzları (psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılır) ile eş zamanlı kullanım (kandaki lityum seviyeleriniz düzenli olarak kontrol edilecektir)
•Akut porfiri (kan pigmentleri ile ilgili seyrek görülen kalıtsal bir hastalık). İdrar söktürücü ilaçların akut porfiri durumunda kullanımı güvenli olmayabilir, doktorunuz UREVER tedavisi boyunca sizi takip edecektir.

Nefes alma güçlüğü rahatsızlığı olan (solunum güçlüğü sendromu) erken doğan bebeklerde yaşamlarının ilk haftalarında UREVER tedavisi uygulandığında, bir tür kalp damar hastalığı olan, kalpten çıkan iki büyük atardamarın arasındaki açıklığın doğumdan sonra kapanmayıp açık kalması (patent duktus arteriyozus) riskinde artış olabilir.

İleri yaştaysanız ve düşük tansiyona neden olabilecek başka ilaçlar kullanıyorsanız ve düşük tansiyon riski oluşturabilecek başka bir rahatsızlığınız varsa, doktorunuzu bilgilendiriniz.

UREVER tedaviniz boyunca doktorunuz düşük tansiyona karşı sizi düzenli takip edecektir.

İdrar yapma bozukluklarınız varsa (örneğin prostat büyümesi), doktorunuz size UREVER’i sadece normal idrar çıkışı sağlanabildiğinde verecektir. Çünkü ani bir idrar akışı, idrar

kesesinin (mesane) aşırı genişlemesi ile beraber idrar yapmada zorluğa (üriner retansiyon) neden olabilir.

UREVER sodyum ve klorürün atılımını, dolayısıyla da su atılımını arttırır. Aynı zamanda diğer elektrolitlerin (özellikle potasyum, kalsiyum ve magnezyum) atılımı da artar. UREVER ile tedavi sırasında yüksek miktarlarda su ve elektrolit atılımına bağlı olarak sıkça su/elektrolit dengesi bozuklukları gözlendiğinden, kanınızdaki belirli maddelerin seviyeleri düzenli olarak kontrol edilecektir.

Uzun süreli UREVER tedavisi sırasında, özellikle potasyum, sodyum, kalsiyum, bikarbonat, kreatinin, üre ve ürik asit ve aynı zamanda kan şekeri olmak üzere bazı kan testlerinin düzenli olarak yapılması gerekmektedir.

Elektrolit bozukluları açısından yüksek risk altındaysanız veya kusma, ishal veya aşırı terleme gibi durumlara bağlı olarak önemli seviyede sıvı kaybı yaşamışsanız, dikkatle takip edilmeniz gerekmektedir. Dolaşımdaki kan hacminde azalma, vücuttaki su eksikliği, belirgin elektrolit bozuklukları veya asit-baz dengesindeki bozukluklar düzeltilmelidir. Böyle bir durumda doktorunuz UREVER tedavinizi geçici olarak durdurabilir.

Altta yatan başka hastalıklar (örneğin karaciğer sirozu, kalp yetmezliği), eş zamanlı başka tedavilerin uygulanıyor olması ve yiyecekler olası elektrolit bozukluklarının gelişmesinde rol oynayabilir.

Artan idrar çıkışına bağlı kilo kaybı, idrar çıkışı miktarına bakılmaksızın, günde 1 kg’dan fazla olmamalıdır.

Nefrotik sendromunuz varsa (bir böbrek hastalığı) yan etkilerin görülme riskinde artış olabileceğinden doktorunuz kullanacağınız ilaç dozunu dikkatlice ayarlayacaktır.

Kullanıma hazır çözeltinin asitlik derecesi hafif alkali ile nötr arasındadır (pH değeri 7’den düşük değildir). Bu sebeple, asit çözeltileri UREVER ile beraber kullanılmamalıdır, çünkü UREVER’in etkin maddesi çökebilir.

Non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (NSAİİ) adı verilen, iltihap ve ağrı giderici ilaçlar UREVER’in etkisini azaltabilir. Bu ilaçların UREVER ile birlikte kullanımı nefrotoksisite (böbrekler üzerine zararlı etki) riskini arttırabilir.

Sorbitol (şeker hastalarının kullandığı bir tatlandırıcı) ve UREVER’in eş zamanlı kullanılması dehidratasyon (vücudun susuz kalması) artışına neden olabilir. Sorbitol ishali tetikleyerek daha fazla sıvı kaybına neden olabilir.

UREVER kullanımı ile fotosensitivite reaksiyonu (ışığa karşı duyarlı olma hali) vakaları bildirilmiştir. Tedaviniz sırasında ışığa karşı duyarlılık gelişirse doktorunuz tedavinizi

durdurabilir. Tedaviye yeniden başlamanız gerekli görülürse, doktorunuz vücudunuzda güneşe veya yapay UVA ışığına maruz kalan bölgeler için koruma önerecektir.

Risperidon (psikiyatrik bazı hastalıkların ve bunamanın tedavisinde kullanılır) ile birlikte kullanım:
Bunaması olan hastalarda risperidon ile UREVER’in birlikte kullanımı ölüm gibi ciddi yan etkiler ile sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla doktorunuz risperidon ile UREVER’in birlikte kullanılması gereken durumda gerekli kontrolleri yapacak ve birlikte kullanımın sağlayacağı yararın, oluşturabileceği zarar oranına göre tedavi şeklinizi belirleyecektir.

Sistemik lupus eritamatozus adı verilen vücudun kendi bağışıklık sisteminin vücuda saldırması ile seyreden bir hastalığın yeniden ortaya çıkması veya alevlenmesi olasılığı bulunmaktadır.

UREVER kullanımı doping testlerinde pozitif sonuçlara neden olabilir. Ayrıca, UREVER’in doping maddesi olarak kullanılması sağlığınız için tehlike oluşturabilir.

Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse, lütfen doktorunuza danışın.

UREVER’in yiyecek ve içecek ile kullanılması

UREVER ampul, damar içine veya kas içine zerk edilerek (enjeksiyon yoluyla) kullanılır. Bu yüzden yiyecek ve içecek ile etkileşimi beklenmemektedir.

Hamilelik

İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

UREVER’in etkin maddesi furosemid plasentayı geçtiğinden, zorlayıcı tıbbi nedenler olmadığı takdirde, hamilelik sırasında UREVER’i kullanmamanız gerekir. Bu yüzden tedaviye başlanmadan önce hamilelik durumu değerlendirilmelidir.

UREVER’in de dahil olduğu idrar söktürücü ilaçlar, hamilelik sırasında yüksek tansiyon ve sıvı tutulumu rahatsızlıklarının rutin tedavisinde uygun değildir, çünkü rahim içi gelişime zarar verebilir. Ancak hamilelikte kalp yetmezliği veya böbrek yetmezliği için UREVER’İ kullanmanız gerekli ise doktorunuz sizi ve bebeğinizin gelişimini yakından takip ederek tedavinizi sürdürebilir.

Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza danışınız.

Emzirme

İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Furosemid anne sütüne geçmektedir, bu nedenle emzirme sırasında UREVER’i kullanmamanız gerekir. UREVER ile tedavi edilmeniz gerekiyorsa, bebeği anne sütüne geçen ilaçtan korumak için, süt vermeyi bırakmanız gerekir.

Araç ve makine kullanımı

UREVER doğru bir şekilde kullanıldığı zaman bile, araç ve makine kullanımı veya bir koruma olmaksızın çalışabilme becerisini bozacak kadar hareketlerinizi etkileyebilir. Bu durum özellikle tedavinin başlangıcında, dozun arttırılmasında veya başka bir ilaca geçerken ya da ilacı alkol ile birlikte alırken geçerlidir.

Dolayısıyla araç ve makine kullanırken dikkatli olunmalıdır.

UREVER’in içeriğinde bulunan bazı maddeler hakkında önemli bilgiler

UREVER her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermez”.

Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı

Birlikte kullanılması önerilmeyen ilaçlar:
−Sakinleştirici ve uyku verici bir madde olan kloral hidrat. Çok nadir vakalarda UREVER kullanımından sonraki 24 saat içerisinde kloral hidrat alınması, sıcaklık, terleme, huzursuzluk, bulantı hissi ve kan basıncında ve kalp ritminde artış (taşikardi) ile sonuçlanmıştır. Dolayısıyla UREVER’in ve kloral hidratın birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.

−Aminoglikozitler (örneğin kanamisin, gentamisin, tobramisin) ve işitme üzerinde zararlı etkisi olan diğer ilaçlar (ototoksik ilaçlar). UREVER ile aynı zamanda kullanıldıklarında bu ilaçların etkisi artabilir. İşitme bozukluğu geri dönüşsüz olabilir. Dolayısıyla UREVER ile bu ilaçların birlikte kullanımından kaçınılmalıdır.

Birlikte kullanımı sırasında önlem alınması gereken ilaçlar:
−Sisplatin (kanser tedavisinde kullanılır). UREVER ile birlikte kullanımı işitme bozukluğuna neden olabilir. Ayrıca sisplatinin böbrekler üzerindeki zararlı etkisini (nefrotoksisite) de arttırabileceğinden UREVER ile birlikte kullanımında çok dikkatli olunmalıdır.

−Lityum (psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılır). UREVER ile birlikte kullanımı lityumun kalp üzerindeki zararlı etkisini (kardiyotoksisite) ve sinirler üzerindeki zararlı etkisini (nörotoksisite) arttırabilir. Bu iki ilacı birlikte kullanan hastaların kandaki lityum seviyeleri yakından takip edilmelidir.

