*Hepsi, C

CIPRAM 20 MG 28 TABLET

Temel Etkin Maddesi:

sitalopram

Üreten İlaç Firması:

LUNDBECK İLAÇ TİC. LTD. ŞTİ.

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Temel Etkin Maddesi:

sitalopram

Üreten İlaç Firması:

LUNDBECK İLAÇ TİC. LTD. ŞTİ.

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Barkod Numarası:

8699795091182

Hekimler İçin Klavuz:

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

110,58 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Barkod Numarası:

8699795091182

Hekimler İçin Klavuz:

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

110,58 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – N – SİNİR SİSTEMİ, N06 PSİKOANALEPTİKLER, N06A ANTİDEPRESANLAR, N06AB Selektif serotonin reuptake inhibitörleri, N06AB04, sitalopram

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – N – SİNİR SİSTEMİ, N06 PSİKOANALEPTİKLER, N06A ANTİDEPRESANLAR, N06AB Selektif serotonin reuptake inhibitörleri, N06AB04, sitalopram

Personeller İçin Kullanma Talimatı

KULLANMA TALİMATI CIPRAM20 mg film kaplı tablet
Ağızdan alınır.

Etkin madde: 20 mg sitaloprama eşdeğer 24,98 mg sitalopram hidrobromür olarak. •Yardımcı maddeler: Mısır nişastası, laktoz monohidrat (inek sütü şekeri), mikrokristalin selüloz, kopovidon, gliserol (%85), kroskarmeloz sodyum, magnezyum stearat, hipromelloz 5, makrogol 400, titanyum dioksit (E171).

Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.

Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde bu ilacı kullandığınızı doktorunuza söyleyiniz.

Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksek veya düşük doz kullanmayınız.

Bu Kullanma Talimatında:
1.CIPRAM nedir ve ne için kullanılır?

2.CIPRAM’ı kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler 3.CIPRAM nasıl kullanılır?

4.Olası yan etkiler nelerdir?

5.CIPRAM’ın saklanması
Başlıkları yer almaktadır.

1. CIPRAM nedir ve ne için kullanılır?

CIPRAM film kaplı tabletlerin her biri 20 mg sitalopram içerir.

CIPRAM,28 tabletlik ambalajlarda piyasaya sunulmaktadır.

Oval, beyaz, çentikli, “C” ve “N” baskılı film kaplı tabletlerdir. Eşit olarak iki parçaya bölünebilir.

CIPRAM, inek sütünden elde edilen laktoz monohidrat içerir.

1

CIPRAMselektif serotonin geri alım inhibitörüdür (SSRI) ve antidepresanlar olarak bilinen bir ilaç grubuna aittir. Beyindeki serotonin sistemine etki ederek serotonin düzeylerini yükseltirler. Serotonin sistemindeki bozukluklar depresyon ve depresyonla ilişkili hastalıkların gelişmesinde önemli bir faktördür. Bu ilaçlar hastalığınızın belirtilerine neden olan beyindeki bazı kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olurlar.

CIPRAMdepresyon tedavisinde ve kendinizi daha iyi hissettiğinizde bu belirtilerin tekrarlanmasını önlemede yardımcı olmak için kullanılır.

Ayrıca, CIPRAMtekrarlayan depresyonu olan hastalarda yeni depresif nöbetlerin oluşumunu önlemek üzere uzun dönem tedavide kullanılır.

CIPRAM, panik atak eğilimi olan hastalarda ve obsesif kompulsif (saplantı-zorlantı) bozukluğu (OKB) olan hastalarda belirtilerin hafifletilmesinde yararlıdır.

Doktorunuz CIPRAM’ı başka bir amaçla da reçetelendirmiş olabilir. CIPRAM’ın size neden reçetelendirildiğine dair herhangi bir sorunuz var ise doktorunuza sorunuz.

2. CIPRAM’ı kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler

CIPRAM’ı aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ Eğer,

•Sitalopram veya CIPRAM’ın içeriğindeki diğer maddelerden herhangi birine alerjiniz varsa,
•Aynı zamanda monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) olarak bilinen ilaçlardan birini kullanıyorsanız. Fenelzin, iproniyazid, izokarboksazid, nialamid, tranilsipromin gibi MAOI grubu ilaçlar, selejilin (Parkinson hastalığının tedavisinde de kullanılır), moklobemid (depresyon tedavisinde kullanılır) ve linezolid (bir antibiyotik) gibi ilaçlar,

•Aynı zamanda pimozid kullanıyorsanız,
•Doğuştan gelen veya sonradan yaşadığınız anormal kalp ritmi (kalbin nasıl çalıştığını değerlendiren bir inceleme olan EKG’de görüntülenir) hikayeniz varsa.

•Kalp ritmi sorunları için veya kalp ritmini etkileyebilecek ilaçlar alıyorsanız (bkz. “Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı”).

Yukarıda belirtilen monoamin oksidaz inhibitörlerinden birini kullanmayı bitirmişseniz, CIPRAM tedavisine başlamadan önce 2 hafta beklemeniz gerekecektir.

Moklobemid kullanmayı bıraktığınızda CIPRAM tedavisine başlamadan önce mutlaka bir gün geçmelidir.

CIPRAM kullanmayı bıraktıktan sonra herhangi bir monoamin oksidaz inhibitörü kullanmaya başlamadan önce 1 hafta beklemelisiniz.

CIPRAM’ı aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ

2

Eğer,

•Mani (taşkınlık) veya panik bozukluğu (aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetleridir) dönemleriniz varsa.

•Karaciğer veya böbrek fonksiyon bozukluğunuz varsa. Doktorunuzun ilaç dozunuzu ayarlaması gerekebilir.

•Diyabetiniz varsa. CIPRAM tedavisi glisemik kontrolü (kan şekeri kontrolünü) etkileyebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik (kan şekeri düşürücü) ilaç dozunuzun ayarlanması gerekebilir.

•Epilepsiniz varsa. Nöbetler oluşursa veya nöbet sıklığında artış olursa CIPRAM tedavisinin sonlandırılması gerekir.

•Kanama bozuklukları geçmişiniz varsa veya daha önce mide veya bağırsakta kanama yaşadıysanız veya hamileyseniz (bkz. “Hamilelik”).

•Kanınızdaki sodyum seviyesi azalmışsa
•Elektrokonvülsif (elektroşok tedavisi) tedavi alıyorsanız
•Yakın zamanda kalp krizi geçirdiyseniz veya kalbinizle ilgili probleminiz varsa veya geçmişte yaşadıysanız
•Dinlenirken kalp atış hızınız düşükse ve/veya uzun süren şiddetli ishal ve kusma (hastalık hali) sonrasında veya diüretik (idrar söktürücü ilaç) kullanımı sonucu tuz kaybınız varsa
•Ayaktayken hızlı veya düzensiz kalp atışınız, bayılma, düşme veya baş dönmesi gibi kalp hızı fonsiyonunda anormalliklere işaret eden durumlar yaşıyorsanız

•Bazı glokom (gözde basınç artışı) çeşitleri gibi göz sorunlarınız varsa veya daha önceden olduysa.

Manik-depresif (taşkınlık-çökkünlük/iki uçlu duygu durum bozukluğu) hastalığı olan bazı hastalar manik döneme girebilirler. Bu, olağandışı ve hızla değişen düşünceler, uygunsuz mutluluk ve aşırı fiziksel aktivite ile anlaşılır. Eğer böyle hissediyorsanız doktorunuzla temasa geçiniz.

Tedavinin ilk haftalarında, tedirginlik veya yerinde duramama ya da sürekli hareket etme ihtiyacı (akatizi) olabilir. Bu belirtileri yaşıyorsanız derhal doktorunuza bildiriniz.

CIPRAM gibi ilaçlar (SSRI’lar / SNRI’lar) cinsel işlev bozukluğu belirtilerine neden olabilir (bakınız bölüm 4). Bazı durumlarda, bu belirtiler tedaviyi durdurduktan sonra da devam etmiştir.

Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.

İntihar düşüncesi ve depresyon veya endişe (anksiyete) bozukluğunda kötüleşme: Eğer depresyondaysanız ve/veya endişe (anksiyete) bozukluğunuz varsa, bazen kendinize zarar verme veya kendinizi öldürme düşünceleriniz olabilir. Bu belirtiler, antidepresanların ilk kullanılmaya başlandığı zamanlarda artabilir. Çünkü bu ilaçların etkisini göstermeye başlaması, genellikle yaklaşık 2 hafta, fakat bazen daha uzun bir zaman alabilir.

3

Bu olasılık aşağıdaki durumlarda daha fazladır:
•Eğer daha önce intihar veya kendinize zarar verme düşünceniz olmuşsa
•Eğer genç bir yetişkinseniz. Klinik araştırmalardan elde edilen bilgiler, antidepresan ile tedavi edilen ve psikiyatrik bozukluğu olan 25 yaşın altındaki yetişkinlerde, intihar davranışı riskinin artabileceğini göstermiştir.

Herhangi bir zamanda kendinize zarar verme veya kendinizi öldürme düşünceniz olursa, doktorunuza bildirin veya hemen bir hastaneye başvurun.

Depresyonunuz veya anksiyete bozukluğunuz olduğunu bir yakınınıza veya yakın bir arkadaşınıza söylemeniz ve onlardan bu talimatları okumalarını istemeniz faydalı olacaktır. Depresyonunuzun veya anksiyete bozukluğunuzun kötüleştiğini düşündüklerinde veya davranışlarınızdaki değişimlerden endişe duyduklarında size ve doktorunuza söylemelerini isteyebilirsiniz.

Antidepresan ilaçların özellikle çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir. CIPRAM, 18 yaş ve üzeri hastalarda depresyon tedavisinde, kendinizi daha iyi hissettiğinizde bu belirtilerin tekrarlanmasını önlemede yardımcı olmak için, tekrarlayan depresyonu olan hastalarda yeni depresif nöbetlerin oluşumunu önlemek üzere uzun dönem tedavide, panik atak eğilimi olan hastalarda ve obsesif kompulsif (saplantı-zorlantı) bozukluğu (OKB) olan hastalarda belirtilerin hafifletilmesinde kullanılır.

