MVASI 100 MG/4 ML INFUZYONLUK COZELTI HAZIRLAMAK ICIN KONSANTRE (1FLAKON)
KULLANMA TALİMATI
MVASİ® 100 mg/4 mL infüzyonluk çözelti hazırlamak için konsantre
Damar yoluyla kullanılır.
Steril
Etkin madde: Her 1 mL’si 25 mg bevacizumab içerir. Her bir flakonda 4 mL’lik çözelti içinde 100 mg bevacizumab bulunur. Bevacizumab, Çin hamster yumurtalık hücrelerinden elde edilmiştir. MVASİ® bir biyobenzerdir.
Yardımcı maddeler: Trehaloz dihidrat, monobazik sodyum fosfat monohidrat, susuz dibazik sodyum fosfat, polisorbat 20 ve enjeksiyonluk su.
▼Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Meydana gelen herhangi bir yan etkiyi raporlayarak yardımcı olabilirsiniz. Yan etkilerin nasıl raporlanacağını öğrenmek için 4. Bölümün sonuna bakabilirsiniz.
Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice
okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
Kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.
Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir. Başkalarına vermeyiniz.
Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı
kullandığınızı söyleyiniz.
Bu kullanma talimatında yazanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun
dışında yüksekveya düşük doz kullanmayınız.
Bu Kullanma Talimatında:
1.
2.
3.
4.
5.
MVASİ® nedir ve ne için kullanılır?
MVASİ®’yi kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler MVASİ® nasıl kullanılır?
Olası yan etkiler nelerdir?
MVASİ®’nin saklanması
Başlıkları yer almaktadır.
1. MVASİ® nedir ve ne için kullanılır?
Her bir MVASİ® kutusunda, berrak ile hafifçe opalesan, renksiz ile hafif sarı 4 mL steril konsantre çözelti içeren 1 adet flakon bulunur. Damar yoluyla verilecek konsantre infüzyon çözeltisi kullanılmadan önce seyreltilmelidir.
MVASİ® hümanize monoklonal antikor (vücudun enfeksiyonlara ve kansere karşı savunmasına yardımcı, normalde bağışıklık sistemi tarafından üretilen bir tür protein) olan bevacizumab etkin maddesini içerir. Bevacizumab seçici olarak vücutta kan ve lenf
1
damarlarının yüzeyinde bulunan insan vasküler endotelyal büyüme faktörü (VEGF) isimli proteine bağlanır. VEGF proteini tümörlerin içinde kan damarlarının gelişmesine neden olur, bu damarlar tümöre besin ve oksijen taşır. Bevacizumab VEGF’ye bağlandığında, tümöre besin ve oksijen taşıyan kan damarlarının gelişimini engelleyerek tümörün büyümesini engeller.
MVASİ®, ileri evre kalın bağırsak (kolon veya rektum) kanserinin tedavisinde kullanılan bir ilaçtır.
MVASİ®, 5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile kombine olarak metastatik kolon ve metastatik rektum kanserinin birinci basamak tedavisinde kullanılır. Daha önceki basamaklarda MVASİ®’nin kullanılmadığı durumlarda 5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile birlikte ikinci ve sonraki basamaklarda kullanılır.
MVASİ®, daha önce adjuvant amaçlı kemoterapi almamış olan metastatik kolon veya rektum kanserli hastalarda, birinci basamak tedavi olarak okzaliplatin ile kapesitabin veya 5-fluorourasil/folinik asit ile birlikte kullanılır.
MVASİ® ayrıca glioblastoma adı verilen bir çeşit beyin kanserinin tedavisinde kullanılır. MVASİ® glioblastoma tedavisinde kullanılırken, kemoterapi ile birlikte uygulanacaktır.
MVASİ® ayrıca inatçı, tekrarlayan veya metastatik (tümörün oluştuğu yerden vücudun diğer bölgelerine yayılması) serviks kanserinin (rahim ağzı kanseri) tedavisi için kullanılır. MVASİ®, rahim ağzı kanserinin tedavisinde paklitaksel ve sisplatin veya platin içeren tedavi alamayacak hastalarda paklitaksel ve topotekan ile birlikte uygulanacaktır.
2. MVASİ®’yi kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler
MVASİ®’yi aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ
Eğer;
• Bevacizumab veya bu ilacın içerdiği, bu Kullanma Talimatı’nın başında listelenen herhangi bir maddeye karşı alerjikseniz (aşırı duyarlıysanız).
•
•
Çin hamster yumurtalık (CHO) hücresi ürünlerine veya diğer rekombinant insan veya hümanize antikorlara karşı alerjikseniz (aşırı duyarlıysanız).
Hamileyseniz, MVASİ®’yi kullanmayınız.
MVASİ®’yi aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ
Eğer;
• MVASİ® bağırsak duvarında delik oluşma riskini artırabilir. Karın içinde iltihaba neden olan durumlarınız (örn. divertikül iltihabı, mide ülserleri, kemoterapiyle ilişkili kolit)
varsa lütfen doktorunuzla konuşunuz.
MVASİ®, iki organ veya damar arasında anormal bağlantı veya pasaj oluşma riskini
artırabilir. Eğer sizde inatçı, tekrarlayan veya metastatik rahim ağzı kanseri mevcutsa, vajina ile bağırsakların herhangi bir bölümü arasında bağlantıların gelişme riski daha yüksek olabilir.
2
• MVASİ® kanama riskini artırabilir veya ameliyattan sonra yara iyileşmesiyle ilgili sorun oluşma riskini artırabilir. Ameliyat olacaksanız, son 28 gün içerisinde büyük bir ameliyat geçirdiyseniz veya ameliyattan sonra hala iyileşmemiş bir yaranız varsa, bu ilacı kullanmamalısınız.
•
•
Özellikle bağırsak duvarında delik veya yara iyileşmesi ile ilgili sorunlarınız varsa, MVASİ® deride veya derinin alt katmanlarında ciddi enfeksiyonların oluşma riskini artırabilir.
MVASİ® yüksek tansiyon riskini artırabilir. Tansiyon ilaçlarıyla kontrol altına alınamayan yüksek tansiyonunuz varsa lütfen doktorunuza danışınız; çünkü MVASİ®
tedavisine başlamadan önce tansiyonunuzun kontrol altında olduğundan emin olmanız
önemlidir.
Özellikle de yüksek tansiyonunuz zaten varsa, MVASİ® idrarda protein bulunma riskini
artırır.
65 yaşın üstündeyseniz, şeker hastasıysanız ve atardamarlarınızda (bir tür kan damarı) daha önceden kan pıhtıları oluşmuşsa, MVASİ® ile atardamarlarınızda kan pıhtıları
oluşma riski artabilir. Kan pıhtıları, kalp krizi ve felce sebep olabileceğinden lütfen
doktorunuzla konuşunuz.
MVASİ® ayrıca, toplardamarlarınızda (bir tür kan damarı) kan pıhtıları oluşma riskini
artırabilir.
•
•
•
•
Siz veya ailenizde kanama sorunları varsa veya herhangi bir nedenle kan pıhtısı tedavisi için kanı incelten ilaçlar alıyorsanız, MVASİ®, özellikle tümörle ilişkili kanama olmak üzere kanamaya sebep olabilir.
MVASİ® beyninizin içerisinde ve çevresinde kanama riskini artırabilir. Eğer beyninizi etkileyen metastatik kanseriniz varsa, bu konuyu doktorunuzla konuşunuz.
MVASİ®, öksürük ve kan tükürme de dahil akciğerlerinizin kanama riskini artırabilir. Bunu daha önceden fark ederseniz lütfen doktorunuzla konuşunuz.
MVASİ® kalbin zayıflaması riskini artırabilir. Antrasiklin almışsanız (örneğin diğer
kanserler için kullanılan özel bir kemoterapi türü olan doksorubisin) veya göğsünüze radyoterapi görmüşseniz veya kalp hastalığınız varsa; bunları doktorunuzun bilmesi
•
•
önemlidir.
MVASİ® enfeksiyonlara ve nötrofil (sizi bakterilere karşı koruyan bir tür kan hücresi) sayısında azalmaya sebep olabilir.
MVASİ® aşırı duyarlılık (anafilaktik şok dahil) ve/veya infüzyon reaksiyonlarına (ilacın
enjeksiyonuna bağlı olan reaksiyonlar) sebep olabilir. Eğer daha önce, enjeksiyon sonrasında baş dönmesi/bayılma hissi, nefessiz kalma, şişkinlik veya deri döküntüsü gibi problemler yaşadıysanız, bunları doktor veya eczacınızın bilmesini sağlayınız.
Posterior geri dönüşümlü ensefalopati sendromu (PRES) denilen nadir nörolojik (sinirsel) yan etki, MVASİ® tedavisiyle ilişkili bulunmuştur. Yüksek tansiyonun eşlik
ettiği veya etmediği baş ağrısı, görme bozukluğu, zihin karışıklığı veya nöbet ile karşılaştığınızda lütfen doktorunuzu bilgilendiriniz.
• Anevrizmanız (bir kan damarı duvarının genişlemesi ve zayıflaması) varsa ya da geçmişte olduysa veya kan damarı duvarında bir yırtılma olduysa.
3
MVASİ® ile tedavi edilmeden önce veya MVASİ® ile tedavi edilirken:
• Ağızda, dişlerde ve/veya çenede ağrı, ağız içinde şişlik veya yaralar, çene kemiğinde uyuşma veya ağırlık hissi veya diş kaybı ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya diş hekiminizi hemen bilgilendiriniz.
Girişimsel diş tedavisi veya diş ameliyatı geçirecekseniz, özellikle IV (damar yoluyla) bifosfonat kullanıyorsanız veya kullandıysanız diş hekiminize MVASİ® (bevacizumab)
ile tedavi edildiğinizi bildiriniz.
MVASİ® tedavisine başlamadan önce diş sağlığınızın genel kontrolünü yaptırmanız önerilebilir.
Diğer tüm terapotik proteinlerde olduğu gibi MVASİ® için de potansiyel immünojenisite riski söz konusudur.
Biyobenzer ürünlerin takip edilebilirliğinin sağlanması için uygulanan ürünün ticari ismi ve seri numarası mutlaka hasta dosyasına kaydedilmelidir.
Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.
MVASİ®’nin yiyecek ve içecek ile kullanılması
Uygulama yöntemi açısından yiyecek ve içeceklerle etkileşimi yoktur.
Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Hamileyseniz bu ilacı kullanmamalısınız. MVASİ® doğmamış bebeğinize zarar verebilir, çünkü yeni kan damarlarının oluşumunu durdurabilir. Doktorunuz, MVASİ® ile tedavi sırasında ve son MVASİ® dozundan sonra en az 6 ay boyunca doğum kontrol yöntemleri kullanımı hakkında size tavsiyede bulunmalıdır.
Eğer hamileyseniz, tedavi sırasında hamile kalırsanız veya yakın zamanda hamile kalmayı planlıyorsanız doktorunuza derhal bilgi veriniz.
MVASİ® kadın doğurganlığına zarar verebilir. Daha fazla bilgi için lütfen doktorunuza danışınız.
Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
MVASİ® ile tedavi sırasında ve son MVASİ® dozundan sonra en az 6 ay boyunca bebeğinizi emzirmemelisiniz, çünkü bu ilaç bebeğinizin büyümesi ve gelişimini engelleyebilir.
4
Araç ve makine kullanımı
MVASİ®’nin araç veya herhangi bir alet veya makine kullanma becerisini zayıflattığı gösterilmemiştir. Bununla birlikte, MVASİ® kullanımı ile uyku hali ve bayılma bildirilmiştir. Görüşünüzü, konsantrasyonunuzu ya da tepki verme yeteneğinizi etkileyen belirtiler gösterirseniz, belirtiler kayboluncaya kadar araç ve makine kullanmayınız.
MVASİ®’nin içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler
MVASİ® sodyum (fosfat) içermektedir. Bu ilacın her bir flakonu 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermediği” kabul edilebilir. Sodyuma bağlı herhangi bir uyarı gerekmemektedir.
Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
MVASİ®’nin başka bir ilaç olan sunitinib malat (böbrek ve gastrointestinal kanser için reçetelenir) ile kombinasyonu ciddi yan etkilere sebep olabilir. Bu ilaçları birlikte almadığınızdan emin olmak için doktorunuzla konuşunuz.
Akciğer veya metastatik meme kanseri için platin veya taksan içeren ilaçlar kullanıyorsanız doktorunuza bildiriniz. Bu tedavilerin MVASİ® ile birlikte kullanımı ciddi yan etki görülme riskini arttırabilir.
Son zamanlarda radyoterapi aldıysanız veya radyoterapi alıyorsanız lütfen doktorunuza söyleyiniz.
Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.
3. MVASİ® nasıl kullanılır?
Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:
Gerekli olan MVASİ® dozu, vücut ağırlığınıza ve tedavi edilecek kanserin türüne bağlıdır. Önerilen doz, vücut ağırlığınızın kilogramı başına 5 mg, 7,5 mg, 10 mg veya 15 mg’dır.
Doktorunuz hastalığınıza bağlı olarak ilacınızın dozunu belirleyecek ve size uygulayacaktır.
MVASİ® ile her 2 veya 3 haftada bir tedavi edileceksiniz. Tedaviniz bitene kadar alacağınız damardan verilen MVASİ® adedi tedaviye nasıl yanıt verdiğinize bağlı olacaktır; MVASİ®tümörünüzün büyümesini durdurmada başarısız oluncaya kadar bu ilacı almaya devam etmelisiniz. Doktorunuz bu konuyu sizinle görüşecektir.
Uygulama yolu ve metodu:
MVASİ®, damardan verilen ilaç çözeltisi hazırlamak için konsantre bir üründür. Sizin için yazılan doza bağlı olarak, MVASİ® flakonunun bir kısmı veya tamamı kullanmadan önce sodyum klorür çözeltisiyle seyreltilecektir. Bir doktor veya hemşire bu seyreltilmiş MVASİ®çözeltisini damar yoluyla infüzyon şeklinde verecektir. İlk infüzyon kemoterapi ilaçlarınızın uygulanmasından sonraki 90 dakikanın üzerinde bir süre boyunca verilecektir. Bu infüzyon iyi tolere edilirse ikinci damardan infüzyon 60 dakikanın üzerinde bir süre boyunca verilebilir.
5
Sonraki damardan infüzyonlar, 30 dakika boyunca size verilebilir.
MVASİ® uygulaması aşağıdaki durumlarda geçici olarak kesilmelidir:
• Tansiyon ilaçlarıyla tedavi gerektiren şiddetli yüksek tansiyon geliştirirseniz,
• Ameliyattan sonra yara iyileşmesinde sorunlar yaşarsanız,
• Ameliyat olursanız.
MVASİ® uygulaması aşağıdaki durumlar geliştiği takdirde sürekli olarak kesilmelidir:
• Tansiyon ilaçlarıyla kontrol edilemeyen ciddi yüksek tansiyon veya tansiyonda ani bir
ciddi artış,
• İdrarınızda protein varlığıyla birlikte vücudunuzun şişmesi,
• Bağırsak duvarınızda bir delik,
• Doktorunuz tarafından ciddi olarak tanımlanan, nefes borusu ve gırtlak arasında, iç
organlarla deri veya normalde bağlantısı olmayan diğer dokular arasında, vajina ve
bağırsakların herhangi bir bölümü arasında anormal tüp benzeri bağlantı veya pasaj
(fistül),
• Deriniz üzerinde veya daha derin kısımlarda ciddi enfeksiyonlar,
• Atardamarlarınızda bir kan pıhtısı,
• Akciğerinizin toplardamarlarında bir kan pıhtısı,
• Herhangi bir şiddetli kanama.
Değişik yaş grupları:
Çocuklarda ve ergenlik dönemindeki gençlerde (18 yaş ve altı) kullanımı:
Çocuklarda ve ergenlik dönemindekilerde güvenliliği ya da etkililiği tespit edilmediğinden,
MVASİ®’nin bu yaş grubundaki hastalarda kullanımı önerilmemektedir.
18 yaşın altındaki hastalarda bevacizumab ile tedavi edildiğinde çene dışındaki kemiklerdeki
kemik dokusunun ölümü (osteonekroz) bildirilmiştir.
Yaşlılarda kullanımı:
Yaşlı hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur.
Özel kullanım durumları:
Böbrek/karaciğer yetmezliği:
Böbrekler ve karaciğer bevacizumabın vücuttan atılması için önemli organlar olmadığından,
böbrek ve/veya karaciğer yetmezliği olan hastalarda bevacizumabın güvenliliği ve etkililiği
incelenmemiştir.
Eğer MVASİ®’nin etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise
doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.
6
Kullanmanız gerekenden daha fazla MVASİ® uygulanmışsa:
Kullanmanız gerekenden daha fazla MVASİ® uygulanmışsa şiddetli migren yaşayabilirsiniz.
MVASİ®’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.
MVASİ® kullanmayı unutursanız:
İlacınız bir sağlık personeli tarafından uygulanacağından kullanmanız gereken dozun unutulması beklenmez. Sonraki MVASİ® dozunun ne zaman verileceğine doktorunuz karar verecektir. Bu konuyu doktorunuzla görüşmelisiniz.
MVASİ® ile tedavinizi sonlandırdığınızda oluşabilecek etkiler:
MVASİ® ile tedavinizi sonlandırmanız, tümör büyümesi üzerindeki etkiyi de durdurabilir. Doktorunuzla bu konuyu tartışmadıkça MVASİ® ile tedavinizi sonlandırmayınız.
Bu ürünün kullanımı hakkında herhangi başka sorunuz varsa doktorunuza veya eczacınıza sorunuz.
4. Olası yan etkiler nelerdir?
Tüm ilaçlar gibi MVASİ®’nin içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.
Aşağıda listelenen yan etkiler, MVASİ® kemoterapiyle birlikte verildiğinde görülmüştür. Bu durum bu yan etkilere kesinlikle MVASİ®’nin neden olduğu anlamına gelmez.
Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sıralanmıştır:
Çok yaygın: 10 hastanın 1’inden fazlasında görülebilir.
Yaygın: 100 hastanın 1 ile 10’u arasında görülebilir.
Yaygın olmayan: 1.000 hastanın 1 ile 10’u arasında görülebilir. Seyrek: 10.000 hastanın 1 ile 10’u arasında görülebilir.
Çok seyrek: 10.000 hastanın 1’inden az görülebilir.
Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Aşağıdakilerden biri olursa, MVASİ® kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:
Alerjik reaksiyonlar:
Eğer alerjik reaksiyon meydana gelirse hemen doktorunuza veya bir tıbbi personele haber veriniz. Alerjik reaksiyon belirtileri şunlar olabilir: nefes almada zorluk veya göğüs ağrısı. Ayrıca kızarıklık ya da deri döküntü, ürperme ve titreme, bulantı veya kusma, şişlik, baş dönmesi, kalp atışının hızlanması ve bilinç kaybı meydana gelebilir.
7
Çok yaygın:
• Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
• Eller veya ayaklarda uyuşukluk veya karıncalanma hissi (periferal duyusal nöropati)
• Enfeksiyonlara karşı savaşmaya yardımcı olan beyaz kan hücreleri (birlikte yüksek ateş
de görülebilir) ve kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan hücreler dahil kan hücrelerinin
sayısında azalma (febril nötropeni, lökopeni, nötropeni, trombositopeni)
• Güçsüzlük ve halsizlik
• Yorgunluk
• Bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısı
Yaygın:
• Bağırsak delinmesi (bağırsak perforasyonu)
• Küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarında karşılaşılan akciğer kanamaları da dahil
olmak üzere kanama (hemoraji ve pulmoner hemoraji), kan tükürme (hemoptizi)
• Atardamarların kan pıhtısıyla tıkanması (tromboembolizm (arteriyel))
• Toplardamarların kan pıhtısıyla tıkanması (tromboembolizm (venöz))
• Akciğerlerdeki damarların kan pıhtısıyla tıkanması (pulmoner embolizm)
• Bacak damarların kan pıhtısıyla tıkanması (derin ven trombozu)
• Kalp yetmezliği
• Cerrahi sonrası yara iyileşmesiyle ilgili sorunlar
• Parmak veya ayaklarda kızarıklık, soyulma, hassasiyet, ağrı veya kabarıklık (palmar-
plantar eritrodisestezi sendromu)
• Kırmızı kan hücrelerinin sayısında azalma (anemi), kanda lenfosit sayısının azalması
(lenfopeni)
• Enerji eksikliği (letarji)
• Mide ve bağırsak bozukluğu (gastrointestinal bozukluk)
• Kas ağrısı (miyalji) ve eklem ağrısı (artralji), kas güçsüzlüğü
• Ağız kuruluğuyla birlikte susama ve/veya azalmış veya koyu idrar (dehidrasyon), kanda
sodyum düzeyinin normalin altına düşmesi (hiponatremi)
• Ağız ve bağırsak, akciğer, havayolları, üreme sistemi ve idrar yolları mukozasının
enflamasyonu (mukoza enflamasyonu)
• Ağız içerisinde ve yemek borusunda ağrıya ve yutma güçlüğüne neden olan yaralar
(stomatit)
• Baş ağrısı, sırt ağrısı ve pelvis ile anal bölgelerde ağrı (proktalji) dahil olmak üzere ağrı
• Bölgesel iltihaplanma (selülit)
• Enfeksiyon, özellikle kanda enfeksiyon veya kanda ciddi enfeksiyon (sepsis) veya idrar
torbası ve yollarında enfeksiyon
• Beyne az kan gitmesi veya felç (serebrovasküler olay, senkop)
• Uyuklama
• Burun kanaması (epistaksis)
• Kalp hızında (nabız) artış (supraventriküler taşikardi)
• Bağırsakta tıkanma (bağırsak obstrüksiyonu, ileus)
• Anormal idrar testi (idrarda protein varlığı- proteinüri)
• Nefes darlığı (dispne) veya kanda düşük oksijen seviyeleri (hipoksi)
• Deride veya derinin alt katmanlarında ciddi enfeksiyonlar (apse)
• Fistül: iç organlarla deri veya normalde bağlantısı olmayan diğer dokular arasında
anormal tüp benzeri bağlantı; rahim ağzı kanseri hastalarında vajina (rekto-vajinal
fistül) ve bağırsakların herhangi bir bölümü arasındaki bağlantı dahil
8
• Alerjik reaksiyonlar (belirtiler nefes almada zorluk, yüzde kızarıklık, döküntü, düşük veya yüksek kan basıncı, kanda düşük oksijen seviyesi, göğüs ağrısı veya bulantı/kusmayı içerebilir)
Seyrek:
• Nefes almada zorluk, şişlik, baş dönmesi, kalp atışının hızlanması, terleme ve bilinç kaybı (anafilaktik şok) ile ani, ciddi alerjik reaksiyon
Sıklığı bilinmeyen:
• Özellikle bağırsak duvarında delinme veya yaralarda iyileşme güçlüğü varsa, cildin veya cilt altı derin katmanların ciddi enfeksiyonu (nekrotizan fasit)
• Kadınların üreme yeteneği üzerinde olumsuz etkiler (yumurtalık yetmezliği, fötal anomaliler- diğer öneriler için yan etkiler listesinin altındaki paragraflara bakınız) • Nöbet (sara), baş ağrısı, bilinç bulanıklığı (konfüzyon) ve görmede değişiklik gibi belirtileri de içeren beyin rahatsızlığı (posterior geri dönüşümlü ensefalopati sendromu veya PRES)
• Normal beyin fonksiyonunda değişikliği düşündüren semptomlar (baş ağrısı, görme değişiklikleri, bilinç bulanıklığı (konfüzyon) veya nöbetler) ve yüksek tansiyon (hipertansif ensefalopati)
• Böbrekteki kılcal bir damarda (veya damarlarda) tıkanıklık (renal trombotik mikroanjiyopati)
• Akciğerlerin kan damarlarındaki kan basıncının, kalbin sağ tarafının normalden daha fazla çalışmasına neden olan anormallikteki artışı (pulmoner hipertansiyon)
• Burun deliklerini ayıran kıkırdak duvarda delinme (nazal septum perforasyonu) • Mide veya bağırsaklarda delinme (gastrointestinal perforasyon)
• Mide zarında veya ince bağırsakta açık yara veya delik (belirtiler karın ağrısı, şişkinlik, kahve telvesi kıvamında siyah dışkı veya dışkıda (gaita) ya da kusmukta kan gibi semptomları da içerebilir) (gastrointestinal ülser)
• Kalın bağırsağın alt bölümünde kanama (rektal hemoraji)
• Diş etlerinde ve çene kemiğinde iyileşmeyen ve çevre dokunun ağrı ve enflamasyonunun eşlik ettiği lezyonlar (çene osteonekrozu- diğer öneriler için yan etkilerin listesinin altındaki paragraflara bakınız)
• Safra kesesinde delinme (safra kesesi perforasyonu-belirti ve emareler karın ağrısı, yüksek ateş ve bulantı/kusmayı da içerebilir)
• Kan damarı duvarında bir yırtık (anevrizmalar ve arter diseksiyonları) veya kan damarının zayıflaması ve genişlemesi
Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:
Çok yaygın:
• Kabızlık
• İştah kaybı (anoreksi)
• Magnezyum eksikliği (hipomagnezemi)
• Ateş (pireksi)
• Göz ile ilgili problemler (göz yaşarması dahil) • Konuşma değişiklikleri (dizartri)
9
• Tat alma duyusunda değişiklik
• Burun akıntısı (rinit)
• Cilt kuruluğu, deride pullanma ve enflamasyon, cilt renginde değişiklik (eksfolyatif
dermatit)
• Kilo kaybı
• Burun kanaması (epistaksis)
• Öksürük
Yaygın:
• Ses değişikliği veya boğukluğu (disfoni)
65 yaşın üzerindeki hastaların aşağıdaki yan etkilerle karşılaşma riski daha yüksektir:
• Atardamarlarda inme veya kalp krizine neden olabilecek kan pıhtısı
• Kandaki beyaz hücrelerin ve kanın pıhtılaşmasına yardımcı hücrelerin sayısında azalma
riski
• İshal
• Mide bulantısı
• Baş ağrısı
• Halsizlik
• Yüksek tansiyon
Ayrıca MVASİ®, aşağıda belirtilen laboratuvar testlerinde de değişikliklere neden olabilir:
• Kandaki beyaz hücre sayısının azalması, özellikle nötrofillerin azalması (enfeksiyonlara
karşı korunmaya yardım eden bir tür beyaz kan hücresi)
• İdrarda protein varlığı
• Kanda azalmış mineral (magnezyum, potasyum, sodyum veya fosfor) düzeyleri
• Artan kan şekeri
• Artan kan alkalin fosfataz (bir enzim) düzeyi
• Artan serum kreatinin (böbreklerinizin ne kadar iyi çalıştığını ölçmek için kanda bakılan
bir protein) düzeyi
• Şiddetli olabilecek azalan hemoglobin (oksijen taşırlar ve kırmızı kan hücrelerinde
bulunurlar)
Aşağıdakiler, dişetinde kemik hasarının (osteonekroz) işaret ve belirtileri olabilir:
• Ağızda, dişlerde ve/veya çene kemiğinde ağrı, ağız içinde şişlik veya yaralar, çene
kemiğinde uyuşma veya ağırlık hissi veya diş kaybı. Bunlar, dişetinde kemik hasarının
(osteonekroz) işaret ve belirtileri olabilir. Bu belirtilerden herhangi biri ile
karşılaşırsanız doktorunuzu veya diş hekiminizi hemen bilgilendiriniz.
Menopoz öncesi dönemdeki (adet gören) kadınlar periyodlarında bir düzensizlik veya atlama
fark edebilirler ve doğurganlıkta azalma yaşayabilirler. Eğer çocuk sahibi olmayı
düşünüyorsanız tedavinize başlamadan önce bu konuyu doktorunuzla görüşünüz.
Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız
doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.
10
Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda hekiminiz, eczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri www.titck.gov.tr sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 00 08 numaralı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.
5. MVASİ®’nin saklanması
MVASİ®’yi çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
Dış kutusunda ve flakon üzerinde SKT olarak belirtilen son kullanma tarihinden sonra bu ilacı kullanmayınız. Son kullanma tarihi, belirtilen ayın son gününü ifade etmektedir.
2°C – 8°C arasında buzdolabında saklayınız.
Dondurmayınız.
Flakonları ışıktan korumak için orijinal ambalajında saklayınız.
İnfüzyon çözeltileri seyreltildikten sonra hemen kullanılmalıdır. Hemen kullanılmazsa, saklama koşulları kullanıcının sorumluluğunda olup, steril ortamda hazırlandığı durumlar hariç, normal olarak 2°C – 8°C’de 24 saatten uzun saklanmamalıdır. Seyreltme steril bir ortamda yapıldığında MVASİ® 2°C – 8°C’de 35 gün ve buna ek olarak 30°C’yi aşmayan sıcaklıklarda 48 saat daha stabildir.
Uygulama öncesinde herhangi bir tanecik veya renk bozukluğu fark ettiğiniz takdirde MVASİ®’yi kullanmayınız.
MVASİ® kullanıldıktan sonra, flakon doktorunuz veya hemşireniz tarafından gerektiği şekilde imha edilecektir.
Çevreyi korumak amacıyla kullanmadığınız MVASİ®’i şehir suyuna veya çöpe atmayınız. Bu konuda eczacınıza danışınız.
Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.
Ruhsat Sahibi:
Amgen İlaç Tic. Ltd. Şti.
İş Kuleleri, Levent Mah., Meltem Sok.
No: 10 Kule: 2 Kat: 25, 4. Levent, Beşiktaş,
İstanbul
11
Üretim Yeri:
Patheon Manufacturing Services LLC
5900 Martin Luther King Jr.
Highway, Greenville, North Carolina (NC)
27834, ABD
Bu kullanma talimatı ………… tarihinde onaylanmıştır.
12
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
▼ Bu ilaç ek izlemeye tabidir. Bu üçgen yeni güvenlilik bilgisinin hızlı olarak belirlenmesini sağlayacaktır. Sağlık mesleği mensuplarının şüpheli advers reaksiyonları TÜFAM’a bildirmeleri beklenmektedir. Bakınız Bölüm 4.8 Advers reaksiyonlar nasıl raporlanır?
1. TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
MVASİ® 100 mg/4 mL infüzyonluk çözelti hazırlamak için konsantre Steril
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde: Her 1 mL’si 25 mg bevacizumab içerir.
Her bir flakon 4 mL’lik çözelti içinde 100 mg bevacizumab içerir.
Bevacizumab Çin Hamsteri Over (CHO) hücrelerinde DNA teknolojisi ile üretilen bir rekombinant hümanize monoklonal antikordur. MVASİ® bir biyobenzerdir.
Yardımcı maddeler:
23,2 mg Monobazik sodyum fosfat monohidrat
Susuz dibazik sodyum fosfat 4,8 mg Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
İnfüzyonluk çözelti hazırlamak için konsantre (flakon içerisinde sunulmaktadır).
Berrak ile hafifçe opalesan ve renksiz ile açık sarı konsantre çözelti.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
Metastatik Kolorektal Kanser (mKRK)
MVASİ® (bevacizumab), 5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile kombine olarak metastatik kolon ve metastatik rektum kanserinin birinci basamak tedavisinde
kullanılır.
5-florourasil/folinik asit veya 5-florourasil/folinik asit/irinotekan ile kombine olarak ikinci ve sonraki basamaklarda kullanılır.
MVASİ®, daha önce adjuvant amaçlı kemoterapi almamış olan metastatik kolon veya rektum kanserli hastalarda, birinci basamak tedavi olarak okzaliplatin ile kapesitabin veya 5-fluorourasil/folinik asit ile kombine olarak kullanılır.
1
Malign Glioma (DSÖ Evre IV) – Glioblastoma
MVASİ®, histolojik olarak Glioblastoma Multiforme (GBM) tanısı almış ve birinci seri temozolomid sonrası nüks gelişmiş veya progresyon göstermiş hastalarda kemoterapi ile beraber progresyona kadar kullanımında endikedir. Progresyon sonrası kullanılamaz.
Serviks kanseri
MVASİ®’nin, lokal tedavilere uygun olmayan persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri olan erişkin hastaların birinci basamak tedavisinde paklitaksel ve sisplatin veya paklitaksel ve topotekan ile kombinasyon halinde progresyona kadar kullanımı endikedir.
MVASİ®, rekürren/persistan ya da metastatik serviks kanser tedavisinde daha önce radyo duyarlaştırıcı haricinde sistemik kemoterapi tedavisi almış ve progresyon göstermiş hastalarda endike değildir.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
MVASİ®, uzman bir sağlık görevlisi tarafından ve aseptik teknikler kullanılarak hazırlanmalıdır (bkz. Bölüm 6.6).
Metastatik Kolorektal Kanser (mKRK)
İntravenöz infüzyon olarak uygulanan MVASİ® için önerilen doz aşağıda verilmiştir:
Birinci basamak tedavi: 2 haftada bir verilen 5 mg/kg vücut ağırlığı, veya; 3 haftada bir verilen 7,5 mg/kg vücut ağırlığı.
İkinci basamak tedavi: 2 haftada bir verilen 10 mg/kg vücut ağırlığı, veya; 3 haftada bir verilen 15 mg/kg vücut ağırlığı.
MVASİ® tedavisine altta yatan hastalığın ilerlemesine veya kabul edilemez toksisite oluşana kadar devam edilmesi önerilir.
Malign Glioma (DSÖ Evre IV) – Glioblastoma
Önerilen MVASİ® dozu intravenöz infüzyon halinde 2 haftada bir verilmek üzere kg başına 10 mg veya intravenöz infüzyon halinde 3 haftada bir verilmek üzere kg başına 15 mg’dır.
MVASİ® tedavisine altta yatan hastalığın ilerlemesine kadar devam edilmesi önerilir.
Serviks kanseri
MVASİ®, aşağıdaki kemoterapi rejimlerinden biri ile kombinasyon halinde uygulanır: paklitaksel ve sisplatin veya paklitaksel ve topotekan.
MVASİ® için önerilen doz, 3 haftada bir intravenöz infüzyon şeklinde uygulanan 15 mg/kg vücut ağırlıdır.
2
Altta yatan hastalığın progresyonuna kadar veya kabul edilemez toksisite oluşana kadar tedaviye devam edilmesi önerilir (bkz. Bölüm 5.1).
Uygulama şekli:
Başlangıç MVASİ® dozu intravenöz infüzyon halinde 90 dakikanın üzerinde bir zaman periyodunda verilmelidir. İlk infüzyon iyi tolere edildiği takdirde ikinci infüzyon 60 dakikanın üzerinde bir süre boyunca uygulanabilir. 60 dakikalık infüzyon da iyi tolere edildiği takdirde sonraki bütün infüzyonlar 30 dakikanın üzerinde bir süre boyunca verilebilir.
MVASİ®, intravenöz puşe veya bolus şeklinde uygulanmamalıdır.
Advers reaksiyonlar için MVASİ® doz azaltımı önerilmemektedir. Eğer gerekirse, Bölüm 4.4’te anlatıldığı şekilde MVASİ® tedavisi kalıcı veya geçici olarak kesilmelidir.
MVASİ®’nin hazırlanmasından veya uygulanmasından önce alınacak önlemler
Uygulama öncesi tıbbi ürünün seyreltime talimatları için Bölüm 6.6’ya bakınız. MVASİ®infüzyonları glukoz çözeltileriyle uygulanmamalı veya karıştırılmamalıdır. Bu tıbbi ürün Bölüm 6.6’da belirtilenler dışında başka tıbbi ürünlerle karıştırılmamalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
MVASİ®’nin, böbrek bozukluğu olan hastalardaki etkililiği ve güvenliliği incelenmemiştir (bkz. Bölüm 5.2).
