RIVOKSAR 2.5 MG FILM KAPLI TABLET (56 TABLET)
KULLANMA TALİMATI
RİVOKSAR 2,5 mg film kaplı tablet
Ağız yoluyla alınır.
•
•
Etkin madde: Her bir film kaplı tablette 2,5 mg rivaroksaban.
Yardımcı maddeler: Mikrokristalin selüloz (Tip 102), Laktoz granül (laktoz monohidrat
SD) (sığır sütünden elde edilir), Kroskarmelloz sodyum, Hidroksipropil metil selüloz (E5) (hipromelloz), Magnezyum stearat, Poloksamer 188 (mikronize), Opadry 04F220012 yellow (HPMC 2910/hipromelloz, makrogol/PEG, titanyum dioksit, sarı demir oksit)
▼ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Meydana gelen herhangi bir yan etkiyi raporlayarak yardımcı olabilirsiniz. Yan etkilerin nasıl raporlanacağını öğrenmek için 4. Bölümün sonuna bakabilirsiniz.
Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
•Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.
•Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız. •Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.
•Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı kullandığınızı söyleyiniz.
•Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksekveyadüşük doz kullanmayınız.
Bu Kullanma Talimatında :
1.RİVOKSAR nedir ve ne için kullanılır?
2.RİVOKSAR’ı kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler 3. RİVOKSAR nasıl kullanılır?
4. Olası yan etkiler nelerdir?
5. RİVOKSAR’ın saklanması
Başlıkları yer almaktadır.
1. RİVOKSAR nedir ve ne için kullanılır?
•RİVOKSAR film kaplı tabletlerin her biri 2,5 mg etkin madde (rivaroksaban) içerir. RİVOKSAR laktoz granül (laktoz monohidrat SD) (sığır sütünden elde edilir) içermektedir. Rivaroksaban pıhtılaşmayı önleyici ilaçlar olarak adlandırılan bir ilaç grubuna dahildir ve etkisini kanın pıhtılaşmasında rol oynayan faktör Xa’yı engelleyerek ve böylece kanın pıhtı oluşturma eğilimini azaltarak gösterir.
1
•RİVOKSAR sarı renkli, yuvarlak, bikonveks, bir yüzü ‘‘R1’’ baskılı diğer yüzü düz film kaplı tablettir, 56 tabletlik ambalajlarda sunulmaktadır.
•RİVOKSAR, kalp damar hastalıklarına bağlı ölümleri, kalp krizi geçirmenizi ve stent takılması sonrası kan damarlarında pıhtı oluşumunu önlemek için kullanılır. Doktorunuz size ayrıca, diğer antitrombotik ilaçlardan asetilsalisilik asidi (Aspirin) ya da asetilsalisilik asit ile birlikte pıhtılaşmayı önleyici ilaçlardan olan klopidogrel ya da tiklopidini de verecektir.
•RİVOKSAR, belirtilere neden olan koroner arter hastalığı (KAH) (damar sertliği nedeni ile kalp damarlarının daralması) veya periferik arter hastalığı (PAH) (uzuvlarda bulunan atardamarların daralması ya da tıkanması) kaynaklı yüksek kan pıhtısı oluşumu (aterotrombotik olaylar) riski tanısı almanız durumunda kullanılır. RİVOKSAR yetişkinlerde kan pıhtısı oluşma riskini azaltır. Ek olarak, RİVOKSAR size tek başına reçetelenmeyecektir. Doktorunuz size ayrıca asetilsalisilik asit almanızı söyleyecektir.
•Bazı durumlarda, kan akışını geri sağlamak üzere bacağınızın daralan veya tıkanmış arterini açma prosedüründen sonra RİVOKSAR alırsanız, doktorunuz kısa bir süre asetilsalisilik aside ek olarak almanız için klopidogrel de reçete edebilir.
2. RİVOKSAR’ı kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler
RİVOKSAR’ı aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ
Eğer;
•Rivaroksabana veya ilacın içindeki yardımcı maddelerden herhangi birine karşı alerjiniz varsa,
•Aşırı kanamanız varsa,
•Vücudunuzda yer alan herhangi bir organda, ciddi kanama riskini artıracak bir hastalığınız veya rahatsızlığınız varsa (örn. mide ülseri, beyinde hasar veya kanama, yakın zamanda geçirilmiş beyin veya göz ameliyatı),
•Pıhtı önleyici tedavinin değiştirilmesi veya toplardamar ya da atardamar hattını açık tutmak için heparin alınması durumu hariç olmak üzere, kanın pıhtılaşmasını önleyecek ilaçlar (örn. varfarin, dabigatran, apiksaban, edoksaban veya heparin) kullanıyorsanız, •Akut koroner sendromunuz (kalbe giden kan akışının aniden kesilmesi) varsa veya daha önceden beyninizde kanama veya kan pıhtısı meydana gelmişse (inme),
•Koroner arter hastalığınız veya periferik arter hastalığınız varsa ve önceden beyninizde kanama meydana gelmişse (inme) veya beynin derin dokularına kan temin eden küçük atardamarlarda blokaj olmuşsa (iskemik laküner inme) veya bir önceki ay beyninizde kan pıhtısı (iskemik laküner olmayan inme) meydana gelmişse,
•Kanama riskinde artışa yol açacak karaciğer hastalığınız varsa,
•Hamileyseniz veya emziriyorsanız.
Yukarıdakilerden herhangi biri sizin için geçerliyse RİVOKSAR kullanmayınız ve doktorunuza söyleyiniz.
2
Asetilsalisilik asit ve klopidogrel/tiklopidin ile birlikte kullanılan rivaroksabanın etkililiği ve güvenliliği araştırılmıştır. Prasugrel veya tikagrelor gibi diğer antitrombotik ajanları ile birlikte tedavi çalışılmamıştır ve dolayısıyla kullanılmamalıdır.
RİVOKSAR’ı aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ
Eğer;
•Kanama riskini artıran aşağıdaki durumlardan birine sahipseniz:
•Böbrek fonksiyonu vücudunuzda etki gösterecek ilaç miktarını etkileyebileceğinden ciddi böbrek hastalığı,
•Pıhtı önleyici tedavinin değiştirilmesi veya toplardamar ya da atardamar hattını açık tutmak için heparin alınması durumunda, kanın pıhtılaşmasını önleyecek başka ilaçlar (örn. varfarin, dabigatran, apiksaban, edoksaban veya heparin) kullanıyorsanız (bkz.
•
•
•
“Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı”),
Kanama bozuklukları,
İlaç tedavisiyle kontrol altına alınamayan, çok yüksek kan basıncı,
Mide veya bağırsakta kanamaya yol açabilecek hastalıklar; örn. bağırsak veya midede
iltihaplanma ya da gastroözofageal reflü hastalığına (mide asidinin yemek borusuna doğru çıktığı hastalık) bağlı olarak yemek borusunda ve yutakta iltihaplanma (özofagus inflamasyonu veya midede, bağırsaklarda, üreme sistemi yolu veya idrar yolunda bulunan
tümörler),
Gözün arkasındaki kan damarlarında problem (retinopati),
Bronşların genişleyerek iltihapla dolduğu bir akciğer hastalığı (bronşektazi) veya
akciğerde kanama öyküsü,
75 yaş üzerindeyseniz,
60 kg altında bir kilodaysanız,
Şiddetli semptomatik kalp yetmezliği ile birlikte koroner arter hastalığınız varsa,
•Protez bir kalp kapağınız varsa.
•Antifosfolipid antikor sendromu adlı bir hastalığınız (kanda pıhtı oluşması riskini yükselten
bir bağışıklık sistemi hastalığı) olduğunu biliyorsanız, bunu doktorunuza söyleyin,
tedavinizin değiştirilmesi gerekip gerekmediğine doktorunuz karar verecektir.
Yukarıda belirtilen durumlardan herhangi biri sizin için geçerli ise, RİVOKSAR almadan önce doktorunuza söyleyiniz. Doktorunuz bu ilaçla tedavi edilip edilmeyeceğinize ve yakın gözetim altında tutulmanız gerekip gerekmediğine karar verecektir.
Bir ameliyat geçirmeniz gerekiyorsa:
•RİVOKSAR’ı ameliyat öncesinde ve sonrasında tam olarak doktorunuzun belirlediği saatlerde almanız çok önemlidir.
•Ameliyatınızda kateter kullanılacaksa veya omurganıza enjeksiyon yapılacaksa (örneğin epidural veya spinal anestezi)
-RİVOKSAR’ı enjeksiyondan önce ve sonra veya kateter çıkarılmadan önce tam olarak doktorunuzun söylediği saatlerde almanız çok önemlidir.
-Anestezi sonlandıktan sonra bacaklarınızda uyuşma veya güçsüzlük olursa ya da bağırsak veya idrar kesesi problemleri yaşarsanız derhal doktorunuza söyleyiniz; bu tür
3
durumlarda acil müdahale gerekir.
Çocuklar ve ergenler
RİVOKSAR’ın çocuk ve ergenlerde kullanımına ilişkin yeterli bilgi yoktur. RİVOKSAR 18 yaşın altındaki kişilere önerilmemektedir.
Epidural/spinal anestezi (bel bölgesi ve altını uyuşturmak için omurilik alanından uygulanan anestezi) ya da spinal ponksiyon (omurilikten sıvı alınması) yapıldığında, pıhtı ve emboli (kopan pıhtı parçası) oluşumunun önlenmesi için antitrombotik ajanlarla tedavi gören hastalar, uzun dönemli veya kalıcı felçle sonuçlanabilecek epidural ya da spinal hematom (omurilik zarının üzerinde veya omurilikte kan toplanması) açısından risk altındadır.
Artan yaş kanama riskini artırabilir.
Aşağıdaki yan etkilerden birini yaşarsanız derhal doktorunuza bildiriniz:
• Yayılan şiddetli ve/veya kabarcıklar oluşturan cilt döküntüsü veya mukozal (örn.
ağızda veya gözlerde) lezyonlar (Stevens-Johnson sendromu/Toksik epidermal
nekroliz),
Döküntüye, ateşe, iç organ inflamasyonuna, hematolojik anormalliklere ve sistemik
hastalığa yol açan bir ilaç reaksiyonu (DRESS sendromu).
Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.
RİVOKSAR’ın yiyecek ve içecek ile kullanılması
RİVOKSAR yemeklerle birlikte ya da ayrı kullanılabilir.
Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
RİVOKSAR, hamilelerde kullanılmamalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda ancak etkili bir korunma yöntemiyle birlikte kullanılabilir.
Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz, hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
RİVOKSAR, emziren annelerde kullanılmamalıdır.
Araç ve makine kullanımı
RİVOKSAR baş dönmesi (yaygın yan etki) ya da bayılma (yaygın olmayan yan etki) gibi yan etkilere neden olabilir. Bu gibi belirtileriniz var ise araba, bisiklet, herhangi bir alet ya da makine kullanmamalısınız (bakınız bölüm 4).
4
RİVOKSAR’ın içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler RİVOKSAR laktoz içerir. Eğer doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı intoleransınız (tahammülsüzlüğünüz) olduğu söylenmişse bu tıbbi ürünü almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.
Sodyum uyarısı
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında sodyum içermez.
Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
Aşağıdaki ilaçları alıyorsanız:
•Yalnızca deriye uygulandıkları durumlar hariç, mantar tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar (örn. flukonazol, itrakonazol, vorikonazol, posakonazol),
•Ketokonazol tabletler (vücudun aşırı miktarda kortizol üretmesi olan Cushing sendromu tedavisinde kullanılır),
•Bakteriyel enfeksiyonlar için kullanılan bazı ilaçlar (örn. klaritromisin, eritromisin), •HIV, AIDS tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar (HIV proteaz inhibitörleri, örn. ritonavir), •Kan pıhtılaşmasını azaltmak için kullanılan diğer ilaçlar (örn: enoksaparin, klopidogrel, varfarin ve asenokumarol, prasugrel ve tikagrelor gibi K vitamini antagonistleri (bkz.
“Uyarılar ve Önlemler” bölümü)),
•Anti-inflamatuvar (iltihaplanma önleyici) ve ağrı kesici ilaçlar (örn. naproksen veya asetilsalisilik asit),
•Kalpteki ritm bozukluğu (anormal kalp atışı) tedavisinde kullanılan dronedaron, •Depresyon tedavisi için kullanılan bazı ilaçlar [selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) veya serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI)].
RİVOKSAR’ın etkisini arttırabilen bu ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız, RİVOKSAR’ı kullanmadan önce doktorunuza danışınız.
Doktorunuz RİVOKSAR ile tedavi edilip edilmeyeceğinize ve yakın gözetim altında tutulup tutulmayacağınıza karar verecektir.
Doktorunuz mide ya da bağırsağınızda ülser oluşma riskinin yüksek olduğunu düşünürse, önleyici ülser tedavisi de uygulamaya karar verebilir.
Aşağıdaki ilaçları alıyorsanız:
•Sara hastalığında kullanılan bazı ilaçlar (fenitoin, karbamazepin, fenobarbital), •Depresyon tedavisinde kullanılan bitkisel bir ürün olan sarı kantaron otu (St. John’s Wort – Hypericum perforatum),
•Antibiyotik olarak kullanılan rifampisin.
RİVOKSAR’ın etkisini azaltabilen bu ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız, RİVOKSAR’ı kullanmadan önce doktorunuza danışınız.
Doktorunuz RİVOKSAR ile tedavi edilip edilmeyeceğinize ve yakın gözetim altında tutulup tutulmayacağınıza karar verecektir.
5
Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandıysanız lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.
3. RİVOKSAR nasıl kullanılır?
Bu ilacı daima tam olarak, doktorunuzun belirttiği şekilde alınız. Emin değilseniz doktorunuz veya eczacınıza danışınız.
Uygun kullanım/doz uygulama sıklığı için talimatlar:
Önerilen doz günde iki kez bir adet 2,5 mg tablettir. RİVOKSAR size tek başına verilmez. Doktorunuz beraberinde asetilsalisilik asit almanızı da isteyecektir. RİVOKSAR’ı bir akut koroner sendromdan sonra alıyorsanız, doktorunuz size aynı zamanda klopidogrel veya tiklopidin almanızı da söyleyebilir. Doktorunuz bunlardan ne kadar almanız gerektiğini söyleyecektir (genellikle günde 75 ile 100 mg arasında asetilsalisilik asit ya da günlük 75 ile 100 mg arasında asetilsalisilik asit artı 75 mg klopidogrel veya standart günlük tiklopidin dozu).
Kan akışını geri sağlamak üzere bacağınızın daralan veya tıkanmış arterini açma prosedüründen sonra RİVOKSAR alırsanız, doktorunuz kısa bir süre asetilsalisilik aside ek olarak almanız için klopidogrel de reçete edebilir.
Uygulama yolu ve metodu:
RİVOKSAR günde iki kez doktorunuz size bırakmanızı söyleyene kadar bir miktar su ile alınmalıdır. Yemeklerle birlikte ya da aç karnına kullanılabilir. RİVOKSAR’ı her gün yaklaşık aynı zamanda alınız (örneğin bir tablet sabah, bir tablet akşam). Tedaviyi ne kadar sürdüreceğinize doktorunuz karar verecektir.