Çocuklar ve 18 yaşın altındaki ergenlerde kullanımı
CIPRAM genel olarak çocuklar ve 18 yaşın altındaki ergenlerde kullanılmamalıdır. Ayrıca bilmelisiniz ki; 18 yaşın altındaki hastalar bu sınıf ilaçları kullandıklarında intihar girişimi, intihar düşüncesi ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) gibi yan etkilerin riski yüksektir. Buna karşın doktorunuz hasta için en yararlısı olduğunu düşünerek 18 yaşın altındaki hastalara CIPRAM reçete edebilir. Doktorunuz 18 yaşın altındaki bir hastaya CIPRAM reçete etmişse ve siz bunu görüşmek istiyorsanız lütfen doktorunuzla temasa geçiniz. 18 yaşın altındaki bir hasta CIPRAM kullanırken yukarıda yer alan belirtilerden herhangi biri gelişirse veya daha da kötüleşirse doktorunuza haber vermelisiniz. Ayrıca, CIPRAM’ın bu yaş grubunda büyüme, olgunlaşma ve bilişsel ve davranışsal gelişim ile ilgili uzun vadeli güvenlilik etkileri henüz gösterilmemiştir.

Hastalığınıza ilişkin özel bilgi:
Depresyon veya buna bağlı hastalıkların tedavisinde kullanılan diğer ilaçlarda da olduğu gibi iyileşme hemen sağlanamaz. CIPRAMtedavisine başladıktan sonra herhangi bir iyileşme hissetmeniz birkaç hafta alabilir.

4

Panik bozukluk tedavisinde herhangi bir iyileşmenin görülmesi genellikle 2-4 hafta alır. Tedavinin başında bazı hastalar artan endişe hissedebilir, tedavi devam ettikçe bu kaybolacaktır. Bu nedenle, doktorunuzun talimatlarını tam olarak takip etmeniz ve doktorunuza danışmadan tedaviyi durdurmamanız veya dozu değiştirmemeniz çok önemlidir.

Bazen depresyon veya panik bozukluk belirtileri, intihar veya kendine zarar verme düşünceleri içerebilir. İlacın antidepresan etkisi tam olarak ortaya çıkıncaya kadar bu belirtilerin devam etmesi veya kötüleşmesi mümkündür. Eğer genç bir erişkinseniz (örn. 30 yaşın altındaysanız) ve daha önce antidepresan ilaçlar kullanmadıysanız bu olasılık daha yüksektir.

Bazen yukarıda bahsedilen belirtilerin farkında olmayabilirsiniz. Bu nedenle, bir yakınınız veya arkadaşınızdan davranışınızdaki değişikliklerin olası belirtilerini gözlemlemede size yardımcı olmasını istemeyi faydalı bulabilirsiniz.

Eğer tedavi sırasında sıkıntılı düşünceleriniz veya hisleriniz olursa veya yukarıda bahsedilen belirtilerden herhangi biri oluşursa, derhal doktorunuza bildiriniz veya en yakın hastane ile temasa geçiniz.

CIPRAM’ın yiyecek ve içecek ile kullanılması
CIPRAM aç veya tok karnına alınabilir.

CIPRAM’ın alkolün etkilerini artırmadığı görülmüştür. Yine de CIPRAM tedavisi sırasında alkol kullanılmaması tavsiye edilir.

Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Hamileyseniz veya hamile kalmayı planlıyorsanız doktorunuzu bilgilendiriniz. Hamile kadınlar, doktor tarafından risk/yarar değerlendirmesi yapılmadan CIPRAM kullanmamalıdır.

Eğer, hamileliğinizin son üç ayında ve doğuma kadar CIPRAM kullanırsanız, yeni doğan bebeğinizde şu etkilerin görülebileceğini bilmelisiniz: nefes alıp verme güçlüğü, mavimsi bir cilt, nöbetler, vücut sıcaklığı değişimleri, besleme güçlüğü, kusma, düşük kan şekeri, sert veya gevşek kaslar, artmış refleksler, titreme, sinirlilik, aşırı duyarlılık, uyuşukluk hali, sürekli ağlama, uykulu olma ve uyuma güçlükleri. Yeni doğan bebeğinizde bu belirtilerden biri olursa derhal doktorunuz ile temasa geçiniz.

CIPRAM ile tedavi sırasında ağız yoluyla doğum kontrol yöntemi kullanılmasına yönelik veriler yetersizdir. Doğum kontrol yöntemleri ile etkileşimine dair veriler yetersizdir.

Doktorunuz ve/veya doğumunuza yardımcı olan kişilerin CIPRAM tedavisinde olduğunuzu bilmeleri gerekir. Hamilelik sırasında, özellikle hamileliğin son 3 ayında, CIPRAM ve benzeri ilaçların kullanılması, yeni doğanda kalıcı pulmoner hipertansiyon adı verilen ve bebeğin daha hızlı nefes alıp vermesi ve mavimsi görünmesine neden olan ciddi durum riskini artırabilir. Bu

5

belirtiler, genellikle bebek doğduktan sonraki ilk 24 saat içinde başlar. Eğer bebeğinizde bunlardan biri varsa derhal doktorunuza bildiriniz.

CIPRAM’ı hamileliğinizin sonuna doğru alırsanız ve özellikle kanama bozuklukları öykünüz varsa, doğumdan kısa bir süre sonra ağır vajinal kanama riski artabilir. Doktorunuz veya ebe hemşireniz, size tavsiyede bulunabilmeleri için CIPRAM kullandığınızı bilmelidir.

Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

CIPRAM anne sütüne geçmektedir. Emzirme döneminde bu ilaç kullanılmamalıdır.

Doğurganlık
Sitalopramın hayvan çalışmalarında spermin kalitesini düşürdüğü görülmüştür. Teorik olarak bu fertiliteyi etkileyebilir fakat insandaki fertiliteye etkisi ile ilgili yeterli veri yoktur.

Araç ve makine kullanımı
CIPRAM genel olarak sersemlik haline neden olmaz. Fakat yine de bu ilacı almaya başladığınızda baş dönmesi veya uyku hali hissederseniz, bu etkiler geçinceye kadar araç kullanmayınız veya herhangi bir alet veya makine çalıştırmayınız.

CIPRAM’ın içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler CIPRAM laktoz monohidrat içermektedir. Eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı intoleransınız olduğu söylenmişse bu ilacı almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.

Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
Bazı ilaçlar bir diğerinin etkisini etkileyebilir ve bu durum bazen ciddi yan etkilere neden olabilir.

Aşağıdaki ilaçları kullanıyorsanız doktorunuza söyleyiniz:

•Fenelzin, iproniyazid, izokarboksazid, nialamin ve tranilsipromin etkin maddelerini içeren “seçici olmayan monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri (depresyon tedavisinde kullanılır)”. Bu ilaçlardan herhangi birini kullandıysanız, CIPRAM almadan önce 14 gün beklemelisiniz. CIPRAM kullanmayı bıraktıktan sonra bu ilaçlardan herhangi birini almak için 7 gün beklemelisiniz.

•Moklobemid (depresyon tedavisinde kullanılır) içeren “geri dönüşümlü seçici MAO-A inhibitörleri”
•Linezolid (bir antibiyotik)
•Lityum (manik depresif bozukluk tedavisi ve koruma döneminde kullanılır) ve triptofan (bir aminoasittir ve beslenme desteği olarak kullanılır)
•İmipramin ve desipramin (her ikisi de depresyon tedavisinde kullanılır)
•Selejilin (Parkinson hastalığında kullanılır) içeren “geri dönüşümsüz MAO-B inhibitörleri”; bunlar yan etki riskini artırır. Selejilin dozu günde 10 mg’ı geçmemelidir.

6

•Metoprolol (yüksek tansiyon ve/veya kalp hastalığı için kullanılır); metoprolol kan seviyeleri artar fakat buna bağlı metoprolol etki artışı belirtileri veya yan etkileri bildirilmemiştir.

•Sumatriptan ve benzeri ilaçlar (migren tedavisinde kullanılır) ve tramadol ve benzeri ilaçlar (şiddetli ağrı için kullanılır); bunlar yan etki riskini artırır. Bu kombinasyonu kullanırken olağan dışı bir belirti ile karşılaşırsanız doktorunuzu görmelisiniz.

•Simetidin, lansoprazol ve omeprazol (mide ülseri tedavisinde kullanılır), flukonazol (mantar enfeksiyonları tedavi etmek için kullanılır), fluvoksamin (antidepresan) ve tiklopidin (inme riskini azaltmak için kullanılır). Bunlar sitalopramın kan seviyelerinin yükselmesine neden olabilir.

•Simetidin (mide ülseri tedavisinde kullanılır) yüksek dozlarda kullanıldığında; CIPRAM kan seviyeleri artabilir fakat CIPRAM’a bağlı yan etki artışı bildirilmemiştir.

•Trombosit (kan pulcuğu) fonksiyonunu etkilediği bilinen ilaçlar (ör: bazı antipsikotik ilaçlar, trisiklik antidepresanlar, asetilsalisilik asit (ağrı kesici olarak kullanılır), ibuprofen ve diklofenak gibi non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (eklem iltihabı (artrit) için kullanılır)); kanama anomalileri riskinde hafif artışa neden olurlar.

•St John Wort (Sarı kantaron-depresyon için kullanılan bitkisel bir ilaç); CIPRAM ile beraber kullanılması yan etki riskini artırabilir.

•Meflokin (sıtma tedavisinde kullanılır), bupropiyon (depresyon tedavisinde kullanılır) ve tramadol (şiddetli ağrı için kullanılır); bunların nöbet eşiğini düşürme riski olasıdır. •Nöroleptikler (şizofreni ve psikoz tedavisinde kullanılır) ve antidepresanlar (amitriptilin, imipramin gibi); bunların nöbet eşiğini düşürme riski olasıdır.

•Sınıf IA ve III antiaritmikler gibi kalp ritmi problemleri için kullanılan veya kalp ritmini etkileyebilecek ilaçlar, antipsikotikler (ör: pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobiyal bileşikler (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, özellikle halofantrin olmak üzere anti-sıtma ilaçları), alerji hastalıklarına karşı etkili bazı ilaçlar (astemizol, mizolastin).

Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

3. CIPRAM nasıl kullanılır?

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:
Doktorunuz ayrı bir tavsiyede bulunmadıkça, bu talimatları takip ediniz. CIPRAM’ı her zaman doktorunuzun belirttiği şekilde kullanınız. Emin değilseniz veya daha fazla bilgiye ihtiyacınız varsa doktorunuz veya eczacınız ile konuşmalısınız.

Erişkinler
Depresyon
Normal doz günde 20 mg’dır. Bu doz, doktorunuz tarafından günde en fazla 40 mg’a kadar artırılabilir.