Karaciğer yetmezliği:
MVASİ®’nin karaciğer bozukluğu olan hastalardaki etkililiği ve güvenliliği incelenmemiştir (bkz. Bölüm 5.2).
Pediyatrik popülasyon:
MVASİ®’nin 18 yaşından küçük çocuklarda güvenliliği ve etkililiği gösterilmemiştir. Halihazırda mevcut olan veriler, Bölüm 4.8, 5.1 ve 5.2’de yer almaktadır ancak pozoloji konusunda bir öneri yapılamamaktadır.
Bevacizumabın kolon, rektum, meme, akciğer, over, fallop tüpleri, periton, serviks, böbrek ve beyin tümorlerinde pediyatrik popülasyonda kullanımı mevcut değildir.
Geriyatrik popülasyon:
65 yaş ve üstü hastalarda doz ayarlaması yapılması gerekmemektedir.
3
4.3. Kontrendikasyonlar:
MVASİ®’nin içerdiği herhangi bir maddeye karşı (bkz. Bölüm 6.1) aşırı duyarlılığı olan kişilerde,
Çin hamster over hücresi ürünlerine veya diğer rekombinant insan veya hümanize edilmiş antikorlara aşırı duyarlılığı olan kişilerde,
Gebelikte (bkz. Bölüm 4.6) kontrendikedir.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Diğer tüm terapotik proteinlerde olduğu gibi MVASİ® için de potansiyel immünojenisite riski söz konusudur.
Gastrointestinal (Gİ) perforasyonlar ve fistüller (bkz. Bölüm 4.8)
Hastalar bevacizumab ile tedavi edildiklerinde gastrointestinal perforasyon ve safra kesesi perforasyonu gelişme riski artabilir. Metastatik kolon veya metastatik rektum kanserli hastalarda, intra-abdominal enflamasyon süreci gastrointestinal perforasyonlar için bir risk faktörü olabilir. Bu nedenle, bu hastalar tedavi edilirken dikkatli olunmalıdır. Daha önce radyasyon tedavisi almış olmak, MVASİ® tedavisi gören persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri olan hastalarda GI perforasyon için bir risk faktörüdür ve GI perforasyonlu tüm hastalar, önceden radyasyon öyküsü olan hastalardır. Gastrointestinal perforasyon gelişen hastalarda MVASİ® kalıcı olarak kesilmelidir.
GOG-0240 Çalışmasında gastrointestinal-vajinal fistüller
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri için bevacizumab tedavisi uygulanan hastalarda, vajina ile gastrointestinal (GI) kanalın herhangi bir bölümü arasında fistül (GI-vajinal fistül) oluşma riskinde artış olabilir. Daha önce radyasyon tedavisi almış olmak, GI-vajinal fistül gelişimi için majör bir risk faktörüdür ve GI-vajinal fistülü olan tüm hastalar, önceden radyasyon öyküsü olan hastalardır. Daha önce radyasyon uygulanan alanda kanserin tekrarlanması, GI-vajinal fistüllerin gelişimi için diğer bir önemli risk faktörüdür.
Gastrointestinal olmayan fistüller (bkz. Bölüm 4.8)
Bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda fistül gelişme riski artabilir. Trakeoözofageal (TE) fistül veya 4. derece herhangi bir fistüllü olan hastalarda, MVASİ® kalıcı olarak kesilmelidir [ABD Ulusal Kanser Enstitüsü- Advers Olaylar İçin Genel Terminoloji Kriterleri, versiyon 3 (NCI-CTCAE v.3)]. Diğer tipte fistülleri olan hastalarda, bevacizumabın kullanımına devam edilmesi ile ilgili sınırlı bilgi bulunmaktadır. Gastrointestinal sistemde görülmeyen intestinal fistül vakalarında, MVASİ®’nin kesilmesi düşünülmelidir.
Yara iyileşmesi (bkz. Bölüm 4.8)
Bevacizumab yara iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Bazı vakalarda ölümcül olabilen, anastomotik komplikasyonları içeren ciddi yara iyileşmesi komplikasyonları bildirilmiştir. Büyük cerrahi operasyonlardan sonraki 28 gün içinde veya ameliyat yarası tamamen iyileşinceye kadar MVASİ® tedavisi başlatılmamalıdır. MVASİ® tedavisi sırasında yara iyileşmesinde komplikasyonlar yaşayan hastalarda, yara tamamen iyileşinceye kadar
4
MVASİ® uygulaması durdurulmalıdır. Elektif cerrahi müdahaleler için MVASİ® uygulaması durdurulmalıdır.
Bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda ölümcül vakaları da içeren nekrotizan fasit nadir olarak bildirilmiştir. Bu durum genellikle yara iyileşmesi komplikasyonlarına, gastrointestinal perforasyona ve fistül oluşumuna sekonderdir. Nekrotizan fasit gelişen hastalarda MVASİ®tedavisi kesilmeli ve acilen uygun tedavi başlatılmalıdır.
Hipertansiyon (bkz. Bölüm 4.8)
Bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda hipertansiyon insidansında bir artış gözlenmiştir. Klinik güvenlilik verileri hipertansiyon insidansının doza bağımlı olabileceği izlenimini vermektedir. MVASİ® tedavisine başlamadan önce, önceden var olan hipertansiyonun kontrol altına alınması gerekir. Bevacizumab tedavisinin başlangıç aşamasında hipertansiyonu olan hastalar üzerinde bevacizumabın etkisi hakkında bir bilgi yoktur. MVASİ® tedavisi sırasında kan basıncının izlenmesi tavsiye edilir.
Çoğu durumda hipertansiyon, etkilenen hastanın kişisel durumuna uygun, standart antihipertansif tedaviyle yeterli biçimde kontrol edilmiştir. Sisplatin bazlı kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda hipertansiyonu yönetmek için diüretiklerin kullanımı tavsiye edilmemektedir. Tıbbi olarak anlamlı hipertansiyon yeterli biçimde kontrol edilemediği veya hasta hipertansif kriz ya da hipertansif ensefalopati geliştirdiği takdirde MVASİ®’nin tamamen kesilmesi gerekir.
Posterior geri dönüşümlü ensefalopati sendromu (PRES) (bkz. Bölüm 4.8)
Bevacizumab tedavisi görmüş ve PRES ile tutarlı belirti ve semptomlar gösteren hastalara ait az sayıda rapor bulunmaktadır. PRES diğer belirtilerle birlikte aşağıda belirtilen belirti ve semptomların bulunduğu nadir bir nörolojik bozukluktur: hipertansiyon ile bağlantılı olan veya olmayan nöbet, baş ağrısı, mental durum değişikliği, görme bozukluğu veya kortikal körlük. PRES teşhisinin, beyin görüntülemesi, tercihen manyetik rezonans görüntülemesi (MRI) ile konfirme edilmelidir. PRES gelişen hastalarda, MVASİ® tedavisinin kesilmesi ve hipertansiyonun kontrolü de dahil olmak üzere spesifik semptomların tedavi edilmesi tavsiye edilmektedir. PRES geçiren hastalarda tekrar bevacizumab tedavisi başlatılmasının güvenliliği bilinmemektedir.
Proteinüri (bkz. Bölüm 4.8)
Hipertansiyon hikayesi olan hastalar, bevacizumab ile tedavi edildiklerinde proteinüri gelişme riski artabilir. Proteinürinin tüm derecelerinin [ABD Ulusal Kanser Enstitüsü, Advers Olaylar İçin Genel Terminoloji Kriterleri (NCI-CTCAE v.3)] doza bağlı olabileceğini düşündüren kanıt bulunmaktadır. Proteinürinin MVASİ® tedavisine başlamadan önce ve tedavi sırasında dipstick idrar analizi yöntemiyle izlenmesi tavsiye edilir. Bevacizumab kullanan hastaların %1,4’ünde 4. derece proteinüri (nefrotik sendrom) görülmüştür. Nefrotik sendrom gelişen hastalarda, MVASİ® tedavisi tamamen kesilmelidir. (NCI-CTCAE v.3)
Arteriyel tromboembolizm (bkz. Bölüm 4.8)
Klinik çalışmalarda, yalnız kemoterapi uygulanan hastalarla karşılaştırıldığında kemoterapi ile kombine olarak bevacizumab verilen hastalarda serebrovasküler olay (CVA), geçici iskemik
5
atak (TIA) ve miyokard infarktüsünü (MI) içeren arteriyel tromboembolizm reaksiyonlarının görülme sıklığı daha yüksek olmuştur.
Bevacizumabı kemoterapi ile birlikte kullanan ve arteriyel tromboembolizm veya diyabet hikayesi olan ya da 65 yaş üzerindeki hastaların, MVASİ® tedavisi sırasında arteriyel tromboembolik reaksiyon gelişme riski yüksektir. Bu hastaları MVASİ® ile tedavi ederken dikkatli olunmalıdır.
Arteriyel tromboembolik reaksiyonlar gelişen hastalarda MVASİ® tedavisi kalıcı olarak kesilmelidir.
Venöz tromboembolizm (bkz. Bölüm 4.8)
Hastalar, bevacizumab tedavisindeyken pulmoner embolizm gibi venöz tromboembolik reaksiyon geliştirme riski altında olabilir.
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri için, paklitaksel ve sisplatin ile kombinasyon halinde bevacizumab tedavisi uygulanan hastalarda venöz tromboembolik olayların riskinde artış olabilir.
Yaşamı tehdit eden (4. derece), pulmoner embolizm de dahil venöz tromboembolik reaksiyon yaşayan hastalarda MVASİ® tamamen kesilmelidir. ≤ 3. derece tromboembolik reaksiyon yaşayan hastaların yakından takip edilmesi gerekir (NCI- CTCAE v.3).
Kanama
Bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda özellikle tümörle ilişkili kanamalar olmak üzere kanama riski artar. Bevacizumab tedavisi sırasında 3. veya 4. derece kanama görülen hastalarda MVASİ® kalıcı olarak kesilmelidir (NCI- CTCAE v.3) (bkz. Bölüm 4.8).
Görüntüleme prosedürlerine veya belirti ve semptomlara dayanılarak, tedavi edilmemiş santral sinir sistemi (SSS) metastazları bulunan hastalar, rutin olarak, bevacizumab ile yürütülen klinik çalışmalara dahil edilmemiştir. Bu sebeple, bu tip hastalarda SSS kanaması riski randomize klinik çalışmalarda prospektif olarak değerlendirilmemiştir (bkz. Bölüm 4.8). Hastalar SSS kanaması açısından izlenmeli ve intrakraniyal kanama durumunda MVASİ®tedavisi kesilmelidir.
Bevacizumab tedavisine başlamadan önce konjenital kanama diyatezi, edinilmiş pıhtılaşma bozukluğu bulunan veya tromboemboli tedavisi için tam doz antikoagülan kullanan hastalarda bevacizumabın güvenlilik profili hakkında, bu hastaların klinik çalışmalara dahil edilmemiş olmaları nedeniyle bir bilgi yoktur. Bu nedenle, bu hastalarda MVASİ® tedavisini başlatmadan önce dikkatli olunmalıdır. Bununla birlikte, MVASİ® tedavisi alırken venöz tromboz geliştiren hastalar, eş zamanlı olarak ve tam doz varfarin ve bevacizumab ile tedavi edildiklerinde 3. derece veya üzerinde yüksek oranda kanama sergilememiştir (NCI-CTCAE v.3).
Pulmoner kanama/kan tükürme
Bevacizumab ile tedavi edilen küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastaları, ciddi ve bazı vakalarda ölümcül olabilen pulmoner kanama/kan tükürme (bkz. Bölüm 4.8/Kanama) riski
6
altında bulunabilirler. Yakın zamanda pulmoner kanama/kan tükürme (> 2,5 mL kırmızı kan) geçiren hastaların bevacizumab ile tedavi edilmemeleri gerekir.
Konjestif kalp yetmezliği (KKY) (bkz. Bölüm 4.8)
Klinik çalışmalarda konjestif kalp yetmezliğine uyan reaksiyonlar rapor edilmiştir. Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda asemptomatik düşüşlerden, tedavi edilmeyi ya da hastaneye yatırmayı gerektiren semptomatik KKY’ye kadar çeşitli düzeyde semptomlar rapor edilmiştir. Önceden var olan koroner arter hastalığı veya konjestif kalp yetmezliği gibi klinik olarak anlamlı kardiyovasküler hastalığı olan hastaları bevacizumab ile tedavi ederken dikkatli olunmalıdır.
KKY yaşayan hastaların çoğu metastatik meme kanseri hastası olup daha önce antrasiklinlerle tedavi veya sol akciğer duvarına uygulanan radyoterapi görmüş ya da KKY için başka risk faktörleri mevcut olan hastalardır.
AVF3694g çalışmasında antrasiklin tedavisi gören ve daha önce antrasiklin kullanmamış hastalarda, sadece antrasiklinlerle tedavi gören gruba kıyasla, antrasiklin + bevacizumab grubunda, tüm derecelerde KKY insidansında artış görülmemiştir. KKY, 3. derece veya daha yüksek reaksiyonlar, kemoterapi ile kombinasyon olarak bevacizumab alan hastalarda tek başına kemoterapi alan hastalardan daha sık görülmüştür. Bu durum, eş zamanlı antrasiklin tedavisi görmeyen metastatik meme kanseri çalışmalarındaki hastalarda elde edilen sonuçlar ile tutarlıdır (NCI-CTCAE v.3) (bkz. Bölüm 4.8).
Nötropeni ve enfeksiyonlar (bkz. Bölüm 4.8)
Bazı miyelotoksik kemoterapi rejimleri ile bevacizumab tedavisi gören hastalarda tek başına kemoterapiye göre daha yüksek oranda şiddetli nötropeni, febril nötropeni veya şiddetli nötropeni ile veya şiddetli nötropeni olmaksızın enfeksiyon (ölümle sonuçlanan bazı vakalar dahil) gözlenmiştir. Bu durum genellikle, küçük hücreli dışı akciğer kanseri ve metastatik meme kanserinin platin veya taksan bazlı tedavisinde ve persistan, rekürren veya metastatik serviks kanserinin paklitaksel ve topotekan ile kombinasyon halindeki tedavisinde görülmüştür.
Hipersensitivite reaksiyonları (anafilaktik şok dahil), infüzyon reaksiyonları (bkz. Bölüm 4.8)
Hastalar, infüzyon/aşırı duyarlılık reaksiyonları (anafilaktik şok dahil) gelişimi açısından risk altında olabilir. Herhangi bir hümanize monoklonal antikor infüzyonu uygulamasında olduğu gibi, bevacizumab uygulaması sırasında ve uygulamadan sonra hastanın durumu yakından gözlenmelidir. Eğer bir reaksiyon oluşursa, infüzyon durdurulmalı ve uygun medikal tedaviler verilmelidir. Sistematik bir ön ilaç tedavisi gerekli görülmemektedir.
Çene osteonekrozu (bkz. Bölüm 4.8)
Bevacizumab ile tedavi edilen kanser hastalarında çene osteonekrozu vakaları bildirilmiştir; vakaların çoğu daha önceden veya eş zamanlı olarak intravenöz bifosfonat tedavisi almışlardır ve bu durum çene osteonekrozu için belirlenmiş bir risk faktörüdür. Bevacizumab ve intravenöz bifosfonatlar aynı anda veya art arda kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.
7
İnvaziv dental prosedürler de tanımlanmış risk faktörüdür. MVASİ® ile tedaviye başlamadan önce dental muayene ve preventif dental işlemler düşünülmelidir. Önceden veya halihazırda intravenöz bifosfonat alan hastalarda mümkünse invaziv dental prosedürlerden kaçınılmalıdır.
Anevrizmalar ve arter diseksiyonları
VEGF yolak inhibitörlerinin, hipertansiyonu olan veya olmayan hastalarda kullanılması, anevrizmalar ve/veya arter diseksiyonları oluşumunu kolaylaştırabilir. MVASİ® başlamadan önce hipertansiyon veya anevrizma öyküsü gibi risk faktörleri olan hastalarda bu risk dikkatle değerlendirilmelidir.
Over yetmezliği/fertilite
Bevacizumab kadın fertilitesini bozabilir.(bkz. Bölüm 4.6 ve 4.8). Bu sebeple, bevacizumab tedavisine başlamadan önce çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlar ile fertilite koruma stratejileri görüşülmelidir.
Biyobenzer ürünlerin takip edilebilirliğinin sağlanması için uygulanan ürünün ticari ismi ve seri numarası mutlaka hasta dosyasına kaydedilmelidir.
Yardımcı maddeler
MVASİ® yardımcı madde olarak monobazik sodyum fosfat monohidrat ve susuz dibazik sodium fosfat içermektedir. MVASİ®’nin her bir flakonu 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani esasında “sodyum içermediği kabul edilebilir”. Sodyuma bağlı herhangi bir uyarı gerekmemektedir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Antineoplastik ajanların bevacizumab farmakokinetiği üzerine etkisi
Bir popülasyon farmakokinetiği analizi sonuçlarına göre, birlikte uygulanan kemoterapinin bevacizumab farmakokinetiği üzerine klinik olarak anlamlı farmakokinetik etkileşimi gözlenmemiştir. Monoterapi olarak bevacizumab ile tedavi edilen hastalar, bevacizumab ile kombine olarak interferon alfa-2a veya diğer kemoterapötikler (IFL, 5-FU/LV, karboplatin/paklitaksel, kapesitabin, doksorubisin veya sisplatin/gemsitabin) uygulanan hastalarla karşılaştırıldığında, bevacizumab klerensinde hem istatistiksel olarak anlamlı, hem de klinik olarak ilgili fark bulunmamaktadır.