Tabletleri bütün olarak yutamayan hastalarda RİVOKSAR kullanımdan hemen önce ezilip su
yoldan)
kullanılabilmektedir.
Ezilen RİVOKSAR tablet mide tüpü (gastrik tüp) yoluyla uygulanabilir. RİVOKSAR uygulanmadan önce tüpün midede (gastrik pozisyonda) olduğu doğrulanmalıdır. Ezilen tablet az miktarda suyla birlikte mide tüpü içine verilmeli ve bunu takiben tüp suyla yıkanmalıdır.
Bir akut koroner sendromdan sonra RİVOKSAR ile tedavi, akut koroner sendromun stabilizasyonundan (kontrol altına alınmasından) sonra mümkün olan en kısa sürede; hastanın hastaneye kabülünden en erken 24 saat sonra ve parenteral (enjeksiyon yoluyla) antikoagülasyon (pıhtı önleyici) tedavisinin normalde kesileceği zaman başlatılmalıdır. Size akut koroner arter hastalığı veya periferik arter hastalığı teşhisi konmuşsa RİVOKSAR’a ne zaman başlayacağınızı doktorunuz söyleyecektir.
Tedaviyi ne kadar sürdürmeniz gerektiğine doktorunuz karar verecektir.
Değişik yaş grupları:
Çocuklarda kullanım: 18 yaşından küçüklerde RİVOKSAR kullanılması önerilmez. Çocuklar ve adolesanlarda kullanımına ilişkin yeterli bilgi yoktur.
6
Yaşlılarda kullanım: Yaşlılarda, aynı şekilde kullanılabilir, özel bir doz ayarlamasına gerek yoktur.
Özel kullanım durumları:
Böbrek yetmezliği:
Hafif ve orta derece böbrek yetmezliğinde aynı dozda kullanılabilir. Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Çok ağır böbrek yetmezliğiniz varsa, RİVOKSAR kullanılmamalıdır.
Karaciğer yetmezliği:
Kanama riskine neden olabilecek nitelikte karaciğer hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır.
Eğer RİVOKSAR’ın etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.
Kullanmanız gerekenden daha fazla RİVOKSAR kullandıysanız:
RİVOKSAR’dan kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.
Çok fazla RİVOKSAR kullanımı kanama riskini arttırır.
RİVOKSAR’ı kullanmayı unutursanız:
Bir dozu almayı unutursanız, unuttuğunuz dozu atlayınız ve bir sonraki tableti normal zamanında alınız.
Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.
RİVOKSAR ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler
RİVOKSAR’ı düzenli olarak ve doktorunuzun size reçete ettiği sürece kullanınız.
Doktorunuza sormadan RİVOKSAR almayı bırakmayınız. Bu ilacı almayı bırakırsanız, başka bir kalp krizi veya inme geçirme veya kalbiniz ya da damarlarınızla ilgili bir hastalık yüzünden ölme riskiniz artabilir.
4. Olası yan etkiler nelerdir?
Tüm ilaçlar gibi, RİVOKSAR’ın içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.
Aşağıdakilerden herhangi birini farkederseniz, RİVOKSAR’ı kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz.
Benzer diğer ilaçlar gibi (kan pıhtılaşmasını engelleyici ilaçlar), RİVOKSAR da hayatı tehdit edici kanamalara neden olabilir. Aşırı kanama, tansiyonda ani düşüşlere (şok) neden olabilir. Bazen bu kanamalar açıkça anlaşılmayabilir.
7
Kanama belirtisi
Beyin veya kafatasının içine kanama (Belirtiler baş ağrısı, tek taraflı zayıflık, kusma, nöbetler, bilinç düzeyinin azalması ve boyun sertliğini içerebilir. Ciddi, acil tıbbi bir durumdur. Derhal tıbbi yardım alınmalıdır.)
•Uzun süreli ya da fazla kanama,
•Normal olmayan güçsüzlük, yorgunluk, solgunluk, baş dönmesi, baş ağrısı, vücudun bir yerinde açıklanamayan şişmeler, nefes alamamak, göğüs ağrısı veya anjina pektoris gibi belirtiler.
Doktorunuz sizi daha yakın bir gözlem altında tutabilir ya da tedavi şeklinizi değiştirebilir.
Ciddi deri reaksiyonu belirtisi
•Yayılan yoğun deri döküntüsü, kabarcıklar veya mukozal lezyonlar (örn. ağızda veya gözlerde) (Stevens-Johnson sendromu/toksik epidermal nekroliz).
•Döküntüye, ateşe, iç organ iltihaplanmasına, kan anormalliklere ve sistemik hastalığa yol açan bir ilaç reaksiyonu (DRESS sendromu).
Bu yan etkilerin görülme sıklığı çok seyrektir (10.000 hastanın birinden az görülebilir).
Ciddi alerjik reaksiyon belirtisi
•Yüzün, dudakların, ağzın, dilin veya boğazın şişmesi; yutkunma güçlüğü; kurdeşen veya soluk alıp verme güçlükleri; ani tansiyon düşmesi. Bu ciddi alerjik reaksiyonların sıklığı anafilaktik şok dahil anafilaktik reaksiyonlar için çok seyrektir (10.000 hastanın birinden az görülebilir); anjiyoödem ve alerjik ödem için ise yaygın değildir (100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir).
Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin RİVOKSAR’a karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.
RİVOKSAR kullanırken hissedeceğiniz yan etkiler genellikle hafiftir. Ancak, aşağıdaki yan etkilerden biri sizi rahatsız ederse doktorunuza danışınız.
Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sıralanmıştır: Çok yaygın: 10 hastanın en az birinde görülebilir.
Yaygın: 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir.
Yaygın olmayan: 100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Seyrek: 1.000 hastanın birinden az, 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir.
Çok seyrek: 10.000 hastanın birinden az görülebilir.
Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza söyleyiniz:
Yaygın
•Cildin solgun olmasına ve güçsüzlüğe ya da nefes darlığına neden olan kırmızı kan hücrelerinde azalma,
8
•Mide ya da bağırsakta kanama, ürogenital kanama (idrarda kan ve şiddetli adet kanaması dahil), burun kanaması, dişeti kanaması,
•Göz içi kanaması (gözün beyaz kısmında kanama dahil),
•Doku veya vücut boşluğuna kanama (hematom, çürük),
•Kanlı öksürük,
•Deriden veya deri altında kanama,
•Ameliyat sonrası kanama,
•Cerrahi yara yerinde kan veya sıvı sızıntısı – kol ve bacaklarda şişlik,
•Kol ve bacaklarda ağrı,
•Böbrek işlevinde bozulma (doktorunuz tarafından gerçekleştirilen testlerde görülebilir), •Ateş,
•Mide ağrısı, hazımsızlık, hasta hissetme veya olma, kabızlık, ishal,
•Düşük tansiyon (belirtileri ayağa kalkınca baş dönmesi veya baygınlık hissi olabilir), •Genel kuvvet ve enerji azalması (yorgunluk, bitkinlik), baş ağrısı, baş dönmesi
•Deride kaşıntı, döküntü,
•Kan testlerinde bazı karaciğer enzimlerinde artış görülebilir.
Yaygın olmayan
•Beyin veya kafatası içine kanama (bakınız Kanama belirtisi bölümü),
•Ağrıya veya şişmeye neden olan eklem içi kanama,
•Trombositopeni (kanın pıhtılaşmasına yardım eden hücreler olan trombositlerin (kan pulcuklarının) düşük sayıda olması),
•Alerjik deri reaksiyonları dahil alerjik reaksiyonlar,
•Karaciğer işlev bozukluğu (doktorunuz tarafından gerçekleştirilen testlerde görülebilir), •Kan testlerinde bilirubin, bazı pankreas veya karaciğer enzimlerinde artış ya da kan pulcuğu sayısında artış görülebilir.
•Baygınlık hissi,
•İyi hissetmeme,
•Kalp hızının artması,
•Ağız kuruluğu,
•Kurdeşen.
Seyrek
•Kas içine kanama,
•Kolestaz (safra akışında azalma), hepatoselüler yaralanma dahil hepatit (karaciğer yaralanması dahil karaciğer iltihaplanması),
•Derinin veya gözlerin sararması (sarılık),
•Bölgesel şişlik,
•Bacağınızdaki atardamara kateter yerleştirerek yapılan, kalp ile ilgili bir işlemin komplikasyonu olarak (psödoanevrizma) kasıkta kan toplanması (hematom).
Çok seyrek
•Akciğerde iltihaba neden olan bir tür beyaz granülositik kan hücresi olan eozinofillerin birikmesi (eozinofilik pnömoni)
9
Bilinmiyor
•Şiddetli kanama sonrası böbrek yetmezliği,
•Böbreklerde kanama bazen idrarda kan bulunması böbreklerin düzgün çalışamamasına neden olur (antikoagülanla ilişkili nefropati)
•Ağrı, şişme, duyularda değişiklik, uyuşma veya felce neden olan kanama sonrası bacak ya da kol kaslarında artan basınç (kanama sonrası kompartman sendromu).
Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.
Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumuczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 00 08 numaralı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.
5. RİVOKSAR’ın Saklanması
RİVOKSAR’ı çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
25ºC altındaki oda sıcaklığında ve orijinal ambalajında saklayınız.
Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.
Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra RİVOKSAR’ı kullanmayınız.
“Son Kull. Ta.:” ibaresinden sonra yazılan rakam ayı temsil eder ve o ayın son günü son kullanım tarihidir.
Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz RİVOKSAR’ı kullanmayınız.
Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.
Ruhsat Sahibi:
Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Reşitpaşa Mahallesi Eski Büyükdere Cad. No:4 34467 Maslak / Sarıyer / İstanbul
Üretim Yeri:
Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Esenyurt / İstanbul
Bu kullanma talimatı ../../…. tarihinde onaylanmıştır.
10
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
▼ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM’a bildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?
1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
RİVOKSAR 2,5 mg film kaplı tablet
2.KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde:
Rivaroksaban
2,5 mg
Yardımcı maddeler:
Laktoz granül (laktoz monohidrat SD) (sığır sütünden elde edilir) 147,5 mg Kroskarmelloz sodyum 7,24 mg
Yardımcı maddelerin tam listesi için 6.1’e bakınız.
3.FARMASÖTİK FORM
Film kaplı tablet.
RİVOKSAR 2,5 mg Film Kaplı Tablet; sarı renkli, yuvarlak, bikonveks, bir yüzü ‘’R1’’baskılı diğer yüzü düz film kaplı tablettir.
4.KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1Terapötik endikasyonlar
RİVOKSAR, tek başına asetilsalisilik asit (ASA) ya da ASA ile birlikte tienopiridinler (klopidogrel veya tiklopidin) ile kombinasyon şeklinde, akut koroner sendrom (AKS) (ST elevasyonsuz ya da ST elevasyonlu miyokard infarktüsü (MI) ya da anstabil angina) sonrası hastalarda kardiyovasküler (KV) ölüm, miyokard infarktüsü ve stent trombozunun önlenmesinde endikedir (bkz. bölüm 4.2).
RİVOKSAR, ASA ile birlikte uygulandığında, yüksek iskemik olay riski taşıyan koroner arter hastalığı (KAH) veya semptomatik periferik arter hastalığı (PAH) olan yetişkin hastalarda aterotrombotik olayların önlenmesinde endikedir.
4.2Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji
Önerilen doz günde iki kez 2,5 mg’dır.
1
Pozoloji ve uygulama sıklığı
AKS
Günde iki kez RİVOKSAR 2,5 mg alan hastalar ayrıca 75-100 mg/gün ASA dozu ya da 75 mg/gün klopidogrel veya standart günlük tiklopidin dozuna ek olarak 75-100 mg/gün ASA dozu almalıdır.
KAH veya PAH
Günde iki kez RİVOKSAR 2,5 mg alan hastalar aynı zamanda 75 – 100 mg ASA/gün dozu da almalıdır.
Semptomatik PAH nedeniyle alt ekstremitenin revaskülarizasyon prosedürünü (hibrid prosedürler dahil cerrahi veya endovasküler) başarıyla atlatan hastalarda, tedavi, hemostaz başarılana kadar başlatılmamalıdır (bkz. Bölüm 5.1).
Uygulama süresi
AKS
Tedavi, düzenli olarak hasta bazında değerlendirilmeli; iskemik olay riski, kanama riski karşısında tartılmalıdır. 24 aya kadar olan deneyimler sınırlı olduğundan, tedavinin 12 aydan uzun süreyle devam ettirilmesi hasta bazında değerlendirilmelidir (bkz. bölüm 5.1).
KAH veya PAH
Tedavi süresi, düzenli değerlendirmelere göre her bir hasta için belirlenmeli ve kanama risklerine karşı trombotik olay riski göz önüne alınmalıdır.
AKS, KAH/PAH
Antiplatelet tedavisiyle eş zamanlı uygulama
Çift antiplatelet tedavisiyle kombine olarak günde iki kez RİVOKSAR’ın güvenliliği ve etkililiği:
ASA artı klopidogrel/tiklopidin ile kombine olarak, yakın zaman önce AKS’si olan hastalarda (bkz. Bölüm 4.1) ve
ASA ile ve uygunsa kısa süreli klopidogrel kullanımıyla kombine olarak, semptomatik PAH nedeniyle alt ektremitede yakın zamanlı revaskülarizasyon prosedürü geçirmiş hastalarda çalışılmıştır.
Uygulama şekli
RİVOKSAR oral kullanım içindir.
RİVOKSAR yemeklerle birlikte ya da ayrı alınabilir (bkz. bölüm 4.5 ve bölüm 5.2).
Tabletleri bütün olarak yutamayan hastalar için RİVOKSAR tablet kullanımdan hemen önce ezilip su veya elma püresi gibi yumuşak gıdalarla karıştırılarak oral yoldan kullanılabilmektedir.
Ezilen RİVOKSAR tablet tüpün doğru gastrik pozisyonda olduğu doğrulandıktan sonra gastrik tüp yoluyla da verilebilir. Ezilen tablet, gastrik tüp aracılığıyla az miktarda su içinde uygulanmalı ve ardından tüp su ile yıkanmalıdır (bkz. bölüm 5.2).
2
AKS
RİVOKSAR
dahil)
stabilizasyonundan sonra mümkün olan en kısa sürede; hastanın hastaneye kabulünden en erken 24 saat sonra ve parenteral antikoagülasyon tedavisinin normalde kesileceği zaman başlatılmalıdır.
KAH veya PAH
Akut trombotik olay veya vasküler prosedürü olan ve ikili antiplatelet tedavisine ihtiyaç duyan hastalarda günde iki kez RİVOKSAR 2,5 mg uygulamasının sürdürülmesi, olayın veya prosedürün türüne ve antiplatelet rejimine bağlı olarak değerlendirilmelidir.
Kaçırılan doz
Bir doz atlanması halinde, hasta bir sonraki programlanmış zamanda tavsiye edilen şekilde normal dozu almaya devam etmelidir. Eksik dozu telafi etmek için iki kat doz alınmamalıdır.