7

Panik bozukluğu
Dozu günde 20 mg’a artırmadan önce ilk hafta için başlangıç dozu günde 10 mg’dır. Bu doz, doktorunuz tarafından günde en fazla 40 mg’a kadar artırılabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB)
Başlangıç dozu günde 20 mg’dır. Bu doz, doktorunuz tarafından günde en fazla 40 mg’a kadar artırılabilir.

Uygulama yolu ve metodu:
CIPRAM her gün, günde tek doz olarak ağızdan alınır.

CIPRAM günün herhangi bir zamanında yemeklerle veya tek başına alınabilir. Tabletler, su ile yutulur. Tabletleri çiğnemeyiniz, tatları acıdır.

Değişik yaş grupları:
Çocuklarda ve ergenlerde (18 yaş altı) kullanımı:
CIPRAM çocuklara veya ergenlere (18 yaş altı) verilmemelidir. Daha fazla bilgi için bkz. ‘2.

CIPRAM’ı kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler’

Yaşlılarda kullanımı (65 yaş üstü):
Yaşlı hastalarda başlangıç dozu, önerilen günlük dozun yarısı (ör: 10-20 mg) olmalıdır. Yaşlı hastalar genel olarak günde 20 mg’dan fazla kullanmamalıdır.

Özel kullanım durumları:
Böbrek ve karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta dereceli böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez.

Karaciğer ile ilgili yakınmaları olan hastalar günde 20 mg’dan fazla kullanmamalıdır.

Böbrek ve karaciğer işlevi ciddi olarak azalmış hastalarda dikkatli olunmalıdır.

Tedavinin süresi:
Depresyon, panik bozukluk ve OKB için kullanılan diğer ilaçlarda da olduğu gibi, bir iyileşme hissetmeniz birkaç hafta sürebilir. Durumunuzda herhangi bir düzelme hissetmeniz biraz zaman alsa da CIPRAM kullanmaya devam ediniz.

Doktorunuzla konuşmadan önce ilacın dozunu kesinlikle değiştirmeyiniz.

Tedavi süresi kişiden kişiye değişir, genellikle en az 6 ay’dır. Doktorunuz tavsiye ettiği sürece tabletleri kullanmaya devam ediniz. Kendinizi iyi hissetmeye başlasanız bile, doktorunuz söylemeden tabletleri kullanmayı bırakmayınız. Altta yatan hastalık uzun bir süre devam edebilir ve eğer tedaviyi keserseniz çok yakın bir süre içinde belirtileriniz tekrarlayabilir.

Tekrarlayan depresyonu olan hastalar, yeni depresif dönemlerin oluşumunu önlemek için, bazen birkaç yıl devam eden tedaviden fayda görmektedir.

8

Eğer CIPRAM’ın etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.

Kullanmanız gerekenden daha fazla CIPRAMkullandıysanız:
CIPRAM’dan kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız, hemen doktorunuz veya size en yakın hastanenin acil bölümü ile temasa geçiniz. Bir rahatsızlık veya zehirlenme belirtisi olmasa da bunu yapınız. Bir doktor veya hastaneye giderseniz, CIPRAMkutusunu yanınıza alınız.

Aşırı doza bağlı bazı belirtiler hayatı tehdit edici olabilir. Bunlar:
•Düzensiz kalp atışı
•Kasılma nöbeti
•Kalp ritminde değişiklik
•Sersemlik hali
•Koma (çevreye tepkinin verilmediği derin bilinç kaybı ve uyandırılamayacak biçimde uyku hali)
•Kusma
•Titreme
•Düşük tansiyon
•Yüksek tansiyon
•Bulantı (hastalık hissi)
•Serotonin sendromu (bkz. ‘4. Olası yan etkiler nelerdir?’)
•Huzursuzluk (ajitasyon)
•Baş dönmesi
•Gözbebeğinin büyümesi
•Terleme
•Mavimsi cilt
•Normalden daha hızlı bir şekilde nefes alıp verme (hiperventilasyon)

CIPRAM’dan kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.

CIPRAM’ı kullanmayı unutursanız
Bir doz almayı unutursanız ve yatmadan önce hatırlarsanız hemen alınız. Gece sırasında veya ertesi gün önceki dozunuzu almayı unuttuğunuzu hatırlarsanız o dozu almayınız, atlayınız. Ertesi gün, ilacınızı her zamanki vaktinde almaya devam ediniz.

Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.

CIPRAM ile tedavi sonlandırıldığında oluşabilecek etkiler
Doktorunuz söylemeden CIPRAM kullanmayı bırakmayınız. Tedavi kürünüz tamamlandığında, CIPRAM dozunun birkaç hafta içinde kademeli olarak düşürülmesi tavsiye edilir.

İlacın aniden kesilmesi; baş dönmesi, uyuşma veya karıncalanma hissi, uyku bozuklukları (gerçek gibi rüyalar, kabuslar, uyuyamama), endişeli hissetmek, baş ağrıları, hasta hissetmek

9

(bulantı), kusma, terleme, huzursuz veya heyecanlı hissetme, titreme, zihin bulanıklığı veya şaşkınlık, duygusal veya aşırı hassas hissetme, ishal (yumuşak dışkılama), görme bozuklukları, çalkantı veya vurma şeklinde kalp atışı (palpitasyonlar) gibi ilacın bırakılmasına bağlı, hafif şiddette ve geçici belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, tedaviniz tamamlandığında CIPRAM’ın aniden kesilmesi yerine birkaç haftada yavaş yavaş azaltılarak bırakılması tavsiye edilir. Bu ürünün kullanımı ile ilgili daha fazla sorunuz var ise doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

4. Olası yan etkiler nelerdir?

Tüm ilaçlar gibi, CIPRAM’ın içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.

Yan etkiler genellikle tedavi başlangıcından birkaç hafta sonra yok olurlar. Etkilerin hastalığınızın belirtileri de olabileceğini ve bunların siz iyileşmeye başladıkça düzeleceklerini bilmelisiniz.

Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sıralanmıştır: Çok yaygın: 10 hastanın en az birinde görülebilir.

Yaygın: 10 hastanın 1’inden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir.

Yaygın olmayan: 100 hastanın 1’inden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir.

Seyrek: 1.000 hastanın 1’inden az, fakat 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Çok Seyrek: 10.000 hastanın 1’inden az görülebilir.

Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.

Aşağıdakilerden biri olursa, CIPRAM’ı kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz: •Yüksek ateş, huzursuzluk, zihin bulanıklığı, titreme ve ani kas kasılmaları; bu durum, değişik antidepresanların birlikte kullanımı ile bildirilen ve serotonin sendromu adı verilen ve seyrek görülen bir durumun işareti olabilir.

•Eğer ciltte, dilde, dudaklarda veya yüzde şişme veya nefes alıp verme veya yutkunma güçlüğü hissediyorsanız (alerjik reaksiyon).

•Olağandışı kanamalar (gastrointestinal (mide bağırsak) kanamalar dahil)

Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin CIPRAM’a karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.

Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:
•Hiponatremi (kandaki düşük sodyum seviyesine bağlı yorgunluk, zihin bulanıklığı ve kas seğirmesi)
•Hızlı, düzensiz kalp atımı, bayılma; bunlar hayatı tehdit eden ve Torsades de pointes olarak bilinen bir durumun belirtileri olabilir.

Bunlar ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir.

Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, doktorunuza söyleyiniz:

10

Çok yaygın:
•Uykulu hissetme
•Uyuma zorluğu
•Baş ağrısı
•Uyku düzeninizdeki değişiklikler
•Vücut gücü kaybı, güçsüzlük
•Terleme artışı
•Ağız kuruluğu (ağız kuruluğu diş çürümesi riskini artırır, bu nedenle dişlerinizi normalden daha sık temizlediğinizden emin olun)
•Bulantı (hasta hissetme)

Yaygın:
•İştah azalması
•Huzursuzluk (ajitasyon)
•Cinsel dürtü azalması
•Endişe/Kaygı
•Sinirlilik
•Zihin bulanıklığı durumu
•Anormal rüyalar
•Duygularda azalma, ilgisizlik (apati)
•Titreme
•Ellerde veya ayaklarda karıncalanma veya uyuşma •Baş dönmesi
•Dikkat bozukluğu
•Migren
•Hafıza kaybı (amnezi)
•Kulaklarda çınlama
•Çarpıntı
•Esneme
•Burun tıkanıklığı veya akıntısı (rinit)
•İshal
•Kusma
•Kabızlık
•Mide ağrısı
•Mide şişkinliği (gaz)
•Tükürük artışı (salya akması)
•Kaşıntı
•Kas ve eklemlerde ağrı
•Erkeklerde boşalma ve ereksiyon sorunları
•Kadınlarda orgazm olamama
•Yorgunluk
•Ateş
•Ciltte batma hissi

11

•Kilo azalması

Yaygın olmayan:
•Ciltte kanama bozuklukları (kolay morarma)
•İştah artışı
•Saldırganlık
•Depersonalizasyon (kişinin vücudunun tümü ya da bir kısmına yabancılaşması şeklinde daha farklı bir algılayış içine girilmesi)
•Halüsinasyon
•Mani
•Baygınlık
•Genişlemiş gözbebekleri
•Hızlı kalp atışı
•Yavaş kalp atışı
•Kurdeşen
•Saç dökülmesi
•Döküntü
•Işığa duyarlılık
•İşemede güçlük
•Aşırı adet kanaması
•Kol veya ayaklarda şişme
•Kilo artışı

Seyrek:
•Artan cinsel dürtü
•Kasılma nöbetleri
•İstemsiz hareketler
•Tat alma bozuklukları
•Kanama
•Öksürük
•Hepatit (sarılık; gözlerdeki beyaz kısmın ve cildin sararması ile kendini gösterir) •Kendini iyi hissetmemek (halsizlik)

Bilinmiyor:
•Kendine zarar verme veya kendini öldürme düşünceleri (bkz. ‘CIPRAM’ı aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ’)
•Kanama veya morarma riskini artıran düşük kan pulcuğu (trombosit) seviyesi •Aşırı hassasiyet (döküntü)
•Baş dönmesi veya nefes alıp vermede zorluğa neden olan ciddi alerjik reaksiyon •İdrar miktarında artış
•Hipokalemi (kas zayıflığı, seğirme veya anormal kalp ritmine yol açabilen kanda düşük potasyum seviyesi)
•Panik atak

12

•Diş gıcırdatma
•Tedirginlik
•Olağandışı kas hareketleri veya kas sertliği
•Akatizi (kasların istem dışı hareketi)
•Görme bozuklukları
•Ayağa kalkınca oluşan düşük tansiyon (ortostatik hipotansiyon)
•Burun kanaması
•Cilt ve mukoza kanamaları dahil kanama bozuklukları (ekimoz)
•Doğumdan kısa bir süre sonra şiddetli vajinal kanama (doğum sonrası kanama). Daha fazla bilgi için bkz. bölüm 2 “Hamilelik”.