Bevacizumabın diğer antineoplastik ajanların farmakokinetiği üzerine etkisi
Birlikte uygulanan interferon alfa-2a, erlotinib (ve aktif metaboliti OSI-420) veya irinotekan (ve aktif metaboliti SN38), kapesitabin, oksaliplatin (serbest ve total platinin ölçümüne göre belirlenen) ve sisplatin gibi kemoterapilerin farmakokinetiği üzerinde bevacizumabın anlamlı hiçbir etkisi ortaya çıkmamıştır.
Bevacizumabın
çıkarılamamaktadır.
8
Bevacizumab ve sunitinib malatın kombinasyonu
İki metastatik renal hücreli kanser klinik çalışmasında, bevacizumab (iki haftada bir 10 mg/kg) ve sunitinib malat (günde 50 mg) kombinasyonu ile tedavi edilen 19 hastanın 7’sinde mikroanjiyopatik hemolitik anemi (MAHA) rapor edilmiştir.
MAHA eritrosit fragmantasyonu, anemi ve trombositopeni görülebilen bir hemolitik bozukluktur. İlave olarak, hastaların bazılarında hipertansiyon (hipertansif kriz içeren), yükselmiş kreatinin ve nörolojik semptomlar gözlenmiştir. Tüm bu bulgular, bevacizumab ve sunitinib malat tedavisinin kesilmesi üzerine geri dönüşümlüdür (bkz. Bölüm 4.4; Hipertansiyon, Proteinüri, PRES).
Platin veya taksan bazlı tedavilerle kombinasyon (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8)
Şiddetli nötropeni, ateşli nötropeni veya şiddetli nötropeninin eşlik ettiği veya etmediği enfeksiyonlar (bazı ölümler dahil), esas olarak, küçük hücreli dışı akciğer kanseri ve metastatik meme kanserinin platin veya taksan bazlı tedavisinde görülmüştür.
Radyoterapi
Bevacizumab ve radyoterapinin eş zamanlı uygulanmasının güvenliliği ve etkililiği diğer endikasyonlar için belirlenmemiştir.
Bevacizumab kemoterapi rejimleriyle kombine olarak EGFR monoklonal antikorlar
Etkileşim çalışması yürütülmemiştir. EGFR monoklonal antikorları mKRK tedavisi için bevacizumab içeren kemoterapi ile kombinasyon halinde verilmemelidir. Randomize faz III çalışmaları PACCE ve CAIRO-2’den elde edilen sonuçlar, mKRK hastalarında anti-EGFR antikorları panitumumab ve setuksimabın, bevacizumab ile birlikte kemoterapinin kombinasyon halinde kullanılmasının, yalnızca bevacizumab ile kemoterapinin kullanımı ile karşılaştırıldığında, PFS ve/veya OS’de azalma ve toksisite artışı ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Özel popülasyonlara ilişkin hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin hiçbir etkileşim çalışması yapılmamıştır.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: D
9
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (kontrasepsiyon)
Doğurganlık çağındaki kadınlar MVASİ® tedavisi süresince ve tedavinin bitişinden sonra 6 ay boyunca uygun kontraseptif önlemler almalıdır.
Gebelik dönemi
MVASİ®’nin gebelik ve/veya fetüs/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri olabilir.
Bevacizumabın gebe kadınlarda kullanılması ile ilgili klinik çalışma verisi bulunmamaktadır. Hayvan çalışmaları, malformasyonları da içeren üreme toksisitesi göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). IgG’lerin plasentayı geçtiği bilinmektedir bu sebeple bevacizumabın fetusta anjiyogenezi inhibe etmesi beklenir. Bu nedenle gebelikte kullanıldığında ciddi doğum defektlerine sebep olabilir. Pazarlama sonrası dönemde, yalnızca bevacizumab ya da embriyotoksik olduğu bilinen kemoterapötiklerle kombinasyon halinde bevacizumab ile tedavi edilen kadınlarda fötal anomaliler gözlenmiştir (bkz. Bölüm 4.8). MVASİ® gebelikte kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).
Laktasyon dönemi
Bevacizumabın insan sütüyle atılıp atılmadığı bilinmemektedir. Anneye ait IgG süte geçtiğinden ve bevacizumab bebeğin büyümesine ve gelişimine zarar verebileceğinden (bkz. Bölüm 5.3), kadınlara bevacizumab tedavisi sırasında emzirmeyi bırakmaları ve son bevacizumab dozunu takiben en az 6 ay boyunca bebeklerini emzirmemeleri tavsiye edilmelidir.
Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvanlarda yapılan tekrarlayan doz toksisitesi çalışmaları, bevacizumabın kadınlarda fertiliteyi olumsuz etkileyebileceğine işaret etmektedir (bkz. Bölüm 5.3). Kolon kanseri hastalarının adjuvan tedavisinde yapılan bir faz III çalışmanın, premenapozal kadınları kapsayan bir alt çalışma grubunda kontrol kolu ile karşılaştırıldığında, bevacizumab kolunda daha yüksek sıklıkta yeni over yetmezliği vakası görülmüştür. Bevacizumab tedavisinin sonlandırılmasından sonra hastaların çoğunluğunda over fonksiyonları düzelmiştir. Bevacizumab tedavisinin fertilite üzerine uzun süreli etkileri bilinmemektedir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Bevacizumab tedavisinin araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiç veya ihmal edilebilir düzeyde etkisi bulunmaktadır. Bununla birlikte bevacizumab tedavisi ile uyku hali ve senkop bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8, Tablo 1). Eğer hastalar görme yetilerini veya konsantrasyonlarını, tepki verme kabiliyetlerini etkileyen semptomlar yaşıyorlarsa, semptomlar geçinceye dek araç ve makine kullanmamaları yönünde bilgi verilmelidir.
4.8. İstenmeyen etkiler
Bevacizumabın genel güvenlilik profili, klinik çalışmalarda ağırlıklı olarak bevacizumab ve kemoterapi kombinasyonuyla tedavi edilen ve çeşitli malignitelere maruz 5.700’ün üzerindeki hastadan elde edilen verilere dayanmaktadır.
10
En ciddi advers reaksiyonlar:
Gastrointestinal perforasyonlar (bkz. Bölüm 4.4).
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarında daha yaygın olarak karşılaşılan
pulmoner hemoraj/hemoptizi de dahil olmak üzere hemoraji (bkz. Bölüm 4.4). Arteriyel tromboembolizm (bkz. Bölüm 4.4).
Bevacizumab uygulanan hastalar üzerinde sürdürülen klinik deneyler sırasında en yaygın olarak karşılaşılan advers reaksiyonlar hipertansiyon, yorgunluk veya halsizlik, diyare ve karın ağrısı olarak tespit edilmiştir.
Klinik güvenlilik veri analizleri, bevacizumab tedavisinde ortaya çıkan hipertansiyon ve proteinürinin doza bağımlı olma olasılığını düşündürmektedir.
Bu bölümde listelenen advers reaksiyonlar sıklık açısından aşağıdaki kategorilere ayrılmıştır: Çok yaygın (≥ 1/10); yaygın (≥ 1/100 ila < 1/10); yaygın değil (≥ 1/1.000 ila < 1/100); seyrek (≥ 1/10.000 ila < 1/1.000); çok seyrek (< 1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden tahmin edilemiyor).
Bevacizumabın birçok endikasyonda kemoterapi rejimleriyle kombinasyon şeklinde kullanılmasıyla ilişkilendirilen advers reaksiyonlar Tablo 1 ve 2’de listelenmiştir.
Bevacizumab ile aşağıdakiler aracılığıyla nedensel bir ilişkisinin bulunduğu tespit edilen tüm advers reaksiyonlar ve sıklıkları Tablo 1’de sunulmuştur:
klinik çalışmaların tedavi kolları arasında gözlemlenen karşılaştırmalı insidanslar (kontrol koluyla karşılaştırıldığında NCI-CTCAE 1-5. derece reaksiyonları için en az
%10 veya NCI-CTCAE 3-5. derece reaksiyonları için %2 fark),
ruhsat sonrası güvenlilik çalışmaları,
spontan bildirimler,
epidemiyolojik çalışmalar/girişimsel olmayan veya gözlemsel çalışmalar veya, bireysel olgu sunumları aracılığıyla yapılan değerlendirme.
Tablo 2’de şiddetli advers reaksiyonların sıklığına yer verilmiştir. Şiddetli reaksiyonlar, NCI-CTCAE 3-5. derece reaksiyonları üzerinde sürdürülen klinik çalışmalardaki kontrol koluyla karşılaştırıldığında en az %2 fark bulunan advers olaylar olarak tanımlanmıştır. Tablo 2 ayrıca ruhsat sahibi tarafından klinik açıdan önemli ya da şiddetli olarak değerlendirilen advers reaksiyonları da içermektedir.
Pazarlama sonrası advers reaksiyonlar gerektiğinde hem Tablo 1, hem de Tablo 2’de sunulmuştur. Söz konusu pazarlama sonrası reaksiyonlarla ilgili detaylı bilgilere Tablo 3’te yer verilmektedir.
Advers reaksiyonlar, aşağıdaki tablolarda yer alan uygun sıklık kategorisine herhangi bir endikasyonda görülen en yüksek insidans doğrultusunda dahil edilmiştir.
Her bir sıklık kategorisi içerisinde yer alan advers reaksiyonlar, azalan ciddiyet sırasına göre sunulmuştur.
11
Advers reaksiyonların bazıları kemoterapiyle yaygın olarak görülen reaksiyonlardır ancak bevacizumab, kemoterapötik ajanlarla kombine edildiğinde bu reaksiyonları alevlendirebilir. Örnekler arasında pegile lipozomal doksorubisin veya kapesitabin ile palmar-plantar eritrodisestezi sendromu, paklitaksel veya oksaliplatin ile periferik duyusal nöropati ve paklitaksel ile tırnak bozuklukları veya alopesi ve erlotinib ile tırnak iltihabı yer almaktadır.
Tablo 1: Advers Reaksiyonlar ve Sıklıkları
Sistem organ
sınıfı
Çok yaygın
Yaygın
Yaygın değil
Seyrek
Çok seyrek
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Sepsis,
Apseb,d,
Selülit,
Enfeksiyon, İdrar yolları enfeksiyonu
Nekrotizan fasita
Kan ve lenf sistemi
hastalıkları
Febril Nötropeni, Lökopeni,
Nötropenib,
Trombositopeni
Anemi
Lenfopeni
Bağışıklık sistemi
hastalıkları
Aşırı duyarlılık, infüzyon
reaksiyonlarıa,b,d
Anafilaktik şok
Metabolizma ve beslenme
hastalıkları
Anoreksi,
Hipomagnezemi, Hiponatremi
Dehidrasyon
Sinir sistemi
hastalıkları
Periferal duyusal nöropatib,
Dizartri,
Baş ağrısı,
Tat almada
bozukluk
Serebrovasküler olay,
Senkop,
Uyku hali
Posteriyor
reversibl
ensefalopati sendromua,b,d
Konjestif
yetmezliğib,d,
Supraventriküler taşikardi
Vasküler
hastalıklar
Hipertansiyonb,d, Tromboembolizm (venöz)b,d
Tromboembolizm (arteriyel)b,d,
Hemorajib,d,
Derin damar trombozu
Renal trombotik
mikroanjiyopatia,b Anevrizmalar ve
arter diseksiyonları
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal
hastalıklar
Dispne,
Rinit,
Epistaksis, Öksürük
Pulmoner kanama / Hemoptizib,d,
Pulmoner
embolizm,
Hipoksi,
Disfonia
Pulmoner
Hipertansiyona, Nazal septum
perforasyonua
Gastrointestinal hastalıklar
Rektal kanama, Stomatit,
Kabızlık,
İshal,
Bulantı,
Kusma,
Karın ağrısı
Gastrointestinal perforasyonb,d
Bağırsak
perforasyonu,
Ileus,
Bağırsak
obstrüksiyonu, Rekto-vajinal
fistüld,e
Gastrointestinal Bozukluklar,
Proktalji
Gastrointestinal ülsera
Hepato-biliyer hastalıklar
Safra kesesi
perforasyonua,b
12
Sistem organ
sınıfı
Çok yaygın
Yaygın
Yaygın değil
Seyrek
Çok seyrek
Yara iyileşmesine ilişkin
komplikasyonlarb,d, Eksfolyatif
dermatit, Cilt
kuruluğu,
Cilt renk
değişikliği
Palmar-plantar eritrodisestezi sendromu
Kas-iskelet
hastalıkları, bağ doku ve kemik hastalıkları
Fistülb,d,
Kas güçsüzlüğü, Sırt ağrısı,
Çene
osteonekrozua,b, Mandibular
olmayan
osteonekroza,f
Proteinürib,d
Üreme sistemi
ve meme
hastalıkları
Yumurtalık
yetmezliğib,c,d
Pelvis ağrısı
Konjenital ve
kalıtımsal /
genetik
hastalıklar
Fötal anomalilera,b
Genel hastalıklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Halsizlik,
Yorgunluk, Pireksi,
Ağrı,
Mukozal
enflamasyon
Letarji
Araştırmalar
Kilo kaybı
Klinik çalışmalarda tüm dereceler ile 3 – 5. derece advers ilaç reaksiyonları olarak sıralanan olguların hastalarda en çok karşılaşılan sıklıkları bildirilmiştir. Veriler diferansiyel tedavi süresi için düzenlenmemiştir.
a Daha fazla bilgi için bkz. Tablo 3, “Pazarlama sonrası bildirilen advers reaksiyonlar”.
b Sözcükler, tek bir durumu veya MedDRA’da (Ruhsatlandırma Faaliyetlerine yönelik Tıp Sözlüğü) tercih edilen bir sözcükten ziyade, bir olaylar grubunu temsil etmektedir. Söz konusu tıbbi terimler grubu, altta yatan aynı patofizyolojiyle (örn. serebrovasküler olaylar, miyokard infarktüsünü, geçici iskemik atakları
c
d
ve diğer arteriyel tromboembolik reaksiyonları içeren arteriyel tromboembolik reaksiyonlar) ilgili olabilir. 295 hasta üzerinde sürdürülen NSABP C-08 alt çalışmasının alt grup analizine dayanmaktadır.
Daha fazla bilgi için aşağıdaki “Belirli, ciddi advers ilaç reaksiyonlarıyla ilgili ilave bilgiler” başlıklı
bölüme başvurunuz.
e
f
Rekto-vajinal fistül, GI-vajinal fistül kategorisinde en sık rastlanan fistül türüdür. Sadece pediyatrik popülasyonda gözlemlenmiştir.
Tablo 2: Şiddetli Advers Reaksiyonlar ve Sıklıkları
Sistem organ sınıfı
Yaygın değil
Çok
seyrek
Sıklığı
bilinmiyor
Enfeksiyonlar ve
enfestasyonlar
Sepsis,
Selülit,
Apsea,b,
Enfeksiyon,
İdrar yolları
enfeksiyonu
Nekrotizan fasitc
Kan ve lenf sistemi
hastalıkları
Febril nötropeni, Lökopeni,
Nötropenia,
Trombositopeni
Anemi,
Lenfopeni
13
Sistem organ sınıfı
Yaygın değil
Çok
seyrek
Sıklığı
bilinmiyor
Bağışıklık sistemi
hastalıkları
Aşırı duyarlılık, infüzyon
reaksiyonlarıa,b,c
Anafilakt ik şok
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Sinir sistemi
hastalıkları
Periferal duyusal
nöropatia
Serebrovasküler olay, Senkop,
Uyku hali,
Baş ağrısı
Posterior
reversibl
ensefalopati sendromua,b,c, Hipertansif
ensefalopatic
Konjestif kalp
yetmezliğia,b,
Supraventriküler taşikardi
Vasküler
hastalıklar
Hipertansiyona,b
Tromboembolizm
(arteriyel)a,b,
Kanamaa,b,
Tromboembolizm
(venöz)a,b,
Derin ven trombozu
Renal trombotik mikroanjiyopatib,c Anevrizmalar ve arter
diseksiyonları
Solunum,
göğüs
hastalıkları ve mediastinal
hastalıkları
Pulmoner kanama / Hemoptizia,b,
Pulmoner embolizm, Epistaksis,
Dispne,
Hipoksi
Pulmoner
hipertansiyonc,
Nazal septum perforasyonuc
Gastrointestinal hastalıklar
İshal,
Bulantı,
Kusma,
Karın ağrısı
Bağırsak perforasyonu, Ileus,
Bağırsak obstrüksiyonu, Rekto-vajinal fistülc,d,
Gastrointestinal
bozukluk,
Stomatit,
Proktalji
Gastrointestinal perforasyona,b,
Gastrointestinal Ülserc,
Rektal kanama
Hepato-biliyer hastalıklar
Safra kesesi
perforasyonub,c
Deri ve deri altı doku
hastalıkları
Yara iyileşmesine ait
komplikasyonlara,b,
Palmar-plantar
eritrodisestezi sendromu
Kas-
iskelethastalıkl arı, bağ dokusu ve kemik hastalıkları
Fistüla,b,
Miyalji,
Artralji,
Kas güçsüzlüğü, Sırt ağrısı
Çene
osteonekrozub,c
Böbrek ve idrar yolu
hastalıkları
Proteinüria,b
Üreme sistemi ve meme
hastalıkları
Pelvis ağrısı
Konjenital, ailesel ve
genetik
hastalıklar
Fötal
anomalilera,c
Genel
hastalıklar ve uygulama
bölgesine
ilişkin
hastalıklar
Güçsüzlük, Halsizlik
Ağrı,
Letarji,
Mukoza enflamasyonu
14
Tablo 2’de şiddetli advers reaksiyonların sıklığına yer verilmiştir. Şiddetli reaksiyonlar, NCI-CTCAE 3-5. derece reaksiyonları üzerinde sürdürülen klinik çalışmalardaki kontrol koluyla karşılaştırıldığında en az %2 fark bulunan advers olaylar olarak tanımlanmıştır. Tablo 2 ayrıca ruhsat sahibi tarafından klinik açıdan önemli ya da şiddetli olarak değerlendirilen advers reaksiyonları da içermektedir. Klinik öneme sahip söz konusu advers reaksiyonlar klinik çalışmalarda bildirilmiş olmakla beraber 3-5. derece reaksiyonlar, kontrol koluyla karşılaştırıldığında en az %2 fark eşiğini karşılamamıştır. Tablo 2 ayrıca sadece pazarlama sonrası ortamda gözlemlenen önemli advers reaksiyonları içermekte olup, dolayısıyla sıklık ve NCI-CTCAE derecesi bilinmemektedir. Bu nedenle klinik öneme sahip söz konusu reaksiyonlar Tablo 2’ye “Sıklığı Bilinmiyor” sütununda yer alacak şekilde dahil edilmiştir.
a. Sözcükler, tek bir durum veya MedDRA’da (Ruhsatlandırma Faaliyetlerine yönelik Tıp Sözlüğü) tercih edilen bir sözcükten ziyade, bir olaylar grubunu temsil etmektedir. Söz konusu tıbbi terimler grubu, altta yatan aynı patofizyolojiyle (örn. serebrovasküler olaylar, miyokard infarktüsünü, geçici iskemik atakları ve diğer arteriyel tromboembolik reaksiyonları içeren arteriyel tromboembolik reaksiyonlar) ilgili olabilir. b Daha fazla bilgi için aşağıdaki “Belirli, ciddi advers ilaç reaksiyonlarıyla ilgili ilave bilgiler” başlıklı bölüme başvurunuz.
c
d
Daha fazla bilgi için Tablo 3, ‘Pazarlama sonrası bildirilen advers reaksiyonlar’ kısmına bakınız. Rekto-vajinal fistül, GI-vajinal fistül kategorisinde en sık rastlanan fistül türüdür.