Tedavinin Vitamin K Antagonistlerinden (VKA) RİVOKSAR’a değiştirilmesi
VKA tedavisi gören hastalarda tedavinin RİVOKSAR’a değiştirilmesinde, RİVOKSAR alınmasının ardından INR (Uluslararası Normalizasyon Oranı değerleri yalancı yükselme gösterecektir. INR, RİVOKSAR’ın antikoagülan aktivitesinin ölçümü için geçerli bir ölçüm değildir ve bu nedenle kullanılmamalıdır (bkz. bölüm 4.5).
Tedavinin RİVOKSAR’dan Vitamin K antagonistlerine (VKA) değiştirilmesi
RİVOKSAR tedavisinden VKA tedavisine geçiş sırasında yetersiz antikoagülasyon olasılığı mevcuttur. Alternatif herhangi bir antikoagülana geçişte sürekli ve yeterli antikoagülasyon sağlanmalıdır. RİVOKSAR’ın INR yükselmesine katkıda bulunabileceğine de dikkat edilmelidir.
RİVOKSAR tedavisinden VKA tedavisine geçiş yapılan hastalarda INR ≥ 2.0 olana dek VKA eş zamanlı olarak verilmelidir. Değişim periyodunun ilk iki gününde VKA’nın standart başlangıç dozu kullanılmalı ve onu INR testi rehberliğinde VKA dozu takip etmelidir. Hastalar hem RİVOKSAR ve hem de VKA kullanırken INR, RİVOKSAR’ın bir sonraki dozundan önce test edilmeli ancak önceki dozdan sonra 24 saatten önce test edilmemelidir. RİVOKSAR’ın kesilmesinin ardından son dozdan 24 saat sonra INR testi güvenilir biçimde yapılabilir (bkz. bölüm 4.5).
Tedavinin parenteral antikoagülanlardan RİVOKSAR’a değiştirilmesi
Halihazırda parenteral antikoagülan ile tedavi edilen hastalarda parenteral antikoagülan kesilir ve RİVOKSAR tedavisine parenteral ilacın (örn. düşük molekül ağırlıklı heparin) bir sonraki planlanan dozundan 0 ila 2 saat önce ya da sürekli uygulanan parenteral ilacın (örn. intravenöz fraksiyone olmayan heparin) kesilme zamanında başlanır.
Tedavinin RİVOKSAR’dan parenteral antikoagülanlara değiştirilmesi
İlk parenteral antikoagülan dozu bir sonraki RİVOKSAR dozunun alınacağı zamanda uygulanmalıdır.
3
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Böbrek yetmezliği:
Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalardan (kreatinin klirensi 15 – 29 mL/dak) elde edilen kısıtlı klinik veriler, bu hasta popülasyonunda rivaroksaban plazma düzeylerinin anlamlı derecede arttığına işaret etmektedir. Bu nedenle, RİVOKSAR bu hasta popülasyonunda dikkatli kullanılmalıdır (bkz. bölüm 4.4).
Kreatinin klirensi <15 mL/dak olan hastalarda RİVOKSAR kullanımı önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.4 ve 5.2).
Hafif (kreatinin klirensi: 50-80 mL/dak) veya orta derecede (kreatinin klirensi: 30 – 49 mL/dak) böbrek yetmezliği olan hastalarda doz ayarlaması gerekmemektedir (bkz. bölüm 5.2).
Karaciğer yetmezliği:
RİVOKSAR, Child Pugh B ve C derecesinde sirozu olan hastalar dahil olmak üzere koagülopati ve klinik açıdan anlamlı kanama riski ile ilişkili karaciğer hastalığı olan hastalarda kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3 ve 5.2).
Pediyatrik popülasyon:
RİVOKSAR’ın güvenlilik ve etkililiği 0 ile 18 yaş arası çocuklarda belirlenmemiştir. Bu konuda veri bulunmamaktadır. Bu nedenle, 18 yaşından küçüklerde RİVOKSAR kullanımı önerilmemektedir.
Geriyatrik popülasyon:
Doz ayarlaması gerekmemektedir (bkz. bölüm 4.4 ve 5.2).
Kanama riski, yaş ilerledikçe artar (bkz. bölüm 4.4).
Diğer:
Vücut ağırlığı:
Doz ayarlaması gerekmemektedir (bkz. bölüm 4.4 ve 5.2).
Cinsiyet:
Doz ayarlaması gerekmemektedir (bkz. bölüm 5.2).
4.3 Kontrendikasyonlar
RİVOKSAR aşağıdaki durumlarda kontrendikedir:
•Rivaroksabana ya da tablet içeriğindeki diğer maddelere (bkz. Bölüm 6.1) karşı aşırı duyarlılık,
•Klinik olarak anlamlı aktif kanama,
•Mevcut veya yeni geçirilmiş gastrointestinal ülserasyon veya kanama riski yüksek malign neoplazm varlığı, yeni geçirilmiş beyin veya omurilik yaralanmaları, yeni geçirilmiş beyin, omurilik ameliyatı veya oftalmik ameliyat, yakın zamanda gelişmiş
4
olan intrakraniyal kanama, bilinen veya şüphelenilen özefagus varisleri, arteriyovenöz malformasyonlar, vasküler anevrizmalar veya majör intraspinal ya da intraserebral vasküler anomaliler gibi majör kanama bakımından anlamlı risk teşkil eden lezyon veya durumlar,
•Açık bir santral venöz veya arteriyel kateterin açık kalması için gereken dozlarda fraksiyone olmayan heparin (UFH) kullanılan durumlar veya antikoagülan tedavide geçiş yapılan özel koşullar (bkz. bölüm 4.2) hariç olmak üzere, herhangi bir diğer antikoagülan ilaçla [örn. UFH, düşük molekül ağırlıklı heparinler (enoksaparin, dalteparin vb.), heparin türevleri (fondaparinuks vb.) oral antikoagülanlar (varfarin, apiksaban, dabigatran eteksilat, edoksaban vb.)] eş zamanlı tedavi (bkz. bölüm 4.5),
•Önceden inme veya geçici iskemik atak (TİA) geçirmiş olan hastalarda AKS tedavisi için antiplatelet tedavisiyle eş zamanlı tedavi (bkz. bölüm 4.4),
•Önceden hemorajik veya laküner inme veya bir ay içinde inme geçirmiş hastalarda KAH/PAH tedavisi ile eş zamanlı ASA tedavisi (bkz. bölüm 4.4),
•Child Pugh B ve C’li siroz hastaları dahil olmak üzere koagülopati ve klinik açıdan anlamlı kanama riskiyle ilişkili hepatik hastalık (bkz. bölüm 5.2),
•Gebelik ve laktasyon dönemi (bkz. bölüm 4.6).
4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
AKS hastalarında, günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg’ın etkililiği ve güvenliliği tek başına ASA antiplatelet ajanlarıyla kombine olarak veya ASA artı klopidrogel/tiklopidinle araştırılmıştır.
Yüksek iskemik olay riski olan KAH/PAH hastalarında, günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg’ın etkililiği ve güvenliliği ASA ile kombine olarak incelenmiştir.
Semptomatik PAH nedeniyle alt ektremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü geçiren hastalarda, günde iki kez RİVOKSAR 2,5 mg’ın etkililiği ve güvenliliği, tek başına antiplatelet ajanı ASA veya ASA artı kısa süreli klopidogrel ile kombine olarak incelenmiştir. Gerekirse, klopidogrel ile ikili antiplatelet tedavisi kısa süreli olmalıdır; uzun süreli ikili antiplatelet tedavisinden kaçınılmalıdır (bkz. Bölüm 5.1).
Diğer antiplatelet ajanlarıyla, örneğin prasugrel veya tikagrelor ile kombinasyon halindeki tedavi araştırılmamıştır ve önerilmemektedir.
Antikoagülasyon uygulamasına paralel klinik gözetim tedavi dönemi boyunca önerilmektedir.
Kanama riski:
Diğer antikoagülanlarla olduğu gibi, RİVOKSAR alan hastaların kanama belirtileri açısından dikkatle gözlemlenmesi gerekir. Kanama riskinin arttığı durumlarda dikkatle kullanılması tavsiye edilir. Ciddi kanama meydana gelirse RİVOKSAR uygulaması kesilmelidir (bkz. bölüm 4.9).
5
Klinik çalışmalarda, mukozal kanamalar (burun, dişeti kanaması, gastrointestinal kanama, anormal vajinal kanama veya artan adet kanaması dahil genito üriner kanama) ve anemi, tekli ve çift anti-platelet tedavisinin yanı sıra uzun süreli rivaroksaban tedavisi sırasında daha sık görülmüştür. Bu yüzden, yeterli klinik gözetime ek olarak, hemoglobin/hematokrite yönelik laboratuvar testleri, okült kanamayı tespit etmek ve uygun olduğu kararı verildiği üzere açık kanamanın klinik açıdan anlamının miktarını tayin etmek için çok değerli olabilir.
Aşağıda ayrıntılı açıklandığı üzere, pek çok hasta alt grubu artmış kanama riski altındadır. Bu hastalarda, çift anti-platelet tedavisi ile kombine olarak RİVOKSAR kullanımı, kanama açısından riske karşı aterotrombotik olayların önlenmesi açısından faydaya karşı dengelenmelidir. Buna ilaveten, bu hastalar tedavi başlatıldıktan sonra kanama komplikasyonları ve anemi belirti ve bulguları açısından dikkatlice izlenmelidir (bkz. bölüm 4.8).
Hemoglobin de ya da kan basıncında herhangi bir açıklanamayan düşüş varsa, kanama odağı aranmalıdır.
Rivaroksaban ile tedavi, rutin maruziyet takibi gerektirmez. Bununla birlikte, doz aşımı ve acil cerrahi gereksinim gibi istisnai klinik durumlarda karar almaya yardım edebileceği istisnai durumlarda, kalibre edilmiş kantitatif bir anti-faktör Xa testi ile ölçülen rivaroksaban seviyeleri ile sağlanan rivaroksaban maruziyeti bilgisi faydalı olabilir (bkz. bölüm 5.1 ve 5.2).
Böbrek yetmezliği:
Ciddi böbrek yetmezliği olan hastalarda (kreatinin klirensi < 30 mL/dak.) rivaroksaban plazma düzeyleri, kanama riskinde artışa yol açabilecek şekilde anlamlı derecede (ortalama 1,6 kat) yükselebilir. RİVOKSAR, kreatinin klirensi 15 – 29 mL/dak. olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Kreatinin klirensi < 15 mL/dak. olan hastalarda kullanılması önerilmemektedir (bkz. bölüm 4.2 ve bölüm 5.2).
Orta derecede böbrek yetmezliği olan (kreatinin klirensi 30 – 49 mL/dak.) ve eş zamanlı olarak rivaroksaban plazma konsantrasyonlarını artıran başka ilaçlar almakta olan hastalarda RİVOKSAR dikkatli kullanılmalıdır (bkz. bölüm 4.5).
Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri:
Azol-antimikotikler (örn. ketokonazol, itrakonazol, vorikonazol ve posakonazol) veya HIV proteaz inhibitörleri (örn. ritonavir) ile eş zamanlı sistemik tedavi gören hastalarda RİVOKSAR kullanımı tavsiye edilmez. Bu etkin maddeler hem CYP3A4’ün, hem de P glikoprotein (p-gp)’in güçlü inhibitörleridir, bu ilaçlar rivaroksaban plazma konsantrasyonunu klinik olarak önemli derecede (ortalama 2,6 kat) arttırabilir; bu da kanama riskinde yükselmeye yol açabilir (bkz. bölüm 4.5).
Hastalar, non-steroid anti-inflamatuvar ilaçlar (NSAID’ler), asetilsalisilik asit (ASA), trombosit agregasyon inhibitörleri veya seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) veya serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) gibi hemostazı etkileyen tıbbi ürünlerle eş zamanlı olarak tedavi edilirken dikkatli olunmalıdır. Ülseratif gastrointestinal hastalık riski olan hastalarda uygun bir profilaktik tedavi düşünülebilir (bkz. bölüm 4.5 ve 5.1).
6
RİVOKSAR ve antiplatelet ajanlarıyla tedavi gören hastalara, sadece faydanın kanama riskine ağır basması halinde NSAID’lerle eş zamanlı tedavi uygulanmalıdır.
Diğer kanama riski faktörleri:
RİVOKSAR, diğer antitrombotikler gibi, kanama riskinin arttığı aşağıdaki durumlarda önerilmemektedir:
•Konjenital ya da edinilmiş kanama bozuklukları
•Kontrolsüz ciddi arteriyel hipertansiyon
•Aktif ülser olmaksızın kanama komplikasyonuna yol açabilecek diğer gastrointestinal hastalıklar (ör. inflamatuar bağırsak hastalığı, özefajit, gastrit ve gaströzefageal reflü hastalığı)
•Vasküler retinopati
•Bronşiektazi ya da pulmoner kanama öyküsü
Aşağıdaki AKS ve KAH/PAH hastalarında dikkatli kullanılmalıdır:
–
≥75 yaş, tek başına ASA veya ASA + klopidogrel veya tiklopidin ile eş zamanlı
uygulandığında,
Tedavinin fayda risk dengesi düzenli olarak ayrı ayrı değerlendirilmelidir.
–
Vücut ağırlığı düşük olan (60 kg’dan az), tek başına ASA veya ASA + klopidogrel veya
tiklopidin ile eş zamanlı uygulandığında.
–
Şiddetli semptomatik kalp yetmezliği olan KAH hastaları. Çalışma verileri bu tür
hastaların rivaroksaban tedavisinden daha az fayda sağlayabileceğini göstermektedir (bkz. bölüm 5.1).
Kanser hastaları:
Malign hastalığı olan hastalar aynı zamanda yüksek kanama ve tromboz riskiyle de karşı karşıya olabilir. Antitrombotik tedavinin bireysel faydası, tümörün yeri, antineoplastik tedavi ve hastalığın evresine bağlı olarak aktif kanserli hastalarda kanama riskine göre değerlendirilmelidir. Gastrointestinal veya genitoüriner kanalda bulunan tümörler rivaroksaban tedavisi sırasında kanama riskinde artışla ilişkilendirilmiştir.
Yüksek kanama riski bulunan malign neoplazmı olan hastalarda rivaroksaban kullanımı kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3).
Prostetik kalp kapağı olan hastalar:
Rivaroksaban, yakın zamanda transkateter aort kapak replasmanı (TAVR) geçirmiş hastalarda tromboprofilaksi için kullanılmamalıdır. Prostetik kalp kapağı olan hastalarda rivaroksabanın güvenliliği ve etkililiğine ilişkin çalışma yapılmamıştır; dolayısıyla RİVOKSAR’ın bu hasta popülasyonu için yeterli anti-koagülasyon sağladığını destekleyen veri mevcut değildir. Bu hastalar için Rivaroksaban ile tedavi önerilmemektedir.