•Cilt veya mukozanın aniden şişmesi
•Ağrılı ereksiyon
•Erkeklerde ve emzirmeyen kadınlarda süt gelmesi
•Düzensiz adet dönemi
•Anormal karaciğer fonksiyon testleri
•Anormal kalp ritmi
•Bu tip ilaçları kullanan hastalarda kemik kırığı riskinde artış bildirilmiştir.

•Uygunsuz ADH salgısı (İdrar miktarını düzenleme işlevi bulunan hormonun uygunsuz salınımı)
•Elektrokardiyogramda QT Uzaması (Kalp ritim bozukluğuna yol açabilecek bir elektrokardiyogram bulgusu)

Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumuczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 3ı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.

Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

5. CIPRAM’ın saklanması

CIPRAM’ı çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.

CIPRAM’ı ambalajındaki son kullanma tarihinden sonra kullanmayınız. Son kullanma tarihi ayın son gününe atıfta bulunur.

Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.

13

Ruhsat sahibi : Lundbeck İlaç Tic. Ltd. Şti.
FSM Mah. Poligon Cad. Buyaka 2 Sitesi No:8 1.Blok Kat:7
34771 Ümraniye/İstanbul

Üretim yeri

: PharmaVision San. ve Tic. A.Ş. Davutpaşa Cad. No: 145
34010 Topkapı / İstanbul

Bu kullanma talimatı ………. tarihinde onaylanmıştır.

14

Doktorlar İçin Kullanma Talimatı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ

1.BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

CIPRAM®20 mg film kaplı tablet

2.KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Etkin madde:
Her bir film kaplı tablet; 20 mg sitalopram (24,98 mg sitalopram hidrobromür olarak) içerir.

Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (inek sütü kaynaklı)

23,1 mg

Yardımcı maddeler için 6.1’e bakınız.

3.FARMASÖTİK FORM

Film Kaplı Tablet

Beyaz, oval, çentikli, çentiğin her iki tarafında simetrik olarak ‘C’ ve ‘N’ baskılı film kaplı tabletler.

Tabletler eşit iki parçaya bölünebilir.

4.KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

Depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi,
Agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu,
Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Tedavi süresi
Antidepresan etki genelde 2-4 hafta içinde görülür. Antidepresanlarla tedavi semptomatik olduğundan, iyileşmeden sonra relapsları engellemek için genellikle 6 ay gibi uygun bir süre boyunca tedavi devam ettirilmelidir. Tekrarlayıcı (ünipolar) depresyonu olan hastalarda yeni krizlerin önlenmesi için, idame tedavisine birkaç yıl devam edilmelidir.

Panik bozukluğu tedavisi amacı ile kullanıldığında CIPRAM, yaklaşık 3 ay sonra maksimum etki gösterir ve tedaviye devam edildiği sürece cevap korunur.

OKB tedavisinde etkinin başlaması 2-4 hafta olup, iyileşme zaman içinde görülür.

Selektif Seretonin Geri Alım İnhibitörü (SSRI) tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavinin aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır. Yoksunluk reaksiyonu riskini azaltmak için sitalopram ile tedaviye son verileceği zaman doz, en az 1 – 2 haftalık süre içinde kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.8). Dozun azaltılması veya tedavinin kesilmesini takiben tolere edilemeyen semptomlar meydana gelirse, önceden reçete edilen doza devam edilmesi düşünülebilir. Daha sonra doktor daha yavaş bir hızla dozu azaltmaya devam edebilir.

Erişkinler
Depresyon tedavisi
CIPRAM oral yoldan tek doz olarak, günde 20 mg kullanılır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.

Panik bozukluğu tedavisi
Günlük 20 mg’lık doza çıkmadan önce ilk hafta, günde 10 mg oral doz önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.

OKB tedavisi
Başlangıç için önerilen günlük doz 20 mg’dır. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 40 mg’a yükseltilebilir.

Uygulama şekli:
CIPRAM günde tek doz olarak kullanılır. CIPRAM besin alımından bağımsız olarak günün herhangi bir zamanında alınabilir.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek yetmezliği:
Hafif veya orta böbrek bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmez. Şiddetli böbrek bozukluğu olan hastalarda (kreatinin klirensi <20 mL/dakika, bkz. Bölüm 5.2) dikkatli olunması tavsiye edilir.

Karaciğer yetmezliği:
Hafif veya orta karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Hastanın vereceği bireysel cevaba göre doz, günde en fazla 20 mg’a yükseltilebilir. Şiddetli karaciğer bozukluğu olan hastalarda tedbirli olunması ve çok dikkatli doz titrasyonu yapılması tavsiye edilir (bkz. Bölüm 5.2).

Pediyatrik popülasyon (18 yaş altı):
CIPRAM, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.4).

Geriyatrik popülasyon (65 yaş üstü):
Yaşlı hastalarda doz, önerilen günlük dozun yarısına düşürülmelidir (ör. günlük 10-20 mg). Yaşlı hastalar için önerilen doz günde en fazla 20 mg’dır.

CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizörler CYP2C19 enzimi için zayıf metabolizör olan hastalarda tedavinin ilk iki haftalık bölümünde başlangıç dozu olarak günde 10 mg kullanılması önerilir. Bireysel hasta cevabına göre doz günde en fazla 20 mg’a yükseltilebilir (bkz. Bölüm 5.2).

4.3. Kontrendikasyonlar

Etkin madde veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olanlarda kontrendikedir (bkz. Bölüm 6.1).

Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI)
Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzeyen özellikler görülmüştür.

Sitalopram, günde 10 mg üzeri selejilin de dahil olmak üzere bir MAOI ile beraber kullanılmamalıdır. Geri dönüşümsüz bir MAOI ile tedaviye son verildikten 14 gün sonrasına kadar veya geri dönüşümlü bir MAOI ile tedaviye son verildikten sonra bu ilacın kullanma talimatında belirtilen zaman sonuna kadar sitalopram verilmemelidir. MAOI’ler ile tedaviye, sitalopram tedavisine son verildikten 7 gün sonra başlanabilir (bkz. Bölüm 4.5)

Kan basıncının yakından gözlenmesi ve izlenmesi için yeterli imkânın olmadığı durumlarda, sitalopramın linezolid ile birlikte kullanılması kontrendikedir.

Pimozid ile birlikte kullanılması kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5).

Sitalopram, bilinen uzamış QT aralığı veya konjenital uzamış QT sendromu olan hastalarda kontrendikedir.

Sitalopramın QT aralığını uzattığı bilinen diğer tıbbi ürünler ile kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.5).

4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Yaşlı hastalarda ve karaciğer veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tedavi için bakınız bölüm 4.2.

Antidepresan ilaçların özellikle çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesi gereklidir. CIPRAM, 18 yaş ve üzeri hastalarda depresyon tedavisi ve relaps/rekürenslerin önlenmesi, agorafobili veya agorafobisiz panik bozukluğu ve Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tedavilerinde kullanılır.

Çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanlarda kullanımı

Antidepresanlar, çocuklar ve 18 yaşın altındaki adolesanların tedavisinde

kullanılmamalıdır. Klinik çalışmalarda antidepresanlar ile tedavi edilen çocuklar ve

adolesanlar, plasebo ile tedavi edilenlerle karşılaştırıldığında intiharla ilişkili davranışlar (intihar girişimi ve intihar düşünceleri) ve düşmanlık (çoğunlukla saldırganlık, zıtlaşma davranışı ve sinirlilik) daha sık gözlenmiştir. Klinik bir gereksinime dayanarak yine de tedavi etme kararı alınırsa, hasta intihar semptomlarının ortaya çıkmasına karşı dikkatle izlenmelidir.

Bununla beraber, çocuklar ve adolesanların büyüme, olgunlaşma ve kognitif ve davranışsal gelişimlerine ilişkin uzun süreli güvenlilik verileri yeterli değildir.

Paradoksal anksiyete
Panik bozukluğu olan bazı hastalar, antidepresan tedavisinin başında artan anksiyete semptomları yaşayabilir. Bu paradoksal reaksiyon, tedaviye başlanmasından itibaren ilk iki hafta içinde çoğunlukla hafifler. Olası paradoksal anksiyojenik etkileri azaltmak için düşük başlangıç dozu önerilir (bkz. Bölüm 4.2).

Hiponatremi
Muhtemelen uygunsuz antidiüretik hormon salgısı sebebiyle, SSRI kullanımı ile beraber nadir görülen bir yan etki olarak hiponatremi bildirilmiştir ve genellikle tedavinin sonlandırılmasıyla geri dönüşümlüdür. Özellikle yaşlı kadın hastalarda risk daha yüksektir.

İntihar/intihar düşüncesi veya klinik kötüleşme
Depresyon, intihar düşüncesi, kendine zarar verme ve intihar (intiharla ilişkili olaylar) riskinde artış ile kendini gösterir. Bu risk, anlamlı bir remisyon oluşuncaya kadar devam etmektedir. Tedavinin ilk birkaç haftası veya daha fazla sürede bir gelişme oluşamayabileceği için hastalar, bir gelişme oluşuncaya kadar yakından izlenmelidir. Genel klinik tecrübeye göre iyileşmenin erken evrelerinde intihar riski artabilir.

Sitalopramın reçetelendirildiği diğer psikiyatrik durumlar da intiharla ilişkili olayların riskinde bir artış ile ilişkilendirilebilir. İlave olarak bu durumlar majör depresif bozukluklar ile eş zamanlı olabilir. Bundan dolayı majör depresif bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken uygulanan önlemlerin aynısı diğer psikiyatik bozukluğu olan hastalar tedavi edilirken de uygulanmalıdır.

İntiharla ilişkili olaylar geçmişi olan hastalar veya tedavi başlangıcından önce anlamlı derecede intihar düşüncesi sergileyen kişilerde intihar düşüncesi veya intihar girişimi riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tedavi sırasında dikkatle izlenmelidir.

Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkin hastalarda, antidepresanlara ilişkin yapılan, plasebo kontrollü bir meta-analiz çalışması, 25 yaşın altındaki hastalarda intihar davranışı riskinin, plasebo ile karşılaştırıldığında, antidepresan alanlarda arttığını göstermiştir.