−Yüksek tansiyon için kullanılan ilaçlar, idrar söktürücü ilaçlar veya tansiyonu düşürebilen diğer ilaçlar. Bu ilaçlar UREVER ile aynı zamanda kullanılırsa tansiyon çok daha fazla

düşebilir. Özellikle ACE inhibitörleri veya anjiyotensin II reseptör antagonisti (kalp_damar hastalıkları tedavisinde kullanılır) ilk defa kullanıldığında veya bu ilaçlar daha yüksek bir dozda uygulandığında olmak üzere, tansiyonda şoka neden olan ciddi düşüş ve böbrek fonksiyonunda bozulma (nadir vakalarda akut böbrek yetmezliği) gözlenmiştir. Bu sebeple, mümkün olduğu durumlarda UREVER tedavisi geçici olarak durdurulmalı veya en azından bir ACE inhibitörü veya anjiyotensin II reseptör antagonisti ile tedaviye başlamadan veya doz artımından önce UREVER dozu üç gün için azaltılmalıdır
−Risperidon (psikiyatrik hastalıklar ve bunama tedavisinde kullanılır)

Birlikte kullanımı sırasında dikkatli olunması gereken ilaçlar:
−Aspirin dahil non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar (ağrı kesici ve iltihap giderici). Bu ilaçlar UREVER’in etkisini azaltabilir. UREVER tedavisi dolaşımdaki hacimde azalmaya veya vücut sıvısında eksikliğe neden olursa bu ilaçlarla birlikte kullanımı akut böbrek yetmezliğine sebep olabilir.

−Fenitoin (sara hastalığının tedavisinde kullanılır). Bu ilaç UREVER’in etkisini azaltabilir. −Kortikosteroidler (iltihaplı ve diğer bazı durumlarda kullanılan kortizonlu ilaçlar), karbenoksolon (ağızdaki yaraları tedavi etmek için kullanılır), laksatifler (kabızlığın önlenmesi ve tedavisinde kullanılır), meyan kökü (mide-bağırsak hastalıklarında kullanılır). Potasyum kaybını arttırarak, potasyum eksikliğine neden olabilirler.

−Digitalis preparatları (kalp-damar hastalıkları tedavisinde kullanılır)
−Probenesid (gut-damla- hastalığında kullanılır) UREVER bu ilacın böbrek yoluyla atılımını azaltabilir. Dolayısıyla yüksek dozlu tedavide, ilacın kandaki seviyesi artarak yan etkilerin görülme riskinde artışa neden olabilir.

−Metotreksat (kanser tedavisinde kullanılır). UREVER bu ilacın böbrek yoluyla atılımını azaltabilir. Dolayısıyla yüksek dozlu tedavide, ilacın kandaki seviyesi artarak yan etkilerin görülme riskinde artışa neden olabilir.

−Şeker hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar. UREVER bu ilaçların etkisini azaltabilir. −Kan basıncını arttıran sempatomimetik ilaçlar (adrenalin benzeri ilaçlar, örneğin epinefrin, norepinefrin). UREVER bu ilaçların etkisini azaltabilir.

−Kürar-tipi kas gevşeticiler. UREVER bu ilaçların etkisini arttırabilir
−Teofilin (solunum ile ilgili hastalıkların tedavisinde kullanılır). UREVER bu ilacın etkisini arttırabilir.

−Böbrek üzerinde zararlı etkisi olan ilaçlar (nefrotoksik ilaçlar) (örneğin aminoglikozidler, sefalosporinler, polimiksinler gibi antibiyotikler). UREVER bu ilaçların zararlı etkilerini arttırabilir. UREVER ile aynı zamanda bazı sefalosporinleri yüksek dozda kullanan hastalarda böbrek fonksiyonları bozulabilir.

−Siklosporin A (organ nakilleri sırasında kullanılır) UREVER neden olduğu kandaki ürik asit seviyelerinin artmasına ve siklosporin ürik asitin üre atılımının bozulmasına neden olur. Bunun sonucunda, guta bağlı olarak artrit riskinde artış olabilir.

−Böbrek yetmezliği açısından yüksek risk taşıyan hastalarda, röntgen tetkiklerinde organların görünürlüğünü arttırmak için kullanılan kontrast maddeler. Kontrast maddelerle tetkik sonrasında, UREVER ile tedavi gören hastalarda, öncesinde sadece damar içi sıvı alan

hastalara kıyasla böbrek fonksiyonlarında daha sık oranda bozulma olmuştur.

−Yüksek dozlarda UREVER ile eş zamanlı olarak tiroid hormonları (örn. levotiroksin) kullanılması tiroid hormonu seviyelerini etkileyebilir. Bu sebeple, UREVER ile birlikte tiroid hormonu kullanıyorsanız, doktorunuz tiroid hormon seviyelerinizi takip edecektir. −Glikozidler (kalp hastalıklarında kullanılır) UREVER tedavisi sırasında potasyum veya magnezyum eksikliği gelişirse, kalp kasının bu ilaçlara hassasiyeti artabilir. Elektrolit dengesizliği olan hastalarda ve UREVER’in belli EKG değişikliklerine (QT aralığının uzaması) neden olan ilaçlarla (örneğin, terfenadin, antialerjik ilaçlar ve kalp ritmi bozukluklarında kullanılan bazı ilaçlar (sınıf I ve III antiaritmikler)) birlikte kullanılması durumunda, kalp ritmi bozukluklarının (torsades de pointes dahil venrtiküler artimi) oluşma riski daha yüksektir.

−Karbamazepin (sara hastalığının tedavisinde kullanılır) veya aminoglutetimid (Cushing Sendromu isimli hastalığın tedavisinde kullanılır). UREVER ile eşzamanlı kullanılması hiponatremi (kanda sodyum düzeyinin normalin altına düşmesi) riskini arttırabilir.

−Tiyazidler (idrar söktürücü sınıfında yer alan bir ilaç grubu). UREVER ile birlikte kullanıldıklarında idrar çıkışında artış meydana gelir.

−Metformin şeker hastalığında kullanılan bir ilaç. Bu ilaç UREVER’in etkisini azaltabilir. −Fibrik asit türevleri (kandaki yağı azaltmada kullanılan ilaçlar örneğin, klofibrat ve fenofibrat). Özellikle hipoalbuminemi durumunda (kandaki albüminde düşüş) UREVER ile birlikte kullanılmaları durumunda, her iki ilacın da kandaki seviyeleri yükselebilir. Kan seviyeleri takip edilmelidir.

Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

3.UREVER nasıl kullanılır?

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:

Doktorunuz hastalığınıza bağlı olarak ilacınızın dozunu belirleyecek ve size uygulayacaktır.

Uygulama yolu ve metodu:

UREVER ampul formu yalnızca ağızdan uygulamanın mümkün veya etkili olmadığı durumlarda (örn. bağırsak emilimi bozukluğunda) ya da eğer hızlı etki gerekiyorsa damar içine uygulanarak verilir. Eğer damar içine uygulanan tedavi kullanılıyorsa, mümkün olan en kısa sürede ağızdan uygulanan tedaviye geçilmesi önerilmektedir.

Ampulü halka yukarıya gelecek şekilde tutun.

Çekmenin içinde çözelti
varsa aşağı akması için
ampule yavaşça vurun veya ampulü sallayın.

Değişik yaş grupları:

Çocuklarda kullanımı:

Ampulü halka yukarı
gelecek şekilde tutarak
çekmeyi aşağı doğru
çekerek kırın.

Bebeklerde ve 15 yaşın altındaki çocuklarda, istisnai durumlar dışında (örneğin hayatı tehdit edici nitelikte durumlar), UREVER kullanılmamalıdır. Ortalama günlük doz 0,5 mg furosemid/kg vücut ağırlığıdır. İstisnai vakalarda, 1mg furosemid/kg vücut ağırlığına kadar damar içi uygulama verilebilir.

Yaşlılarda kullanımı:
Yaşlı hastalarda ve genel durumu bozuk hastalarda doktorunuz böbrek ve karaciğer fonksiyonlarındaki olası bozulmaları göz önünde bulundurarak dozda ayarlama yapacaktır.

Özel kullanım durumları:

Karaciğer/böbrek yetmezliği:
Doktorunuz hastalığınıza ve böbrek / karaciğer problemlerinizin ciddiyetine bağlı olarak ilacınızın dozunu belirleyecektir.

Diğer:
Kalp yetmezliği, şiddetli tansiyon yüksekliğiniz var ise doktorunuz bu gibi durumları dikkate alarak sizde kullanılacak dozu dikkatle tespit edecektir.

Eğer UREVER’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.

Kullanmanız gerekenden daha fazla UREVER kullandıysanız:

UREVER ampul doktor denetiminde kullanılacağı için böyle bir durumun gelişmemesi için gereken tedbirler alınacaktır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ise uygun tedavi yapılacaktır.

Aşırı doz belirtileri tuz ve sıvı kaybının şiddetine bağlıdır.

Aşırı doz alımı, yatar pozisyondan ayağa kalkınca tansiyonun düşmesine ve kan dolaşım bozukluklarına, elektrolit dengesizliklerine (potasyum, sodyum ve klorür seviyelerinin düşmesi) ve kandaki asitlik düzeyinin artmasına (alkaloz) neden olabilir.

Daha ciddi sıvı kayıpları vücutta su eksikliğine ve kan hacminde azalmaya bağlı olarak dolaşım şokuna ve tromboza neden olabilecek (kan pıhtısı) kan konsantrasyonunda artışa (hemokonsantrasyon) neden olabilir.

Ani su ve elektrolit kayıpları bilinç bulanıklığı (konfüzyon) ile sonuçlanabilir.

UREVER’i kullanmayı unutursanız:

UREVER, doktor denetiminde kullanılacağından böyle bir durumun gelişmemesi için gereken önlemler alınacaktır.

Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.

UREVER ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler:

UREVER tedavisini doktorunuzun onayı olmadan bırakırsanız, tansiyonunuz yeniden yükselebilir veya vücudunuzda yeniden aşırı sıvı tutulumu ortaya çıkabilir.

4.Olası yan etkiler nelerdir?

Tüm ilaçlar gibi, UREVER’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.

Aşağıdakilerden biri olursa, UREVER’i kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:

•Dolaşım sisteminde şoka neden olabilecek ciddi alerjik reaksiyonlar (anafilaktik şok). Anafilaktik şokun ilk belirtileri kızarma, ürtiker, döküntü gibi deri reaksiyonları, huzursuzluk, baş ağrısı, terleme, bulantı, nefes alma ve yutkunmada güçlük, derinin gri-mavi renk almasını içerir.