Antifosfolipid antikor sendromlu olan hastalar
Antifosfolipid antikor sendromu tanısı ve tromboz öyküsü bulunan hastalarda, rivaroksaban dahil olmak üzere direkt etkili oral antikoagülan (DOAK) kullanımı önerilmez. Özellikle üçlü pozitif (lupus antikoagülanı, antikardiyolipin antikorları ve anti-beta 2-glikoprotein I antikorları) hastalarda, DOAK tedavisi, K vitamin antagonisti tedavisine kıyasla, daha yüksek oranda rekürren trombotik olaylarla ilişkili olabilir.
7
Önceden inme ve/veya TİA’sı olan hastalar:
AKS hastaları
RİVOKSAR 2,5 mg, önceden inme veya TİA öyküsü olan hastalarda AKS tedavisi için kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3). Önceden inme veya TİA geçirmişolup AKS gelişen az sayıda hastayla çalışılmışolmakla birlikte, mevcut sınırlı etkililik verileri bu hastaların tedaviden fayda görmeyeceğine işaret etmektedir.
KAH/PAH hastaları
Önceden hemorajik veya laküner inme öyküsü olan veya önceki ay içinde laküner olmayan inme geçirmişKAH/PAH hastaları ile ilgili çalışma yapılmamıştır (bkz. bölüm 4.3).
Önceden inme veya TİA öyküsü olan, semptomatik PAH nedeniyle alt ektremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü geçiren hastalar araştırılmamıştır. İkili antiplatelet tedavisi alan bu hastalarda RİVOKSAR 2,5 mg ile tedaviden kaçınılmalıdır.
Spinal/epidural anestezi veya ponksiyon:
Tromboembolik komplikasyonların önlenmesi için antitrombotik ajanlarla tedavi gören hastalardanöraksiyal anestezi (spinal/epidural anestezi) ya da spinal/epidural ponksiyon uygulandığında, uzun dönemli veya kalıcı paralizi ile sonuçlanabilecek epidural ya da spinal hematom gelişme riski ile karşı karşıya gelir.
Bu olaylara ilişkin risk, kalıcı epidural kateterlerin kullanımı sırasında ya da hemostazı etkileyen tıbbi ürünlerin eşzamanlı kullanımıyla artabilir. Bu risk, travmatik ya da tekrarlanan epidural veya spinal ponksiyon ile de artabilir.
Hastaların nörolojik bozukluk belirti ve bulgularına (örn. sersemlik hissi, bacaklarda güçsüzlük, bağırsak veya mesane işlev bozuklukları) karşı sık sık izlenmesi gerekmektedir. Nörolojik bozukluk görülürse, acil tanı ve tedavi gerekir. Antikoagüle olmuşhastalarda veya tromboprofilaksi için antikoagüle edilecek hastalarda nöraksiyal müdahaleden önce, doktorun riske karşı olası faydayı değerlendirmesi gerekir. Bu durumlarda rivaroksaban 2,5 mg’ın antiplatelet ajanlarıyla kullanımına ilişkin klinik deneyim mevcut değildir.Trombosit agregasyon inhibitörleri, üreticinin reçeteleme bilgilerinde önerilen şekilde kesilmelidir.
Nöraksiyal (epidural/spinal) anestezi veya spinal ponksiyon uygulamaları ile eşzamanlı rivaroksaban kullanım ile ilişkili olası kanama riskini azaltmak için rivaroksabanın farmakokinetik profili göz önünde bulundurulmalıdır.
Epidural kateter yerleştirme veya çıkarma veya lomber ponksiyon işlemi en iyi şekilde, rivaroksabanın antikoagülan etkisi düşük iken uygulanabilir (bkz. bölüm 5.2). Bununla birlikte, her hastada yeterli derecede düşük bir antikoagülan etkiye ulaşmak için kesin süre bilinmemektedir.
İnvazif prosedürler ve cerrahi müdahale öncesinde ve sonrasında doz önerileri:
Bir invazif prosedür veya cerrahi müdahale gerekiyorsa, RİVOKSAR 2,5 mg müdahaleden en az 12 saat önce ve doktorun klinik kararına göre kesilmelidir. Bir hasta elektif cerrahi geçirecekse ve antiplatelet etki istenmiyorsa, trombosit agregasyon inhibitörleri, ürünlerin kısa ürün bilgilerinin belirttiği şekilde kesilmelidir.
8
riski
değerlendirilmelidir.
Rivaroksaban, klinik durumun izin vermesi ve tedavi eden doktorun belirlediği şekilde yeterli hemostaz gerçekleştirilmesi koşuluyla, invazif prosedür veya cerrahi müdahaleden sonra mümkün olan en kısa sürede yeniden başlatılmalıdır (bkz. bölüm 5.2).
Geriyatrik popülasyon:
Yaş ilerledikçe hemorajik risk artabilir (bkz. bölüm 5.1 ve bölüm 5.2).
Dermatolojik reaksiyonlar:
Rivaroksaban kullanımıyla ilişkili olarak pazarlama sonrası izlem sırasında Stevens-Johnson sendromu/toksik epidermal nekroliz ve DRESS sendromu dahil olmak üzere, ciddi cilt reaksiyonları bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). Hastalar bu reaksiyonlarla ilgili en yüksek riski tedavi sürecinin başlarında taşımaktadır: reaksiyon başlangıcı vakaların büyük bölümünde tedavinin ilk haftalarında meydana gelir. Rivaroksaban, ciddi cilt döküntüsü (örn. yayılan, şiddetli ve/veya vezikül oluşturan) veya mukozal lezyonlarla ilişkili başka bir hipersensitivite bulgusu ilk ortaya çıktığında kesilmelidir.
Yardımcı maddeler ile ilgili bilgi:
RİVOKSAR laktoz içerir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorbsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Sodyum uyarısı
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında sodyum içermez.
4.5 Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
CYP3A4 ve P glikoprotein (P-gp) inhibitörleri:
Rivaroksabanın ketokonazol (günde bir kez 400 mg) veya ritonavir ile (günde iki kez 600 mg) eşzamanlı kullanımı, farmakodinamik etkilerde kanama riskinin artmasına yol açabilecek anlamlıartışlarla birlikte, ortalama rivaroksaban EAA’sında (eğri altına alan) 2,6 kat / 2,5 kat artışa ve ortalama rivaroksabanCmaks’ında 1,7 kat / 1,6 kat artışa yol açmıştır. Bu nedenle, rivaroksaban’ın eşzamanlı olarakketokonazol, itrakonazol, vorikonazol ve posakonazol gibi azol-antimikotikler ya da HIV proteazinhibitörleri (örn. ritonavir) ile sistemik tedavi gören hastalarda kullanılması önerilmemektedir. Bu etkin maddelerhem CYP3A4 hem de P-gp’nin güçlü inhibitörleridir (bkz. bölüm 4.4).
Rivaroksabanın eliminasyon yollarından (CYP3A4 ya da P-gp) sadece birini kuvvetli şekilde inhibe eden diğer etkin maddelerin, rivaroksaban plazma konsantrasyonlarını daha düşük bir düzeyde arttırması beklenmektedir. Örneğin, güçlü bir CYP3A4 inhibitörü ve orta derecede bir P-gp inhibitörü olarak kabul edilen klaritromisin (günde iki kez 500 mg), ortalama rivaroksaban EAA’sında 1,5 kat, ve Cmaks’ında 1,4 kat artışa yol açar.
Klaritromisin ile etkileşimin çoğu hastada klinik olarak anlamlı olması muhtemel olmamakla birlikte, yüksek risk taşıyan hastalarda anlamlı olabilir. (Böbrek yetmezliği olan hastalar için, bkz. bölüm 4.4).
9
CYP3A4 ve P-gp’yi orta derecede inhibe eden eritromisin (500 mg günde üç kez), ortalama rivaroksaban EAA’sı ve Cmaks’ında 1,3 kat artışa neden olmuştur. Eritromisin ile etkileşimin çoğu hastada klinik olarak anlamlı olması muhtemel olmamakla birlikte, yüksek risk taşıyan hastalarda anlamlı olabilir.
Hafif böbrek yetmezliği olan hastalarda, eritromisin (günde üç kez 500 mg) böbrek fonksiyonu normal olan gönüllülere göre ortalama rivaroksaban EAA değerinde 1,8 kat artış ve Cmaks değerinde 1,6 kat artışa yol açmıştır. Orta düzey böbrek yetmezliği olan hastalarda, eritromisin böbrek fonksiyonu normal olan gönüllülere göre ortalama rivaroksaban EAA değerinde 2 kat artış ve Cmaks değerinde 1,6 kat artışa yol açmıştır. Eritromisin böbrek yetmezliğinin etkisine ek bir etki yaratmıştır (bkz. bölüm 4.4).
Orta derece kuvvetli CYP3A4 inhibitörü olarak değerlendirilen flukonazol (günde bir kez 400 mg), ortalama rivaroksaban EAA değerinde 1,4 kat, ortalama Cmaks değerinde ise 1,3 kat artışa neden olmuştur. Flukonazol ile etkileşimin çoğu hastada klinik olarak anlamlı olması muhtemel olmamakla birlikte, yüksek risk taşıyan hastalarda anlamlı olabilir. (Böbrek yetmezliği olan hastalar için, bkz. bölüm 4.4).
Dronedaron ile ilgili klinik veriler sınırlı olduğundan, rivaroksaban ile eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.
Antikoagülanlar:
Enoksaparin (40 mg tek doz) ile rivaroksabanın (10 mg tek doz) kombine kullanımından sonra, pıhtılaşma testlerine (protrombin zamanı [PTZ], aktive edilmiş parsiyel tromboplastin zamanı [aPTT]) ilave bir etkisi olmaksızın anti-faktör Xa aktivitesine ilave etki gözlenmiştir. Enoksaparin, rivaroksabanın farmakokinetiğini etkilememiştir. Artan kanama riski nedeniyle, diğer antikoagülanlarla eş zamanlı tedavi gören hastalarda dikkatli olunmalıdır (bkz. bölüm 4.4).
NSAİİ/trombosit agregasyon inhibitörleri:
Rivaroksaban (15 mg) ve 500 mg naproksenin eşzamanlı uygulanmasından sonra kanama zamanında klinik olarak anlamlı bir uzama gözlenmemiştir. Bununla beraber, daha belirgin farmakodinamik cevap veren bireyler olabilir (bkz. bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Rivaroksaban 500 mg ASA ile birlikte uygulandığında klinik olarak anlamlı farmakokinetik veya farmakodinamik etkileşimler gözlemlenmemiştir.
Klopidogrel (300 mg yükleme dozu, ardından 75 mg idame dozu) rivaroksaban (15 mg) ile farmakokinetik bir etkileşim göstermez, ancak hastaların bir alt grubunda kanama zamanında trombosit agregasyonu, P-selektin ya da GPIIb / IIIa reseptör seviyesi ile korelasyon göstermeyen bir artış gözlenmiştir (bkz. bölüm 4.4).
Hastalar NSAID’ler (ASA dahil) ve trombosit agregasyon inhibitörleri ile eşzamanlı olarak tedavi görüyorsa dikkatli olunmalıdır, zira bu tıbbi ürünler tipik olarak kanama riskini arttırmaktadır (bkz. bölüm 4.4).
10
SSRI’lar/SNRI’lar:
Diğer antikoagülanlarda olduğu gibi, trombositler üzerindeki bildirilmişetkileri nedeniyle SSRI veya SNRI’ların eşzamanlı kullanımı durumunda hastaların kanama riskinin yükselmesi olasılığı bulunmaktadır. Rivaroksaban klinik programında eşzamanlı kullanıldığında, tüm tedavi gruplarında önemli veya önemli olmayan klinik olarak ilgili kanama oranlarının sayısal olarak daha yüksek olduğu gözlenmiştir.
Varfarin:
Tedavinin varfarinden (INR 2.0 – 3.0) rivaroksabana (20 mg) ya da rivaroksabandan (20 mg) varfarine (INR 2.0 – 3.0) geçirilmesi PTZ/INR (Neoplastin) testinde beklenenden fazla artışa (12’ye varan münferit INR değerleri gözlenebilir) yol açmıştır; aPTT, Faktör Xa (FXa) aktivite inhibisyonu ve endojen trombin potansiyeli üzerindeki etkiler ise aditif olmuştur.
İlaç değişim periyodu sırasında rivaroksabanın farmakodinamik etkileri test edilmek istendiğinde, anti-faktör Xa aktivitesi, PiCT (Prothrombinase-induced Clotting Time) ve HepTest® kullanılabilir; bu testler varfarinden etkilenmemektedir. Varfarin kesildikten sonra 4. günden itibaren tüm testler (PT, aPTT, FXa aktivitesinin inhibisyonu ve ETP [Endojen Trombin Potansiyeli] dahil) yalnızca rivaroksaban etkisini yansıtır (bkz. bölüm 4.2).
İlaç değişim periyodu sırasında varfarinin farmakodinamik etkileri test edilmek istendiğinde, rivaroksaban Cvadi (önceki rivaroksaban dozundan 24 saat sonra) değerinde INR ölçümü yapılabilir; bu nokta bu testin rivaroksabandan en az etkilendiği noktadır. Varfarin ve rivaroksaban arasında farmakokinetik etkileşim gözlenmemiştir.
CYP3A4 indükleyicileri:
Rivaroksabanın güçlü CYP3A4 ve P-gp indükleyicisi rifampisin ile beraber uygulanması, ortalama rivaroksaban EAA’sında yaklaşık %50 azalma ile farmakodinamik etkilerinde paralel bir azalmaya neden olmuştur. Rivaroksabanın diğer güçlü CYP3A4 indükleyicileri (ör. fenitoin, karbamazepin, fenobarbital ya da St. John bitkisi (sarı kantaron otu, Hypericum perforatum)) ile eş zamanlı kullanımı da rivaroksaban plazma konsantrasyonunda azalmaya yol açabilir. Bu nedenle, hasta tromboz belirti ve bulguları açısından yakından izlenmediği sürece güçlü CYP3A4 indükleyicileriyle eş zamanlı uygulamadan kaçınılmalıdır.
Diğer eş zamanlı tedaviler
Rivaroksaban ile midazolam (CYP3A4 substratı), digoksin (P-gp substratı), atorvastatin (CYP3A4 ve P-gp substratı) veya omeprazol (proton pompası inhibitörü) eş zamanlı uygulandığında klinik olarak anlamlı farmakokinetik veya farmakodinamik etkileşimler gözlenmemiştir. Rivaroksaban, CYP3A4 gibi herhangi bir majör CYP izoformunu inhibe etmez ve indüklemez. Klinik açıdan önemli herhangi bir gıda etkileşimi gözlenmemiştir (bkz. bölüm 4.2).
Laboratuvar parametreleri:
Rivaroksabanın etki mekanizmasına uygun olarak beklendiği üzere, pıhtılaşma parametresi testleri (PTZ, aPTT, HepTest®) etkilenmektedir (bkz bölüm 5.1).
4.6Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
11
Gebelik kategorisi: C’dir.
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar / Doğum kontrolü (kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar rivaroksaban ile tedavi süresince gebe kalmaktan kaçınmalıdır.
