*Hepsi, A

ASPIRIN 100 MG 20 TABLET

Temel Etkin Maddesi:

asetilsalisilik asit

Üreten İlaç Firması:

BAYER TÜRK KİMYA SAN. LTD. ŞTİ.

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Temel Etkin Maddesi:

asetilsalisilik asit

Üreten İlaç Firması:

BAYER TÜRK KİMYA SAN. LTD. ŞTİ.

Gerekli Reçete Durumu:

Beyaz Reçete ile satılır.

Barkod Numarası:

8699546010028

Hekimler İçin Klavuz:

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

67,33 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Barkod Numarası:

8699546010028

Hekimler İçin Klavuz:

TİTCK’nın Satış Fiyatı:

67,33 ₺
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2025

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – N – SİNİR SİSTEMİ, N02 ANALJEZİKLER, N02B DİĞER ANALJEZİK VE ANTİPİRETİKLER, N02BA Salisilik asit ve türevleri, N02BA01, asetilsalisilik asit

Bilgilendirme:

İlaç kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

ATC Sınıflaması:

ATC SINIFLAMASI – N – SİNİR SİSTEMİ, N02 ANALJEZİKLER, N02B DİĞER ANALJEZİK VE ANTİPİRETİKLER, N02BA Salisilik asit ve türevleri, N02BA01, asetilsalisilik asit

Personeller İçin Kullanma Talimatı

KULLANMA TALİMATI

ASPİRİN® 100 mg tablet

Ağız yoluyla alınır.

Etkin madde: Her bir tablette 100 mg asetilsalisilik asit
Yardımcı maddeler: Mısır nişastası, selüloz, sodyum sakarin, L-Rotlack boyar maddesi, kuru ananas aroması.

Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice

okuyunuz; çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.

Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Bu ilaç kişisel olarak size reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.

Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı

kullandığınızı söyleyiniz.

Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksek

veya düşük doz kullanmayınız.

Bu Kullanma Talimatında:

1. ASPİRİN nedir ve ne için kullanılır?

2. ASPİRİN’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler

3. ASPİRİN nasıl kullanılır?

4. Olası yan etkiler nelerdir?

5. ASPİRİN’in saklanması

Başlıkları yer almaktadır.

1.ASPİRİN nedir ve ne için kullanılır?

•ASPİRİN, asetilsalisilik asit adlı etkin maddeyi içeren ağrı kesici, ateş düşürücü, yangı (iltihap) giderici ve trombosit olarak adlandırılan pıhtılaşma hücrelerinin kümeleşmesini önleyici etkilere sahip bir ilaçtır.

•Her tablet etkin madde olarak 100 mg asetilsalisilik asit içerir.

•ASPİRİN, 20 tabletlik ambalajlarda sunulur. Tabletler pembe renkli ve aromatik kokuludur. •Dinlenirken ortaya çıkan/hareketle ilişkisi olmayan göğüs ağrısı (Anstabil anjina pektoris)nda standart tedavinin bir parçası olarak,
•Ani kalp krizinde (Akut miyokard infarktüsünde) standart tedavinin bir parçası olarak, •Kalp krizininin tekrar etmesinden (reinfarktüs) korunmada,
•Kalp ve damar ameliyatları sonrası damar tıkanmaları ve pıhtıların önlenmesinde,

•Riskli hasta gruplarında geçici felçlerin ve inmelerin önlenmesinde kullanılır.

•Sıklıkla beş yaşından küçük çocuklarda ortaya çıkan ve ateş, ciltte döküntü, çilek

görünümünde dil, kırmızı ve çatlamış görünümde dudaklar, avuç içi ve ayak tabanının

kızarık renkte görünümü ile karakterize bir damar iltihabı hastalığında (Kawasaki hastalığı),

o Ateşli dönemde iltihabı (enflamasyonu) azaltmak için,

o Kalbi besleyen kan damarı duvarlarında anormal genişleme (anevrizma) durumunda

kanın pıhtılaşmasının önlenmesinde kullanılır.

2. ASPİRİN’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler

ASPİRİN’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ

Eğer;

• Asetilsalisilik aside, diğer salisilatlara veya ilacın içindeki maddelerden herhangi birine

karşı aşırı duyarlılığınız (alerjiniz) varsa,

• Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin özellikle de steroidal olmayan

antiinflamatuvar ilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öykünüz varsa,

• Aktif mide ve bağırsak (oniki parmak bağırsağı dahil) ülseriniz varsa,

• Gastrointestinal kanama öykünüz varsa,

• Patolojik açıdan kanama eğiliminizde (kalıtsal bir kan hastalığı olan hemofili veya diğer

kanama bozuklukları (hemarojik bozukluk)) artış varsa,

• Şiddetli böbrek yetmezliğiniz varsa,

• Şiddetli karaciğer yetmezliğiniz varsa,

• Şiddetli kalp yetmezliğiniz varsa,

• Edinilmiş ve doğuştan kanama durumunuz varsa,

• Heparin tedavisi alıyorsanız,

• Haftada 15 mg veya daha yüksek dozda metotreksat (kanser ve bazı otoimmün

hastalıkların (bağışıklık sisteminin vücudun normal dokularına karşı yanıt oluşturması

durumudur) tedavisinde kullanılan bir ilaç) kullanıyorsanız,

• Hamileliğinizin son 3 ayındaysanız, günde 100 mg’dan daha yüksek dozlar kullanmamalısınız

(bkz. Hamilelik).

ASPİRİN’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ

ASPİRİN’i almadan önce doktorunuz veya eczacınız ile görüşünüz.

Önceden tıbbi tavsiye ve izleme olmadan salisilatların uzun süreli kullanımından kaçınınız.