•Derinin aniden kızarması ve yer yer küçük püstüllerle kaplanması (beyaz / sarı iltihaplı sıvı dolu küçük kabarcıklar) (Akut Generalize Ekzantematöz Püstüloz (AGEP)
•Eozinofili ve sistemik belirtilerin görüldüğü ilaç reaksiyonu (DRESS). DRESS öncelikle grip benzeri belirtiler ve yüzde döküntü ile, sonrasında yüksek ateşle birlikte yaygınlaşan döküntü, kan testlerinde karaciğer enzim seviyelerinde artış ve bir çeşit beyaz kan hücresinde artış (eozinofili) ve lenf düğümlerinde büyüme ile ortaya çıkar.

•Kaşıntı, kurdeşen, diğer döküntüler, içi sıvı dolu kabarcıklar, genelde kendiliğinden geçen el, yüz ve ayakta dantele benzer kızarıklık oluşturan, aşırı duyarlılık durumu,
•Genellikle kollar ve bacaklarda deride içi su dolu kabarcıklar-büller-ile seyreden bir deri hastalığı,
•Pul pul dökülme ile seyreden iltihaplı bir tür deri hastalığı (eksfolyatif dermatit),
•İğne başı şeklinde kırmızı morarmalar (purpura), ışığa duyarlılık,
•Ani aşırı duyarlılık reaksiyonu,
•Ciltte ve göz çevresinde kan oturması, şişlik ve kızarıklıkla seyreden iltihap (Stevens Johnson Sendromu),
•Deride içi sıvı dolu kabarcıklarla seyreden ciddi bir hastalık (toksik epidermal nekroliz), •Kan pıhtısı (bacaklarda ağrı, şişlik veya hassasiyet olması).

Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin, UREVER’e karşı ciddi alerjiniz var demektir.

Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.

Bildirilen diğer yan etkiler aşağıda listelenmiştir. Bu yan etkilerden herhangi biri ciddileşirse veya bu kullanma talimatında aşağıda yer almayan herhangi bir yan etki fark ederseniz, doktorunuza veya eczacınıza söyleyiniz.

Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde tanımlanmıştır: Çok yaygın :10 hastanın en az 1’inde görülebilir.

Yaygın:10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir.

Yaygın olmayan:100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir.

Seyrek:1.000 hastanın birinden az, fakat 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Çok seyrek:10.000 hastanın birinden az görülebilir.

Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.

Çok yaygın
•Kandaki kimyasalların konsantrasyonlarında değişiklik (elektrolit bozuklukları)
•Özellikle yaşlılarda kan hacminde azalma (hipovolemi) ve vücuttan su kaybı ( dehidratasyon) •Kanda kreatinin miktarında ve trigliserid adlı kan yağlarında artış
•Kan basıncı düşüklüğü (oturur ya da yatar pozisyondan ayağa kalkarken görülen kan basıncı düşüklüğü dahil)

Yaygın
•Hemokonsantrasyon (kan sıvısının azalmasına bağlı olarak kanın konsantrasyonunda artma)
•Kanda sodyum, klor, potasyum değerlerinin düşmesi, kanda kolesterol ve ürik asit değerlerinin yükselmesi
•Gut atakları (eklemlerde iltihap ve ağrıya neden olan ürik asit artışı ile karakterize hastalık) •Karaciğer yetmezliği olan hastalarda hepatik ensefalopati (karaciğer yetmezliğine bağlı olarak beyin fonksiyonlarında bozulma)
•İdrar miktarında artış

Yaygın olmayan
•Kandaki trombosit sayısında azalma (olağan dışı kanama veya morarmalar)
•Şeker hastalarında dikkat edilmesi gereken şekere karşı duyarlılıkta azalma ve yüksek kan şekeri (hiperglisemi)
•Kandaki protein miktarında anormal düşüş olan hastalarda, özellikle böbreklerinde ciddi hasar olanlarda işitme bozuklukları ve bazen geri dönüşümsüz sağırlık
•Bulantı
•Kaşıntı, döküntü

Seyrek
•Beyaz kan hücrelerinin sayısında azalma (lökopeni)
•Kanda eozinofil (bir tür alerji hücresi) sayısında artış
•Uyuşma
•Baş dönmesi hissi (vertigo)
•Uyuklama
• Zihin karışıklığı, kafada basınç hissi
• Miyopun ilerlemesi, bulanık görme
• Kan hacminin azalması (hipovolemi) ile beraber görme bozuklukları
•Kulak çınlaması
•Kan damarı iltihabı (vaskülit)
•Kusma, ishal
•Sistemik lupus eritamatozus adı verilen, vücudun kendi bağışıklık sisteminin vücuda saldırması ile seyreden bir hastalığın yeniden ortaya çıkması veya alevlenmesi
• Bacak kası krampları, kuvvetsizlik
•Kronik artrit (eklem iltihabı)
•Böbrek iltihabı
•Ateş

Çok seyrek
•Agranülositoz (beyaz kan hücrelerinin sayısında azalma), aplastik anemi (kan hücrelerinin sayısında ciddi azalma), bir tür kansızlık (hemolitik anemi)

•Akut pankreas iltihabının belirtisi olabilen şiddetli karın veya sırt ağrısı
•Karaciğer içi bir nedene bağlı olarak safra akışının yavaşlaması veya durması, karaciğer enzimlerinde artış
•Safra yollarının kapanmasına bağlı sarılık, karaciğerde dolaşım yetmezliği

Bilinmiyor
•Kanda kalsiyum, magnezyum düzeyinde azalma üre artışı, metabolik alkaloz nedeniyle ağız kuruluğu, güçsüzlük, yorgunluk, huzursuzluk, nöbetler, kas zayıflığı veya krampları, düşük kan basıncı, hızlı veya düzensiz kalp atışı
•Uzun süreli kullanımda Pseudo-Barter Sendromu (kusma, idrar yapamama ve şuur bulanıklığı ile kendini gösterir)
•İdrarda sodyum ve klorür ve üre artışı, idrar yapamama
•Erken doğan bebeklerde, sıklıkla geri dönüşsüz böbrek hasarına yol açan, böbreklerde kalsiyum tuzlarının birikmesi, böbrek taşı oluşumu
•Erken doğan bebeklerde yaşamın ilk haftası içinde uygulanması halinde bir tür kalp-damar hastalığı olan “patent ductus arteriosus” un (kalpten çıkan iki büyük atardamarın arasındaki açıklığın doğumdan sonra kapanmayıp açık kalması durumu) devam etme riskinde artış •Baş dönmesi, bayılma ve bilinç kaybı, baş ağrısı
• Bir kan pıhtısı oluşumuna bağlı olarak kan damarının tıkanması (tromboz, özellikle yaşlı hastalarda)
• Çoğu zaman ciddi potasyum yetersizliği durumlarına bağlı olarak, ciddi kas hastalıkları

durumlarda

KULLANMAYINIZ bölümüne bakınız)
•Enjeksiyon yerinde ağrı

Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; eposta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

5.UREVER’in Saklanması

UREVER’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

25°C’nin altındaki oda sıcaklığında ve orijinal ambalajında saklayınız. Işıktan koruyunuz.

Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.

Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra UREVER’i kullanmayınız.

Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.

Ruhsat Sahibi:
OSEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Akbaba Mah. Maraş Cad. No:52
Beykoz/İSTANBUL

Üretim Yeri:
OSEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Akbaba Mah. Maraş Cad. No:52
Beykoz/İSTANBUL

Bu kullanma talimatı ../../…. tarihinde onaylanmıştır.

Doktorlar İçin Kullanma Talimatı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ

1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
Urever 20 mg/2 mL I.M./I.V. çözelti içeren ampul Steril

2.KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde:
Furosemid 20 mg

Yardımcı maddeler:
Sodyum klorür 15 mg
Sodyum hidroksit 2,56 mg

Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.

3.FARMASÖTİK FORM
Steril, enjeksiyonluk çözelti
Amber renkli cam ampul içerisinde berrak, renksiz çözelti

4.KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1.Terapötik endikasyonlar
-Kronik konjestif kalp yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer diüretik tedavisi gerekiyorsa),
-Akut konjestif kalp yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu,
-Kronik böbrek yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu,
-Gebelik veya yanıklara bağlı olan dahil, akut böbrek yetmezliğinde sıvı atılımının idame ettirilmesi,
-Nefrotik sendromla bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer diüretik tedavisi gerekiyorsa),
-Karaciğer hastalığıyla bağıntılı sıvı retansiyonu (eğer aldosteron antagonistleriyle tedavinin desteklenmesi gerekiyorsa),
-Hipertansiyon,
-Hipertansif kriz (diğer terapötik önlemlere ilave olarak),
-Zorlu diürez desteği.

4.2.Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

İstenen etkiyi sağlamak için yeterli olan en düşük doz kullanılmalıdır.

Furosemid yalnızca oral uygulamanın mümkün veya etkili olmadığı durumlarda (örn. barsak emilimi bozukluğunda) ya da eğer hızlı etki gerekiyorsa intravenöz yoldan verilir. Eğer

intravenöz tedavi kullanılıyorsa, mümkün olan en kısa sürede oral tedaviye geçilmesi önerilmektedir.

Optimum etkinlik elde etmek ve kontr-regülasyonu baskılamak için, tekrarlanan bolus enjeksiyonları yerine genellikle devamlı furosemid infüzyonu tercih edilmektedir.

Bir veya birkaç akut bolus dozundan sonra takip tedavisi için devamlı furosemid infüzyonunun uygulanamadığı durumlarda, uzun aralarla yüksek bolus dozlarının verildiği bir rejim yerine, kısa aralarla (yaklaşık 4 saat) düşük dozların verildiği bir takip rejimi tercih edilmelidir.

Erişkinlerde hem intravenöz hem oral uygulama için önerilen maksimum günlük furosemid dozu 1500 mg’dır.

Tedavi süresi endikasyona göre değişmektedir ve hekim tarafından bireysel hasta bazında belirlenir.

Uygulama şekli:

İntravenöz enjeksiyon/infüzyon:
İntravenöz furosemid yavaş enjeksiyon veya infüzyon yoluyla uygulanmalıdır; 4 mg/dakika hızı aşılmamalıdır. Şiddetli böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda (serum kreatinin> 5 mg/dl), 2,5 mg/dakika infüzyon hızının aşılmaması önerilmektedir.

İntramusküler enjeksiyon:
İntramusküler uygulama, oral veya intravenöz uygulamanın mümkün olmadığı istisnai olgularla sınırlı olmalıdır. İntramüsküler enjeksiyonun pulmoner ödem gibi akut hastalıkların tedavisi için uygun olmadığına dikkat edilmelidir.