Gebelik dönemi
Gebe kadınlarda Rivaroksaban’ın güvenlilik ve etkililiği bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir. Olası üreme toksisitesi, doğal olarak meydana gelen kanama riski ve rivaroksabanın plasentaya geçtiği yönündeki veriler nedeniyle RİVOKSAR gebelikte kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3 ve bölüm 5.3).
Laktasyon dönemi
Rivaroksabanın insan sütüyle atılıp atılmadığı, emziren kadınlarda güvenlilik ve etkililiği bilinmemektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, rivaroksabanın sütle atıldığını göstermektedir. Rivaroksaban emzirme döneminde kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3). Emzirmenin durdurulup durdurulmayacağına ya da Rivaroksaban tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına / tedaviden kaçınılıp ka çınılmayacağına ilişkin karar verilirken, emzirmenin çocuk açısından faydası ve RİVOKSAR tedavisinin emziren anne açısından faydası dikkate alınmalıdır.
Üreme yeteneği / Fertilite
Fertilite üzerindeki etkileri değerlendirmek için insanlarla özel rivaroksaban çalışmaları yapılmamıştır. Sıçanlarda erkek ve dişi fertilitesine ilişkin bir çalışmada, hiçbir etki görülmemiştir (bkz. bölüm 5.3).
4.7Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
RİVOKSAR’ın araç ve makine kullanma yeteneği üzerinde önemsiz bir etkisi vardır. Senkop (sıklık: yaygın olmayan) ve baş dönmesi (sıklık: yaygın) gibi advers reaksiyonlar bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.8). Bu advers reaksiyonların görüldüğü hastalar araç ya da makine kullanmamalıdır.
4.8 İstenmeyen etkiler
Güvenlilik profilinin özeti
Rivaroksabanın güvenliliği, 13 pivotal faz III çalışmada değerlendirilmiştir (bkz. Tablo 1). Toplamda, 19 faz III çalışmada 69.608 yetişkin hasta ve 2 faz II ve 1 faz III çalışmasında 488 pediyatrik hasta rivaroksabana maruz bırakılmıştır.
Tablo 1: Rivaroksaban faz III çalışmalarında çalışılan yetişkin ve çocuk hasta sayısı, total günlük doz ve maksimum tedavi süresi
Endikasyon
Hasta
sayısı*
Maksimum tedavi süresi
Elektif kalça veya diz replasman cerrahisi geçiren yetişkin
12
hastalarda venöz
tromboembolizmin (VTE) önlenmesi.
Medikal hastalığı bulunan
hastalarda VTE’nin önlenmesi
Derin Ven Trombozu (DVT) ve Pulmoner Embolizmin (PE) tedavisi ve nüksün önlenmesi
1-21. gün: 30 mg 22. gün ve
devamında: 20 mg En az altı ay sonra: 10 mg veya 20 mg
Standart antikoagülasyon
tedavisine başlandıktan sonra 18 yaşından küçüklerde,
yenidoğanlarda ve çocuklarda VTE tedavisi ve VTE nüksünün
önlenmesi
Nonvalvülar atriyal fibrilasyon hastalarında inme ve sistemik embolizmin önlenmesi
AKS sonrasında hastalarda
aterotrombotik olayların önlenmesi
ASA veya ASA + klopidogrel ya da tiklopidin ile
eşzamanlı
uygulanmak üzere, sırasıyla 5 mg veya 10 mg
KAH/PAH’lı hastalarda
aterotrombotik olayların önlenmesi
ASA ile birlikte
uygulanmak üzere 5 mg veya tek
başına 10 mg
ASA ile eş zamanlı uygulanmak üzere 5 mg
*En az bir doz rivaroksabana maruz kalan hastalar **VOYAGER PAD çalışmasından
Rivaroksaban alan hastalarda en yaygın olarak bildirilen advers reaksiyon kanamadır (bkz. aşağıda bölüm 4.4 ve “Seçilen advers reaksiyonların açıklaması”) (Tablo 2). En yaygın olarak bildirilen kanamalar epistaksis (%4,5) ve gastrointestinal hemorajidir (%3,8).
Tablo 2: Tamamlanmış faz III çalışmaları boyunca rivaroksabana maruz kalan yetişkin ve çocuk hastalarda kanama* ve anemi olaylarının oranı
13
Endikasyon
Herhangi bir kanama
Anemi
Elektif kalça veya diz replasman cerrahisi geçiren yetişkin
hastalarda VTE’nin önlenmesi
hastaların %6,8’i
hastaların %5,9’u
Hastalarda VTE’nin önlenmesi
hastaların %2,1’i
DVT, PE tedavisi ve nüksün önlenmesi
hastaların %23’ü
hastaların %1,6’sı
Standart antikoagülasyon
tedavisine başlandıktan sonra 18 yaşından küçüklerde,
yenidoğanlarda ve çocuklarda VTE tedavisi ve VTE nüksünün
önlenmesi
hastaların %4.6’sı
Non-valvüler atriyal fibrilasyon hastalarında inme ve sistemik embolizmin önlenmesi
100 hasta-yıl başına 28
100 hasta-yıl başına 2,5
AKS sonrasında hastalarda
aterotrombotik olayların önlenmesi
100 hasta-yıl başına 22
100 hasta-yıl başına 1,4
KAH/PAH’lı hastalarda
aterotrombotik olayların önlenmesi
100 hasta-yıl başına 6,7
100 hasta-yıl başına 0,15**
100 hastayılı başına 8,38 #
100 hastayılı başına 0.74*** #
* Tüm rivaroksaban çalışmaları için, bütün kanama olayları toplanır, bildirilir ve karara bağlanır.
** COMPASS çalışmasında, advers olay toplanmasına yönelik seçici bir yaklaşım uygulandığı için düşük bir anemi insidansı mevcuttur.
***Advers olay toplamasına seçici bir yaklaşım uygulanmıştır.
# VOYAGER PAD çalışmasından
Yetişkin hastalarda faz III klinik çalışmalarda veya pazarlama sonrası kullanımda ve pediyatrik hastalarda yapılan 2 faz II ve 2 faz III çalışmasında bildirilen tüm advers reaksiyonlar
Rivaroksaban kullanımında bildirilen advers ilaç reaksiyonlarının sıklıkları aşağıda özetlenmiştir. İstenmeyen etkiler, her bir sıklık grubunda azalan ciddiyet derecesine göre sıralanmıştır. Çok yaygın (≥1/10), yaygın (≥1/100 ila <1/10), yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100), seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000), çok seyrek (<1/10.000) ve bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) olarak tanımlanmıştır.
Kan ve Lenf sistemi hastalıkları
Yaygın: Anemi (ilgili laboratuvar parametreleri dahil)
Yaygın olmayan: Trombositoz (trombosit sayısı artışı dahil)A, trombositopeni
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Alerjik reaksiyon, alerjik dermatit, anjiyoödem ve alerjik ödem Çok seyrek: Anafilaktik şok da dahil olmak üzere anafilaktik reaksiyonlar
14
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş dönmesi, baş ağrısı
Yaygın olmayan: Serebral ve intrakranial kanama, senkop
Göz hastalıkları
Yaygın: Gözde kanama (Konjunktival kanama dahil)
Kardiyak hastalıklar
Yaygın olmayan: Taşikardi
Vasküler hastalıklar
Yaygın: Hipotansiyon, hematom
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Epistaksis, hemoptizi
Çok seyrek: Eozinofilik pnömoni
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Jinjival kanama, gastrointestinal sistem kanaması (rektal kanama dahil), abdominal ve gastrointestinal ağrı, dispepsi, bulantı, konstipasyonA, diyare, kusmaA
Yaygın olmayan: Ağız kuruluğu
Hepatobiliyer hastalıklar
Yaygın: Transaminaz artışı
Yaygın olmayan: Karaciğer yetmezliği, bilirubin artışı, kan alkalen fosfataz artışıA, GGT artışıA Seyrek: Sarılık, konjuge bilirubin artışı (eş zamanlı ALT artışı ile veya ALT artışı olmadan), kolestaz, hepatit (hepatoselüler yaralanma dahil)
Deri ve derialtı doku hastalıkları
Yaygın: Kaşıntı (nadiren jeneralize kaşıntı dahil), döküntü, ekimoz, deri ve derialtında kanama Yaygın olmayan: Ürtiker
Çok seyrek: Stevens-Johnson sendromu/Toksik Epidermal Nekroliz, DRESS sendromu
Kas-iskelet bozuklukları, bağ dokusu ve kemik hastalıkları Yaygın: Ekstremite ağrısıA
Yaygın olmayan: Hemartroz
Seyrek: Kas içine kanama
Bilinmiyor: Kanamaya bağlı sekonder kompartman sendromu
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın: Ürogenital sistem kanaması (hematüri ve menoraji dahilB), renal bozukluk (kan kreatinin artışı, kan üre artışı dahil)
Bilinmiyor: Böbrek yetmezliği/hipoperfüzyona neden olmaya yetecek ölçüde kanamaya bağlı sekonder akut böbrek yetmezliği, antikoagülanla ilişkili nefropati
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
15
Yaygın: AteşA, periferik ödem, genel güç ve enerjide azalma (yorgunluk ve asteni dahil) Yaygın olmayan: İyi hissetmeme (malezi dahil)
Seyrek: Lokalize ödemA
Araştırmalar
Yaygın olmayan: LDH artışıA, lipaz artışıA, amilaz artışıA
Yaralanma, Zehirlenme ve Prosedüre Bağlı Komplikasyonlar
Yaygın: Prosedür sonrası kanama (postoperatif anemi ve yarada kanama da dahil), konfüzyon, yara yeri sızıntısıA
Seyrek: Vasküler psödoanevrizmaC
A: Elektif kalça veya diz replasman cerrahisi geçiren yetişkin hastalarda VTE’nin önlenmesinde gözlemlenmiştir.
B: <55 yaş kadınlarda çok yaygın olarak DVT, PE tedavisi ve nüksün önlenmesinde gözlemlenmiştir.
C: AKS sonrası önleme tedavisinde (perkütan koroner girişimin ardından) yaygın olmayan olarak gözlenmiştir.
* Seçilen faz III çalışmalarında, advers olay toplamasına önceden belirlenmiş bir seçici yaklaşım uygulanmıştır. Bu çalışmaların analizinden sonra advers reaksiyonların insidansı artmamış ve yeni advers ilaç reaksiyonu saptanmamıştır.
Seçilen advers reaksiyonların tanımı
Farmakolojik etki mekanizmasına bağlı olarak, rivaroksaban posthemorajik anemi ile sonuçlanabilecek, herhangi bir doku ve organda gelişebilecek açık ya da okült kanama riskinde artışla ilişkili olabilir. Belirti, bulgu ve şiddet (ölümcül sonuç dahil) kanama ve/veya aneminin yerleşimi ve derecesine göre değişir (bkz. bölüm 4.9).
Klinik çalışmalarda, mukozal kanamalar (epistaksis, dişeti kanaması, gastrointestinal kanama, anormal vajinal kanama veya artan menstrüel kanama dahil genito üriner kanama) ve anemi, VKA tedavisiyle kıyaslandığında uzun süreli rivaroksaban tedavisinde daha sık görülmüştür. Bu yüzden, yeterli klinik gözetime ek olarak, hemoglobin/hematokrite yönelik laboratuvar testleri, okült kanamayı tespit etmek ve uygun olduğu kararı verildiği üzere açık kanamanın klinik açıdan anlamının miktarını tayin etmek için çok değerli olabilir.
Kanama riski belirli hasta gruplarında artabilir, örn. kontrol altında olmayan şiddetli arteriyel hipertansiyonu olan ve/veya eş zamanlı olarak hemostazı etkileyen ilaçlar almakta olan hastalar (bkz. bölüm 4.4 Kanama riski). Menstrüal kanama şiddetlenebilir ve/veya süresi uzayabilir.
Hemorajik komplikasyonlar, güçsüzlük, solukluk, baş dönmesi, baş ağrısı ya da açıklanamayan şişlikler, dispne ve açıklanamayan şok olarak görülebilir. Bazı olgularda, aneminin bir sonucu olarak göğüs ağrısı veya anjina pektoris gibi kardiyak iskemi bulguları gözlenmiştir.
Rivaroksaban ile kompartman sendromu ve hipoperfüzyon veya antikoagülanla ilişkili nefropati nedeniyle renal yetmezlik gibi şiddetli kanamaya bağlı gelişen komplikasyonlar bildirilmiştir. Bu nedenle, antikoagülan kullanan her hasta değerlendirilirken hemoraji olasılığı düşünülmelidir.
16
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir e- posta: tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
1.960 mg’a kadar doz aşımı vakaları bildirilmiştir. Doz aşımı durumunda, hasta kanama komplikasyonlarına veya diğer yan etkilere karşı dikkatlice gözlemlenmelidir (bkz. “Kanama tedavisi” bölümü). Sınırlı emilim nedeniyle ≥50 mg supraterapötik dozlarda ortalama plazma maruziyetinde daha fazla artış olmadan bir tavan etkisi beklenir.
Rivaroksabanın farmakolojik etkisini antagonize eden spesifik bir geri dönüştürücü ajan (andeksanet alfa) bulunmaktadır (detaylı bilgi için bkz. bu preparata ait Kısa Ürün Bilgisi). Rivaroksaban doz aşımı durumunda emilimi azaltmak için aktif kömür kullanımı düşünülebilir.
Kanamanın yönetimi
Rivaroksaban kullanan bir hastada kanama komplikasyonu meydana gelirse, bir sonraki rivaroksaban uygulaması geciktirilmeli veya uygun şekilde tedavi kesilmelidir. Rivaroksabanın yarı ömrü yaklaşık 5 ila 13 saattir (bkz. Bölüm 5.2). Kanama yönetimi, kanamanın ciddiyetine ve yerine göre kişiye özel hale getirilmelidir. Gerektiğinde mekanik kompresyon (örn. şiddetli epistaksis olgusunda), kanama kontrolü işlemleri ile birlikte cerrahi hemostaz, sıvı replasmanı ve hemodinamik destek, kan ürünleri (anemi ya da koagülopatiye göre kırmızı kan hücresi, taze donmuş plazma) ya da trombosit gibi uygun semptomatik tedavi uygulanmalıdır.
Kanama yukarıdaki önlemlerle kontrol edilemediğinde, ya rivaroksabanın farmakodinamik etkilerini antagonize eden spesifik bir faktör Xa inhibitörü geri dönüştürücü ajanı (andeksanet alfa) ya da protrombin kompleks konsantratı (PCC), aktive protrombin kompleks konsantratı (APCC) veya rekombinant faktör VIIa (r-FVIIa) gibi özgün prokoagülan ilaç kullanılması düşünülmelidir. Bununla birlikte, bugün için, bu ilaçların rivaroksaban alan kişilerde kullanımına dair klinik tecrübe oldukça kısıtlıdır.