Belirli, ciddi advers ilaç reaksiyonlarıyla ilgili ilave bilgiler:
Gastrointestinal (GI) Perforasyon ve Fistül (bkz. Bölüm 4.4)
Bevacizumab, ciddi gastrointestinal perforasyon vakaları ile ilişkilendirilmiştir.
Klinik çalışmalarda gastrointestinal perforasyonlar, non-skuamoz küçük hücreli dışı akciğer kanseri için tedavi alan hastalarda %1’den düşük; metastatik meme kanseri için tedavi alan hastalarda %1,3’e kadar görülme oranıyla; metastatik renal hücre kanserli, yeni teşhis koyulmuş glioblastomlu veya over kanserli hastalarda %2’ye kadar; metastatik kolorektal kanserli hastalarda ise (gastrointestinal fistüller ve apseler dahil) %2,7’ye kadar görülme oranıyla rapor edilmiştir.
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri olan hastalarda yapılan bir klinik çalışmada (GOG-0240 çalışması) bevacizumab uygulanan hastaların %3,2’sinde (tümü pelvik radyasyon hikayesine sahip olan) GI perforasyonları (tüm derecelerden) bildirilmiştir.
Bu reaksiyonlar, tedavisiz düzelen ve direkt abdominal röntgende görünen serbest gazdan, abdominal apse ve ölümle sonuçlanan intestinal perforasyona kadar, farklı tip ve şiddette ortaya çıkmıştır. Bazı vakalarda, gastrik ülser hastalığı, tümör nekrozu, divertikülit veya kemoterapiyle ilişkili kolitten kaynaklanan altta yatan intraabdominal enflamasyon vardır.
Ölümle sonuçlanma, gastrointestinal perforasyonlara bağlı ciddi vakaların yaklaşık olarak üçte birinde raporlanmıştır, bu da tüm bevacizumab hastalarının %0,2 – %1’ine tekabül etmektedir.
Bevacizumab klinik çalışmalarında, metastatik kolon kanseri ve over kanseri olan hastalarda gastrointestinal fistüllerin (tüm derecelerden) görülme insidansının %2’ye kadar çıkabildiği görülürken, diğer kanser tiplerindeki hastalarda yaygınlığın daha az olduğu görülmüştür.
15
GI – Vajinal Fistüller (GOG-0240 Çalışması)
Persistan, rekürren ve metastatik serviks kanseri hastalarıyla yapılan bir çalışmada, tümü pelvik radyasyon hikayesine sahip olan hastalarda, GI-vajinal fistül görülme insidansı bevacizumab’la tedavi edilen hastalarda %8,3 iken, kontrol grubunda %0,9 olarak ölçülmüştür. Bevacizumab + kemoterapiyle tedavi edilen hastalardan radyasyon öyküsü olanlarda GI-vajinal fistül rekürren sıklığı (%16,7), radyasyon öyküsü olmayan ve/veya tekrarlayan radyasyon öyküsü olmayanlara göre (%3,6) daha fazla olarak ölçülmüştür. Sadece kemoterapi alan kontrol grubunda ise karşılık gelen sıklıklar sırasıyla %1,1 ve %0,8’dir. GI-vajinal fistül gelişimi olan hastalar aynı zamanda bağırsak tıkanıklıkları yaşayabilir ve yönlendirici ostomiler için cerrahi müdahale gerekebilir.
Gastrointestinal olmayan fistüller (bkz. Bölüm 4.4)
Bevacizumab kullanımı, ölümle sonuçlanan reaksiyonlar dahil ciddi fistül vakalarıyla ilişkilendirilmiştir.
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri hastalarıyla yapılan bir çalışmada (GOG-0240), bevacizumab hastalarının %1,8’inde ve kontrol grubu hastaların %1,4’ünde gastrointestinal olmayan, vajinal, veziküler veya kadın genital sistemi fistülleri geliştiği rapor edilmiştir.
Ayrıca, çeşitli endikasyonlarda, gastrointestinal yoldan başka vücut alanlarını (örn. bronkoplevral, biliyer) kapsayan fistüllere ait yaygın olmayan (≥ %0,1 ile < %1) raporlar gözlenmiştir. Fistüller pazarlama sonrası deneyimlerde de bildirilmiştir.
Reaksiyonlar, tedavi sırasında bevacizumab’a başlanmasından sonra bir hafta ile 1 yıldan uzun süre arasında değişen çeşitli zaman noktalarında rapor edilmiştir; çoğu reaksiyon tedavinin ilk 6 ayı içinde meydana gelmiştir.
Yara İyileşmesi (bkz. Bölüm 4.4)
Bevacizumab yara iyileşmesini olumsuz etkileyebileceğinden, bevacizumab tedavisine başlamadan önceki 28 gün içinde büyük cerrahi müdahale geçiren hastalar Faz III çalışmalara katılımın dışında tutulmuştur.
Metastatik kolon veya rektum kanseri klinik çalışmaları arasında, bevacizumab tedavisine başlamadan önceki 28 – 60 gün içinde büyük cerrahi müdahale geçiren hastalarda, ameliyat sonrası kanama veya yara iyileşme komplikasyonlarında yüksek risk gözlenmemiştir. Hasta büyük cerrahi müdahale geçirdiğinde bevacizumab tedavisi almaktaysa, büyük cerrahi müdahale sonrası 60 gün içinde meydana gelen ameliyat sonrası, kanama veya yara iyileşme komplikasyonları gözlenmiştir. Görülme oranı %10 (4/40) ile %20 (3/15) arasında değişmiştir.
Bazı vakalarda ölümle sonuçlanan, anastomotik komplikasyonları da içeren ciddi yara iyileşmesi komplikasyonları bildirilmiştir.
Lokal olarak tekrarlayan ve metastatik meme kanseri çalışmalarında, kontrol kolundaki hastaların %0,9’una karşılık bevacizumab alan hastaların %1,1’inde, 3-5. derece yara iyileşmesi komplikasyonları gözlemlenmiştir (NCI-CTCAE v.3).
16
Over kanseri klinik çalışmalarında, kontrol kolundaki hastaların %0,1’ine karşılık bevacizumab kolundaki hastaların en çok %1,8’inde 3-5. derece yara iyileşmesi komplikasyonları gözlemlenmiştir (NCI-CTCAE v.3).
Hipertansiyon (bkz. Bölüm 4.4)
Bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda %42,1’e kadar yükselen bir hipertansiyon insidansı (tüm dereceler) gözlenmiş, bu oran karşılaştırma kolunda en çok %14 olmuştur. Yapılan klinik çalışmalarda NCI-CTC 3 ve 4. derece hipertansiyonun genel görülme oranı bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda %0,4 – %17,9 aralığında yer almıştır. Bevacizumab ile tedavi edilen hastaların %1 kadarında 4. derece hipertansiyon (hipertansif kriz) ortaya çıkmış, bu oran aynı kemoterapiyi tek başına alan hastalarda en çok %0,2 olmuştur.
JO25567 çalışmasında tek başına erlotinib ile tedavi edilen hastaların %14,3’üne kıyasla, EGFR aktive edici mutasyonları bulunan non-skuamöz küçük hücreli dışı kanserinin birinci basamak tedavisi olarak erlotinib ile birlikte bevacizumab alan hastaların %77,3’ünde, tüm dereceli hipertansiyon gözlemlenmiştir. Derece 3 hipertansiyon görülme oranı, erlotinib ile birlikte bevacizumab tedavisi gören hastalarda %60, tek başına erlotinib ile tedavi edilen hastalarda ise %11,7 olmuştur. Derece 4 veya 5 hipertansiyon olayları görülmemiştir.
Hipertansiyon, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, diüretikler ve kalsiyum kanal blokerleri gibi oral anti-hipertansiflerle genel olarak yeterince kontrol edilmiştir. Nadiren bevacizumab tedavisinin kesilmesi veya hastaneye yatırmayla sonuçlanmıştır.
Çok nadir hipertansif ensefalopati rapor edilmiş, bunların bir kısmı ölümcül olmuştur.
Bevacizumab ile ilişkili hipertansiyon riski, hastaların başlangıç özellikleri, altta yatan hastalıkları veya konkomitan tedaviyle ilişkili değildir.
Posterior geri dönüşümlü ensefalopati sendromu (PRES) (bkz. Bölüm 4.4)
Bevacizumab ile tedavi edilmiş ve nadir bir nörolojik bozukluk olan PRES ile tutarlı belirti ve semptomlar gösteren hastalara ait az sayıda rapor bulunmaktadır. Belirtiler aşağıdakileri içerebilir: hipertansiyon ile bağlantılı olan veya olmayan nöbet, baş ağrısı, mental durum değişikliği, görme bozukluğu veya kortikal körlük. PRES’in klinik belirtileri genellikle non-spesifiktir, bu nedenle PRES teşhisi için beyin görüntülemesi, tercihen manyetik rezonans görüntülemesi (MRI) gerekir.
PRES gelişen hastalarda, bevacizumab tedavisinin kesilmesine ek olarak, hipertansiyonun kontrolü de dahil olmak üzere (eğer kontrol altına alınamayan, ciddi hipertansiyon ise) semptomların erken tanısıyla birlikte spesifik semptomların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi önerilmektedir. Tedavinin kesilmesinin ardından, bazı hastalarda nörolojik sekeller gözlense de semptomlar genellikle birkaç gün içinde geçer veya iyileşir. PRES geçiren hastalarda tekrar bevacizumab tedavisi başlatılmasının güvenliliği bilinmemektedir.
Klinik çalışmalarda, 8 PRES vakası rapor edilmiştir. Bu 8 vakadan 2’si MRI ile radyolojik olarak teyid edilmemiştir.
17
Proteinüri (bkz. Bölüm 4.4)
Klinik çalışmalarda, bevacizumab alan hastaların %0,7 – %54,7’si aralığında proteinüri rapor edilmiştir.
Proteinürinin şiddeti, büyük çoğunluğu 1. derece proteinüri olmak üzere, klinik olarak asemptomatik, geçici, eser miktarda proteinüri ile nefrotik sendrom aralığında yer almıştır. (NCI-CTCAE v.3). 3. derece proteinüri, tedavi edilen hastaların en çok %10,9’unda rapor edilmiştir. 4. Derece proteinüri (nefrotik sendrom), tedavi edilen hastaların en çok %1,4’ünde rapor edilmiştir.
MVASİ® tedavisine başlamadan önce proteinüri testi yapılması önerilir. Çoğu klinik çalışmada ≥ 2 g/24 saatlik idrar protein düzeyleri < 2 g/24 saat olacak şekilde düzelene kadar Bevacizumabın durdurulmasına neden olmuştur.
Kanama (bkz. Bölüm 4.4)
Tüm endikasyonlara yönelik yapılan klinik çalışmalarda, NCI-CTCAE v.3 3.-5. derece kanama reaksiyonlarının genel görülme oranı bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda %0,4 – %6,9 aralığında yer almış, kemoterapi kontrol grubundaki hastalarda ise bu oran en fazla %0- %4,5 olmuştur.
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri hastalarıyla yapılan bir çalışmada (çalışma GOG-0240), 3-5. derece kanama reaksiyonlarının bevacizumab ile kombine olarak paklitaksel ve topotekan kullanılan hastalarda %8,3’e kadar görülürken, paklitaksel ve topotekan kullanılan hastalarda %4,6’ya kadar görüldüğü rapor edilmiştir.
Bevacizumab klinik çalışmalarında gözlenen kanama reaksiyonları daha çok tümörle ilişkili kanamalar (aşağıda verilmiştir) ve minör mükokütanöz kanamalar olmuştur (örn. epistaksis).
Tümörle ilişkili kanama (bkz. Bölüm 4.4)
Özellikle küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) hastalarında yapılan çalışmalarda majör veya ağır pulmoner kanama/kan tükürme gözlemlenmiştir. Olası risk faktörleri, skuamöz hücre histolojisi, antiromatik/antienflamatuar ilaçlar, antikoagülan tedavisi, radyoterapi görmüş olmak, bevacizumab tedavisi, ateroskleroz öyküsü, merkezi tümör lokasyonu ve tedavi öncesi veya sırasında tümör kavitasyonunu içermektedir. Kanama ile belirgin bir istatistiksel korelasyon gösteren değişkenler, bevacizumab tedavisi ve skuamöz hücre histolojisidir. Bilinen skuamöz hücre histolojisi veya karışık hücre tipinde predominant skuamöz hücre histolojisi bulunan KHDAK hastaları, müteakip faz III çalışmaların dışında bırakılırken, bilinmeyen tümör histolojisi bulunan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir.
Predominant skuamöz histolojinin dışarıda bırakıldığı KHDAK hastalarında, tüm derecelerdeki reaksiyonlar, kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda görülen %5’e karşılık, Bevacizumabın kemoterapi ile kombine tedavisinde %9,3’e varan sıklıkta görülmüştür. 3 – 5. derece reaksiyonlar, yalnızca kemoterapi ile tedavi edilen hastalarda < %1 oranında görülmelerine karşılık, bevacizumab artı kemoterapi tedavisinde %2,3’e varan oranlarda gözlemlenmiştir (NCI-CTCAE v.3). Majör veya ağır pulmoner kanama/kan tükürme aniden oluşabilir ve ciddi pulmoner kanamaların üçte ikisine yakını ölümle sonuçlanmıştır.
18
Rektal kanama ve melena gibi gastrointestinal kanamalar kolorektal kanser hastalarında rapor edilmiş ve tümörle ilişkili kanamalar olarak değerlendirilmiştir.
Tümörle ilişkili kanamalar diğer tümör tiplerinde ve yerleşimlerinde de nadiren görülmüş, bunlar arasında SSS metastazı olan hastalarda SSS kanaması vakaları yer almıştır (bkz. Bölüm 4.4).
Bevacizumab tedavisi alan ve önceden tedavi görmemiş SSS metastazlı hastalarda, SSS kanaması insidansı prospektif olarak randomize klinik çalışmalarda değerlendirilmemiştir. Farklı tümör tiplerine sahip hastalarda yapılmış ve tamamlanmış olan 13 randomize klinik çalışmaya ait verilerin açıklayıcı retrospektif analizinde, SSS kanaması, bevacizumab ile tedavi edilen beyin metastazlı 91 hastanın 3’ünde (%3,3) (hepsi 4. derece) görülürken, bevacizumaba maruz kalmayanlarda 96 hastanın 1’inde (%1) (5. derece) görülmüştür. Tedavi edilmiş beyin metastazı olan hastalarda (yaklaşık 800 hasta) yapılan ardışık iki klinik çalışmada interim güvenlilik analizleri sırasında bevacizumab ile tedavi edilmiş 83 hastada (%1,2) bir adet 2. derece SSS kanama vakası raporlanmıştır (NCI-CTCAE v.3).
Relaps glioblastoma hastalarında kafa içi kanama meydana gelebilir. AVF3708g çalışmasında, yalnızca bevacizumab kullanan hasta kolunda (1. derece) SSS kanaması %2,4 (2/84) oranında, bevacizumab artı irinotekan ile tedavi edilen hastalarda (1, 2 ve 4. derece) %3,8 (3/79) oranında raporlanmıştır.
Tüm bevacizumab klinik çalışmaları arasında, bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda %50’ye varan oranda mükokütanöz kanamalar görülmüştür. Bunlar çoğunlukla NCI-CTCAE v.3 1. derece epistaksisler olmuş, 5 dakikadan kısa süren ve tıbbi müdahale gerektirmeden düzelen bu olaylar bevacizumab tedavi rejiminde herhangi bir değişiklik de gerektirmemiştir. Klinik güvenlilik verileri minör mükokütanöz kanamaların (örn. epistaksis) doza bağımlı olabileceği izlenimini vermektedir.
Başka alanlarda da, dişeti kanaması veya vajinal kanama gibi daha az yaygın küçük mükokütanöz kanama reaksiyonları görülmüştür.
Tromboemboli (bkz. Bölüm 4.4)
Arteriyel tromboemboli: Farklı endikasyonlarda bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda, serebrovasküler olaylar, miyokard infarktüsü, geçici iskemik ataklar ve diğer arteriyel tromboembolik reaksiyonlar gibi arteriyel tromboembolik reaksiyonların görülme oranının arttığı gözlenmiştir.