UREVER ampul şırıngada başka ilaçlarla karıştırılmamalıdır.

UREVER, tamponlama kapasitesi olmayan yaklaşık 9 pH değerine sahip bir çözeltidir. Bu nedenle, etkin madde 7’nin altındaki pH değerlerinde çökelebilir. Dolayısıyla, eğer bu çözelti seyreltilecek olursa, seyreltilen çözeltinin pH’sının zayıf alkalen ila nötral aralıkta olmasına dikkat edilmelidir.

Seyreltici olarak normal serum fizyolojik çözeltisi uygundur. Seyreltilmiş çözeltilerin mümkün olan en kısa zamanda kullanılması önerilmektedir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler

Böbrek yetmezliği:

Kronik böbrek yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu:
Furosemide natriüretik yanıt, böbrek yetmezliğinin derecesi ve sodyum dengesi gibi birçok

faktöre bağlı olarak değişir ve bu nedenle bir dozun etkisinin tam olarak öngörülmesi mümkün değildir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda, başlangıçtaki sıvı kaybının kademeli olması için dozun dikkatlice titre edilmesi gerekir. Erişkinler için bu, günde yaklaşık 2 kg vücut ağırlığı (yaklaşık 280 mmol Na+) kaybına yol açan bir doz anlamına gelmektedir.

Önerilen oral başlangıç dozu, günde 40 mg – 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük toplam doz, tek doz ya da ikiye bölünmüş dozlar halinde verilebilir.

Diyaliz hastalarında, olağan oral idame dozu günde 250 mg – 1500 mg’dır.

İntravenöz tedavide, furosemid dozu, 0,1 mg/dakika devamlı intravenöz infüzyonla başlanıp, daha sonra infüzyon hızı yanıta göre her yarım saatte bir kademeli olarak arttırılarak belirlenebilir.

Akut böbrek yetmezliğinde sıvı atılımının idame ettirilmesi:
Furosemide başlamadan önce hipovolemi, hipotansiyon ve anlamlı elektrolit ve asit-baz dengesizliği düzeltilmelidir. Mümkün olan en kısa sürede intravenöz uygulama yolundan oral uygulama yoluna geçilmesi önerilmektedir.

Önerilen başlangıç dozu 40 mg olup, intravenöz enjeksiyon olarak verilir. Bu dozun sıvı atılımında arzu edilen artışı sağlamaması halinde, furosemid, 50 mg- 100 mg/saat hızında başlanan devamlı intravenöz infüzyon yoluyla verilebilir.

Nefrotik sendromla bağıntılı sıvı retansiyonu:
Önerilen oral başlangıç dozu, günde 40 mg – 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük toplam doz, tek doz ya da bölünmüş birkaç doz halinde verilebilir (bkz. Bölüm 4.4).

Karaciğer yetmezliği:

Karaciğer hastalığıyla bağıntılı sıvı retansiyonu:
Furosemid, aldosteron antagonistleri tek başına kullanıldığında yetersiz kaldığı olgularda aldosteron antagonistleriyle tedaviyi desteklemek için kullanılır. Ortostatik intolerans veya elektrolit ve asit-baz dengesizlikleri gibi komplikasyonlardan kaçınmak için, doz dikkatlice titre edilerek başlangıçtaki sıvı kaybının kademeli olması sağlanmalıdır. Erişkinler için bu, günde yaklaşık 0,5 kg vücut ağırlığı kaybına yol açan bir doz anlamına gelmektedir.

Önerilen oral başlangıç dozu, günde 20 mg – 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük doz, tek doz ya da bölünmüş dozlar halinde verilebilir. Eğer intravenöz tedavi mutlaka gerekiyorsa, başlangıç tek dozu 20 mg – 40 mg’dır.

Diğer

Kronik konjestif kalp yetmezliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu:
Önerilen oral başlangıç dozu, günde 20 mg – 80 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir. Günlük dozun iki veya üçe bölünmüş dozlar halinde verilmesi önerilmektedir.

Akut konjestif kalp yetersizliği ile bağıntılı sıvı retansiyonu:
Önerilen başlangıç dozu, intravenöz bolus enjeksiyonu yoluyla verilen 20 mg – 40 mg’dır. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir.

Hipertansiyon:
Furosemid tek başına ya da diğer antihipertansif ajanlarla kombinasyon halinde kullanılabilir.

Olağan oral idame dozu günde 20 mg – 40 mg’dır. Kronik böbrek yetmezliği ile bağıntılı hipertansiyonda daha yüksek dozlar gerekebilir.

Hipertansif kriz:
Önerilen başlangıç dozu 20 mg – 40 mg olup, intravenöz bolus enjeksiyonu yoluyla verilir. Bu doz, gerektiğinde yanıta göre ayarlanabilir.

Zehirlenmede zorlu diürez desteği:
Furosemid, elektrolit çözeltileri infüzyonlarına ek olarak intravenöz yoldan verilir. Doz, furosemide yanıta göre değişir. Tedaviden önce ve tedavi sırasında sıvı ve elektrolit kayıpları düzeltilmelidir. Asit veya alkalen maddelerle zehirlenme durumunda, idrarın sırasıyla alkalizasyon veya asidifikasyonu yoluyla eliminasyon daha da arttırılabilir.

Önerilen başlangıç dozu 20 mg – 40 mg olup, intravenöz enjeksiyon yoluyla verilir.

Pediyatrik popülasyon:
Bebeklerde ve 15 yaşından küçük çocuklarda UREVER sadece istisnai olarak hayatı tehdit edici durumlarda parenteral yolla kullanılmalıdır. Parenteral uygulama için ortalama günlük doz, 0,5 mg/kg vücut ağırlığıdır. İstisnai olarak furosemid 1 mg/kg vücut ağırlığına kadar intravenöz olarak uygulanabilir.

Geriyatrik popülasyon:
Demansı olan yaşlı hastalarda doz ayarı dikkatli yapılmalıdır.

4.3.Kontrendikasyonlar
UREVER aşağıdaki durumlarda kullanılmamalıdır:

-Furosemide ya da UREVER’in herhangi bir yardımcı maddesine aşırı duyarlılığı olan hastalarda. Sulfonamidlere (örn. sülfonamid antibiyotikler veya sülfonilüreler) alerjik olan hastalar furosemide çapraz duyarlılık gösterebilir.

-Hipovolemi veya dehidratasyonu olan hastalarda.

-Furosemide yanıt vermeyen anürik böbrek yetmezliği olan hastalarda.

-Nefrotoksik veya hepatotoksik ajanlarla zehirlenme sonucu gelişen böbrek yetmezliği

olan hastalarda

-Hepatik koma ile ilişkili böbrek yetmezliği olan hastalarda

-Şiddetli hipopotasemisi olan hastalarda (Bkz. Bölüm 4.8).

-Şiddetli hiponatremisi olan hastalarda.

-Hepatik ensefalopatiyle bağıntılı pre-komatöz ve komatöz durumları olan hastalarda.

-Emziren kadınlarda.

Gebelik sırasında kullanım için, bkz. Bölüm 4.6

4.4.Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

İdrar çıkışından emin olunmalıdır. Kısmi idrar çıkışı obstrüksiyonu olan hastalar (örn. Mesane

boşalma bozukluğu, prostat hiperplazisi veya üretra daralması olan hastalarda) artan idrar

üretimi şikayetlere neden olabilir ya da şiddetlendirebilir. Dolayısıyla bu hastalar özellikle

tedavinin başlangıç evreleri sırasında dikkatli izleme gerektirir.

UREVER ile tedavi düzenli tıbbi gözetimi gerekli kılmaktadır. Aşağıdaki durumlarda dikkatli

takip gereklidir:

−Hipotansiyonu olan hastalarda,

−Kan basıncında belirgin düşmenin özellikle risk altına sokacağı hastalarda, örn. koroner

arterlerin ya da beyni besleyen kan damarlarının belirgin stenozu olan hastalar,

−Latent veya manifest diabetes mellitusu olan hastalarda, (kan şekeri seviyesi düzenli olarak

takip edilmelidir),

−Gut ve hiperürisemi hastalarında (serum ürik asit düzeyi düzenli takip edilmelidir),

−Miksiyon bozukluğu (örn. prostat hipertrofisi, hidronefroz, üreter stenozu) olan hastalarda,

−Hepatorenal sendromu, yani, şiddetli karaciğer hastalığıyla bağıntılı hızlı ilerleyen

böbrek yetmezliği olan hastalarda (örn. karaciğer sirozu),

−Hipoproteinemisi olan hastalardan (ör. nefrotik sendromla bağıntılı olarak (furosemidin

etkisi zayıflayabilir ve ototoksisitesi artabilir) dikkatli doz titrasyonu gerekir.

−Prematüre bebeklerde (olası nefrokalsinozis/nefrolithiyazis gelişimi; böbrek fonksiyonları

takip edilmeli ve renal ultrasonografi uygulanmalıdır.

−Lityum tuzları ile eşzamanlı kullanımında (lityum seviyeleri takip edilmelidir, bkz. Bölüm

4.5)

−Akut porfiri durumunda (diüretiklerin akut porfiri durumunda kullanımının güvenli

olmadığı düşünülmektedir ve böyle bir durumda dikkatli olunmalıdır)

Solunum güçlüğü sendromu olan prematüre bebeklerde, yaşamlarının ilk haftalarında

furosemid ile diüretik tedavisi, patent duktus arteriyozus riskini arttırabilir.

Özellikle yaşlılarda, hipotansiyona neden olabilen başka ilaçlar kullanan hastalarda ve

hipotansiyon açısından risk taşıyan tıbbi durumları olan hastalarda olmak üzere, furosemid ile tedavi edilen hastalarda baş dönmesi, bayılma veya bilinç kaybına sebep olan semptomatik hipotansiyon gelişebilir.

Miksiyon bozuklukları olan hastalarda (örn. prostat hiperplazisi olan hastalar) furosemid tedavisi, sadece serbest idrar akışı sağlanabilmişse kullanılmalıdır. Çünkü ürenin ani olarak yüksek miktarlarda akışı mesanenin aşırı genişlemesi ile beraber üre tutulumuna neden olabilir.