Tavsiye de sınırlı klinik dışı verilere dayanmaktadır. Rekombinant Faktör VIIa’nın yeniden doz ayarlaması düşünülebilir ve kanamanın gelişimine göre titre edilebilir. Majör kanamalar esnasında, lokal olarak uygun olma durumuna bağlı olarak, hematoloji uzmanı ile konsültasyon düşünülmelidir (bkz. bölüm 5.1).
Protamin sülfat ve K vitamininin rivaroksabanın antikoagülan aktivitesini etkilemesi beklenmez.
Rivaroksaban alan hastalarda, traneksamik asit ile ilgili deneyim sınırlı olup, aminokaproik asit ve aprotinin ile deneyim bulunmamaktadır. Rivaroksaban kullanan hastalarda sistemik hemostatik olan desmopresin kullanımıyla ilgili olarak fayda açısından bilimsel gerekçe veya deneyim bulunmamaktadır. Plazma proteinlerine bağlanma oranının yüksek olması nedeniyle, rivaroksabanın diyaliz ile uzaklaştırılması beklenmemektedir.
17
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antitrombotik ajanlar, direkt faktör Xa inhibitörleridir. ATC kodu: B01AF01
Etki mekanizması:
Rivaroksaban oral biyoyararlanımı olan oldukça selektif direkt bir Faktör Xa (FXa) inhibitörüdür.
FXa’nın inhibisyonu,hem trombin oluşumunu hem de tromboz gelişimini inhibe ederek kan koagülasyon kaskadının intrinsik ve ekstrinsik yolağını bozmaktadır. Rivaroksaban trombini (aktive faktör II) inhibe etmez ve trombositler üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı kanıtlanmıştır.
Farmakodinamik etkiler:
İnsanlarda FXa aktivitesinin doza bağımlı şekilde inhibe olduğu gözlenmiştir. Eğer testte Neoplastin kullanılırsa, PTZ, plazma konsantrasyonları (r değeri 0,98’e eşit) ile yakın ilişkili olarak doz bağımlı şekilde rivaroksabandan etkilenir. Diğer reaktifler farklı sonuçlar sağlayacaktır. INR sadece kumarinler için kalibre edildiği ve onaylandığından ve herhangi diğer bir antikoagülan için kullanılamadığından, PTZ okuması saniyeler içinde yapılmalıdır.
Sağlıklı yetişkin gönüllülerde (n=22) rivaroksabanın farmakodinamik özelliklerinin geri çevrilmesine ilişkin bir klinik farmakoloji çalışmasında, 3 faktörlü PCC (Faktör II, IX ve X) ve 4 faktörlü PCC’nin (Faktör II, VII, IX ve X) olmak üzere iki farklı PCC tipinin tek dozlarının etkileri (50 IU/kg) değerlendirilmiştir. 3 faktörlü PCC ortalama Neoplastin PTZ değerlerini 30 dakika içinde yaklaşık 1 saniye azaltırken, 4 faktörlü PCC ile yaklaşık 3,5 saniyelik düşüşler gözlemlenmiştir. Buna karşın, 3 faktörlü PCC, 4 faktörlü PCC’ye kıyasla, endojen trombin oluşumunda değişiklikleri geri çevirme üzerinde daha büyük ve daha hızlı bir genel etki yapmıştır (bkz. bölüm 4.9).
Aktive parsiyel tromboplastin zamanı (aPTT) ve HepTest de doza bağımlı şekilde uzarlar; ancak rivaroksabanın farmakodinamik etkisinin değerlendirmek için önerilmezler. Klinik rutinde rivaroksaban ile tedavi sırasında koagülasyon parametrelerinin izlenmesine gerek yoktur. Ancak, klinik olarak belirtilirse rivaroksaban seviyeleri, kalibre edilmiş nicel anti-faktör Xa testleriyle ölçülebilir (bkz. bölüm 5.2).
Klinik etkililik ve güvenlilik:
AKS
Rivaroksaban klinik programı, yakın dönemde AKS (ST-elevasyonlu miyokard infarktüsü [STEMI], ST-elevasyonsuz miyokard infarktüsü [NSTEMI] ya da unstabil angina [UA]) geçirmiş bireylerde KV ölüm, MI ya da inmenin önlenmesinde rivaroksabanın etkililiğini göstermek için tasarlanmıştır. Pivotal çift kör ATLAS AKS 2 TIMI 51 çalışmasında yer alan 15.526 hasta 3 tedavi grubundan birine 1:1:1 oranında randomize edilmiştir: Oral olarak günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg grubu, oral olarak günde iki kez rivaroksaban 5 mg grubu ya da günde iki kez tek başına ASA veya ASA artı bir tiyenopridin (klopidogrel veya tiklopidin) ile
18
birlikte verilen plasebo grubu. 55 yaşın altındaki AKS hastalarında diabetes mellitus veya önceden MI öyküsü olması gerekmiştir. Medyan tedavi süresi 13 ay ve genel tedavi süresi yaklaşık olarak 3 yıla kadardır.
Hastaların %93,2’si eş zamanlı olarak ASA ile birlikte tienopiridin tedavisi ve %6,8’i yalnızca ASA almıştır.
İkili antitrombosit tedavisi gören hastaların %98,8’i klopidogrel, %0,9’u tiklopidin ve %0,3’ü prasugrel almıştır.
Hastalar, hastaneye kabulden en az 24 saat sonra ve 7 güne kadar (ortalama 4,7 gün), AKS olay indeksinin (revaskülarizasyon prosedürleri dahil) stabilizasyonundan sonra mümkün olan en kısa sürede ve parenteral antikoagülasyon tedavisinin normalde kesileceği zaman ilk rivaroksaban dozunu almıştır.
Günde iki kez 2,5 mg ve günde iki kez 5 mg rivaroksaban rejimlerinin her ikisi de standart antitrombosit tedavinin yanı sıra KV olayların insidansının daha fazla düşürülmesinde de etkili olmuştur. Günde iki kez 2,5 mg rejimi mortaliteyi azaltmıştır ve düşük dozun daha düşük kanama riski oluşturduğuna dair kanıtlar mevcuttur; dolayısıyla kardiyak biyomarkerların yüksek olduğu AKS sonrası hastalarda aterotrombotik olayların önlenmesi için tek başına asetilsalisilik asit (ASA) ya da ASA ve klopidogrel veya tiklopidin ile kombinasyon şeklinde günde iki kez 2,5 mg rivaroksaban kullanılması önerilmektedir.
Rivaroksaban, plasebo ile karşılaştırıldığında KV ölüm, MI ya da inmenin primer birleşik sonlanım noktasını anlamlı oranda azaltmıştır.
KV ölüm ve MI’deki azalma ile sağlanan fayda, erken ortayaçıktıve tüm tedavi periyodu boyunca sabit bir etki ile devam etti (bkz. Tablo 3 ve Şekil 1). Ayrıca ilk sekonder sonlanım noktası (her nedene bağlı ölüm, MI veya inme) anlamlı derecede azalmıştır. İlave bir retrospektif analiz, plaseboya kıyasla stent tromboz insidans oranlarında nominal olarak anlamlı bir azalma göstermiştir (bkz. Tablo 3). Temel güvenlilik sonlanım insidans oranları (koroner arter bypass grefti [CABG] ile ilişkili olmayan TIMI majör kanama olayları), rivaroksaban ile tedavi edilen hastalarda plasebo alan hastalara kıyasla yüksektir (bkz. Tablo 5). Bununla birlikte insidans oranları, ölümcül kanama olayları intravenöz inotropik ilaçlar ile tedavi gerektiren hipotansiyon ve devam eden kanamaya yönelik cerrahi müdahale bileşenleri için rivaroksaban ve plasebo arasında dengelenmiştir.
Tablo 4’te, perkütanöz koroner girişim (PCI) geçiren hastaların etkililik sonuçları sunulmaktadır. Bu PCI geçiren hasta alt grubundaki güvenlilik sonuçları genel güvenlilik sonuçlarına benzerdir.
Biyomarkerlarında (troponin veya CK-MB) yükselme olan ve önceden inme/TİA geçirmemişhastalar çalışma popülasyonunun %80’ini oluşturmuştur. Bu hasta popülasyonunun sonuçları da genel etkililik ve güvenlilik sonuçları ile tutarlıdır.
Tablo 3: Faz III ATLAS AKS 2 TIMI 51’den elde edilen etkililik sonuçları
Çalışma Popülasyonu
19
Tedavi Dozu
Plasebo
N=5.113
n (%)
KV ölüm, MI ya da inme*
313 (%6,1)
0,84
(0,72, 0,97)
p=0,020*
Tüm nedenlere bağlı ölüm, MI
ya da inme*
320 (%6,3)
0,83
(0,72, 0,97)
p=0,016*
KV ölüm
94 (%1,8)
0,66
(0,51, 0,86)
p=0,002**
Tüm nedenlere bağlı ölüm
103 (%2,0)
0,68
(0,53, 0,87)
p=0,002**
MI
205 (%4,0)
0,90
(0,75, 1,09)
p=0,270
İnme
46 (%0,9)
1,13
(0,74, 1,73)
p=0,562
Stent trombozu
61 (%1,2)
0,70
(0,51, 0,97)
p=0,033**
a)modifiye tedavi amacına yönelik popülasyon analizi seti (stent trombozu için tedavi amacına yönelik toplam analiz seti)
b)plaseboya karşı; Log-rank p-değeri
* istatistiksel olarak üstün
** nominal olarak anlamlı
GA; güven aralığı, HR; tehlike oranı, KV; kardiyovasküler, MI; miyokard enfarktüsü
Tablo 4: PCl uygulanan hastalarda Faz III ATLAS AKS 2 TIMI 51’den elde edilen güvenlilik sonuçları
Çalışma popülasyonu
PCI uygulanan yakın dönemde AKS geçirmiş hastalara
Tedavi dozu
Rivaroksaban 2,5 mg, günde iki kere,
N=3.114
Plasebo
N=3.096
n (%)
20
n(%)
Tehlike Oranı (HR) (%95 GA) p değeri b
KV ölüm, MI ya da inme
153 (%4,9)
0,94
(0,75; 1,17)
p = 0,572
KV ölüm
24 (%0,8)
0,54
(0,33; 0,89)
p = 0,013**
Tüm nedenlere bağlı ölüm
31 (%1,0)
0,64
(0,41; 1,01)
p = 0,053
MI
115 (%3,7)
1,03
(0,79; 1,33)
p = 0,829
İnme
27 (%0,9)
1,30
(0,74; 2,31)
p = 0,360
Stent trombozu
47 (%1,5)
0,66
(0,46; 0,95)
p = 0,026**
a)modifiye tedavi amacına yönelik popülasyon analizi seti (stent trombozu için tedavi amacına yönelik toplam analiz seti)
b)plaseboya karşı; Log-rank p-değeri
** nominal olarak anlamlı
GA; güven aralığı, HR; tehlike oranı, KV; kardiyovasküler, MI; miyokard enfarktüsü, PCI; perkütan koroner girişim
Tablo 5: Faz III ATLAS AKS 2 TIMI 51’den elde edilen güvenlilik sonuçları
Çalışma popülasyonu
Tedavi dozu
Rivaroksaban 2,5 mg, günde iki kere,
N=5.115
Tehlike Oranı (HR) n(%)
(%95 GA) p değeri b
Plasebo
N=3.096
n (%)
65 (%1,3)
3,46
(2,08; 5,77)
p = 0,001*
21
Ölümcül kanama olayı
6 (%0,1)
0,67
(0,24; 1,89)
p = 0,450
Semptomatik
intrakraniyal kanama
14 (%0,3)
2,83
(1,02; 7,86)
p = 0,037
İntravenöz inotropik
ajanlarla tedavi gerektiren hipotansiyon
Devam eden kanama için cerrahi müdahale
48 saatlik periyotta 4 veya daha fazla ünite kan
transfüzyonu
a)tedavi edilen güvenlilik popülasyonu
b)plaseboya karşı, Log-rank p-değeri
* istatistiksel olarak anlamlı
GA; güven aralığı, HR; tehlike oranı, CABG: koroner arter bypass grefti, AKS; akut koroner sendrom
Şekil 1: Primer etkililik sonlanım noktasının (KV ölüm, MI veya inme) ilk ortaya çıkışına kadar geçen süre
KAH veya PAH
Faz III COMPASS çalışması (27.395 hasta, %78 erkek, %22 kadın), yüksek iskemik olay riski taşıyan KAH’lı veya semptomatik PAH’lı hastalarda KV ölüm, MI, inme bileşiminin önlenmesinde rivaroksabanın etkililiğini ve güvenliliğini göstermiştir. Hastalar ortalama 23 ay ve en fazla 3,9 yıl izlenmiştir.
22
Bir proton pompası inhibitörü ile sürekli tedaviye ihtiyaç duymayan gönüllüler pantoprazol veya plaseboya randomize edilmiştir.
Tüm hastalar daha sonra 1:1:1 olarak günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg/günde bir kez ASA 100 mg’a, günde iki kez rivaroksaban 5 mg’a veya tek başına günde bir kere ASA 100 mg’a ve bunlara karşılık gelen plasebolara randomize edilmiştir.
KAH hastalarında çok damarlı KAH ve/veya önceden MI öyküsü vardır. 65 yaşüstü hastalar için, en az iki vasküler yatak içeren ateroskleroz veya en az iki ilave kardiyovasküler risk faktörü gerekmiştir.
PAH hastaları, arteriyel vasküler hastalık, ayak bileği/kol kan basınç oranı <0,9 olan intermittan klaudikasyo ve/veya anlamlı periferik arter stenozu, karotid revaskülarizasyonu öyküsü veya %50 ve üzerinde asemptomatik karotid arter stenozu nedeniyle önceden bypass ameliyatı, perkütan transluminal anjiyoplasti veya bacak ya da ayak ampütasyonu gibi müdahaleler geçirmiştir.
Dışlama kriterleri arasında, ikili antitrombosit tedavi, diğer ASA olmayan antitrombosit tedavi veya oral antikoagülan tedavi gerekliliğinin yanı sıra, yüksek kanama riski taşıyan, ejeksiyon fraksiyonu %30’un altında New York Kalp Derneği sınıf II veya IV olan kalp yetmezliği bulunan, 1 ay içinde herhangi bir iskemik, laküner olmayan inme geçiren veya herhangi bir kanama ya da laküner inme öyküsü olan hastalar bulunmaktadır.
Günde bir kez ASA 100 mg ile kombine olarak günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg kullanımı, ASA 100 mg kullanımına kıyasla, KV ölüm, MI, inme primer birleşik sonlanımın azaltılmasında daha üstün olmuştur (bkz. Tablo 6 ve Şekil 2).
ASA 100 mg alan hastalara kıyasla günde bir kez ASA 100 mg ile kombine olarak günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg alan hastalarda, primer güvenlilik sonlanımında (modifiyeISTH majör kanama olayları) anlamlı bir artışolmuştur (bkz. Tablo 7).