Hastalar yakından izlenmelidir ve bilhassa yüksek risk taşıyan hastalara, özellikle tedavinin erken evrelerinde ve doz değişikliklerini izleyen dönemlerde eşlik edilmelidir. Hastalar (ve hastaya bakım verenler), herhangi bir klinik kötüleşme, intihar davranışı veya düşüncesi ve davranışlarda olağan dışı değişiklikler ortaya çıkması olasılığına karşı hastanın izlenmesi gerektiği konusunda ve bu semptomlar ortaya çıktığında hemen bir doktora başvurması gerektiği konusunda uyarılmalıdır.

Akatizi/psikomotor huzursuzluk
SSRI/SNRI (Serotonin-noradrenalin geri alım inhibitörü) kullanımı, akatizi gelişimi (subjektif olarak hoş olmayan veya sıkıntılı huzursuzluk ile karakterize ve çoğu kez

oturamama veya hareketsiz duramama ile karakterize) ile ilişkilendirilmiştir. Bu durum çoğunlukla tedavinin ilk birkaç haftası içinde oluşmaktadır. Bu semptomların geliştiği hastalarda, dozun artırılması zararlı olabilir.

Mani
Manik-depresif hastalarda, manik faza doğru değişim görülebilir. Hasta manik faza girerse sitalopram tedavisi sonlandırılmalıdır.

Nöbetler
Antidepresan ilaçlarda nöbetler potansiyel risktir. Nöbet gelişen her hastada sitalopram tedavisi bırakılmalıdır. Stabil olmayan epilepsi hastalarında sitalopram kullanımından kaçınılmalıdır ve kontrollü epilepsi hastaları dikkatle izlenmelidir. Nöbet sıklığında artış olursa sitalopram tedavisi kesilmelidir.

Diyabet
Diyabeti olan hastalarda bir SSRI ile tedavi, glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik dozunun ayarlanması gerekebilir.

Serotonin sendromu
SSRI tedavisi gören hastalarda nadiren serotonin sendromu bildirilmiştir. Ajitasyon, tremor, miyokloni ve hipertermi gibi semptomların birlikte oluşumu bu durumun gelişimine işaret edebilir. Sitalopram ile tedavi derhal sonlandırılmalı ve semptomatik tedavi başlatılmalıdır.

Serotonerjik ilaçlar
Sitalopram, triptanlar (sumatriptan ve oksitriptan dahil), opioidler (tramadol dahil) ve triptofan gibi serotonerjik etkileri olan ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.

Kanama
SSRI’lar ile tedavide deri kanama zamanı ve/veya ekimoz, jinekolojik kanamalar, gastrointestinal kanamalar ve diğer deri ve mukoza kanamaları gibi kanama anomalileri bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.8). SSRI’lar / SNRI’lar doğum sonrası kanama riskini artırabilir (bkz. Bölüm 4.6, 4.8). SSRI’larla tedavi edilen yaşlı hastalarda gastrointestinal kanama riski artabilir. SSRI kullanan hastalarda, özellikle trombosit fonksiyonunu etkilediği bilinen etkin maddeler veya kanama riskini artırabilen diğer etkin maddeler ile birlikte kullanımda ve ayrıca kanama bozukluğu geçmişi olan hastalarda dikkatli olunması tavsiye edilir (bkz. Bölüm 4.5).

EKT (Elektrokonvülsif terapi)
SSRI’ların ve EKT’nin eşzamanlı uygulanması konusunda kısıtlı klinik tecrübe olduğu için dikkatli olunmalıdır.

St. John’s Wort
Sitalopram ve St. John’s Wort (Hypericum perforatum) içeren bitkisel preparatların birlikte kullanımında yan etkiler daha yaygın olabilir. Bu nedenle, sitalopram ve St. John’s Wort preparatları birlikte kullanılmamalıdır (bkz. Bölüm 4.5).

SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Tedavi sonlandırıldığında, özellikle aniden kesildiğinde yoksunluk semptomları yaygındır (bkz. Bölüm 4.8). Sitalopram ile yürütülen bir rekürans önleme çalışmasında aktif

tedavinin kesilmesinden sonraki yan etkiler, sitaloprama devam eden hastaların %20’sine karşı tedavinin kesildiği hastaların %40’ında görülmüştür.

Yoksunluk semptomlarının riski, tedavi süresi ve dozu ile doz azaltma hızını içeren birkaç faktöre bağlı olabilir. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (imsomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir fakat bazı hastalarda şiddetli olabilirler. Çoğu zaman tedavi kesildikten sonraki ilk birkaç gün içinde ortaya çıkarlar fakat nadiren, istemeden doz atlamış olan hastalarda da bu tür semptomların görüldüğü bildirilmiştir. Bu semptomlar genellikle kişiye özgüdür ve çoğu zaman iki hafta içinde çözümlenmesine rağmen bazı bireylerde bu süre uzayabilir (2-3 ay veya daha uzun). Bu nedenle, tedavi kesileceği zaman sitalopram, hastanın ihtiyaçlarına göre birkaç hafta veya aylık sürede kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları).

Cinsel işlev bozukluğu
Selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) / serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI’lar) cinsel işlev bozukluğu semptomlarına neden olabilir (bkz. Bölüm 4.8). SSRI / SNRI’ın kesilmesine rağmen semptomların devam ettiği uzun süreli cinsel işlev bozukluğu raporları vardır.

Psikoz
Depresif episodları olan psikotik hastalarda tedavisi, psikotik semptomları artırabilir.

QT aralığı uzaması
Sitalopramın doza bağlı olarak QT aralığında uzamaya neden olduğu bulunmuştur. Pazarlama sonrası dönemde ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. Bölüm 4.3, 4.5, 4.8, 4.9 ve 5.1).

Belirgin bradikardisi olan hastalarda veya yakın zamanda akut miyokart enfarktüs geçirmiş veya kompanse olmayan kalp yetmezliği olan hastalarda dikkatli olunması önerilir.

Hipokalemi veya hipomagnezemi gibi elektrolit bozuklukları malign aritmi riskini artırır. Sitalopram ile tedaviye başlamadan önce bunların düzeltilmesi gereklidir.

Stabil kardiyak hastalığı olan hastalar tedavi ediliyorsa, tedaviye başlamadan önce elektrokardiyografi (EKG) ile değerlendirilmesi düşünülmelidir.

Eğer sitalopram ile tedavi sırasında kardiyak aritmi oluşursa, tedavi sonlandırılmalıdır ve EKG uygulanmalıdır.

Dar Açılı Glokom
Sitalopramın da dahil olduğu SSRI’lar göz bebeğinin boyutuna etki ederek midriyazise sebep olabilir. Bu midriyatik etki göz açısını daraltma potansiyeline sahip olup özellikle yatkınlığı olan hastalarda göz içi basıncının artmasına ve dar açılı glokoma sebep olur. Bu

nedenle sitalopram dar açılı glokomu olan hastalarda ya da glokom geçmişi olanlarda dikkatle kullanılmalıdır.

Her bir film kaplı tablet 23,1 mg laktoz monohidrat içermektedir. Nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz-galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Farmakodinamik etkileşimler
Farmakodinamik seviyede; sitalopramın moklobemid ve buspiron ile birlikte kullanımı sonucu birkaç serotonin sendromu vakası görülmüştür.

Kontrendike kombinasyonlar
MAO inhibitörleri
Sitalopram ve MAO inhibitörlerinin eş zamanlı kullanımı, serotonin sendromu dahil, ciddi istenmeyen etkilerle sonuçlanabilir (bkz. Bölüm 4.3). SSRI ile birlikte, geri dönüşümsüz bir MAOI olan selejilin ve geri dönüşümlü MAOI olan linezolid ve moklobemid de dahil olmak üzere bir MAOI alan ve SSRI tedavisini yeni bırakıp MAOI tedavisine başlamış hastalarda ciddi ve bazen ölümcül reaksiyonlar rapor edilmiştir. Bazı vakalarda serotonin sendromuna benzer özelliklere rastlanmıştır. Bir etkin maddenin bir MAOI ile etkileşim semptomları; hipertermi, rijidite, miyokloni, yaşamsal göstergelerde olası ani değişiklikler ile otonomik instabilite, konfüzyon, irritabilite ve koma ve deliryuma kadar ilerleyen aşırı ajitasyonu kapsayan mental durum değişiklikleridir (bkz. Bölüm 4.3).

Pimozid
Çalışmanın başından itibaren sürekli olmamasına karşın, 11 gün boyunca günde 40 mg rasemik sitalopram ile tedavi edilenlere 2 mg tek doz pimozidin beraber uygulanması, pimozidin EAA ve Cmaks değerlerinde artışa yol açmıştır.

Uzun QT sendromuna neden olan diğer ilaçlarla birlikte kullanım:
Pimozid ve sitalopramın beraber kullanımı QTc aralığında yaklaşık olarak 10 msn’lik ortalama bir artış ile sonuçlanmıştır. Pimozidin düşük dozunda elde edilen etkileşim nedeniyle sitalopram ve pimozidin beraber kullanımı kontrendikedir.

QT aralığı uzaması
Sitalopram ve QT aralığını uzatan diğer tıbbi ürünler arasında farmakokinetik ve farmakodinamik çalışmalar yapılmamıştır. Sitalopram ve bu ilaçların ilave etkileri dışlanamamaktadır. Bu nedenle, sitalopramın Sınıf IA ve III antiaritmikler, antipsikotikler (ör: fenotiyazin türevleri, pimozid, haloperidol), trisiklik antidepresanlar, bazı antimikrobiyal ajanlar (ör: sparfloksasin, moksifloksasin, eritromisin IV, pentamidin, anti-sıtma ilaçları özellikle halofantrin), bazı antihistaminikler (astemizol, mizolastin) gibi QT aralığını uzatan tıbbi ürünler ile eş zamanlı uygulanması kontrendikedir.

Kullanımında önlem gerektiren kombinasyonlar

Selejilin (selektif MAO-B inhibitörü)
Sitalopram (günde 20 mg) ve selejilinin (günde 10 mg) (selektif bir MAO-B inhibitörü) eş zamanlı uygulandığı bir farmakokinetik/farmakodinamik etkileşim çalışmasında, klinik

olarak belirgin etkileşimler gözlenmemiştir. Sitalopram ve günde 10 mg’dan yüksek dozlarda selejilinin eş zamanlı kullanımı kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3).