Furosemid sodyum ve klorürün atılımında artışa dolayısıyla su atılımında artışa neden olur. Diğer elektrolitlerin (özellikle potasyum, kalsiyum ve magnezyum) atılımında da artış söz konusudur. UREVER tedavisi sırasında, artan elektrolit atılımına bağlı olarak vücut sıvısında bozukluklar ve elektrolit dengesizliği sıkça gözlendiğinden, serum elektrolitlerinin düzenli takip edilmesi gerekir.

Bilhassa uzun süreli UREVER tedavisi sırasında, serum elektrolitleri (özellikle potasyum, sodyum, kalsiyum), bikarbonat, kreatinin, üre ve ürik asit ve aynı zamanda kan şekeri düzenli olarak takip edilmelidir.

Elektrolit bozuklukları gelişme riski yüksek olan hastalarda veya ciddi sıvı kaybı durumlarında (örn., kusma, diyare veya aşırı terlemeye bağlı) özellikle yakın takip gereklidir. Belirgin elektrolit bozuklukları ve asit-baz dengesinde bozulmanın yanı sıra hipovolemi ve dehidratasyon da düzeltilmelidir. Bu, furosemid tedavisinin geçici olarak durdurulmasını gerektirebilir.

Elektrolit bozukluklarının olası gelişimi altta yatan hastalıklardan (örn. karaciğer sirozu, kalp yetmezliği), eş zamanlı ilaç kullanımından (Bkz. Bölüm 4.5) ve diyetten etkilenmektedir.

Artan idrar atılımının neden olduğu kilo kaybı, idrar atılımının miktarından bağımsız olarak, 1 kg/günü geçmemelidir.

Nefrotik sendromda doz, yan etkilerin görülme riskinde artış olabileceğinden, dikkatlice belirlenmelidir.

NSAİİ’ler furosemidin ve diğer diüretiklerin, diüretik etkisini azaltabilir. NSAİİ’lerin diüretikler ile birlikte kullanılması nefrotoksisite riskini arttırabilir.

Sorbitol ve furosemidin eş zamanlı uygulanması dehidratasyonda artışa neden olabilir. Sorbitol diyareyi tetikleyerek daha fazla sıvı kaybına neden olabilir.

Fotosensitivite reaksiyonu vakaları bildirilmiştir. Tedavi sırasında fotosensitivite reaksiyonu gelişirse tedavinin durdurulması önerilir. Yeniden uygulama gerekli görülürse, güneşe veya yapay UVA ışığına maruz olan bölgelerin korunması önerilir.

Risperidon ile birlikte kullanım:
Demansı olan yaşlı hastalarda yapılan risperidon plasebo-kontrollü çalışmalarda, sadece furosemid ile tedavi edilen hastalar (67-90 yaşları arası, ortalama 80 yaş; %4,1) veya sadece risperidon ile tedavi edilen hastalara (70-96 yaşları arası, ortalama 84 yaş; %3,1) kıyasla, furosemid ve risperidon ile tedavi edilen hastalardaki (75-97 yaşları arası, ortalama 89 yaş; %7,3) mortalite insidansında artış gözlenmiştir. Diğer diüretikler (özellikle düşük dozlardaki tiyazid diüretikleri) ile birlikte risperidon kullanımı benzer bulgular ile ilişkili değildir.

Bu bulguyu açıklayan hiçbir patolojik mekanizma ve ölüme sebep olan tutarlı bir sebep bulunmamaktadır. Bununla birlikte, gerekli tedbirler alınmalı ve bu kombinasyonun veya diğer etkili diüretikler ile bir arada tedavinin risk ve yararı, kullanıma karar verileceği zaman öncelikli olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Risperidon ile diğer diüretiklerin birlikte kullanımı sonucu hastalardaki mortalite insidansında hiçbir artış görülmemiştir. Tedaviye bakmaksızın, dehidratasyon mortalite için yüksek bir risk faktörüdür ve bu yüzden demansı olan yaşlı hastalarda kaçınılmalıdır (Bkz. Bölüm 4.3).

Sistemik lupus eritematozusun aktivasyonu veya alevlenmesi olasılığı bulunmaktadır.

UREVER kullanımı doping testlerinden pozitif yanıt verebilir. Ayrıca, UREVER’in doping ajanı olarak kötüye kullanılması sağlık için tehlike oluşturabilir.

Anafilaktik şok durumunda genellikle aşağıdaki acil önlemlerin alınması önerilir:
Terleme, bulantı, siyanoz gibi ilk belirtiler ortaya çıktığında enjeksiyona derhal son verilir. İğne venada bırakılır veya damar yolunun açık tutulması için venaya uygun bir kanül yerleştirilir. Mutad olarak alınan diğer önlemlerle birlikte hasta başı aşağıya gelecek şekilde yatırılır ve solunum yolları açık tutulur.

Derhal uygulanması gereken ilaçlar:
i.v. yoldan derhal epinefrin (adrenalin) uygulanır:
Piyasada mevcut 1/1000’lik bir epinefrin çözeltisinin 1 mL’si 10 mL ye seyreltilir ve bunun 1 mL’si (0,1 mg epinefrin) nabız ve kan basıncı kontrol edilerek yavaş bir şekilde zerkedilir (ritim bozukluklarına dikkat!). Epinefrin enjeksiyonları gerekirse tekrarlanabilir (Kısa Ürün Bilgisi’ne bakınız).

Daha sonra i.v. yoldan glukokortikoidler, mesela 250-1000 mg metilprednisolon-21-hidrojen süksinat uygulanır. Gerekirse glukokortikoid dozları tekrarlanır (bu tür ilaçların Kısa Ürün Bilgisi’ne bakınız).

Diğer tedavi önlemleri:
Yapay solunum, oksijen inhalasyonu, kalsiyum ve antihistaminiklerin uygulanmasıdır. Daha önceden mevcut olan bir metabolik alkaloz (mesela dekompanze karaciğer sirozunda), furosemid tedavisi sırasında kötüleşebilir.

Bu tıbbi ürün her ampulde 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani aslında “sodyum içermez”.

4.5.Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Besinler:
Besinlerle birlikte alındığında furosemidin emiliminin etkilenip etkilenmediği ve ne ölçüde etkilendiği farmasötik formülasyona bağlıdır. Oral UREVER formülasyonlarının aç karnına alınması önerilmektedir.

Önerilmeyen birlikte kullanımlar:
İzole olgularda, kloral hidrat aldıktan sonra 24 saat içinde intravenöz furosemid uygulaması yüz kızarması, terleme atakları, huzursuzluk, bulantı, kan basıncında artış ve taşikardiye yol açabilir. Bu nedenle, furosemidin kloral hidratla birlikte kullanılması önerilmemektedir.

Furosemid ile aynı anda kullanılmaları durumunda, aminoglikozidlerin (örn. kanamisin, gentamisin, tobramisin) ve diğer ototoksik ilaçların ototoksisitesi artabilir. Bu geri dönüşsüz hasara yol açabileceğinden, bu ilaçlar ancak zorlayıcı tıbbi nedenler varsa furosemid ile birlikte kullanılmalıdır.

Kullanım için önlemler:
Sisplatin ve furosemidin eşzamanlı verilmesi halinde ototoksik etki riski bulunmaktadır. Ayrıca, sisplatin tedavisi sırasında zorlu diürez sağlamak amacıyla kullanıldığında, furosemidin düşük dozlarda (örn., normal böbrek fonksiyonu olan hastalarda 40 mg) ve pozitif sıvı dengesiyle verilmemesi halinde sisplatinin nefrotoksisitesi artabilir.

Oral furosemid ve sukralfat en az 2 saat arayla kullanılmalıdır, zira sukralfat furosemidin barsaktan emilimini ve dolayısıyla etkisini azaltır.

Furosemid lityum tuzlarının atılımını azaltır ve serum lityum düzeylerinde artışa neden olabilir ve bu da lityumun kardiyotoksik ve nörotoksik etkilerinde artış riski dahil olmak üzere lityum toksisitesi riskinde artışla sonuçlanabilir. Bu nedenle, bu kombinasyonu alan hastalarda lityum düzeylerinin dikkatle izlenmesi önerilmektedir.

Eğer diğer antihipertansif ajanlar, diüretikler veya kan basıncını düşürme potansiyeli olan ilaçlar furosemid ile aynı anda kullanılıyorsa, kan basıncında belirgin bir düşüş beklenmelidir. Özellikle bir anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörü (ACE inhibitörü) ya da anjiotensin II reseptör antagonisti ilk kez verildiğinde ya da artırılmış bir dozda ilk kez verildiğinde, kan basıncında şiddetli düşüş ve hatta şok ve böbrek fonksiyonunda kötüleşme (izole vakalarda akut böbrek yetmezliği) gözlenmiştir. Bir ACE inhibitörü veya anjiotensin II reseptör antagonisti ile tedaviye başlamadan ya da dozunu arttırmadan önce furosemid uygulamasına geçici olarak ara verilmesi ya da en azından furosemid dozunun üç gün süreyle azaltılması düşünülmelidir.

Risperidon: Gerekli tedbirler alınmalı ve bu kombinasyonun veya diğer etkili diüretikler ile bir arada tedavinin risk ve yararı, kullanıma karar verileceği zaman öncelikli olarak göz önünde bulundurulmalıdır. (Bkz. Bölüm 4.4; furosemid ile kombine risperidon kullanan, demansı olan yaşlı hastalarda mortalite artışı ile ilgili uyarılar)

Levotiroksin: Yüksek dozlardaki furosemid, tiroid hormonlarının taşıyıcı proteinlere bağlanmasını engelleyebilir ve dolayısıyla serbest tiroid hormanlarında başlangıç olarak bir geçici artışa ve bunu takiben toplam tiroid hormon seviyelerinde bir genel düşüşe neden olur. Tiroid hormonu seviyeleri takip edilmelidir.

Dikkate alınması gereken noktalar:
Asetilsalisilik asit dahil olmak üzere, non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların birlikte uygulanması furosemidin etkisini azaltabilir. Dehidratasyon veya hipovolemisi olan hastalarda, non-steroidal antiinflamatuvar ilaçlar akut böbrek yetersizliğine neden olabilir. Salisilatlarla aynı zamanda furosemid kullanılırsa, salisilatların yüksek dozlarda toksisitesi artabilir.