Primer etkililik sonlanımı için, günde bir kez ASA 100 mg’a kıyasla günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg artı günde bir kez ASA 100 mg’ın gözlemlenen faydası 75 yaşve üzeri hastalarda (insidans: %7,0’ye karşı %6,3) HR=0,89 (%95 GA, 1,1 – 0,7) ve 75 yaşaltı hastalarda (%5,0’e karşı %3,6) HR=0,7’dir (%95 GA 0,8-0,6). ModifiyeISTH majör kanama için, gözlemlenen risk artışı 75 yaşve üzeri hastalarda (%2,5’e karşı %5,2) HR=2,12 (%95 GA, 3,0 – 1,5) ve 75 yaşaltı hastalarda (%1,7’ye karşı %2,6) HR=1,53’tür (%95 GA, 1,9-1,2).
Proton pompası inhibitörüne klinik gereksinimi olmayan hastalarda antitrombotik çalışma ilacına ek olarak günde bir kez 40 mg pantoprazol kullanımı, üst gastrointestinal olayların (yani üst gastrointestinal kanama, ülserasyon, obstrüksiyon veya perforasyon bileşiminin) önlenmesinde fayda göstermemiştir; üst gastrointestinal olayların görülme oranı günde bir kez 40 mg pantoprazol grubunda 0,39/100 hasta-yıl ve günde bir kez plasebo grubunda 0,44/100 hasta-yıl’dır.
Tablo 6: Faz III COMPASS çalışmasından elde edilen etkililik sonuçları
Çalışma
popülasyonu
Tedavi dozu
ASA 100 mg
günde bir kere
N=9126
23
Olay
görülen hastalar
% KM
Olay
görülen hastalar
HR
(%95
GA)
İnme, MI veya KV ölüm
379
(%4,1)
496
(%5,4)
-İnme
83
(%0,9)
142
(%1,6)
– MI
178
(%1,9)
205
(%2,2)
– KV ölüm
160
(%1,7)
203
(%2,2)
Tüm nedenlere bağlı
ölüm
313
(%3,4)
378
(%4,1)
Akut uzuv iskemisi
22
(%0,2)
40
(%0,4)
a)Tedavi amacına yönelik analiz seti, primer analizler
b)ASA 100 mg’a karşı; Log-rank p-değeri
* Primer etkililik sonlanımındaki azalma istatistiksel olarak üstün olmuştur.
HR; tehlike oranı, GA: güven aralığı, % KM: 900 günde hesaplanan kümülatif insidans riske yönelik Kaplan-Meier tahminleri; KV: kardiyovasküler; MI: miyokard enfarktüsü
Tablo 7: Faz III COMPASS çalışmasından elde edilen güvenlilik sonuçları
Çalışma popülasyonu
Tedavi dozu
ASA 100 mg günde bir kere ile
kombine olarak
rivaroksaban 2,5 mg günde iki kere
N=9152
n (Küm. risk %’si)
ASA 100 mg
günde bir kere N=9126
n (Küm. risk
%’si)
Tehlike Oranı (%95 GA)
p-değerib
Modifiye ISTH majör kanaması
1,49 (0,67;3,33) p = 0,32164
– Kritik organda
semptomatik kanama (ölümcül olmayan)
1,28 (0,88;1,86) p = 0,19679
– Cerrahi bölgede yeniden ameliyat gerektiren kanama
1,24 (0,49;3,14) p = 0,65119
24
(ölümcül olmayan, kritik organda olmayan)
– Hastaneye yatışa yol açan kanama (ölümcül olmayan, kritik organda olmayan, yeniden
ameliyat gerektirmeyen)
1,91 (1,51;2,41) p < 0,00001
– Gece kalarak
1,91 (1,48;2,46) p < 0,00001
– Gece kalmadan
1,70 (0,99;2,92) p = 0,04983
Majör gastrointestinal kanama
2,15 (1,60;2,89) p < 0,00001
Majör intrakraniyal kanama
1,16 (0,67;2,00) p = 0,59858
a)tedavi amacına yönelik analiz setleri, primer analizler
b)ASA 100 mg’a karşı; Log-rank p-değeri
GA: güven aralığı, Küm. Risk: 30 aydaki kümülatif insidans riski (Kaplan-Meier
Tahminleri); ISTH: Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Birliği
Şekil 2: COMPASS’ta primer etkililik sonlanımının (inme, miyokard enfarktüsü,
kardiyovasküler ölüm) ilk ortaya çıkmasına kadar geçen süre
Semptomatik PAH nedeniyle alt ekstremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü
geçiren hastalar
Pivotal faz III çift kör VOYAGER PAD çalışmasında, Semptomatik PAH nedeniyle alt
ekstremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü (hibrid prosedürler dahil cerrahi veya
25
endovasküler) geçiren 6.564 hasta, rastgele olarak iki antitorombotik tedavi grubundan birine, yani günde bir kez ASA 100 mg ile kombine olarak günde iki kere rivaroksaban 2,5 mg veya günde bir kez ASA 100 mg’a, 1:1 şeklinde atanmıştır. Hastaların ek olarak 6 aya kadar günde bir kez klopidogrel standart dozunu almalarına izin verilmiştir. Çalışmanın amacı, semptomatik PAH nedeniyle yakın zamanda başarılı bir alt ektremite revaskülarizasyon prosedürü geçirmiş hastalarda, miyokard enfarktüsü, iskemik inme, KV ölümü, akut ektremite iskemisi veya vasküler etiyolojili majör ampütasyonun önlenmesi için rivaroksaban artı ASA’nın etkililiği ve güvenliliğini göstermektir.
Aşağıda belirtilenlerin tümüyle kanıtlanmış orta ila ciddi semptomatik alt ektremite aterosklerotik PAH’ı olan 50 yaş ve üzeri hastalar dahil edilmiştir: klinik olarak (yani işlevsel kısıtlanmalar), anatomik olarak (yani dış ilyak artere distal PAH’nın görüntüleme kanıtı) ve hemodinamik olarak (önceden ektremite revaskülarizasyon öyküsü olmayan hastalar için ayak bileği/kol indeksi [ABI] ≤ 0.80 veya ayak baş parmak/kol indeksi [TIB] ≤ 0.60 veya önceden ektremite revaskülarizasyon öyküsü olan hastalar için ABI ≤ 0.85 veya TIB ≤ 0.65). 6 aydan fazla süreyle ikili antiplatelet tedavisine veya ASA ve klopidopgrelden başka ek bir antiplatelet tedavisine ya da oral antikoagülan tedavisine ihtiyacı olan hastaların yanı sıra intrakraniyal hemoraji, inme veya TIA öyküsü olan hastalar ya da eGFR < 15 mL/dak. olan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.
Ortalama takip süresi 24 aydır ve azami takip süresi 4,1 yıldır. Kaydolan hastaların ortalama yaşı 67 ve hasta popülasyonunun %17’si 75 yaş üzeridir. İndeks revaskülarizasyon prosedüründen çalışma tedavisinin başlangıcına kadar ortalama süre, genel popülasyonda 5 gündür (hibrit prosedürler dahil, cerrahi revaskülarizasyondan sonra 6 gün ve endovasküler revaskülarizasyondan sonra 4 gün). Genel olarak hastaların %53’ü, ortalama olarak 31 gün süreyle kısa süreli arkaplan klopidogrel tedavisi almıştır. Çalışma protokolüne göre, çalışma tedavisi, başarılı bir kalifiye edici revaskülarizasyon prosedüründen sonra 10 günü geçmemek üzere mümkün olan en kısa sürede ve hemostaz başarılır başarılmaz başlatılabilmiştir. Günde bir kez ASA 100 mg ile kombine olarak günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg, miyokard enfarktüsü, iskemik inme, KV ölümü, alut ektremite iskemisi ve vasküler etiyolojili majör ampütasyon şeklindeki primer birleşik sonucunun azaltılmasında tek başına ASA’ya kıyasla üstünlük göstermiştir (bkz. Tablo8). TIMI majör kanama olaylarının primer güvenlilik sonucu, rivaroksaban ve ASA ile tedavi edilen hastalarda artmıştır, ölümcül veya intrakraniyal kanamada ise artış olmamıştır (bkz. Tablo9). Sekonder etkililik sonuçları, önceden belirlenmiş, hiyerarşik bir sırada test edilmiştir (bkz. Tablo 8).
Tablo 8: Faz III VOYAGER PAD’nin etkililik sonuçları
Çalışma popülasyonu
Semptomatik PAH nedeniyle alt ekstremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü geçirdikten sonra hastalara)
26
Tedavi dozu
ASA 100 mg od ile
kombine olarak
Rivaroksaban 2.5 mg bid
N=3.286
n (Küm. risk %) c)
Primer etkililik sonucub)
0,85
(0,76;0,96) p = 0,0043e)*
– MI
0,88
(0,70;1,12)
– İskemik inme
0,87
(0,63;1,19)
– KV ölümü
1,14
(0,93;1,40)
– Akut ekstremite iskemisi f)
0,67
(0,55;0,82)
– Vasküler etiyolojili majör ampütasyon
0,89
(0,68;1,16)
Sekonder etkililik sonucu
Nükseden ektremite iskemisi için
planlanmamış indeks ektremite
revaskülarizasyonu
0,88
(0,79;0,99) p = 0,0140 e)*
Trombotik özellikte
koroner veya periferik bir nedene bağlı olarak (alt ekstremitelerden biri) hastaneye yatış
0,72
(0,62;0,85) p < 0,0001 e)*
Her nedene bağlı mortalite
1,08
(0,92;1,27)
VTE olayları
a)tedavi amaçlı analiz seti, primer analizler; ICAC tarafından karara bağlanmış
b)MI, iskemik inme, KV ölüm (KV ölüm ve bilinmeyen ölüm nedeni), ALI ve vasküler etiyolojili majör ampütasyon birleşimi
c)yalnızca, bir gönüllüden alınan veri kapsamı dahilinde analiz edilen sonuç olayının ilk meydana gelişi göz önüne alınmıştır
d)HR (%95 CI), tek kovaryant olarak, prosedür türüne ve tedaviyle klopidogrel kullanımına göre katmanlandırılmış Cox orantısal tehlike modeline dayanır.
e)Tek taraflı p-değeri, faktör olarak, prosedür türüne ve tedaviyle klopidogrel kullanımına göre katmanlandırılmış log-sıra testine dayanır.
27
f)ALI, ekstremite perfüzyonunda yeni nabız uyumsuzluğuyla veya terapötik müdahale (yani tromboliz veya trombektomi veya acil revaskülarizasyon) gerektirerek hastaneye yatışa götüren ani önemli kötüleşme olarak tanımlanır
*Etkililik sonucundaki azalma istatistiksel olarak daha fazladır.
ALI: akut ekstremite iskemisi; bid: günde iki kez; od: günde bir kez; CI: güven aralığı; MI: miyokard enfarktüsü; KV: kardiyovasküler; ICAC: Bağımsız Klinik Karar Komitesi
Tablo 9: Faz III VOYAGER PAD’nin güvenlilik sonuçları
Çalışma popülasyonu
Semptomatik PAH nedeniyle alt ekstremitede yakın zamanda revaskülarizasyon prosedürü geçirdikten sonra hastalara)
Tedavi dozu
ASA 100 mg od ile
kombine olarak
Rivaroksaban 2.5 mg bid
N=3.256
n (Küm. risk %) c)
Tehlike Oranı (%95 CI)c)
p-değeri d)
TIMI majör kanama (CABG / CABG dışı)
1,43
(0,97;2,10) p = 0,0695
– Ölümcül kanama
1,02
(0,33;3,15)
– İntrakraniyal kanama
0,78
(0,38;1,61)
– Hb’de
≥ 5g/dL / Hct ≥ %15 düşüşle ilişkili aşikar kanama
1,94
(1,18;3,17)
ISTH majör kanama
1,42
(1,10;1,84) p = 0,0068
– Ölümcül kanama
0,76
(0,26;2,19)
– Ölümcül olmayan
kritik organ kanaması
1,14
(0,67;1,93)
1,81
(1,47;2,23)
a)Güvenlilik analiz seti (en an bir doz çalışma ilacı almış tüm randomize gönüllüler), ICAC: Bağımsız Klinik Karar Komitesi
b)n = olaylar yaşayan gönüllülerin sayısı, N = risk altındaki gönüllülerin sayısı, % = 100 * n/N, n/100 hastayılı = olay yaşayan gönüllü sayısı / kümülatif risk altındaki süre oranı
28
c)HR (%95 CI), tek kovaryant olarak, prosedür türüne ve tedaviyle klopidogrel kullanımına göre katmanlandırılmış Cox orantısal tehlike modeline dayanır.
d)Çifttitresi taraflı p-değeri, faktör olarak, prosedür türüne ve tedaviyle klopidogrel kullanımına göre katmanlandırılmış log-sıra testine dayanır
Kalp yetmezliğini içeren KAH
COMMANDER HF çalışması, dekompanse kalp yetmezliğinin (KY) hastanede tedavisinin ardından kalp yetmezliği ve önemli koroner arter hastalığı (KAH) olan, şu iki tedavi grubundan birine rastgele atanan 5.022 hastayı içermiştir: sırasıyla, günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg (N = 2.507) veya karşılık gelen plasebo (N = 2.515). Genel ortalama çalışma tedavi süresi 504 gündür.
Hastalarda en az 3 aydır semptomatik KY ve kayıttan sonraki bir yıl içinde ≤ %40 sol ventrikül
ejeksiyon fraksiyonu (SVEF) olmalıdır. Başlangıçta, medyan ejeksiyon fraksiyonu %34 olmuştur (IQR: %28-38) ve gönüllülerin %53’ü NYHA Sınıf III veya IV’tür.
Birincil etkililik analizi (tüm nedenlere bağlı mortalite, MI veya inme bileşimi), HR = 0,94 (%95 GA 0,84 – 1,05), p= 0,27 olmak üzere, günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg grubu ile plasebo grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark ortaya koymamıştır. Tüm nedenlere bağlı mortalite için, rivaroksaban ve plasebo arasında olay sayısı açısından fark yoktur (100 hasta-yıl başına olay oranı; 11,41’e karşı 11,63, HR: 0,98; %95GA: 0,87 ila 1,10; p=0,743). MI için 100 hasta-yıl başına olay oranları 2,08’e karşı 2,52 (HR 0,83; %95 GA: 0,63 ila 1,08; p = 0,165) ve inme için 100 hasta-yıl başına olay oranları 1,08’e karşı 1,62’dir (HR: 0,66; %95 GA: 0,47 ila 0,95; p=0,023).
Temel güvenlilik sonuçları (ölümcül kanama veya kalıcı sakatlanma potansiyeli olan kritik bir alana kanama olaylarının bileşimi), sırasıyla, günde iki kez rivaroksaban 2,5 mg tedavi grubunda 18 (%0,7) hastada ve plasebo grubunda 23 (%0,9) hastada meydana gelmiştir (HR = 0,80; %95 GA 0,43 – 1,49; p = 0,484). Rivaroksaban grubunda ISTH majör kanamasında plaseboya kıyasla istatistiksel olarak anlamlı bir artış olmuştur (100 hasta-yıl başına olay oranı: 2,04’e karşı 1,21, HR 1,68; %95 GA: 1,18 ila 2,39; p=0,003).