Serotonerjik tıbbi ürünler
Lityum ve triptofan
Sitalopramın lityumla beraber verildiği klinik çalışmalarda farmakodinamik etkileşimlere rastlanmamıştır. Ancak, SSRI’lar lityum veya triptofan ile beraber verildiğinde etki artışına dair raporlar mevcuttur, bu sebeple, sitalopramın bu ilaçlarla beraber kullanımında dikkat edilmelidir. Lityum seviyelerinin rutin izlenmesine her zamanki gibi devam edilmelidir.

Serotonerjik ilaçlar (örn. opioidler (tramadol dahil) ve triptanlar (sumatriptan ve oksitriptan dahil)) ile beraber alınması 5-HT’ye bağlı etkilerin artışına yol açabilir. Daha fazla bilgi elde edilene kadar, sitalopram ve sumatriptan ve diğer triptanlar gibi 5-HT agonistlerinin eş zamanlı kullanımı önerilmez (bkz. Bölüm 4.4).

St. John’s Wort
SSRI’lar ile St. John’s Wort (hypericum perforatum) arasında istenmeyen etkilerin artışı ile sonuçlanabilecek dinamik etkileşmeler olabilir (bkz. Bölüm 4.4). Farmakokinetik etkileşimler araştırılmamıştır.

Kanama
Antikoagülanlar, non-steroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAID), asetil salisilik asit, dipiridamol ve tiklopidin gibi platelet fonksiyonunu etkileyen tıbbi ürünler veya kanama riskini artırabilen diğer ilaçlar (ör: atipik antipsikotikler, fenotiyazinler, trisiklik antidepresanlar) ile aynı anda tedavi edilen hastalarda dikkat gerekmektedir (bkz. Bölüm 4.4).

Elektrokonvülzif tedavi (EKT)
Elektrokonvülzif tedavi ile sitalopramın kombine kullanımının risk veya yararlarını ortaya koyan klinik çalışma mevcut değildir (bkz. Bölüm 4.4).

Alkol
Sitalopram ve alkol arasında herhangi bir farmakodinamik veya farmakokinetik etkileşim gösterilmemiştir. Ancak, sitalopram ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.

Hipokalemi/hipomagnezemiye neden olan tıbbi ürünler
Malign aritmi riskini artıracağı için, hipokalemi/hipomagnezemiyi indükleyen tıbbi ürünlerin eş zamanlı kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır.

Nöbet eşiğini düşüren tıbbi ürünler
SSRI’lar nöbet eşiğini düşürebilirler. Nöbet eşiğini düşürme etkisi olan ilaçlar (ör: antidepresanlar [trisiklikler, SSRI’lar], nöroleptikler [fenotiyazinler, tiyoksantenler ve butirofenonlar]), meflokin, bupropiyon ve tramadol) ile eş zamanlı kullanımda dikkatli olunması önerilir.

Farmakokinetik etkileşimler

Sitalopramın demetilsitaloprama biyotrasformasyonu; sitokrom P450 sistemi izozimleri olan CYP2C19 (yaklaşık %38), CYP3A4 (yaklaşık %31) ve CYP2D6 (yaklaşık %31) tarafından gerçekleştirilir. Sitalopramın birden fazla CYP tarafından metabolize edilmesi gerçeği; biyotransformasyon inhibisyonunun, bir enzimin inhibisyonunun diğer biri tarafından dengelenebileceği olasılığından daha düşük olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, sitalopramın diğer ilaçlarla beraber alınmasının, farmakokinetik ilaç etkileşimleri oluşturma riski düşüktür.

Yiyecek
Sitalopramın absorpsiyonu ve diğer farmakokinetik özelliklerinin yiyeceklerden etkilendiğine dair bir bildirim olmamıştır.

Diğer ilaçların sitalopram farmakokinetiği üzerine etkisi

Ketokonazol (potent CYP3A4 inhibitörü) ile beraber

farmakokinetiğini değiştirmemiştir.

Lityum ve sitalopram ile yapılan farmakokinetik etkileşim çalışmasında herhangi bir farmakokinetik etkileşime rastlanmamıştır.

Simetidin
Simetidin (potent CYP2D6, 3A4 ve 1A2 inhibitörü) sitalopramın ortalama kararlı durum seviyelerinde orta derecede artışa yol açmıştır. Sitalopram, simetidin ile birlikte uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.

Essitalopramın (sitalopramın aktif enantiyomeri) günde bir kez 30 mg omeprazol (bir CYP2C19 inhibitörü) ile birlikte uygulanması, essitalopramın plazma konsantrasyonlarında orta derecede (yaklaşık %50) bir artışa neden olmuştur.

Bu nedenle, CYP2C19 inhibitörleri (örn., omeprazol, esomeprazol, flukonazol, fluvoksamin, lansoprazol, tiklopidin) veya simetidin ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Doz ayarlaması gerekebilir.

Sitalopramın diğer ilaçlar üzerine etkileri
Sitalopramla metoprololün (bir CYP2D6 substratı) beraber alındığı bir farmakokinetik / farmakodinamik etkileşim çalışması; metoprolol konsantrasyonlarında iki katı artış olduğunu göstermiştir ancak, metoprololün sağlıklı gönüllülerde kan basıncı ve kalp hızı üzerinde olan etkisinde istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlenmemiştir. Sitalopram ve metoprolol eş zamanlı uygulandığında dikkatli olunması tavsiye edilir. Doz ayarlaması gerekebilir.

Sitalopram ve demetilsitalopram; belirgin inhibitör etkisi olduğu bilinen diğer SSRI’larla karşılaştırıldığında, CYP2C9, CYP2E1 ve CYP3A4’ün ihmal edilebilir ölçüde inhibitörleri ve sadece CYP1A2, CYP2C19 ve CYP2D6’nın zayıf inhibitörleridir.

Levomepromazin, digoksin ve karbamazepin
Sitalopram, CYP1A2 substratları (klozapin ve teofilin), CYP2C9 (varfarin), CYP2C19 (imipramin ve mefenitoin), CYP2D6 (spartein, imipramin, amitriptilin, risperidon) ve CYP3A4 (varfarin, karbamazepin (ve metaboliti karbamazepin epoksit) ile birlikte

verildiğinde bir değişim gözlemlenmemiş veya klinik olarak önemli olmayan çok küçük değişiklikler görülmüştür.

Sitalopram ve levomepromazin veya digoksin arasında, sitalopramın P-glikoproteini indüklediği veya inhibe ettiğini gösteren herhangi bir etkileşim gözlenmemiştir.

Desipramin, imipramin
Bir farmakokinetik çalışmada, sitalopram ve imipramin seviyelerinde herhangi bir etki gösterilmezken, imipraminin primer metaboliti olan desipramin seviyelerinde artış olmuştur. Desipramin sitalopram ile kombine edildiğinde, desipraminin plazma konsantrasyonlarında artış gözlenmiştir. Desipramin dozunun azaltılması gerekebilir.

Metoprolol
Essitalopram (sitalopramın aktif enantiyomeri), CYP2D6 enziminin bir inhibitörüdür. Sitalopram, başlıca bu enzim tarafından başlıca metabolize edilen tıbbi ürünlerle ve dar bir terapötik indekse sahip tıbbi ürünlerle (örn: flekainid, propafenon ve metoprolol (kalp yetmezliğinde kullanıldığında)) ya da başlıca CYP2D6 tarafından metabolize edilen merkezi sinir sistemi üzerinde etkili bazı tıbbi ürünlerle (örn: desipramin, klomipramin ve nortriptilin gibi antidepresanlar veya risperidon, tioridazin ve haloperidol gibi antipsikotikler) ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Dozaj ayarlaması gerekli olabilir. Metoprolol ile birlikte uygulama sonucunda metoprololün plazma seviyelerinde iki kat artışa neden olsa da metoprololün kan basıncı ve kalp ritmi üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde artmamıştır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Pediyatrik popülasyon:
Etkileşim çalışması yapılmamıştır.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye
Gebelik kategorisi: C

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) CIPRAM ile tedavi sırasında oral kontrasepsiyon yöntemi kullanılmasına yönelik veriler yetersizdir. Doğum kontrol yöntemleri ile etkileşimine dair veriler yetersizdir.

Gebelik dönemi
Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar üreme toksisitesinin bulunduğunu göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.

Gebe kadınlara ait yayımlanmış veriler (2500’den fazla maruziyet sonucu) herhangi bir malformatif feto-/neonatal toksisiteye işaret etmemektedir. Hamilelerde kullanımı hakkında klinik tecrübe sınırlıdır. Ancak, çok açıkça gerekli olmadıkça ve risk/yarar değerlendirmesi çok dikkatli yapılmadan sitalopram gebelik döneminde kullanılmamalıdır.

Hamileliğin ileri evrelerinde (özellikle son üç ayında) sitalopram kullanımı devam ederse, yeni doğanlar gözlemlenmelidir. Hamilelik sırasında ilacın aniden kesilmesinden kaçınılmalıdır.

Hamileliğin ileri evrelerinde SSRI/SNRI kullanımı sonrası yeni doğanlarda şu etkiler oluşabilir: solunum güçlüğü, siyanoz, apne, nöbetler, sıcaklık dengesizliği, besleme güçlüğü, kusma, hipoglisemi, hipertoni, hipotoni, hiperrefleksi, tremor, sinirlilik, irritabilite, letarji, sürekli ağlama, uyuklama hali ve uyuma zorluğu. Bu semptomlar, serotonerjik etkilerden veya kesilme semptomlarından dolayı olabilir. Örneklerin çoğunda komplikasyonlar doğumdan hemen sonra veya 24 saatten az bir süre içinde başlamaktadır.

Gebelik sırasında, özellikle ileri evrelerinde, SSRI kullanımına ilişkin epidemiyolojik veriler, yeni doğanda kalıcı pulmoner hipertansiyon riskinde artış olduğunu ortaya koymaktadır. Risk, 1000 gebelikten yaklaşık 5’inde gözlemlenmiştir. Genel popülasyonda, 1000 gebelikten 1-2’sinde kalıcı pulmoner hipertansiyon vakası meydana gelmektedir.

Gözlemsel veriler, doğumdan önceki ay içinde SSRI / SNRI maruziyetini takiben doğum sonrası kanama riskinin (2 kattan az) arttığını göstermektedir (bkz. Bölüm 4.4, 4.8).