Fenitoinin birlikte uygulanmasını takiben furosemidin etkisinde zayıflama görülebilir.

Furosemidin glukokortikoidler, karbenoksolon veya laksatifler ile eşzamanlı kullanılması hipokalemi gelişme riski ile beraber potasyum deplesyonunda artışa neden olabilir. Bu açıdan, büyük miktarlarda meyan kökü karbenoksolon gibi davranabilir.

Furosemid kardiyak glikozidler ile aynı zamanda verildiğinde, furosemid tedavisi sırasında hipokalemi ve/veya hipomagnezemi gelişmesi durumunda, kardiyak glikozitlere karşı miyokard hassasiyetinin artacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Elektrolit bozukluklarının varlığında, furosemid ve QT aralığı uzama sendromuna yol açan ilaçlar (örn. terfenadin, bazı sınıf I ve sınıf III antiaritmik ajanlar) eş zamanlı kullanılırsa, ventriküler aritmi (torsades de pointes dahil) riski daha yüksek olacaktır.

Antihipertansif ajanlar, diüretikler veya kan basıncını düşürme potansiyeli olan diğer ilaçların furosemid ile birlikte verilmesi halinde, kan basıncında daha belirgin bir düşüş beklenmelidir.

Probenesid ve metotreksat gibi, anlamlı renal tübüler sekresyona uğrayan diğer ilaçlar furosemidin etkisini azaltabilir.

Öte yandan, furosemid bu ilaçların böbrek yoluyla atılımını azaltabilir. Yüksek dozla tedavi (özellikle de hem furosemid hem diğer ilaçların yüksek dozu) söz konusu olduğunda, bu, serum düzeylerinde artışa ve furosemide veya birlikte kullanılan ilaca bağlı advers etki riskinde bir artışa yol açabilir.

Furosemid ile aynı anda kullanılması durumunda, antidiyabetik ilaçların ve kan basıncını artıran sempatomimetiklerin (örn., epinefrin, norepinefrin) etkileri azalabilir.

Kürar-tipi kas gevşeticilerinin veya teofilinin etkileri furosemid ile artabilir.

Furosemid nefrotoksik ilaçların (örn. aminoglikozidler, sefalosporinler, polimiksinler gibi antibiyotikler) böbrek üzerindeki zararlı etkilerini arttırabilir.

Belli sefalosporinlerin yüksek dozları ve furosemid ile eşzamanlı tedavi gören hastalarda böbrek fonksiyon bozukluğu gelişebilir.

Siklosporin A ve furosemidin eşzamanlı kullanımı, furosemidin yol açtığı hiperürisemiye ve siklosporinin renal ürat atılımını bozmasına sekonder olarak gut artriti riskinde artışla bağıntılıdır.

Furosemid ile tedavi edilen, radiokontrast nefropatisi açısından yüksek risk altındaki hastaların radiokontrast aldıktan sonra böbrek fonksiyonunda bozulma insidansı, radiokontrast almadan önce yalnızca intravenöz hidrasyon alan yüksek riskli hastalara kıyasla daha yüksek bulunmuştur.

Karbamazepin veya aminoglutetimidin furosemid ile eş zamanlı kullanılması hiponatremi riskini arttırabilir.

Furosemid ve tiyazidlerin etkileşimi sonucu diürezde sinerjetik etki oluşur.

Metformin kan seviyeleri furosemid ile artış gösterebilir. Bunun karşılığında, metformin furosemid konsantrasyonunu düşürebilir. Bu risk, fonksiyonel böbrek yetmezliği durumunda laktik asidoz oluşumunda artış ile bağlantılıdır.

Aynı zamanda kullanılmaları durumunda (özellikle hipoalbuminemide), furosemid ve fibrik asit türevlerinin (örn. klofibrat ve fenofibrat) kandaki seviyeleri yükselebilir. Bu durumun etkisinin/toksisitesinin artışı takip edilmelidir

4.6.Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda kullanımına ilişkin veri bulunmamaktadır

Gebelik dönemi
Furosemidin gebe kadınlarda kullanımına ilişkin yeterli veri mevcut değildir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (Bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Furosemid plasentayı geçtiğinden, hamilelik esnasında beklenen yararın olası risklere karşı çok dikkatlice değerlendirmesinden sonra ve yalnızca kısa dönemler için kullanılmalıdır.

Diüretikler plasentanın perfüzyonunu ve dolayısıyla intrauterine büyümeyi bozdukları için, gebelikte hipertansiyon ve ödemlerin rutin tedavisi için uygun değildir.

Ancak maternal kalp yetmezliği veya renal yetmezlik için furosemidin kullanılması gerekliyse, elektrolitler ve hematoktrit ve aynı zamanda fetusun gelişimi doğru bir şekilde takip edilmelidir. Bilirubinin albumin bağından kopması ile hiperbilirubinemide kernikterus riskinde artış oluşturmasının furosemid ile ilişkisi değerlendirilmiştir.

Fare, sıçan, kedi, tavşan ve köpek gibi çeşitli memeli türlerinde furosemid ile tedavi sonrasında anlamlı embriyotoksik veya teratojenik etkiler saptanmamıştır. Gebeliğin 7-11 ve 14-18. günlerinde 75 mg/kg vücut ağırlığı furosemid ile tedavi edilen sıçan neslinde böbrek matürasyonunda gecikme- diferansiyel glomerül sayısında azalma- tarif edilmiştir.

Furosemid plasental bariyeri geçer ve göbek kordonu kanında maternal serum konsantrasyonlarının %100’üne ulaşır. Bugüne değin, insanlarda furosemid ile bağlantılı olabilecek hiçbir malformasyon saptanmamıştır. Bununla birlikte, embriyo/fetüs üzerinde olası zararlı etkilerin kesin olarak değerlendirilmesine olanak verecek yeterli deneyim elde edilmemiştir.

Laktasyon dönemi

Furosemid anne sütüne geçer ve laktasyonu inhibe edebilir. Furosemid ile tedavi edilen

kadınlar bebeklerini emzirmemelidir. Eğer gerekliyse, emzirmeyi durdurmalıdırlar (Bkz.

Bölüm 4.3).

Üreme yeteneği/Fertilite

Furosemid, oral yoldan günde 90 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda erkek ve dişi sıçanların ve günde 200 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda dişi farelerin fertilitesini bozmamıştır.
Fetüste idrar üretimi uterusta stimüle edilebilir.

Prematüre bebeklerin furosemid ile tedavisini takiben ürolityazis ve nefrokalsinoz

gözlenmiştir.

Meme sütüylealınan furosemidin bebek üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere herhangi

bir araştırma yapılmamıştır.

4.7.Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Doğru bir şekilde kullanıldığı zaman bile bu tıbbi ürün, araç ve makine kullanımı veya bir koruma olmaksızın çalışabilme becerisini bozacak kadar hareketleri etkileyebilir. Bu durum özellikle tedavinin başlangıcında, dozun arttırılmasında veya başka bir preparata geçerken ya da ilacı alkol ile birlikte alırken geçerlidir.

Bazı advers etkiler (örn. kan basıncında istenmeyen ölçüde belirgin bir düşüş) hastanın

konsantre olma ve tepki verme yeteneğini bozabilir ve dolayısıyla bu yeteneklerin özellikle

önemli olduğu durumlarda (örn., bir araç veya makine kullanma) bir risk oluşturabilir.

4.8.İstenmeyen etkiler
Sıklıklar, furosemidin çeşitli dozlarda veya endikasyonda verildiği toplam 1387 hasta üzerinde gerçekleştirilen çalışmaları referans alan literatür verisine dayanmaktadır. Aynı istenmeyen etki için farklı bir sıklık kategorisi elde edilmesi durumunda, sıklığı en yüksek olan kategori seçilmiştir.

Uygulanabilir olduğunda, aşağıdaki sıklık aralığı kullanılır.

Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Yaygın: Hemokonsantrasyon (diürez aşırı ise)
Yaygın olmayan: Trombositopeni
Seyrek: Lökopeni, eozinofili
Çok seyrek: Agranülositoz, aplastik anemi veya hemolitik anemi (Agranülositoz belirtileri titreme ile birlikte ateş, mukozal değişiklikler ve boğaz ağrısı olabilir).

Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Mukokütanöz reaksiyonlar (Deri ve deri altı doku hastalıklarına bakınız) Seyrek: Şiddetli anafilaktik veya anafilaktoid reaksiyonlar (örn. şokla birlikte) (tedavisi için bkz. Bölüm 4.9)
Şokun ilk belirtileri kızarma, ürtiker gibi deri reaksiyonları, huzursuzluk, baş ağrısı, terleme, bulantı, siyanozu içerir.

Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Çok yaygın: Elektrolit bozuklukları (semptomatik olanlar dahil), özellikle yaşlı hastalarda hipovolemi ve dehidratasyon, kan kreatininde artış, trigliserid serum düzeylerinde artış Yaygın: Hiponatremi, hipokloremi (özellikle sodyum klorür alımı kısıtlıysa), hipokalemi (özellikle potasyum alımı eş zamanlı olarak azaldığında ve/veya potasyum kaybı artmış hastalarda (örn. kusma veya kronik diyare ile)) ve kan kolesterolünde artış, serum ürik asit artışı ve gut atakları
Yaygın olmayan: Glukoz toleransında azalma ve hiperglisemi. Diabetes mellitus hastalarında bu durum metabolik kontrolün bozulmasına yol açabilir; latent diabetes mellitus manifest olabilir.

Bilinmiyor: Hipokalsemi, hipomagnezemi, kanda üre artışı, metabolik alkalozis, furosemidin kötüye kullanımı ve/veya uzun süreli kullanımı çerçevesinde Pseudo-Barter sendromu.

Hiponatreminin yaygın olarak gözlenen semptomları apati, baldırda kramplar, anoreksi, asteni, sersemlik, kusma ve konfüzyondur.

(kusma,

konstipasyon,meteorizm), renal (poliüri, polidipsi) ve kardiyak (impuls oluşumu ve iletim bozuklukları) semptomlar halinde kendini gösterebilir. Ciddi potasyum kayıpları paralitik

bağırsak tıkanıklığı, bilinç bozukluğu ve hatta komaya neden olabilir.