Klinik çalışmalarda, genel görülme oranı bevacizumab içeren kollarda %3,8’e kadar olmuş, kemoterapi kontrol kollarında bu oran en çok %2,1 olmuştur. Kemoterapiyle kombinasyon halinde bevacizumab alan hastaların %0,8’inde ölüm rapor edilmiş, bu oran tek başına kemoterapi alanlarda %0,5 olmuştur. Serebrovasküler olaylar (geçici iskemik ataklar dahil) kontrol grubundaki hastalarda en çok %0,5 iken, bevacizumab ile tedavi edilen hastaların %2,7’sinde rapor edilmiştir: Miyokard infarktüsü, gözlenen kontrol grubundaki hastalardaki %0,7’ye karşın bevacizumab ile tedavi edilenlerin %1,4’ünde rapor edilmiştir.
Bevacizumabı 5-fluorourasil/folinik asit kombinasyon halinde değerlendiren AVF2192g klinik çalışmasına, metastatik kolorektal kanserli olup irinotekan ile tedavi adayı olmayan hastalar dahil edilmiştir. Bu çalışmada, arteriyel tromboembolik reaksiyonlar kemoterapi
19
kontrol grubundaki %5,8’e (6/104) karşın bevacizumab alan hastaların %11’inde (11/100) gözlenmiştir.
Venöz tromboemboli: Klinik çalışmalarda venöz tromboembolik reaksiyon insidansı, tek başına kemoterapi alan kontrol grubuna kıyasla bevacizumab ile kemoterapi kombinasyonu alan hastalarda benzer görülmüştür. Venöz tromboembolik reaksiyonlar arasında derin ven trombozu, pulmoner embolizm ve tromboflebit bulunmaktadır.
Tüm endikasyonlara yönelik yapılan klinik çalışmalarda, venöz tromboembolik reaksiyonların genel görülme oranı kemoterapi kontrol kollarındaki %3,2 – %15,6 aralığına karşın bevacizumab içeren kollarda %2,8 – %17,3 aralığında yer almıştır.
Derece 3-5 (NCI-CTCAE v.3) venöz tromboembolik reaksiyonlar kemoterapi ve bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda %7,8’e varan oranda raporlanmasına karşın sadece kemoterapi alan hastalarda %4,9’a varan oranda raporlanmıştır (persistan rekürren, veya metastatik serviks kanseri dışındaki endikasyonlar arasında).
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri olan hastalarda yapılan bir klinik çalışmada (GOG-0240 çalışması), bevacizumab ile kombine halde paklitaksel ve sisplatin uygulanan hastalarda %15,6’ya karşılık, tek başına paklitaksel ve sisplatin uygulanan hastaların %7’sinde derece 3-5 venöz tromboembolik olaylar bildirilmiştir.
Venöz tromboembolik reaksiyon yaşayan hastalarda nüksetme riski kemoterapi rejimleriyle kombinasyon halinde bevacizumab aldıklarında tek başına kemoterapiye göre daha yüksek olabilir.
Konjestif kalp yetmezliği (KKY)
Bevacizumab ile yapılan klinik çalışmalarda, konjestif kalp yetmezliği (KKY), metastatik meme kanseri olan hastalarda ağırlıklı olmak üzere, o tarihe kadar çalışılan tüm kanser endikasyonlarında gözlenmiştir. Metastatik meme kanserli hastalarda yapılan dört adet faz III klinik çalışmada (AVF2119g, E2100, BO17708 ve AVF3694g), 3. derece (NCI-CTCAE v.3) veya üzerinde KKY, kemoterapi ile kombine bevacizumab tedavisi gören hastaların en çok %3,5’inde görülürken bu oran kontrol kollarındaki hastaların en çok %0,9’unda rapor edilmiştir. AVF3694g çalışmasında bevacizumab ile birlikte antrasiklin kullanan hastalarda, 3. Derece veya üzerinde KKY insidansları metastatik meme kanserinde yapılan diğer
çalışmaların
antrasiklin + bevacizumab kolunda %2,9 ve antrasiklin + plasebo kolunda %0. Buna ek
antrasiklin + bevacizumab (%6,2) ve antrasiklin + plasebo (%6) kollarında benzerdir.
Metastatik meme kanseri çalışmaları sırasında KKY gelişen hastaların çoğu, uygun tıbbi tedavinin ardından semptomlarda ve/veya sol ventriküler fonksiyonda iyileşme göstermiştir.
Bevacizumab üzerine klinik çalışmaların çoğuna, önceden NYHA (New York Kalp Derneği) Evre II-IV KKY’si olan hastalar dahil edilmemiştir, bu nedenle bu popülasyonda KKY riskiyle ilgili bir bilgi yoktur.
Önceden antrasiklin maruziyeti ve/veya önceden göğüs duvarına radyasyon, KKY geliştirme açısından olası risk faktörleri olabilir.
20
Bir klinik çalışmada, 300 mg/m2’den yüksek kümülatif doksorubisin dozu ile birlikte bevacizumab kullanan difüz büyük B hücreli lenfoma hastalarında, KKY insidansında artış gözlenmiştir. Bu faz III klinik çalışma, rituksimab/siklofosfamid/doksorubisin/vinkristin /prednison (R-CHOP) artı bevacizumab ile bevacizumab olmaksızın R-CHOP tedavilerini karşılaştırmaktadır. Her iki kolda, KKY insidansları daha önce doksorubisin tedavisi ile gözlenenin üzerinde olmakla birlikte, bu oran R-CHOP artı bevacizumab kolunda daha yüksektir. Bu sonuçlar, uygun kardiyak değerlendirmelerle elde edilmiş yakın klinik gözlemlerin, bevacizumab ile kombine olarak 300 mg/m2’den daha fazla kumulatif doksorubisine maruz kalan hastalarda göz önüne alınması gerektiğini işaret eder.
Hipersensitivite reaksiyonları (anafilaktik şok dahil), infüzyon reaksiyonları (bkz. Bölüm 4.4 ve Pazarlama sonrası deneyim)
Bazı klinik çalışmalarda, kemoterapi ile kombine olarak bevacizumab alan hastalarda anafilaktik ve anafilaktoid-türdeki reaksiyonlar, sadece kemoterapi alan hastalardan daha sık raporlanmıştır. Bevacizumab klinik çalışmalarında bu reaksiyonların insidansı yaygındır (bevacizumab ile tedavi edilen hastaların %5’ine kadar).
Enfeksiyonlar
Persistan, rekürren veya metastatik serviks kanseri olan hastalarda yapılan bir klinik çalışmada (GOG-0240 çalışması), bevacizumab ile kombine halde paklitaksel ve topotekan uygulanan hastalarda %24’e karşılık, tek başına paklitaksel ve topotekan uygulanan hastaların %13’ünde derece 3-5 enfeksiyonlar bildirilmiştir.
Over Yetmezliği/Fertilite (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6)
Kolon kanseri hastalarının adjuvan tedavisinde Bevacizumabın kullanıldığı NSABP C-08 faz III çalışmasında, 3 ay veya daha uzun süren amenore, FSH seviyesinin ≥ 30 mIU/mL olması ve serum β-HCG gebelik testinin negatif olması olarak tanımlanan yeni over yetmezliği vaka insidansı 295 adet premenopozal kadın hastada değerlendirilmiştir. Yeni over yetmezliği vakası, mFOLFOX-6 + bevacizumab alan hastalarda %39 iken, mFOLFOX-6 grubunda %2,6
değerlendirilebilen kadınların %86,2’sinde over fonksiyonları düzelmiştir. Bevacizumab tedavisinin fertilite üzerine uzun süreli etkileri bilinmemektedir.
Laboratuvar Anormallikleri
Düşük nötrofil sayımı, düşük lökosit sayımı ve idrarda protein varlığı MVASİ®tedavisiyle ilişkilendirilebilir.
Klinik çalışmalarda, kontrol grubundaki hastalara kıyasla bevacizumab ile tedavi edilen hastalarda daha yüksek görülme oranıyla (≥ %2) aşağıdaki 3. ve 4. derece (NCI-CTCAE v.3) laboratuvar anormallikleri görülmüştür: Hiperglisemi, düşük hemoglobin, hipokalemi, hiponatremi, düşük lökosit sayımı, uzamış protrombin zamanı, uluslararası normalize edilmiş oran (INR).
Klinik çalışmalarda, bevacizumab kullanımıyla bağlantılı olarak serum kreatinin düzeylerinde proteinüriyle birlikte/birlikte olmayan kısa süreli artışlar (başlangıç seviyesinin 1,5 – 1,9 katı
21
arasında seyreden) gözlemlenmiştir. Serum kreatinin düzeylerinde gözlemlenen artış, hastalarda bevacizumab tedavisine bağlı ortaya çıkan renal bozukluğun klinik göstergesi olarak ilişkilendirilmemiştir.
Pazarlama sonrası deneyim
Tablo 3: Pazarlama sonrası bildirilen advers reaksiyonlar
Sistem organ sınıfı (SOC)
Reaksiyonlar (sıklık*)
Genellikle
komplikasyonlarına,
gastrointestinal perforasyona ve fistül oluşmasına (seyrek) sekonder olarak, nekrotizan fasit (bkz. Bölüm 4.4).
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Hipersensitivite reaksiyonları ve infüzyon reaksiyonları (yaygın) Birlikte görülmesi olası belirtiler: dispne/nefes
almada
sıcak
basması
(flushing)/kızarıklık/döküntü,
hipotansiyon
hipertansiyon, oksijen desatürasyonu, göğüs ağrısı, rigor
Hipersensitivite reaksiyonları, infüzyon reaksiyonları).
Anafilaktik şok (seyrek) (bkz. Bölüm 4.4)
Sinir sistemi hastalıkları
Hipertansif ensefalopati (çok seyrek) (bkz. Bölüm 4.4. ve Bölüm 4.8)
Posterior Geri Dönüşümlü Ensefalopati Sendromu (PRES) (seyrek) (bkz. Bölüm 4.4)
Vasküler hastalıklar
Renal Trombotik Mikroanjiyopati, beraberinde sunitinib kullanımı olsun veya olmasın klinik olarak proteinüri şeklinde kendini belli etmektedir (sıklığı bilinmiyor). Proteinüri ile ilgili daha fazla bilgi için Bölüm 4.4 ve Bölüm 4.8’deki Proteinüri kısmına bakınız
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar
Nazal septum perforasyonu (sıklık bilinmiyor) Pulmoner hipertansiyon (sıklık bilinmiyor) Disfoni (yaygın)
Gastrointestinal hastalıkları
Gastrointestinal ülser (sıklık bilinmiyor)
Hepato-bilier hastalıkları
Safra kesesi perforasyonu (sıklık bilinmiyor)
bağ
doku ve kemik hastalıkları
Bevacizumab ile tedavi edilen kanser hastalarında çene osteonekrozu vakaları bildirilmiştir; vakaların çoğu daha önceden veya eşzamalı olarak intravenöz bifosfonat tedavisi almışlardır ve/veya invaziv dental işlemler gerektiren dental hastalık hikayesine sahiptir ve bu
risk
faktörleridir (ayrıca Bölüm 4.4’e bakınız).
Bevacizumab ile tedavi edilen pediyatrik hastalarda mandibular olmayan osteonekrozlar gözlenmiştir (bkz. Bölüm 4.8).
Konjenital ve kalıtımsal / genetik hastalıklar
Bevacizumabın tek başına veya embriyotoksik olduğu bilinen bir kemoterapötikle kombine halde uygulandığı kadınlarda fötal anomaliler görülmüştür (bkz. Bölüm 4.6).
* Eğer belirtilmişse, sıklık klinik çalışma verilerinden elde edilmiştir.
22
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Geriyatrik popülasyon:
Randomize klinik çalışmalarda, bevacizumab ile tedavi edilen > 65 yaş hastalarda, serebrovasküler olaylar, geçici iskemik ataklar ve miyokard infarktüsü gibi arteriyel tromboembolik reaksiyonlar geliştirme riskinin arttığı düşünülmüştür. 65 yaş üzeri hastalarda daha yüksek sıklıkta görülen diğer reaksiyonlar; 3-4. derece lökopeni ve trombositopeni (NCI-CTCAE v.3) ve tüm derecelerde nötropeni, diyare, bulantı, baş ağrısı ve bitkinliktir. Bir klinik çalışmada ≥ 3 Derece hipertansiyon insidansı, genç yaştaki gruba (< 65 yaş) kıyasla > 65 yaş hastalarda iki kat daha fazla olmuştur. Ayrıca platine dirençli, rekürran over kanseri görülen hastalarla yapılan bir çalışmada, alopesi, mukozal enflamasyon, periferik duyusal nöropati, proteinüri ve hipertansiyon bildirilmiş ve bunlar bevacizumab uygulanan 65 yaşın altındaki hastalarla karşılaştırıldığında 65 yaş veya üzerinde bevacizumab uygulanan hastalar için kemoterapi + bevacizumab kolunda en az %5 daha yüksek oranda meydana gelmiştir.
Bevacizumab ile tedavi edilen 65 yaş üzeri hastalarda gastrointestinal perforasyon, yara iyileşme komplikasyonları, proteinüri, konjestif kalp yetmezliği ve kanama gibi diğer reaksiyonların görülme oranında, bevacizumab ile tedavi edilen ≤ 65 yaşındakilere kıyasla hiçbir artış gözlenmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Bevacizumabın 18 yaş altındaki çocuklarda güvenliliği ve etkililiği saptanmamıştır.
Bevacizumabın eş zamanlı ve adjuvan temozolomid ile postoperatif radyoterapiye (RT) eklendiği yeni tanı konmuş supratentorial, infratentorial, serebellar veya pedinküler yüksek dereceli gliomalı pediyatrik hastalarda yapılan BO25041 kodlu çalışmada güvenlilik profili, bevacizumab ile tedavi edilen erişkinlerde diğer tümör tiplerinde gözlemlenenlere karşılaştırılabilir olarak gözlemlenmiştir.
Metastatik rabdomiyosarkomanın ve rabdomiyosarkoma dışı yumuşak doku sarkomasında standart bevacizumab tedavisinin uygulandığı BO20924 kodlu çalışmada, bevacizumabın çocuklardaki güvenlilik profili, yetişkinlerdeki ile karşılaştırılabilir olarak gözlemlenmiştir.
MVASİ® 18 yaşın altındaki hastalarda kullanım için onaylı değildir. Yayınlanmış literatür raporlarında, bevacizumab’la tedavi edilmiş 18 yaş altındaki hastalarda mandibular olmayan osteonekroz vakaları gözlemlendiği bildirilmiştir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr: e-posta: tufam@titck.gov.tr, tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
23
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
İnsanlarda test edilmiş olan en yüksek doz (iki haftada bir 20 mg/kg vücut ağırlığı, intravenöz) birkaç hastada görülen şiddetli migren ile ilişkilendirilmiştir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: Antineoplastik ve immünomodulatör ajanlar, antineoplastik ajanlar, monoklonal antikorlar ve antikor ilaç konjugatları. MVASİ® bir biyobenzer üründür.
ATC kodu: L01FG01
Etki mekanizması
Bevacizumabın, vaskülojenezin ve anjiogenezin temel etkeni olan insan vasküler endotelyal büyüme faktörüne (VEGF) olarak bağlanır ve VEGF’nin, endotelyal hücreleri yüzeyindeki Flt-1(VEGFR-1) ve KDR (VEGFR-2) reseptörlerine bağlanmasını inhibe eder. VEGF’nin biyolojik aktivitesini nötralize edilmesi tümör damarlanmalarını geri döndürür, kalan tümör damarlarını normalleştirir ve yeni tümör damarlanmalarının oluşumunu önler. Böylece dolaylı olarak tümör büyümesi engellenir.
Farmakodinamik etkiler
Bevacizumab veya bevacizumabın parenteral murin antikorlarının immün sistemi baskılanmış fare ksenotransplant kanser modellerine uygulanması, kolon, meme, pankreas ve prostat kanserleri dahil olmak üzere insan kanserlerinde yaygın bir anti-tümör aktiviteyi meydana getirmiştir. Metastatik hastalığın ilerlemesi inhibe edilmiş ve mikrovasküler geçirgenlik azaltılmıştır.
Klinik etkililik ve güvenlilik
Metastatik kolorektal kanser (mKRK)
Önerilen bevacizumab (5 mg/kg vücut ağırlığı, iki haftada bir) dozunun güvenliliği ve etkililiği metastatik kolon veya rektum karsinomları üzerinde yapılan üç randomize, aktif-kontrollü klinik çalışmada, fluoropirimidin bazlı birinci basamak tedavisi ile kombine olarak incelenmiştir. Bevacizumab iki kemoterapi rejimi ile kombine edilmiştir:
AVF2107g: Her bir 6 haftalık siklusun toplam dört haftası için haftada bir irinotekan/bolus 5-fluorourasil/folinik asit (IFL) programı (Saltz rejimi).
AVF0780g: Her bir 8 haftalık siklusun toplam 6 haftası için haftası için bolus 5-fluorourasil/folinik asit (5-FU/FA) programı (Roswell Park rejimi).
AVF2192g: Birinci basamak irinotekan tedavisi için uygun olmayan hastalarda, her bir
8 haftalık siklusun toplam 6 haftası için bolus 5-fluorourasil/folinik asit (5-FU/FA) programı (Roswell Park rejimi).
24
mKRK hastalarında bevacizumab ile üç ek çalışma yürütülmüştür: Birinci basamak (NO16966), daha önce bevacizumab kullanmamış ikinci basamak (E3200) ve bevacizumab ile birinci basamak tedavisi sırasında progresyon görülmüş ikinci basamak tedavide (ML18147). Bu çalışmalarda bevacizumab, FOLFOX-4 (5-FU/LV/oksaliplatin), XELOX (kapesitabin/oksaliplatin) ve floropirimidin/irinotekan ve floropirimidin/oksaliplatin ile kombinasyon halinde aşağıdaki dozlarda uygulanmıştır:
NO16966: Oral kapesitabin ve intravenöz oksaliplatin (XELOX) ile kombinasyon halinde 3 haftada bir 7,5 mg/kg bevacizumab veya lökoverin artı 5-fluorourasil bolus ve
ardından
kombinasyon halinde 2 haftada bir 5 mg/kg bevacizumab.