Hafif ve orta derecede kalp yetmezliği olan hastalarda, COMPASS çalışma alt grubunun tedavi etkileri tüm çalışma popülasyonunun tedavi etkilerine benzer olmuştur (bkz. “KAH veya PAH”bölümü).
Yüksek risk taşıyan üçlü pozitif antifosfolipid antikor sendromlu hastalar
Araştırmacı tarafından desteklenen randomize, açık etiketli, çok merkezli bir çalışmada körlenmiş sonlanım noktası karar verme yaklaşımı kullanılarak tromboz öyküsü ile antifosfolipid antikor sendromu tanısı olan ve tromboembolik olaylar bakımından yüksek risk taşıyan (lupus antikoagülanı, antikardiyolipin antikorları ve anti-beta 2-glikoprotein I antikorları şeklindeki 3 fosfolipid antikor testi pozitif olan) hastalarda rivaroksaban ve varfarin karşılaştırılmıştır. Bu çalışma, rivaroksaban kolundaki hastalarda fazla sayıda olay görülmesi sebebiyle, çalışmaya 120 hasta alındıktan sonra erken dönemde sonlandırılmıştır. Ortalama takip süresi 569 gündür. 59 hasta rivaroksaban 20 mg (kreatinin klirensi < 50 mL/dak olan
29
hastalar için 15 mg), 61 hasta ise varfarin (INR 2.0-3.0) almak üzere randomize edilmiştir.
Rivaroksaban tedavisine randomize edilen hastaların %12’sinde tromboembolik olaylar
görülmüştür (4 iskemik inme ve 3 miyokard enfraktüsü). Varfarin tedavisine randomize edilen
hastalarda olay bildirilmemiştir. Rivaroksaban grubundaki 4 hastada (%7) ve varfarin
grubundaki 2 hastada (%3) majör kanama gelişmiştir.
5.2 Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Emilim:
Tablet alımından sonra rivaroksaban hızla emilir ve maksimum konsantrasyonlar (Cmaks) 2-4 saatte görülür.
Rivaroksabanın oral emilimi neredeyse tamdır ve oral biyoyararlanımı 2,5 mg ve 10 mg tablet dozu için açlık/tokluk durumundan bağımsız olarak yüksektir (%80-100). Yiyeceklerle birlikte alınması, 10 mg dozda rivaroksabanın EAA ya da Cmaks değerlerini etkilemez. Rivaroksaban 2,5 mg ve 10 mg tabletler yemeklerle birlikte ya da ayrı alınabilir (bkz. bölüm 4.2).
Rivaroksaban farmakokinetiğindeki değişkenlik, bireyler arası %30-40 (%CV) ile orta derecededir.
Rivaroksabanın emilimi ilaç salınımının gastrointestinal kanalın hangi bölgesinde gerçekleştiğine bağlıdır. Rivaroksaban granülü ince bağırsak proksimalinde salındığı zaman EAA ve Cmaks bakımından tablete kıyasla emilimde %29 ve %56 azalma olduğu bildirilmiştir. İlaç salınımı ince bağırsak distalinde veya çıkan kolonda gerçekleştiğinde maruziyet daha da
uygulanmasından
kaçınılmalıdır, bu durum emilimin ve ilgili rivaroksaban maruziyetinin azalmasına neden olabilir.
20 mg rivaroksabanın biyoyararlanımı (EAA ve Cmaks), tam bir tablet haline kıyasla, ezilmiş bir tabletin elma püresine karıştırılarakoral yoldan uygulanması veya suda süspansiyon haline getirilerek sıvı bir öğünün ardından gastrik sonda ile uygulanması için benzerdir.
Rivaroksabanın öngörülebilen, dozla orantılı farmakokinetik profili dikkate alındığında, bu çalışmada elde edilen biyoyararlanım bulgularının daha düşük rivaroksaban dozları için de geçerli olma ihtimali bulunmaktadır.
Dağılım:
İnsanlarda plazma proteinlerine bağlanma yaklaşık % 92 – % 95 ile yüksek orandadır ve serum albumini temel bağlayıcı bileşendir. Dağılım hacmi Vss yaklaşık 50 L olmak üzere, orta düzeydedir.
Biyotransformasyon:
Uygulanan rivaroksaban dozunun yaklaşık 2/3’ü metabolik degradasyona uğrar.
Eliminasyon:
30
Degradasyondan uğrayan kısmın yarısı renal, diğer yarısı da fekal yoldan elimine edilir. Uygulanan dozun kalan 1/3’ü başlıca, aktif renal sekresyon yoluyla olmak üzere, direkt renal ekskresyona uğrar ve idrarda değişmemiş aktif etken madde şeklinde bulunur.
Rivaroksaban, CYP3A4, CYP2J2 ve CYP’den bağımsız mekanizmalarla metabolize edilir. Morfolinonun oksidatif degradasyonu ve amid bağlarının hidrolizi majör biyotransformasyon alanlarıdır. In vitro araştırmalara dayanarak, rivaroksaban P-gp (P-glikoprotein) ve Bcrp (meme kanseri direnç proteini) taşıyıcı proteinlerinin bir substratıdır.
Değişmemiş rivaroksaban insan plazmasındaki en önemli bileşiktir, dolaşımda majör ya da aktif metaboliti bulunmaz. Yaklaşık 10 L/saat’lik sistemik klirensi ile rivaroksaban düşük klerensli bir ilaç olarak sınıflandırılabilir. 1 mg dozun intravenöz uygulanmasından sonra, eliminasyon yarılanma ömrü yaklaşık 4,5 saattir. Oral uygulamadan sonra eliminasyon, absorbsiyon hız limitli hale gelir. Rivaroksabanın plazmadan eliminasyonu genç bireylerde 5-9 saatlik, yaşlılarda 11-13 saatlik terminal yarılanma ömrü ile gerçekleşir.
Hastalardaki farmakokinetik veriler
Akut koroner sendromlu hastalarda ve aterotrombotik olayların önlenmesi için günde iki kez 2,5 mg rivaroksaban alan hastalarda, doz sonrası 2. – 4. saatte ve yaklaşık 12. saatte geometrik ortalama konsantrasyon, sırasıyla 47 (13-123) ve 9,2 (4,4-18) mikrogram/L olarak saptanmıştır (%90 tahmin aralığı). Bu konsantrasyonlar, yaklaşık olarak doz aralığı sırasındaki maksimum ve minimum konsantrasyonları temsil eder.
Farmakokinetik/farmakodinamik ilişki
Rivaroksaban plazma konsantrasyonu ile birkaç farmakodinamik (FD) sonlanım noktası (faktör-Xa inhibisyonu, PTZ, aPTT, Heptest) arasındaki farmakokinetik/farmakodinamik (FK/FD) ilişki, geniş bir doz aralığının (günde iki kez 5-30 mg) uygulanmasından sonra değerlendirilmiştir. Rivaroksaban konsantrasyonu ve FXa aktivitesi arasındaki ilişkiyi en iyi açıklayan yöntem Emaks modeli olmuştur. PTZ için genellikle doğrusal kesiştirme modeli verileri daha iyi açıklamaktadır. Kullanılan farklı PTZ reaktiflerine bağlı olarak, eğim önemli oranda değişiklik sergilemiştir. Neoplastin PTZ kullanıldığında başlangıç PTZ değeri yaklaşık 13 saniye, eğim ise 3 ila 4 s/(100 mikrogram/L) olmuştur. Faz II ve III çalışmalarındaki FK/FD analizlerinin sonuçları sağlıklı kişilerde elde edilen verilerle tutarlılık sergilemiştir.
Doğrusallık/ Doğrusal olmayan durum:
Rivaroksabanın farmakokinetiği günde bir kez uygulanan 15 mg’lık dozuna kadar doğrusaldır. Daha yüksek dozlarda rivaroksaban, artan dozla azalan emilim oranı ve azalmış biyoyararlanımın görüldüğü çözünmeyle sınırlı emilim gösterir. Bu durum tokluk durumuna kıyasla aç karnına daha belirgindir.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
Kreatinin klirensi ölçümü yoluyla değerlendirilen renal fonksiyonda azalmayla korele olarak, rivaroksaban maruziyetinde artış vardır.
Hafif (kreatinin klirensi: 50-80 mL/dak), orta (kreatinin klirensi: 30-49 mL/dak) ya da ciddi (kreatinin klirensi: 15 – 29 mL/dak) böbrek yetmezliği olan bireylerde, rivaroksaban plazma konsantrasyonları (EAA) sırasıyla 1,4, 1,5 ve 1,6 kat artmıştır. Farmakodinamik etkilerde bu
31
duruma karşlık gelen artış daha belirgindir. Hafif, orta ya da ciddi böbrek yetmezliği olan bireylerde, FXa aktivitesinin genel inhibisyonu sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında sırasıyla 1,5, 1,9 ve 2 kat artmıştır; PTZ benzer şekilde sırasıyla 1,3, 2,2 ve 2,4 kat uzamıştır.
Kreatinin klirensi <15 mL/dak olan hastalar için veri bulunmamaktadır.
Plazma proteinlerine bağlanma oranının yüksek olması nedeniyle, rivaroksabanın diyaliz ile uzaklaştırılması beklenmemektedir.
Kreatinin klirensi <15 mL/dak. olan hastalarda kullanımı önerilmemektedir. Rivaroksaban, kreatinin klirensi 15 – 29 mL/dak. olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (bkz. bölüm 4.4).
Karaciğer yetmezliği:
Hafif karaciğer yetmezliği izlenen sirozlu hastalar (Child Pugh A olarak sınıflandırılanlar), rivaroksabanın farmakokinetik özelliklerinde neredeyse sağlıklı kontrol gruplarına benzer düzeyde, yalnızca minör değişiklikler sergilemiştir (ortalama olarak rivaroksaban EAA değerinde 1,2 kat artış). Orta derecede karaciğer yetmezliği izlenen sirozlu hastalarda (Child Pugh B olarak sınıflandırılanlar), rivaroksabanın ortalama EAA değeri sağlıklı gönüllülere kıyasla 2,3 kat olmak üzere anlamlı derecede artmıştır. Serbest ilacın EAA değeri 2,6 kat artmıştır. Bu hastalarda, orta derecede böbrek yetmezliği hastalarına benzer şekilde, renal eliminasyon da azalmıştır.
Şiddetli karaciğer yetmezliği izlenen hastalarla ilgili veri bulunmamaktadır.
FXa inhibisyonu, orta derecede karaciğer yetmezliği izlenen hastalarda sağlıklı gönüllülere kıyasla 2,6 kat artmıştır; PTZ uzamasında da benzer şekilde 2,1 kat artış gözlenmiştir. Orta derecede karaciğer yetmezliği izlenen hastalar rivaroksabana karşı daha duyarlı olduğundan konsantrasyon ve PT arasında daha dik bir FK/FD ilişkisi söz konusu olmuştur.
Rivaroksaban, Child Pugh B ve C derecesinde sirozlu olan hastalar dahil olmak üzere koagülopati ve klinik açıdan anlamlı kanama riski ile ilişkili karaciğer hastalığı izlenen hastalarda kontrendikedir (bkz. bölüm 4.3).
Pediyatrik Popülasyon
Güvenlilik ve etkililik, çocuklarda ve 18 yaşına kadar adölesanlarda belirlenmemiştir.
Geriatrik Popülasyon
Yaşlı hastalar, temel olarak düşük (belirgin) total ve renal klerense bağlı olarak ortalama yaklaşık 1,5 kat yüksek EAA değerleri ile genç hastalardan daha yüksek plazma konsantrasyonları sergilemiştir. Doz ayarlamasına gerek yoktur.
Cinsiyet
Erkek ve kadın hastalar arasında farmakokinetik özelliklerde klinik olarak belirgin farklılıklar yoktur.
Vücut ağırlığı:
Vücut ağırlığındaki uç noktaların (<50 kg vs >120 kg) rivaroksaban plazma konsantrasyonları üzerinde sadece küçük bir etkisi vardır (%25’ten daha az). Doz ayarlamasına gerek yoktur.
Etnik farklılıklar:
32
Beyaz, Afrikalı-Amerikalı, Latin kökenli, Japon ya da Çinli hastalar arasında rivaroksabanın farmakokinetik ve farmakodinamik özellikleri ile ilgili klinik olarak belirgin etnik farklılıklar gözlenmemiştir.
5.3 Klinik öncesi güvenlilik verileri
Rivaroksabanın konvansiyonel güvenlilik farmakolojisi, tekli ve tekrarlı doz toksisitesi, fototoksisite, genotoksisite, karsinojenisite ve üreme toksisitesi çalışmaları ile değerlendirilen klinik dışı güvenlilik verisi insanlar için özel bir tehlike ortaya çıkarmamaktadır.
Tekrarlanan doz toksisitesi çalışmalarında gözlemlenen etkiler, esasen rivaroksabanın aşırı farmakodinamik aktivitesinden kaynaklanmıştır. Sıçanlarda, artan IgG ve IgA plazma seviyeleri, klinik olarak önemli maruziyet seviyelerinde görülmüştür.
Sıçanlarda, erkek veya dişi fertilitesi üzerinde herhangi bir etki görülmemiştir. Hayvan çalışmaları, rivaroksabanın farmakolojik etki mekanizmasıyla ilgili üreme toksisitesi (örn. hemorajik komplikasyonlar) göstermiştir. Klinik olarak anlamlı plazma konsantrasyonlarında, embriyo-fetal toksisite (implantasyon sonrası kayıp, gerilemiş/ilerlemiş osifikasyon, karaciğerde çoklu açık renkli noktalar) ve yaygın şekil bozuklukları insidansının artmasının yanı sıra plasentada değişiklikler gözlemlenmiştir. Sıçanlarla prenatal ve postnatal çalışmalarda, dişiler için toksik olan dozlarda yavru canlılığında azalma gözlemlenmiştir.
6.FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1Yardımcı maddelerin listesi
-Mikrokristalin selüloz (Tip 102)
-Laktoz granül (laktoz monohidrat SD) (sığır sütünden elde edilir) -Kroskarmelloz sodyum
-Hidroksipropil metil selüloz (E5) (hipromelloz)
-Magnezyum stearat
-Poloksamer 188 (mikronize)
-Opadry 04F220012 yellow*
*HPMC 2910/hipromelloz
Makrogol / PEG
Titanyum dioksit
Sarı demir oksit
6.2Geçimsizlikler
Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3Raf ömrü
36 ay
6.4Saklamaya yönelik özel tedbirler
33
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5Ambalajın niteliği ve içeriği
PVC/PE/PVDC-Aluminyum folyo blister ambalaj. 56 tabletlik kutularda.
6.6Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Özel bir gereksinim yoktur.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7.RUHSAT SAHİBİ
Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.
Reşitpaşa Mahallesi Eski Büyükdere Cad. No:4 34467 Maslak / Sarıyer / İstanbul
Tel: 0212 366 84 00
Faks: 0212 276 20 20
8.RUHSAT NUMARASI
9.İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ
İlk ruhsat tarihi: 01.04.2019
Ruhsat yenileme tarihi:
10.KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ
34