Hipokalsemi nadir vakalarda tetaniyi tetikleyebilir.

Hipomagnezemi sonucu, nadir vakalarda tetani veya kardiyak aritmi oluşumu gözlenmiştir.

Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Hepatoselüler yetersizliği olan hastalarda hepatik ensefalopati Seyrek: Parestezi, vertigo, uyuklama, konfüzyon, kafada basınç hissi Bilinmiyor: Baş dönmesi, bayılma ve bilinç kaybı, baş ağrısı

Göz hastalıkları
Seyrek: Miyopun ilerlemesi, bulanık görme, hipovolemi belirtileri ile beraber görme bozuklukları

Kulak ve iç kulak hastalıkları
Yaygın olmayan: Özellikle de böbrek yetersizliği, hipoproteinemi (örn., Nefrotik sendromda) olan hastalarda ve/veya intravenöz furosemid çok hızlı verildiğinde, çoğunlukla geçici olmakla birlikte işitme bozuklukları. Furosemidin oral veya IV uygulaması sonrasında, bazen geri dönüşümsüz olabilen sağırlık olguları bildirilmiştir.

Seyrek: Tinnitus

Vasküler hastalıklar
Çok yaygın (intravenöz uygulama için): Ortostatik hipotansiyonu içeren hipotansiyon Seyrek: Vaskülit
Bilinmiyor: Tromboz (özellikle yaşlı hastalarda)

Diürezin çok yoğun olması durumunda, özellikle yaşlı hastalarda ve çocuklarda olmak üzere, dolaşım şikayetleri (dolaşım kollapsı dahil) oluşabilir. Bu şikayetler çoğunlukla baş ağrısı, baş dönmesi, görme bozuklukları, ağız kuruluğu ve susuzluk, hipotansiyon ve ortostatik disregülasyon olarak kendini gösterir.

Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın olmayan: Bulantı
Seyrek: Kusma, diyare
Çok seyrek: Akut pankreatit

Hepato-bilier hastalıklar
Çok seyrek: İntrahepatik kolestaz, kolestatik sarılık, hepatik iskemi, hepatik transaminazlarda artış
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Kaşıntı, ürtiker, döküntüler, büllöz dermatit, eritema multiforme, pemfigoid, eksfolyatif dermatit, purpura, fotosensitivite reaksiyonu
Seyrek: Lupus eritamatöz atağı veya aktivasyonu

Bilinmiyor: Stevens-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, AJEP (akut jeneralize ekzantem püstülöz) ve DRESS (Eozinofili ve sistemik semptomlar ile birlikte ilaç döküntüsü)

Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları Seyrek: Bacak kası krampları, asteni, kronik artrit.

Bilinmiyor: Çoğu zaman ciddi hipokalemi şeklinde olmak üzere rabdomiyoliz vakaları bildirilmiştir (Bkz. Bölüm 4.3)

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Çok yaygın: Kan kreatininde artış
Yaygın: İdrar miktarında artış
Seyrek: Tübülointerstisyel nefrit
Bilinmiyor: İdrarda sodyum artışı, idrarda klorür artışı, kanda üre artışı, üriner tıkanıklık belirtileri (örn. prostatik hipertrofi, hidronefroz, üreterik stenoz hastalarında) ve hatta ikincil komplikasyonlara beraber idrar retansiyonu (Bkz. Bölüm 4.4), prematüre bebeklerde nefrokalsinoz ve/veya nefrolithiyazis (Bkz. Bölüm 4.4), böbrek yetmezliği (Bkz. Bölüm 4.4)

Konjenital ve kalıtımsal / genetik hastalıklar
Bilinmiyor: Furosemidin prematüre bebeklere yaşamın ilk haftası içinde uygulanması halinde, patentductus arteriosusundevam etme riskinde artış

Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek: Ateş
Bilinmiyor: İntramusküler enjeksiyonu takiben ağrı gibi lokal reaksiyonlar

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).

4.9.Doz aşımı ve tedavisi
Belirtiler: Akut veya kronik doz aşımında klinik tablo esas olarak elektrolit ve sıvı kaybının derecesine ve sonuçlarına bağlı olarak değişir. Doz aşımı, hipotansiyon, ortostatik disregülasyon, elektrolit bozuklukları (hipokalemi, hiponatremi, hipokloremi) veya alkoloza neden olabilir. Daha ciddi sıvı kaybı durumunda, belirgin hipovolemi, dehidratasyon, dolaşım kollapsı ve tromboz gelişme eğilimi gösteren hemokonsantrasyon gelişebilir. Hızlı su ve elektrolit kayıplarında deliryum gözlenebilir. Nadir vakalarda anafilaktik şok (semptomları: terleme, bulantı, siyanoz, kan basında ciddi düşüş, bilinç bulanıklığı ve hatta koma) görülebilir

Tedavi: Elektrolit ve sıvı dengesinde klinik açıdan anlamlı bozukluklar düzeltilmelidir. Bu

bozukluklardan kaynaklanan ciddi komplikasyonların ve vücut üzerindeki diğer etkilerin önlenmesi ve tedavisiyle birlikte, bu düzeltici girişim genel ve spesifik yoğun tıbbi izleme ve terapötik önlemleri gerekli kılabilir. Hemodiyaliz furosemid eliminasyonunu hızlandırmaz.

Doz aşımında veya hipovolemi belirtileri durumunda (hipotansiyon, ortostatik disregülasyon) UREVER tedavisi derhal durdurulmalıdır.

Yaşamsal bulguların takibine ilave olarak, su ve elektrolit dengesi, asit-baz eşitliği, kan şekeri ve idrardaki nitrojen içeren bileşikler için yinelenen kontroller yapılmalı ve gerektiğinde deviyasyonlar düzeltilmelidir.

Miksiyon bozuklukları olan hastalarda (örn. prostat hiperplazisi olan hastalar) serbest idrar akışı sağlanmalıdır çünkü idrarın ani olarak yüksek miktarlarda akışı mesanenin aşırı gerilmesi ile beraber üriner retansiyona neden olabilir.

Hipovolemi tedavisi: volüm replasmanı

Hipokalemi tedavisi: potasyum replasmanı

Dolaşım kollapsı tedavisi: Bacaklar havaya gelecek şekilde supin pozisyonu, eğer gerekliyse şok tedavisi

Anafilaktik şok durumunda alınacak acil önlemler
İlk belirtiler ortaya çıktığında (örn. kızarma, ürtiker gibi deri reaksiyonları, huzursuzluk, baş ağrısı, terleme, bulantı, siyanoz) aşağıdakiler uygulanmalıdır:
– enjeksiyon/infüzyon durdurulur, damar yolu açık tutulur.

– genel acil durum önlemlerinin yanı sıra, hasta bacaklar yukarıda olacak şekilde sırtüstü pozisyonda yatırılır, solunum yolları açık tutulur ve oksijen verilir.

– Eğer gerekli ise acil yoğun bakım önlemleri uygulanır (adrenalin (epinefrin), volüm replasman sıvıları, glukokortikoidler dahil).

1/1000’lik bir adrenalin çözeltisinin 1 ml’si 10 ml’ye seyreltilir ve bu çözeltinin 1 ml’si (0,1 mg adrenalin) nabız ve kan basıncı kontrol edilerek ve olası aritmi durumu takip edilerek yavaş bir şekilde enjekte edilir. Adrenalin uygulaması gerekirse tekrarlanabilir.

Daha sonra intravenöz yolla bir glukokortikoid (örn. 250 mg metilprednisolon) uygulanır. Gerekirse glukokortikoid dozları tekrarlanır.

Çocuklarda, yukarıda belirtilen dozlar vücut ağırlığına göre ayarlanır.

5.FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1.Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Yüksek tavanlı diüretikler, Sülfonamidler (yalın) ATC kodu: C03CA01

Etki mekanizması:
Furosemid, nispeten güçlü ve kısa ömürlü hızlı başlangıçlı diürez sağlayan bir kıvrım diüretiktir. Furosemid, Henle kıvrımının kalın çıkan kolunun luminal hücre membranında yer alan Na+K+2Cl-eş-transport sistemini bloke eder: dolayısıyla, furosemidin salüretik etkisinin etkililiği, ilacın bir anyon transport mekanizması yoluyla tübüler lümene ulaşmasına bağlıdır. Diüretik etki, Henle kıvrımının bu kesiminde sodyum klorür reabsorpsiyonunun inhibisyonundan kaynaklanmaktadır. Bunun bir sonucu olarak, fonksiyonel sodyum atılımı glomerüler sodyum filtrasyonunun %35’ine varabilir. Artmış sodyum atılımının ikincil etkileri, idrar atılımında (ozmotik olarak bağlanan suya bağlı) artış ve distal tübüler potasyum sekresyonunda artıştır. Kalsiyum ve magnezyum iyonlarının atılımı da artar.

Furosemid, macula densa’da tübülo-glomerüler feed-back mekanizmasını kesintiye uğratır ve bunun sonucu da salüretik aktivitede hiçbir azalma olmamasıdır. Furosemid renin- anjiotensin- aldosteron sisteminin doza bağlı stimülasyonuna neden olur.

Kalp yetersizliğinde, furosemid kardiyak pre-load’da (venöz kapasitans damarları seyrelterek) akut bir azalmaya neden olur. Bu erken vasküler etkinin prostaglandin aracılığıyla oluştuğu ve renin-anjiotensin sistemi ve bozulmamış prostaglandin sentezinin aktivasyonu ile yeterli böbrek fonksiyonunu gerekli kıldığı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra, natriüretik etkisinden dolayı, furosemid hipertansif hastalarda katekolaminlere karşı artmış olan vasküler reaktiviteyi düşürmektedir.

Furosemidin antihipertansif etkililiği sodyum atılımında artışa, kan hacminde azalmaya ve vasküler düz kasın vazokonstriktör uyaranlara duyarlılığında azalmaya bağlanabilir.

Farmakodinamik özellikler:
Furosemidin diüretik etkisi, intravenöz dozdan sonra 15 dakika içinde ve oral dozdan sonra 1 saat içinde görülür.