E3200: Lökoverin ve 5-fluorourasil bolus ve ardından intravenöz oksaliplatinli
5-fluorourasil infüzyonu (FOLFOX-4) ile kombinasyon halinde 2 haftada bir 10 mg/kg
bevacizumab.
ML18147: Bevacizumab ile birinci basamak tedavisi sırasında progresyon görülmüş
hastalarda, floropirimidin/irinotekan veya floropirimidin/oksaliplatinle kombinasyon halinde 2 haftada bir 5 mg/kg veya 3 haftada bir 7,5 mg/kg bevacizumab. İrinotekan veya oksaliplatin içeren tedavi rejimi birinci basamaktaki oksaliplatin veya irinotekan kullanımına göre değiştirilmiştir.
AVF2107g
Metastatik kolon veya rektum kanserlerinin birinci basamak tedavisinde, bevacizumab-IFL kombinasyonunun değerlendirildiği randomize, çift kör, aktif kontrollü bir faz III çalışmadır. 813 hasta, IFL + plasebo (Kol 1) veya IFL + bevacizumab (5 mg/kg, her iki haftada bir, Kol 2) alanlar olmak üzere randomize edilmiştir. 110 hastanın yer aldığı 3’üncü bir gruba bolus 5-FU/FA + bevacizumab (Kol 3) verilmiştir. Önceden belirlenmiş olan bevacizumabın IFL rejimi ile birlikte olan güvenliliği saptanıp, kabul edilebilir bulunduğunda Kol 3’e hasta alımı durdurulmuştur. Tüm tedavilere hastalık progresyonuna kadar devam edilmiştir. Genel yaş ortalaması 59,4 olup, ECOG performans değeri hastaların %56,6’sında 0, %43’ünde 1, %0,4’ünde 2’dir. Hastaların %15,5’i önceden radyoterapi almış ve %28,4’ü daha önce kemoterapi almıştır.
Çalışmanın öncelikli etkililik parametresi genel sağkalım olmuştur. Bevacizumabın IFL’ye eklenmesi genel sağkalım, progresyonsuz sağkalım ve genel yanıt oranında istatistiksel açıdan anlamlı bir artışla sonuçlanmıştır (ayrıntılar için bkz. Tablo 4). Bevacizumabın klinik faydası, sağkalım ile ölçüldüğü gibi, yaş, cinsiyet, performans durumu, primer tümörün yeri, tutulan organ sayısı ve metastatik hastalığın süresi ile tanımlananlar dahil, önceden belirtilen tüm hasta alt gruplarında görülmüştür.
Bevacizumabın IFL-kemoterapisi ile kombinasyon halindeki etkililik sonuçları Tablo 4’te sunulmaktadır.
25
Tablo 4: AVF2107g Çalışmasına Yönelik Etkililik Sonuçları
Kol 1
IFL + Plasebo
Hasta sayısı
Genel sağkalım
Medyan (ay)
%95 Güven Aralığı
Risk oranıb
0,66
(p değeri = 0,00004)
Progresyonsuz sağkalım
Medyan (ay)
Risk oranı
0,54
(p-değeri < 0,0001)
Genel yanıt oranı
Oran (yüzde)
a
b
Her iki haftada bir 5 mg/kg.
Kontrol koluna kıyasla.
Kol 3’ün sonlandırılmasından önce bu kola (5-FU/FA + bevacizumab) randomize edilen 110 hasta arasında, medyan genel sağkalım 18,3 ay ve medyan progresyonsuz sağkalım 8,8 ay olmuştur.
AVF2192g
Birinci basamak irinotekan tedavisi için uygun olmayan hastalarda, metastatik kolorektal kanserin birinci basamak tedavisinde 5-FU/FA ile bevacizumab kombinasyonunun değerlendirildiği randomize, çift kör, aktif kontrollü, bir faz II çalışmadır. 105 hasta 5-FU/FA + plasebo koluna ve 104 hasta 5-FU/FA + bevacizumab (her iki haftada bir 5 mg/kg) koluna randomize edilmiştir. Tüm tedavilere altta yatan hastalığın ilerlemesine kadar devam edilmiştir. 5-FU/FA’ya her iki haftada bir 5 mg/kg bevacizumab ilave edilmesi, yalnızca 5-FU/FA kemoterapisine kıyasla daha yüksek objektif yanıt oranı, belirgin olarak daha uzun progresyonsuz sağkalım ve daha uzun sağkalım eğilimi ile sonuçlanmıştır.
AVF0780g
Metastatik kolorektal kanserin birinci basamak tedavisinde bevacizumabı 5-FU/FA ile kombinasyon halinde değerlendiren randomize, aktif kontrollü, açık etiketli AVF0780g faz II klinik çalışmasında medyan yaş 64 olmuştur. Hastaların %19’u daha önce kemoterapi ve %14’ü ise önceden radyoterapi tedavisi görmüştür. 71 hasta bolus 5-FU/FA veya 5-FU/FA + bevacizumab (iki haftada bir, 5 mg/kg) alacak şekilde randomize edilmiştir. 33 hastadan oluşan bir üçüncü kol bolus 5–FU/FA + bevacizumab (iki haftada bir, 10 mg/kg) almıştır. Hastalar, hastalık progresyonuna dek tedavi edilmiştir. Çalışmanın primer sonlanım noktaları objektif yanıt oranı ve progresyonsuz sağkalım olmuştur. 5-FU/FA iki haftada bir bevacizumab 5 mg/kg’nin eklenmesi, yalnız 5-FU/FA kemoterapisi ile karşılaştırıldığında, daha yüksek objektif yanıt oranlarına, daha uzun progresyonsuz sağkalıma ve daha uzun sağkalım yönünde bir eğilime neden olmuştur (bkz. Tablo 5). Bu etkililik verileri AVF2107g çalışmasından elde edilen veriler ile tutarlılık göstermiştir.
26
Bevacizumabın 5-FU/FA kemoterapisi ile kombinasyon halinde değerlendiren AVF0780g ve AVF2192g çalışmalarına ait etkililik verileri Tablo 5’te özetlenmektedir.
Tablo 5: AVF0780g ve AVF2192g çalışmaları için etkililik sonuçları
5-FU/FA +
bevacizumabb
5-FU/FA + plasebo
5-FU/FA +
bevacizumab
Hasta sayısı
Genel sağkalım
Medyan zaman
(ay)
10,35 – 16,95
Risk
oranıc
Progresyonsuz sağkalım
Medyan
süre (ay)
Genel yanıt oranı
Oran
(yüzde)
%95
güven
aralığı
Yanıt süresi
Medyan zaman
(ay)
25-75
persentil (ay)
5,5 – UD
GA: Güven aralığı
UD: Ulaşılamadı.
a İki haftada bir 5 mg/kg.
b İki haftada bir 10 mg/kg.
c. Kontrol grubuna oranla
NO16966
Bu, 3 haftada bir planına göre uygulanan, oral kapesitabin ve i.v. oksaliplatinle (XELOX) kombinasyon halinde bevacizumab 7,5 mg/kg veya 2 haftada bir planına göre uygulanan, 5-fluorourasil boluslu lökovorin ve ardından iv okzaliplatinli 5-fluorourasil infüzyonu
27
(FOLFOX-4) ile kombinasyon halinde bevacizumab 5 mg/kg’nin incelendiği randomize, çift kör (bevacizumab için) bir faz III klinik çalışmadır. Çalışma iki bölümden oluşmuştur: hastaların iki farklı tedavi grubuna (XELOX ve FOLFOX-4) randomize edildiği başlangıçtaki bir körleştirilmemiş 2 kollu bölüm (I. bölüm) ve hastaların dört tedavi grubuna
FOLFOX-4 + bevacizumab) randomize edildiği, sonraki 2 × 2 faktöriyelli 4 kollu bölüm (II. bölüm). II. bölümde, tedavi ataması bevacizumab açısından çift kör olmuştur.
Çalışmanın II. bölümündeki 4 çalışma kolunun her birine yaklaşık 350 hasta randomize edilmiştir.
Tablo 6: NO16966 çalışmasındaki (mKRK) Tedavi Rejimleri
Tedavi
Başlangıç Dozu
Plan
FOLFOX-4
veya
FOLFOX-4
+
bevacizumab
Oksaliplatin lökovorin5-Fluorourasil
85 mg/m2 IV 2 saat
200 mg/m2 IV 2 saat 400 mg/m2 IV bolus, 600 mg/m2 IV 22 saat
1. günde oksaliplatin
1. ve 2. günde lökoverin 1. ve 2. günün her birinde 5-florourasil IV bolus/infüzyon
Plasebo veya
bevacizumab
2 haftada bir, 1. gün, FOLFOX-4’ten önce
XELOX
veya
XELOX +
bevacizumab
130 mg/m2 IV 2 sa
1.000 mg/m2 oral günde iki kere
1. günde oksaliplatin
2 hafta oral kapesitabin günde iki kere (ardından tedavisiz 1 hafta)
Plasebo veya
bevacizumab
3 haftada bir, 1. gün, XELOX’tan önce
5-Fluorourasil: Lökovorindenhemen sonra IV bolus enjeksiyonu
Çalışmanın primer etkililik parametresi progresyonsuz sağkalım süresi olmuştur. Bu çalışmada, iki primer amaç bulunmaktadır: XELOX’un FOLFOX-4’ten aşağı olmadığını ve FOLFOX-4 veya XELOX kemoterapisiyle kombinasyon halinde bevacizumabın tek başına kemoterapiden üstün olduğunu göstermek. Her iki eş-primer amaç da karşılanmıştır:
Genel karşılaştırmada FOLFOX-4 içeren kollara kıyasla XELOX içeren kolların aşağı olmadığı, protokole uygun seçilebilir popülasyonda progresyonsuz sağkalım ve genel
sağkalım açısından gösterilmiştir.
Genel karşılaştırmada tek başına kemoterapi kollarına karşılık bevacizumab içeren
kolların üstünlüğü, tedavi amaçlı analiz (TAA) popülasyonunda progresyonsuz sağkalım açısından gösterilmiştir (Tablo 7).
‘Tedavi sırasındaki’ yanıt değerlendirmelerine dayanan ikincil progresyonsuz sağkalım analizleri, bevacizumab ile tedavi edilen hastalara yönelik anlamlı oranda üstün ve toplu analizde gözlenen istatistiksel açıdan anlamlı faydayla tutarlı klinik faydayı doğrulamıştır (Tablo 7’de gösterilen alt grup analizleri).
28
Tablo 7: Üstünlük analizine yönelik önemli etkililik sonuçları (TAA popülasyonu, NO16966 Çalışması)
Sonlanım noktası (ay)
FOLFOX-4 veya XELOX +
bevacizumab
(n = 699)
Primer sonlanım noktası
Risk oranı (%97,5 Güven Aralığı)a
İkincil sonlanım noktası
Medyan Progresyonsuz Sağkalım (tedavi sırasında)**
Risk oranı (%97,5 Güven Aralığı)
(Araştırmacı
değerlendirmesi)**
Medyan genel sağkalım*
Risk oranı (%97,5 Güven Aralığı)
*
**
a
31 Ocak 2007 veri kesim tarihindeki genel sağkalım analizi. 31 Ocak 2006 veri kesim tarihindeki primer analiz.
Kontrol grubuna oranla.
FOLFOX tedavi alt gruplarında, medyan progresyonsuz sağkalım plasebo grubunda 8,6 ay ve bevacizumab tedavi grubunda 9,4 ay olmuştur (risk oranı: 0,89, %97,5 GA: [0,73; 1,08]; p-değeri = 0,1871. XELOX tedavi grubunda buna denk gelen değerler 7,4’e karşı 9,3 ay, risk oranı: 0,77, %97,5 GA: [0,63; 0,94]; p-değeri = 0,0026 şeklindedir).
FOLFOX tedavi altgrubunda, medyan genel sağkalım plasebo grubunda 20,3 ay ve bevacizumab tedavi grubunda 21,2 ay olmuştur (risk oranı: 0,94, %97,5 GA = [0,75; 1,16]; p-değeri ise = 0,4937. XELOX tedavi grubunda buna denk gelen değerler 19,2’ye karşı 21,4 ay, risk oranı: 0,84, %97,5 GA: [0,68; 1,04]; p-değeri 0,0698 şeklindedir).
ECOG E3200
Bu, önceden tedavi edilen ileri evre kolorektal kanser hastalarında (ikinci basamak) 2 haftada bir planına göre uygulanan, 5-fluorourasil-lökovorin bolus ve ardından iv oksaliplatinli 5-fluorourasil infüzyonu (FOLFOX-4) ile kombinasyon halinde 10 mg/kg bevacizumabın incelendiği randomize, etkin madde kontrollü, açık etiketli bir faz III çalışmasıdır. Kemoterapi kollarındaki FOLFOX-4 rejiminde, NO16966 Çalışmasına yönelik Tablo 6’da gösterilenlerle aynı dozlar ve plan kullanılmıştır.
Çalışmanın primer etkililik parametresi, randomizasyondan herhangi bir nedenden ölüme kadar geçen süre olarak tanımlanan genel sağkalımdır. Sekiz yüz yirmi dokuz hasta randomize edilmiştir (292 FOLFOX-4, 293 bevacizumab + FOLFOX-4 ve 244 bevacizumab monoterapisi). Bevacizumabın FOLFOX-4’e eklenmesi sağkalımın istatistiksel açıdan anlamlı uzamasıyla sonuçlanmıştır. Progresyonsuz sağkalım ve objektif yanıt oranında istatistiksel açıdan anlamlı iyileşmeler de gözlenmiştir (bkz. Tablo 8).
29
Tablo 8: E3200 Çalışmasına yönelik Etkililik Sonuçları
FOLFOX-4 + bevacizumaba
Hasta Sayısı
Genel Sağkalım
Medyan (ay)
%95 güven aralığı
Risk oranıb
0,751
(p değeri = 0,0012)
Progresyonsuz Sağkalım
Medyan (ay)
Risk oranı
0,518
(p değeri < 0,0001)
Objektif Yanıt Oranı
Oran
a
b
2 haftada bir 10 mg/kg
Kontrol grubuna oranla
FOLFOX-4 ile tedavi edilen hastalara kıyasla bevacizumab monoterapisi alan hastalarda genel sağkalım süresinde anlamlı fark gözlenmemiştir. FOLFOX-4 koluna kıyasla bevacizumab monoterapisi kolunda progresyonsuz sağkalım ve objektif yanıt oranı daha düşüktür.
ML18147
Bu çalışma birinci basamakta bevacizumab içeren tedavi alan ve daha sonra hastalığında ilerleme görülen metastatik kolorektal kanser (mKRK) hastalarında bevacizumabın 2 haftada bir 5 mg/kg veya 3 haftada bir 7,5 mg/kg dozda floropirimidin bazlı kemoterapiyle kombine halde veya floropirimidin bazlı kemoterapinin tek başına kullanıldığı; faz III, randomize, kontrollü, açık-etiketli bir çalışmadır.
Bevacizumab
floropirimidin/oksaliplatin veya floropirimidin/irinotekan bazlı kemoterapi alan ve tedavinin son 3 ay içinde sonlandığı, histolojik olarak metastatik kolorektal kanser olduğu kanıtlanmış ve hastalığında ilerleme görülmüş hastalar randomize (1:1) edilmiştir. Hastalığın ilerlemesine veya kabul edilemez toksisiteye kadar tedavi uygulanmıştır. Çalışmanın primer sonlanım noktası genel sağkalım yani randomizasyondan sonra herhangi bir sebeple ölüme kadar geçen süre olarak belirlenmiştir.
Toplamda 820 hasta randomize edilmiştir. Floropirimidin bazlı kemoterapiye bevacizumabın eklenmesi, ilk basamakta bevacizumab-içeren tedavi alan ve ilerleme görülen metastatik kolorektal kanser hastalarında sağkalım süresini klinik olarak anlamlı bir şekilde uzatmıştır (Tedavi amaçlı analiz (TAA): 819) (bkz. Tablo 9).
30
Tablo 9: ML18147 Çalışmasına Yönelik Etkililik Sonuçları (TAA popülasyonu)
Hasta Sayısı
Genel Sağkalım
Medyan (ay)
Risk oranı (%95 güven aralığı)
0,81 (0,69, 0,94)
(p-değeri = 0,0062)
Progresyonsuz Sağkalım
Medyan (ay)
Risk oranı (%95 güven aralığı)
0,68 (0,59, 0,78)
(p-değeri < 0,0001)
Genel Yanıt Oranı
Analiz edilen hasta sayısı
Oran (yüzde)
Her 2 haftada bir 5,0 mg/kg veya her 3 haftada bir 7,5 mg/kg
Progresyonsuz sağkalım sonuçlarında da klinik olarak anlamlı değişiklikler gözlenmiştir. Genel yanıt oranı iki tedavi kolunda da düşüktür ve farklılık anlamlı değildir.
E3200 çalışmasında 5 mg/kg/hafta’ya denk dozda bevacizumab daha önce bevacizumab kullanmamış hastalarda kullanılırken, ML18147 çalışmasında 2,5 mg/kg/hafta’ya denk dozda bevacizumab daha önce bevacizumabla tedavi edilmiş hasta grubunda kullanılmıştır. Özellikle hasta popülasyonları, daha önce bevacizumab ile tedavi edilip edilmeme durumu ve kemoterapi maruziyetindeki farklar nedeniyle, bu iki çalışmanın etkililik ve güvenlilik verilerinin çapraz karşılaştırması sınırlıdır.