Laktasyon Dönemi
Sitalopram anne sütüne geçmektedir. Emzirilen bebeğin, annenin günlük dozunun (mg/kg cinsinden) yaklaşık %5’ini alacağı tahmin edilmektedir. Yeni doğanlarda herhangi bir etki görülmemiştir veya minör etkiler görülmüştür. Ancak mevcut bilgi, çocuklardaki riskin değerlendirilebilmesi için yetersizdir. CIPRAM emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Sitalopram tedavisi gerekli görülüyorsa emzirmenin kesilmesi düşünülmelidir.

Üreme yeteneği/Fertilite
Hayvan verileri sitalopramın sperm kalitesini etkilediğini göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3). SSRI’lar ile olan insan vaka raporları sperm kalitesindeki etkilerin geri dönüşümlü olduğunu göstermiştir. İnsan fertilitesi üzerindeki etkisine ait veriler yetersizdir.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Sitalopramın araç ve makine kullanma üzerinde hafif veya orta düzeyde etkisi bulunmaktadır. Psikoaktif tıbbi ürünler, acil durumlara tepki verme ve değerlendirme yetisini azaltabilirler. Hastalar bu etkiler hakkında bilgilendirilmeli ve araç veya makine kullanma yeteneklerinin etkilenebileceği konusunda uyarılmalıdır.

4.8. İstenmeyen etkiler

Sitalopramla gözlemlenen advers etkiler genellikle hafif ve geçicidir. Tedavinin ilk veya ikinci haftalarında daha sık olarak görülürler ve ardından genellikle kaybolurlar. Advers etkiler “MedDRA Tercih Edilen Terim”e göre verilmiştir.

Şu reaksiyonlar için doz yanıt ilişkisi vardır: terleme artışı, ağız kuruluğu, uykusuzluk, uyuklama hali, ishal, bulantı ve yorgunluk.

Aşağıdaki tablo, çift-kör plasebo kontrollü çalışmalarda veya pazarlama sonrası dönemde hastaların %1’i ve %1’inden fazlasında görülen ve SSRI’lar ve/veya sitalopramla ilişkilendirilen advers etkilerin yüzdesini göstermektedir. Sıklıklar şu şekilde

gruplandırılmaktadır: çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100, <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000, <1/100); seyrek (≥1/10.000, <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

MedDRA Sistem Organ Sınıfı

Sıklık

Advers etki

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Bilinmiyor

Trombositopeni

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Bilinmiyor

Hipersensitivite
Anafilaktik reaksiyon

Endokrin hastalıkları

Bilinmiyor

Uygunsuz ADH salgısı Hiperprolaktinemi3

Metabolizma ve beslenme hastalıkları

Yaygın

İştah azalması, kilo azalması

Yaygın olmayan

İştah artışı, kilo artışı

Seyrek

Hiponatremi

Bilinmiyor

Hipokalemi

Psikiyatrik hastalıklar

Çok yaygın

Uyku düzensizliği

Yaygın

Ajitasyon, libido azalması, anksiyete, sinirlilik hali, konfüzyonel durum, orgazm anomalisi (kadın), anormal rüyalar, apati

Yaygın olmayan

Agresyon, depersonalizasyon, halüsinasyon, mani, libido artışı

Bilinmiyor

Panik atak, bruksizm, huzursuzluk, intihar düşüncesi, intiharla ilişkili davranışlar1

Sinir sistemi hastalıkları

Çok yaygın

Uyuklama hali, uykusuzluk, baş ağrısı

Yaygın

Tremor, parestezi, baş dönmesi, dikkat bozukluğu, migren, amnezi

Yaygın olmayan

Senkop

Seyrek

Grand mal konvülsiyon, diskinezi, tat alma bozukluğu

Bilinmiyor

Konvülsiyon, serotonin sendromu, ekstrapiramidal bozukluk, akatizi, hareket bozukluğu

Göz hastalıkları

Yaygın olmayan

Midriyazis

Bilinmiyor

Görme bozukluğu

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Yaygın

Çınlama

Kardiyak hastalıklar

Yaygın

Palpitasyonlar

Yaygın olmayan

Bradikardi, taşikardi

Bilinmiyor

Elektrokardiyogramda QT uzaması, Torsades de Pointes dahil ventriküler aritmi

Vasküler hastalıklar

Seyrek

Kanama

Bilinmiyor

Ortostatik hipotansiyon

Solunum, göğüs
bozuklukları ve
mediastinal hastalıklar

Yaygın

Esneme, rinit

Seyrek

Öksürme

Bilinmiyor

Burun kanaması

Gastrointestinal hastalıklar

Çok yaygın

Ağız kuruluğu, bulantı

Yaygın

İshal, kusma, kabızlık, dispepsi, abdominal ağrı, şişkinlik, aşırı tükürük salgısı

Bilinmiyor

Gastrointestinal kanama (rektal kanama dahil)

Hepato-bilier hastalıklar

Seyrek

Hepatit

Bilinmiyor

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Çok yaygın

Terleme artışı

Yaygın

Kaşıntı

Yaygın olmayan

Ürtiker, alopesi, kızarıklık, purpura, fotosensitivite

Bilinmiyor

Ekimoz, anjiyoödem

Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik
hastalıkları

Yaygın

Miyalji, artralji

Böbrek ve idrar yolu hastalıkları

Yaygın olmayan

Üriner retansiyon

Üreme sistemi ve meme hastalıkları

Yaygın

İktidarsızlık, boşalma bozukluğu, boşalma eksikliği

Yaygın olmayan

Kadın: Menoraji

Bilinmiyor

Galaktore
Kadın: Metroraji, doğum sonrası kanama2
Erkek: Priapizm

Genel bozukluklar ve
uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar

Çok yaygın

Asteni

Yaygın

Yorgunluk

Yaygın olmayan

Ödem

Seyrek

Yüksek ateş, halsizlik

Hasta sayısı: Sitalopram/plasebo = 1346/545
1 Sitalopram tedavisi sırasında veya tedavinin sonlandırılmasının ardından erken dönemde, intihar düşüncesi ve intihar ile ilişkili davranışlara ilişkin vakalar bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4).

2 Bu olay, SSRI/SNRI’ların terapötik sınıfı için bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4 ve 4.6).

3 Bu olay, SSRI/SNRI’ların terapötik sınıfı için rapor edilmiştir (bkz. Bölüm 5.1).

Kemik kırılmaları
Esas olarak 50 yaş ve üzerindeki hastalarda yürütülen epidemijolojik çalışmalar, SSRI ve trisiklik antidepresan alan hastalarda kemik kırılması riskinde bir artış olduğunu göstermiştir. Bu riski oluşturan mekanizma bilinmemektedir.

QT aralığı uzaması
Pazarlama sonrası dönemde, ağırlıklı olarak kadın hastalarda, hipokalemisi olanlarda ya da önceden QT uzaması veya başka kardiyak hastalıkları olanlarda, QT aralığı uzaması ve Torsades de Pointes dahil olmak üzere ventriküler aritmi bildirimleri olmuştur (bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5, 4.9 ve 5.1).

SSRI tedavisinin kesilmesiyle görülen yoksunluk semptomları
Sitalopram tedavisinin sonlandırılması, özellikle aniden kesilmesiyaygın olarak yoksunluk semptomlarına neden olur. Baş dönmesi, duyusal bozukluklar (parestezi dahil), uyku bozuklukları (insomnia ve yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı ve/veya kusma, tremor, konfüzyon, terleme, baş ağrısı, diyare, palpitasyonlar, duygusal dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları en yaygın olarak bildirilen reaksiyonlardır. Bu semptomlar genellikle hafif ve orta şiddettedir ve kişiye özgüdür. Fakat bazı hastalarda şiddetli olabilir ve/veya daha uzun sürebilirler. Bu nedenle, sitalopram tedavisi daha fazla gerekli görülmediğinde tedavinin kesilirken doz kademeli olarak azaltılmalıdır (bkz. Bölüm 4.2 ve 4.4).

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması

Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem

taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine

olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu

kovijilans FAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir

e-posta: tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35

Doz aşımı ve tedavisi

Toksisite
Sitalopramın doz aşımı konusunda kapsamlı klinik veri sınırlıdır ve birçok vaka bildirimi diğer ilaçlar/alkol ile beraber kullanımındaki doz aşımlarını içermektedir. Sitalopramla tek başına doz aşımında ölüm vakaları bildirilmiştir fakat ölüm vakalarının çoğunluğu beraber kullanıldığı ilaçların doz aşımını içermektedir.

Ölümcül doz bilinmemektedir. Hastalar 2 g’dan fazla sitalopram yuttuktan sonra sağ kalmıştır.

Etkiler aynı zamanda alınan alkol ile güçlenebilir.

TCA’lar, MAOI’ler ve diğer SSRI’lar ile potansiyel etkileşimi mevcuttur.

Semptomlar
Sitalopram doz aşımında şu semptomlar bildirilmiştir: konvülsiyon, taşikardi, uyuklama hali, QT aralığı uzaması, koma, kusma, tremor, hipotansiyon, kalp durması, bulantı, serotonin sendromu, ajitasyon, bradikardi, baş dönmesi, dal bloğu, QRS uzaması, hipertansiyon ve midriyazis, Torsades de Pointes, stupor, terleme, siyanoz, hiperventilasyon ve atriyal ve ventriküler aritmi.

Nodal ritim, uzamış QT aralıkları ve geniş QRS kompleksleri gibi EKG değişiklikleri meydana gelebilir. Ölümler bildirilmiştir.

Şiddetli hipotansiyon ve senkop ile birlikte uzun süreli bradikardi de bildirilmiştir. Nadiren, şiddetli zehirlenmelerde “serotonin sendromu”nun özellikleri ortaya çıkabilir. Buna zihinsel durum değişikliği, nöromusküler hiperaktivite ve otonomik dengesizlik dahildir. Hiperpireksi ve serum kreatin kinaz yükselmesi olabilir. Rabdomiyoliz nadirdir.

Tedavi
Sitalopramın bilinen spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Tedavi, semptomatik ve destekleyici olmalıdır ve açık hava yolunun korunmasını ve stabil olana kadar EKG ile yaşamsal belirtilerin izlenmesini içerir. Konjestif kalp yetmezliği/bradiaritmileri olan hastalarda, QT aralığını uzatan ilaçları eş zamanlı kullanan veya metabolizması etkilenmiş (ör: karaciğer bozukluğu olan) hastalarda aşırı doz durumunda EKG izlenmesi tavsiye edilir.

1 saat içinde vücut ağırlığının kilogramı başına 5 mg’dan fazla yutan yetişkinlerde ve çocuklarda oral aktif kömür düşünülmelidir. Sitalopramın yutulmasından yarım saat sonra verilen aktif kömürün emilimi %50 azalttığı gösterilmiştir.