10 mg ila 100 mg dozlarda furosemid alan sağlıklı bireylerde diürez ve natriürezde doza bağlı bir artış olduğu gösterilmiştir. Sağlıklı kişilerde etki süresi, 20 mg intravenöz furosemid dozundan sonra yaklaşık 3 saat ve 40 mg oral dozdan sonra 3 – 6 saattir.

Hastalarda, bağlanmamış (serbest) furosemidin intratübüler konsantrasyonları (idrarda furosemid atılım hızı kullanılarak tahmin edilir) ile natriüretik etkisi arasındaki ilişki bir sigmoid eğri biçiminde olup, furosemidin minimal etkili atılım hızı yaklaşık 10 mikrogram/dakikadır. Bu nedenle, furosemidin devamlı infüzyonu tekrarlanan bolus enjeksiyonlarından daha etkilidir. Bunun yanı sıra, ilacın belirli bir bolus dozunun üzerinde, etkide anlamlı bir artış söz konusu değildir. İlacın tübüler sekresyonu ya da intra-tübüler albümin bağlanmasının düşmesi halinde furosemidin etkisi azalır.

5.2.Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Emilim: Furosemid gastrointestinal yoldan hızla emilir. İlacın emilimi bireyler arası ve birey içi geniş değişkenlik gösterir. Sağlıklı gönüllülerde furosemidin biyoyararlanımı, tabletler için yaklaşık %50- %70 ve oral çözelti için %80’dir. Hastalarda, ilacın biyoyararlanımı altta yatan hastalıklar dahil çeşitli faktörlerden etkilenir ve %30’a kadar düşebilir (örn., Nefrotik sendromda).

Besinlerle birlikte alındığında furosemidin emiliminin etkilenip etkilenmediği ve ne ölçüde etkilendiği farmasötik formülasyona bağlıdır.

Dağılım: Furosemidin dağılım hacmi kg vücut ağırlığı başına 0,1 – 0,2 litredir. Dağılım hacmi altta yatan hastalığa bağlı olarak daha yüksek olabilir.

Furosemid plazma proteinine, esas olarak albümine güçlü (%98 üzerinde) bağlanır.

Biyotransformasyon: İdrarda geri alınan maddelerin %10 ila %20’si furosemidin bir glukuronid metabolitinden oluşmaktadır.

Eliminasyon: Furosemidin eliminasyonu büyük ölçüde değişmemiş ilaç olarak, esas olarak proksimal tübüle sekresyon yoluyla gerçekleşir. İntravenöz uygulamadan sonra furosemid dozunun %60 ila %70’i bu yolla atılır. Kalan doz, muhtemelen safra sekresyonunu takiben feçes yoluyla atılır.

Normal renal fonksiyonda furosemidin eliminasyon yarılanma ömrü yaklaşık 1 saattir; terminal renal yetmezlikte ise 24 saate kadar uzayabilir.

Furosemid anne sütünde atılır. Furosemid plasental bariyeri geçer ve fetüse yavaş yavaş taşınır. Fetüs veya yeni doğan bebekte anne ile aynı konsantrasyonda bulunur.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Böbrek/ Karaciğer yetmezliği

Böbrek yetmezliğinde, furosemidin eliminasyonu yavaşlar ve yarılanma ömrü uzar; şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda terminal yarılanma ömrü 24 saate varabilir.

Nefrotik sendromda azalmış plazma protein konsantrasyonu daha yüksek serbest (bağlanmamış) furosemid konsantrasyonuna yol açar. Öte yandan, intratübüler albümine bağlanma ve düşmüş tübüler sekresyondan dolayı bu hastalarda furosemidin etkinliği azalır.

Furosemid hemodiyaliz, periton diyalizi ve CAPD uygulanan hastalarında düşük düzeyde diyalize olur.

Karaciğer yetersizliğinde, esas olarak daha geniş bir dağılım hacminden dolayı furosemidin yarılanma ömrü %30- %90 oranında artar. Ayrıca, bu hasta grubunda tüm farmakokinetik parametrelerde geniş bir değişiklik vardır.

Diğer:
Konjestif kalp yetmezliği, şiddetli hipertansiyon ve geriyatrik popülasyon:
Konjestif kalp yetersizliği, şiddetli hipertansiyonu olan hastalarda ya da yaşlılarda, böbrek fonksiyonunda azalmadan dolayı furosemid eliminasyonu yavaşlar.

Prematüre ve miadında doğan bebekler:
Böbreğin matürite durumuna bağlı olarak, furosemidin eliminasyonu yavaşlayabilir. Eğer bebeğin glukuronizasyon kapasitesi bozuksa, ilacın metabolizması da yavaşlar. Konsepsiyon sonrası yaşı 33 haftanın üzerinde olan bebeklerde terminal yarılanma ömrü 12 saatin altındadır. İki aylık ve daha büyük bebeklerde, terminal klirens erişkinlerdeki ile aynıdır.

5.3.Klinik öncesi güvenlilik verileri
Akut toksisite
Çeşitli kemirgen türleri ve köpeklerde oral ve intravenöz furosemid uygulamasıyla yapılan araştırmalar düşük oranda akut toksisite ortaya koymuştur. Furosemidin LD50’si fare ve sıçanlarda 1050 – 4600 mg/kg vücut ağırlığı arasında ve kobaylarda 243 mg/kg vücut ağırlığıdır. Köpeklerde, oral LD50 yaklaşık 2000 mg/kg vücut ağırlığıdır ve i.v. LD50 400 mg/kg vücut ağırlığından fazladır.

Kronik toksisite
Sıçan ve köpeklerde 6 ve 12 aylık uygulamadan sonra, en yüksek dozaj gruplarında (insanlardaki terapötik dozun 10- 20 katı) renal değişiklikler (fokal fibroz, kalsifikasyon dahil) görülmüştür.

Ototoksisite
Furosemid, iç kulağın stria vaskülarisinde transport süreçlerini engelleyebilir ve muhtemelen (genellikle geri dönüşlü olan) işitme bozukluğuna yol açar.

Karsinojenite
Furosemid dişi fare ve sıçanlara yaklaşık 2 yıl süreyle diyetleri içinde günde yaklaşık 200 mg/kg vücut ağırlığı (14.000 ppm) miktarında uygulanmıştır. Farelerde meme adenokarsinomu insidansında bir artış gözlenmiş, ancak sıçanlarda gözlenmemiştir. Bu doz insanlarda uygulanan terapötik dozdan dikkate değer ölçüde daha yüksektir. Bunun yanı sıra, bu tümörler kontrol hayvanlarının %2 ila %8’inde gözlenen spontan olarak oluşan tümörlerle morfolojik olarak tamamen aynıdır.

görülmemektedir. Nitekim furosemid kullanımını takiben insan meme adenokarsinomu

insidansında artış olduğuna ilişkin hiçbir bulgu yoktur. Epidemiyolojik araştırmalara dayanarak, insanlarda furosemid için bir karsinojeniklik sınıflandırması mümkün değildir. Bir karsinojeniklik araştırmasında, sıçanlara günde 15 ve 30 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda furosemid uygulanmıştır. 15 mg/kg doz kategorisindeki erkek sıçanlar (ancak 30 mg/kg doz kategorisindekiler değil) nadir tümörlerde marjinal bir artış göstermiştir. Bu bulguların tesadüfi olduğu kabul edilmektedir.

Sıçanlarda nitrosamin ile oluşturulan mesane karsinojenezi, furosemidin hızlandırıcı bir faktör olduğuna ilişkin herhangi bir kanıt sağlamamıştır.

Mutajenite:
Bakteri ve memeli hücrelerindeki in vitro testlerde hem pozitif hem negatif sonuçlar elde edilmiştir. Ancak, gen ve kromozom mutasyonları indüksiyonu yalnızca furosemidin sitotoksik konsantrasyonlara ulaştığı durumlarda gözlenmiştir.

Üreme toksisitesi:
Furosemid, oral yoldan günde 90 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda erkek ve dişi sıçanların ve günde 200 mg/kg vücut ağırlığı dozlarda dişi farelerin fertilitesini bozmamıştır.

Fare, sıçan, kedi, tavşan ve köpek gibi çeşitli memeli türlerinde furosemid ile tedavi sonrasında anlamlı embriyotoksik veya teratojenik etkiler saptanmamıştır. Gebeliğin 7-11 ve 14-18. günlerinde 75 mg/kg vücut ağırlığı furosemid ile tedavi edilen sıçan neslinde böbrek matürasyonunda gecikme- diferansiye glomerül sayısında azalma- tarif edilmiştir.

Furosemid plasental bariyeri geçer ve göbek kordonu kanında maternal serum konsantrasyonlarının %100’üne ulaşır. Bugüne değin, insanlarda furosemid etkilenimiyle bağlantılı olabilecek hiçbir malformasyon saptanmamıştır. Bununla birlikte, embriyo/fetüs üzerinde olası zararlı etkilerin kesin olarak değerlendirilmesine olanak verecek yeterli deneyim elde edilmemiştir. Fetüste idrar üretimi uterusta stimüle edilebilir.

Prematüre bebeklerin furosemid ile tedavisini takiben ürolityazis ve nefrokalsinoz gözlenmiştir.

Anne sütüyle alınan furosemidin bebek üzerindeki etkilerini değerlendirmek üzere herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

6.FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

6.1.Yardımcı maddelerin listesi
Sodyum klorür
Sodyum hidroksit
Enjeksiyonluk su

6.2.Geçimsizlikler
Geçerli değildir.

6.3.Raf ömrü
24 ay

6.4.Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

6.5.Ambalajın niteliği ve içeriği
UREVER, 2 mL’lik (=20 mg) 5 ampul veya 100 ampul içeren ambalajlarda sunulmaktadır.

6.6.Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmelikleri”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7.RUHSAT SAHİBİ
OSEL İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Akbaba Mah. Maraş Cad. No:52
Beykoz/İSTANBUL

8.RUHSAT NUMARASI(LARI)
240/81

9.İLK RUHSAT TARİHİ /RUHSAT YENİLEME TARİHİ İlk ruhsat tarihi: 13.10.2004
Ruhsat yenileme tarihi: 20.11.2009

10.KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ


Paylaşmak için Bağlantılar:

Bir yanıt yazın