5 mg/kg/hafta ve 2,5 mg/kg/hafta bevacizumab dozları genel sağkalım (risk oranı E3200 için 0,751 ve ML18147 için 0,81) ve progresyonsuz sağkalım (risk oranı E3200 için 0,518 ve ML18147 için 0,68) değerlerinde klinik olarak anlamlı fayda sağlamıştır. Güvenlilik açısından bakıldığında, Derece 3-5 advers etkilerin görülme insidansı E3200 çalışmasında ML18147 çalışmasına oranla daha fazladır.
Serviks Kanseri
GOG-0240
Randomize, dört kollu, çok merkezli bir faz III çalışma olan GOG-0240 çalışmasında; sürekli, tekrarlayan veya metastatik serviks karsinomunun tedavisi için kemoterapi (paklitaksel ve sisplatin veya paklitaksel ve topotekan) ile kombinasyon halinde bevacizumabın etkililiği ve güvenliliği değerlendirilmiştir.
31
Toplam 452 hasta, aşağıdaki tedavilerden birini almak üzere randomize edilmiştir:
3 haftada bir 1. günde 24 saatte IV 135 mg/m2 paklitaksel ve 2. günde IV 50 mg/m2 sisplatin; veya
1. günde 3 saatte IV 175 mg/m2 paklitaksel ve 2. günde IV 50 mg/m2 sisplatin (3 haftada bir); veya
1. günde 3 saatte IV 175 mg/m2 paklitaksel ve 1. günde IV 50 mg/m2 sisplatin (3 haftada bir)
1. günde 24 saatte IV 135 mg/m2 paklitaksel ve 2. günde IV 50 mg/m2 sisplatin artı 2.
günde IV 15 mg/kg bevacizumab (3 haftada bir); veya
1. günde 3 saatte IV 175 mg/m2 paklitaksel ve 2. günde IV 50 mg/m2 sisplatin artı 2.
günde IV 15 mg/kg bevacizumab (3 haftada bir); veya
1. günde 3 saatte IV 175 mg/m2 paklitaksel ve 1. günde IV 50 mg/m2 sisplatin artı 1.
günde IV 15 mg/kg bevacizumab (3 haftada bir)
1. günde 3 saatte 175 mg/m2 paklitaksel ve 1.-3. günlerde 30 dakikada 0,75 mg/m2 topotekan (3 haftada bir)
1. günde 3 saatte 175 mg/m2 paklitaksel ve 1-3. günlerde 30 dakikada 0,75 mg/m2 topotekan artı 1. günde IV 15 mg/kg bevacizumab (3 haftada bir)
Cerrahi ve/veya radyasyon tedavisi ile küratif tedavinin uygun olmadığı, serviksin persistan, rekürren veya metastatik skuamöz hücreli karsinomu, adenoskuamöz karsinomu veya adenokarsinomu olan ve daha önce bevacizumab veya diğer VEGF inhibitörleri veya VEGF reseptöre yönelik ajanlar ile tedavi edilmemiş hastalar çalışmaya uygun bulunmuştur.
Medyan yaş kemoterapi grubunda 46 (20 ila 83) ve kemoterapi + bevacizumab grubunda 48 (22 ila 85) olmuştur (65 yaş üzerindeki hasta oranı kemoterapi ve kemoterapi + bevacizumab kollarında sırasıyla %9,3 ve %7,5’tir ).
Başlangıçta randomize edilen 452 hastanın çoğu beyaz (kemoterapi grubunda %80 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %75,3), skuamöz hücre karsinomlu (kemoterapi grubunda %67,1 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %69,6), persistan/reküren hastalığı bulunan (kemoterapi grubunda %83,6 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %82,8), 1 – 2 metastatik bölgesi olan (kemoterapi grubunda %72 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %76,2), lenf nodu tutulumu gerçekleşmiş (kemoterapi grubunda %50,2 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %56,4) ve platinumsuz süresi ≥ 6 ay olan (kemoterapi grubunda %72,5 ve kemoterapi + bevacizumab grubunda %64,4) hastalardır.
Primer etkililik sonlanım noktası genel sağkalım olmuştur. Sekonder etkililik sonlanım noktaları progresyonsuz sağkalımı ve objektif yanıt oranını içermiştir. Bevacizumab tedavisi ve çalışma tedavisine primer analiz ve takip analizi sonuçları Tablo 10 ve 11’de sunulmaktadır.
32
Tablo 10: Bevacizumab tedavisi ile GOG-0240 çalışmasından etkililik sonuçları
Kemoterapi (n = 225)
Kemoterapi + bevacizumab (n = 227)
Genel Sağkalım(OS)- Primary analysis6
Medyan (ay)1
Risk oranı[%95 GA]
0,74 [0,58, 0,94]
(p-değeri5 = 0,0132)
Genel Sağkalım – Takip analizi7
Medyan (ay)1
Risk oranı[%95 GA]
0,76 [0,62, 0,94]
(p-değeri5,8 = 0,0126)
Progresyonsuz Sağkalım – Primer analiz6
Medyan progresyonsuz sağkalım (PFS) (ay)1
Risk oranı[%95 GA]
0,66 [0,54, 0,81]
(p-değeri5 < 0,0001)
Objektif Yanıt Oranı (ORR) – Primer analiz6
Yanıt verenler (yanıt oranı2)
Yanıt oranları için %95 GA3
[%27,6, %40,4]
[%38,8, %52,1]
Yanıt oranlarındaki farklar
Yanıt oranlarındaki fark için %95 GA4
p-değeri (Ki-kare testi)
1.
2.
Kaplan-Meier tahminleri.
Doğrulanmış tam yanıt veya kısmi yanıt şeklinde en iyi genel yanıt olan hastalar ve hastaların yüzdesi;
yüzde, başlangıçta ölçülebilir hastalığı olan hastalar üzerinde hesaplanmıştır.
3.
4.
5.
6
7
8
Tek örnek binomu için Pearson-Clopper yöntemi kullanılan %95 GA.
İki oranın farkı için Hauck-Anderson yöntemi kullanılan yaklaşık %95 GA.
log-sıra testi (tabakalandırılmış).
Primer analiz final analiz olarak kabul edilmektedir ve veri kesim tarihi 12 Aralık 2012’dir. Takip analizi veri kesim tarihi 07 Mart 2014 olarak yapılmıştır.
p-değeri yalnızca tanımlama amaçlı gösterilmektedir.
33
Tablo 11: Çalışma tedavisi ile GOG-0240 çalışmasından genel sağkalım sonuçları
Genel sağkalım- Primer analiz1
Genel sağkalım- Takip analizi2
Tedavi
karşılaştırması
Diğer faktör
Risk oranı (%95 GA)
Risk oranı (%95 GA)
Bevacizumab ile ve.
bevacizumab olmadan
Sisplatin + Paklitaksel
0,72 (0,51, 1,02) (17,5 ve 14,3 ay; p = 0,0609)
0,75 (0,55, 1,01)
(17,5 ve 15 ay; p = 0,0584)
Topotekan + Paklitaksel
0,76 (0,55, 1,06) (14,9 ve 11,9 ay; p = 0,1061)
0,79 (0,59, 1,07)
(16,2 ve 12 ay; p = 0,1342)
Topotekan + Paklitaksel ve Sisplatin +
Paklitaksel
Bevacizumab ile
1,15 (0,82, 1,61) (14,9 ve 17,5 ay; p = 0,4146)
1,15 (0,85, 1,56) (16,2 ve 17,5 ay; p = 0,3769)
Bevacizumab olmadan
1,13 (0,81, 1,57) (11,9 ve 14,3 ay; p = 0,4825)
1,08 (0,8, 1,45)
(12 ve 15 ay; p = 0,6267)
1
2
Primer analiz final analiz olarak kabul edilmektedir ve veri kesim tarihi 12 Aralık 2012’dir.
Takip analizi veri kesim tarihi 07 Mart 2014 olarak yapılmıştır; tüm p-değerleri yalnızca tanımlama
amaçlı gösterilmektedir.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Genel özellikler
Bevacizumabın farmakokinetiği ile ilgili veriler, solid tümörleri bulunan hastalarda yapılan 10 adet klinik çalışmadan elde edilmiştir. Tüm klinik çalışmalarda bevacizumab IV infüzyon olarak uygulanmıştır. İlk infüzyon süresi 90 dakika olarak belirlenmiş, daha sonra infüzyon hızı tolerabiliteye göre belirlenmiştir.
Emilim:
Geçerli değildir.
Dağılım:
Santral hacim (Vc) için tipik değer, IgG’ler ve diğer monoklonal antikorlar için tanımlanan aralık içinde, kadın ve erkek denekler için sırasıyla, 2,73 L ve 3,28 L olmuştur. Periferal hacim (Vp) için tipik değer, bevacizumab antineoplastik ajanlar ile birlikte uygulandığında, kadınlar ve erkekler için sırasıyla, 1,69 L ve 2,35 L olmuştur. Vücut ağırlığını düzelttikten sonra, erkek denekler kadınlardan daha geniş (+%20) bir Vc elde etmiştir.
Biyotransformasyon:
Tavşanlardaki bevacizumab metabolizmasının tek bir I.V. 125I-bevacizumab dozu uygulanması sonrasındaki değerlendirilmesi, bevacizumabın metabolik profilinin VEGF’ye bağlanmayan doğal IgG molekülü için beklenenle aynı olduğunu göstermiştir. Bevacizumabın metabolizması ve eliminasyonu endojen IgG’ye benzerdir, yani endotelyal hücreler dahil
34
olmak üzere vücudun heryerinde, öncelikli olarak proteolitik katabolizma yoluyladır ve esas olarak böbrek ve karaciğer eliminasyonuna bağlı değildir. IgG’nin FcRn reseptörüne bağlanması hücresel metabolizmadan korunması ve uzun terminal yarı-ömür ile sonuçlanır.
Eliminasyon:
Klerens değeri, kadın ve erkek hastalarda ortalama olarak sırasıyla 0,188 ve 0,220 L/gün’e eşittir. Vücut ağırlığını düzelttikten sonra, erkek denekler kadınlardan daha yüksek bir bevacizumab klerensi (+%17) elde etmiştir. İki bölmeli modele göre, eliminasyon yarı ömrü tipik bir kadın hasta için 18, tipik bir erkek hasta için ise 20 gündür.
Düşük albümin düzeyi ve yüksek tümör yükü genellikle hastalık şiddetinin göstergesidir. Bevacizumab klerensi, albümin düzeyi ve tümör yükü ortalama değerlerde olan tipik bir hasta ile karşılaştırıldığında, düşük serum albümin düzeyi olan hastalarda yaklaşık olarak %30 daha hızlı ve daha yüksek tümör yükü olan hastalarda yaklaşık olarak %7 daha hızlı olmuştur.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Bevacizumabın farmakokinetiği 1 – 10 mg/kg arasında değişen dozlarda doğrusaldır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Demografik özelliklerin etkilerini değerlendirmek için popülasyon farmakokinetikleri yetişkin
farmakokinetiğinde yaşa bağlı olarak anlamlı bir farklılık göstermemiştir.
Böbrek yetmezliği:
Böbrekler bevacizumab metabolizması ve atılımı için majör organlar olmadığından, Bevacizumabın böbrek bozukluğu olan hastalardaki güvenliliği ve etkililiği incelenmemiştir.
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer, bevacizumab metabolizması ve atılımı için majör bir organ olmadığından, Bevacizumabın karaciğer bozukluğu olan hastalar üzerindeki güvenliliği ve etkililiği incelenmemiştir.
Pediyatrik popülasyon:
Bevacizumab farmakokinetiği, çocuk, adolesan ve genç erişkin toplam 152 hastada (7 ay ila 21 yaş; ve 5,9 ila 125 kg aralığında) 4 klinik çalışmada popülasyon farmakokinetik modeli kullanılarak değerlendirilmiştir. Ortaya çıkan farmakokinetik veriler, bevacizumabın dağılım hacmi ve klerensinin, pediyatrik ve genç erişkin hastalarda, vücut ağırlığı ile normalize edildiğinde (vücut ağırlığı düştükçe maruziyet düşme eğiliminde olacak şekilde) karşılaştırılabilir olduğunu göstermiştir. Vücut ağırlığı dikkate alındığında, yaşın Bevacizumabın farmakokinetiği ile ilişkisi yoktur.
Bevacizumabın farmakokinetiği, BO20924 çalışmasındaki 70 hasta (1,4 ila 17,6 yaş; 11,6 ila 77,5 kg) ve BO25041 çalışmasındaki 59 hasta için (1 ila 17 yaş; 11,2 ila 82,3 kg) için yapılan pediyatrik popülasyon farmakokinetiği modeli ile iyi karakterize edilmiştir. BO20924
35
çalışmasında,
karşılaştırıldığında genellikle daha düşük olmuştur. BO25041 çalışmasında, bevacizumab maruziyeti, aynı dozda tipik yetişkin bir hastayla karşılaştırıldığında benzer olmuştur. Her iki çalışmada da bevacizumab maruziyetinin vücut ağırlığı düştükçe düşme eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir.
MVASİ® farmakokinetiği Altuzan ile benzerdir.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Sinomolgus maymunlarında yapılan 26 hafta süreli çalışmalarda, insanlarda beklenen ortalama terapötik serum konsantrasyonlarının altındaki ortalama bevacizumab serum konsantrasyonlarında büyüme plakları açık genç hayvanlarda fizyal displazi gözlenmiştir. Tavşanlarda bevacizumabın, önerilen klinik dozun altındaki dozlarda yara iyileşmesini inhibe ettiği gösterilmiştir. Yara iyileşmesi üzerindeki etkilerinin tamamen geri döndürülebilir olduğu ortaya koyulmuştur.
Bevacizumabın
yapılmamıştır.
Fertilite üzerindeki etkisini değerlendirmek için hayvanlarda yapılmış spesifik çalışmalar bulunmamaktadır. Ancak hayvanlarla yapılan tekrarlı doz toksisitesi çalışmalarında ovaryum folikülü matürasyonunun inhibisyonu ve korpus luteumda azalma/korpus luteum yokluğu ile ovaryum ve uterus ağırlığında azalmanın yanı sıra menstrüel döngülerin sayısında bir azalma olduğu gösterildiğinden dişi fertilitesi üzerinde advers bir etki beklenebilir.
Bevacizumabın,
gösterilmiştir. Gözlenen etkiler arasında maternal ve fetal vücut ağırlığında azalma, fetal rezorpsiyon sayısında artış ve spesifik göze batan ve iskeletle ilişkili fetal malformasyonların insidansında artış yer almıştır.
Advers fetal sonuçlar, test edilen tüm dozlarda gözlenmiş olup bu dozların en düşüğü, 2 haftada bir 5 mg/kg alan insanlardakinden yaklaşık 3 kat daha fazla ortalama serum konsantrasyonu ile sonuçlanmıştır.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Trehaloz dihidrat
Monobazik sodyum fosfat monohidrat
Susuz dibazik sodyum fosfat
Polisorbat 20
Steril enjeksiyonluk su
6.2. Geçimsizlikler
Bu tıbbi ürün, Bölüm 6.6’da belirtilenler dışında hiçbir tıbbi ürünle karıştırılmamalıdır.
36
Glukoz çözeltisi ile seyreltildiğinde (%5) bevacizumabın konsantrasyona bağlı bozunma profili sergilediği görülmüştür.
6.3. Raf ömrü
Açılmamış flakon
3 yıl.
Seyreltilmiş tıbbi ürün
Enjeksiyonluk sodyum klorür 9 mg/mL (%0,9) çözeltisinde 2°C ila 8°C’de 35 gün ve buna ek olarak 30°C’yi aşmayan sıcaklıklarda ilave 48 saat kimyasal ve fiziksel olarak stabildir.
Mikrobiyolojik
kullanılmayacaksa, kullanım sırasındaki saklama süreleri ve koşulları kullanıcının sorumluluğunda olup kontrollü ve valide edilmiş aseptik koşullarda seyreltilmedikçe, normalde 2°C ila 8°C’de 24 saatten fazla olmamalıdır.
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
2 – 8°C’de buzdolabında saklayınız.
Dondurmayınız. Çalkalamayınız.
Flakonları ışıktan korumak için dış ambalajında saklayınız.
Tıbbi ürünün seyreltme sonrası saklama koşulları için Bölüm 6.3’e bakınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
4 mL konsantre infüzyon çözeltisinde 100 mg bevacizumab içeren bütil kauçuk tıpalı Tip I cam flakon
Her bir kutuda 4 mL’lik 1 adet flakon bulunur.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
MVASİ® uzman bir sağlık görevlisi tarafından ve hazırlanan çözeltinin sterilitesini sağlamak üzere aseptik teknikler kullanılarak hazırlanmalıdır. MVASİ® çözeltisini hazırlamak için steril iğne ve şırınga kullanılmalıdır.
Yeterli miktar bevacizumab çekilir ve gereken uygulama hacmine enjeksiyonluk sodyum klorür 9 mg/mL çözeltisi (%0,9’luk) ile tamamlanır. Nihai bevacizumab çözeltisi konsantrasyonu 1,4 mg/mL – 16,5 mg/mL aralığı dahilinde tutulmalıdır. Birçok durumda, gereken MVASİ® miktarı enjeksiyonluk %0,9’luk sodyum klorür çözeltisi ile toplam 100 mL hacmine seyreltilebilir.
Parenteral ilaç ürünleri uygulanmadan önce partikül ve renk değişikliği bakımından gözle kontrol edilmelidirler.
MVASİ® ve polivinil klorür veya poliolefin torbalar veya infüzyon setleri arasında bir geçimsizlik gözlenmemiştir.
37
MVASİ®, ürün koruyucu içermediğinden sadece tek kullanımlıktır.
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller ‘Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ ve ‘Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Amgen İlaç Tic. Ltd. Şti.
İş Kuleleri, Levent Mah., Meltem Sok.
No: 10 Kule: 2 Kat: 25, 4. Levent, Beşiktaş,
İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
2020/221
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ İlk ruhsat tarihi: 23.10.2020
Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ
38