Ozmotik olarak çalışan laksatif (sodyum sülfat gibi) ve midenin yıkanması düşünülmelidir. Bilinci bozulursa hasta entübe edilmelidir.

Konvülsiyonları sık veya uzun süreli ise intravenöz diazepam ile kontrol ediniz.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri.

ATC kodu: N06AB04

Etki mekanizması
Biyokimyasal çalışmalar ve davranış çalışmaları sitalopramın, serotonin (5-HT)-geri alımının potent bir inhibitörü olduğunu göstermiştir. Uzun dönem sitalopram tedavisi sonucu 5-HT geri alım inhibisyonuna tolerans oluşmaz.

Sitalopram, noradrenalin (NA), dopamin (DA) ve gama aminobütirik asit (GABA) geri alımı üzerinde herhangi bir etkisi olmayan veya minimal etkisi olan çok selektif bir Serotonin Geri Alım İnhibitörü’dür (SSRI).

Birçok trisiklik antidepresanın ve bazı yeni SSRI’ların aksine, sitalopramın; 5-HT1A, 5-HT2, DA D1 ve D2 reseptörleri, alfa1-, alfa2-, beta-adrenoreseptörleri, histamin H1, muskarinik kolinerjik, benzodiazepin ve opioid reseptörleri gibi bir dizi reseptöre afinitesi yoktur veya çok azdır. İzole organlarda bir dizi fonksiyonel in vitro testlerin yanı sıra fonksiyonel in vivo testler reseptör afinitesinin olmadığını doğrulamıştır.

Reseptörler üzerindeki bu etkilerin olmaması, sitalopramın neden ağız kuruluğu, mesane ve bağırsak rahatsızlığı, bulanık görme, sedasyon, kardiyotoksisite ve ortostatik hipotansiyon gibi geleneksel yan etkilerden daha azına neden olduğunu açıklayabilir.

Sitalopramın ana metabolitlerinin, potens ve selektivite oranları sitalopramdan daha düşük olmasına rağmen SSRI özelliğini taşırlar. Ancak, metabolitlerin selektivite oranları birçok yeni SSRI’nınkinden daha yüksektir. Metabolitler genel antidepresan etkisine katkıda bulunmazlar.

Farmakodinamik etkileri
Hızlı göz hareketi (REM) uykusunun önlenmesi, antidepresan aktivitenin göstergesi olarak kabul edilir. Sitalopram; trisiklik antidepresanlar, diğer SSRI’lar ve monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri gibi REM uykusunu önler ve derin yavaş dalga uykusunu artırır.

Sitalopram opioid reseptörlere bağlanmasa da bilinen opioid analjeziklerin antinosiseptif etkisini kuvvetlendirir. Sitalopram uygulamasını takiben d-amfetamin ile indüklenen hiperaktivitede artış olmuştur.

İnsanlarda sitalopram kognitif (entellektüel işlev) ve psikomotor performansı düşürmez. Tek başına veya alkolle beraber kullanılsa da sedatif özellikleri yoktur veya çok azdır.

Gönüllü bireylerde yapılan tek doz çalışmasında, sitalopramın tükürük salgılamayı azaltmadığı görülmüştür. Sağlıklı gönüllülerde yapılan herhangi bir çalışmada, sitalopramın kardiyovasküler parametreler üzerinde belirgin etkisi görülmemiştir. Sitalopramın prolaktin ve büyüme hormonu serum seviyeleri üzerinde etkisi yoktur. Sitalopram, serotoninin proklaktin uyarıcı etkisine sekonder olarak, diğer SSRI’lar gibi, plazma prolaktin düzeylerini artırabilir (bkz. Bölüm 4.8).

Sağlıklı gönüllülerde yapılan bir çift-kör plasebo kontrollü EKG çalışmasında, QTc (Fridericia düzeltmesi) için başlangıçtan itibaren değişim günlük 20 mg dozda 7,5 ms (%90 GA 5,9-9,1) ve günlük 60 mg dozda 16,7 ms (%90 GA 15,0-18,4) olmuştur (bkz. Bölüm 4.3, 4.4, 4.5, 4.8 ve 4.9).

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Emilim:
Emilim hemen hemen tamdır ve besin alımından bağımsızdır (Tmaks ortalama 3,8 saat). Oral biyoyararlanım yaklaşık %80’dir.

Dağılım:

Görünür dağılım hacmi (Vd)β yaklaşık 12,3 L/kg’dır. Sitalopram ve ana metabolitleri için plazma proteinine bağlanması %80’in altındadır.

Biyotransformasyon:
Sitalopram; aktif demetilsitalopram, didemetilsitalopram, sitalopram-N-oksit ve aktif olmayan bir deamine propiyonik asit türevine metabolize olur. Ana bileşikten daha zayıf olmalarına rağmen, tüm aktif metabolitler de SSRI’dır. Değişmeden kalan sitalopram plazmadaki baskın bileşiktir.

Eliminasyon:
Eliminasyon yarılanma ömrü (T1/2) yaklaşık 1½ gündür. Sistemik sitalopram plazma klirensi (Kls) yaklaşık 0,33 L/dakika ve oral plazma klirensi (Kloral) yaklaşık 0,41 L/dakikadır.

Sitalopramın önemli kısmı (%85) karaciğerden, geri kalan %15’i böbreklerden atılır; günlük dozun yaklaşık %12’si değişmemiş sitalopram olarak idrarla atılır. Karaciğer (rezidüel) klirensi yaklaşık 0,35 L/dakika, böbrek klirensi yaklaşık 0,068 L/dakikadır.

Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Kinetiği doğrusaldır. Kararlı durum plazma seviyelerine 1-2 haftada ulaşılır. 250 nmol/L’lik (100-500 nmol/L) ortalama konsantrasyonlara 40 mg’lik günlük dozla erişilmiştir. Sitalopram plazma seviyeleri ile terapötik yanıt veya yan etkiler arasında net bir ilişki yoktur.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Yaşlı hastalar (65 yaş üstü):
Yaşlı hastalarda metabolizmanın hızının düşük olması sonucu, daha uzun yarılanma ömürleri (1,5-3,75 gün) ve düşük klirens değerleri (0,08-0,3 L/dakika) gözlenmiştir. Aynı dozla tedavi edilen yaşlı hastalarda kararlı durum plazma konsantrasyon değerleri daha genç hastalara göre yaklaşık iki kat daha fazladır.

Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer işlevi azalmış olan hastalarda sitalopram daha yavaş elimine edilir. Karaciğer işlevi normal olan hastalara göre, sitalopram yarılanma ömrü yaklaşık iki kat daha uzun ve belirli bir dozda sitalopram kararlı durum plazma konsantrasyonları yaklaşık iki kat daha fazladır.

Böbrek yetmezliği:
Sitalopram; böbrek işlevi hafif ve orta derecede azalmış olan hastalarda daha yavaş elimine olur ancak bunun sitalopramın farmakokinetiği üzerine önemli bir etkisi yoktur. Böbrek işlevi ciddi derecede azalmış olan (kreatinin klirensi <20 mL/dakika) hastaların tedavisine ait bilgi mevcut değildir (bkz. Bölüm 4.2).

Polimorfizm:
In vivo araştırmalar, sitalopram metabolizmasının spartein/debrizokin oksidasyonunun (CYP2D6) polimorfizmi üzerine klinik olarak önemli etkisi olmadığını göstermiştir. CYP2C19 için önlem olarak, zayıf metabolize edici olduğu bilinen kişilerde başlangıç dozu olarak 10 mg dikkate alınmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Akut toksisite:
Sitalopramın akut toksisitesi düşüktür.

Kronik toksisite:
Kronik toksisite çalışmalarında, sitalopramın terapötik kullanımına ilişkin, endişe arz edecek bir duruma rastlanmamıştır.

Üreme toksisitesi:
Üreme toksisite çalışmalarından (segment I; fertilite ve genel üreme performası, segment II; teratojenite ve segment III; peri-post natal çalışmalar) alınan verilere göre, sitalopramın hamilelik potansiyeli olan kadınlarda kullanımı hakkında özel dikkat göstermeye sebep yoktur.

Maternal toksisite oluşturan günlük 56 mg/kg dozlarda, sıçanlarda yapılan embriyotoksisite çalışmalarında, omurga ve göğüs kafesi kemiğinde, kemik anomalileri görülmüştür. Maternal plazma seviyesi, insanlardaki terapötik konsantrasyonun 2-3 katıdır. Sıçanlarda, sitalopram, fertilite, gebelik ve postnatal gelişim üzerinde etki yapmamış ancak yavruların doğum kilolarında azalma görülmüştür. Sitalopram ve metabolitleri, maternal plazma düzeyinin 10-15 katı daha fazla fötal konsantrasyonlara erişir.

Hayvan verileri sitalopramın fertilite indeksinde ve gebelik indeksinde düşüşe, insanın maruz kaldığı dozların üzerindeki dozlarda anormal sperm ve implantasyon sayısında azalmaya neden olduğunu göstermiştir.

Mutajenik ve karsinojenik potansiyel:
Sitalopramın mutajenik veya karsinojenik etki potansiyeli yoktur.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Tablet çekirdeği:
Mısır nişastası
Laktoz monohidrat (inek sütü şekeri)

Mikrokristalin sellüloz
Kopovidon
Gliserol (%85)
Kroskarmeloz sodyum
Magnezyum stearat

Tablet Kaplama:
Hipromelloz 5
Makrogol 400
Titanyum dioksit (E171)

6.2.

6.3.
6.4.
6.5.
6.6.

7.

Geçimsizlikler
Yeterli veri yoktur.

Raf ömrü
60 ay
Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklanmalıdır.

Ambalajın niteliği ve içeriği
Kutuda, Al/PVC/PVDC blisterde 28 ve 56 film kaplı tablet.

Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

RUHSAT SAHİBİ

Lundbeck İlaç Tic. Ltd. Şti.

FSM Mah. Poligon Cad. Buyaka 2 Sitesi No:8 1.Blok Kat:7 34771 Ümraniye/İstanbul
Tel: 0216 538 96 00
Faks: 0216 425 46 35

8. RUHSAT NUMARASI

12.07.2019 – 2019/303

9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsatlandırma tarihi: 31.05.2000
Ruhsat yenileme tarihi: 31.05.2005

10. KÜB’ün YENİLENME TARİHİ


Paylaşmak için Bağlantılar:

Bir yanıt yazın