Eğer;

•Ağrı kesicilere, romatizma ilaçlarına, inflamasyon (iltihap) giderici ilaçlara ve diğer alerjen

maddelere karşı aşırı duyarlılığınız (alerjiniz) varsa,

•Kronik veya tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere mide veya bağırsak ülseri (oniki

parmak bağırsağı ülseri dahil) öykünüz varsa,
•Hipoprotrombinemi, K vitamini eksikliği gibi pıhtılaşma bozukluğunuz varsa,
•Kan pıhtılaşmasını önleyici (antikoagülan) ilaçlar kullanıyorsanız,
•ASPİRİN, böbrek yetmezliği ve akut böbrek yetmezliği riskini daha da artırabileceğinden, böbrek fonksiyonlarınızda ya da kalp-damar sisteminizde bozukluk (örn.; böbrek damar hastalığı, konjestif kalp yetmezliği, hacim kaybı, büyük ameliyat, kanda enfeksiyon (sepsis), majör kanama olaylarınız) varsa,
•Karaciğer fonksiyon bozukluğunuz varsa,
•ASPİRİN, kırmızı kan hücrelerinin yıkımına sebep olarak hemoglobin salınımına neden olabileceğinden (hemoliz ya da hemolitik anemi); şiddetli glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) (kırmızı kan hücrelerini etkileyen kalıtsal bir hastalık) varsa. Hemoliz (kan hücrelerinin yıkımı) riskini artırabilecek faktörler arasında yüksek doz, ateş veya akut enfeksiyonlar bulunmaktadır.

•ASPİRİN kardiyovasküler endikasyonlarda kullanıldığında, metamizol veya ibuprofen ve naproksen gibi steroidal olmayan antiinflamatuar ilaçlar (ağrı kesici, ateş düşürücü veya iltihap giderici ilaçlar) kullanıyorsanız (aşağıdaki “Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı” bölümüne bakınız),
•Astım, saman nezlesi, burun mukozasında şişlik (burun polipleri) veya kronik solunum yolu hastalıklarınız varsa veya ASPİRİN bronkospazm, astım atakları ve diğer hastalıklara neden olabileceğinden geçmiş dönemde diğer maddelere karşı alerjik (aşırı duyarlılık) reaksiyonları (örn. kutanöz reaksiyonlar, kaşıntı, ürtiker) gösterdiniz ise,
•Diş çekimi dahil herhangi bir ameliyat geçirecekseniz, (Çünkü ASPİRİN kullandıysanız kanama eğiliminiz artabilir. Böyle bir durumda doktorunuzu veya diş hekiminizi bilgilendirin.) •Alerji (örn: cilt reaksiyonları, kaşıntı, kurdeşen), astım, saman nezlesi, nazal polip (burun iç yüzeyinde gelişen yumuşak doku), solunum yolu hastalıkları gibi şikayetleriniz varsa dikkatli kullanılmalıdır.

ASPİRİN kanama eğilimi arttırabileceğinden bir ameliyat geçirecekseniz (diş çekimi gibi küçük bir ameliyat olsa dahi), bu ilacı kullanıp kullanmadığınızı doktorunuza veya diş hekiminize söyleyiniz.

Bir kesik veya yaralanma olursa kanamanın durması normalden daha uzun sürebilir. Bu ASPİRİN’in etkinliği ile ilgilidir. Küçük kesikler ve yaralanmalar (örneğin tıraş sırasında) genellikle önemli değildir. Alışılmadık bir kanama yaşarsanız (vücudunuzun alışılmadık bir yerinde veya alışılmadık bir süre boyunca), doktorunuza danışınız.

Düşük dozlarda ASPİRİN, ürik asit atılımını azaltır. Bu durum, gut (eklemlerde kızarıklık, hassasiyet, sıcaklık ve şişlik yakınmaları ile ortaya çıkan tekrarlayıcı iltihabi bir hastalık) gelişimine yatkınlığınız varsa gut atağına neden olabilir.

Çocuklar ve ergenler
ASPİRİN’in 18 yaşın altındaki çocuklarda kardiyovasküler kullanımdaki güvenliliği ve etkililiği kanıtlanmamış olup veri mevcut değildir. Bu nedenle 18 yaşından küçükler için ASPİRİN 100 mg tablet önerilmemektedir.

Çok nadir görülen ancak acil tıbbi müdahale gerektiren potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir hastalık olan Reye Sendromu (beyin ve karaciğeri etkileyen, ölümcül olabilen çok nadir görülen bir hastalık), viral hastalıklardan muzdarip olan ve ASPİRİN verilen çocuk ve ergenlerde gözlenmiştir.

Bu nedenle, çocuk ve ergenlerde, ateşli veya ateşsiz viral hastalıklarda (grip, su çiçeği gibi) doktora danışılmadan ASPİRİN kullanılmamalıdır.

ASPİRİN alan bir çocukta baş dönmesi veya bayılma belirtileri, davranış değişikliği veya sürekli kusma görülürse hemen doktorunuza bildirin.

Su çiçeği aşısından sonra 6 hafta süreyle bu ilacın kullanımından kaçınılmalıdır.

Bu uyarılar geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.

ASPİRİN’in yiyecek ve içecek ile kullanılması
ASPİRİN, alkolle birlikte kullanıldığında mide kanaması riski arttırabileceğinden bu ilacı alkol ile birlikte almayınız.

Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Hamilelik döneminde doktorunuzun önerisi doğrultusunda ASPİRİN tedavisine devam ediyorsanız veya başlıyorsanız, ASPİRİN’i doktorunuzun önerdiği şekilde kullanın ve önerilenden daha yüksek doz kullanmayın.

Mevcut sınırlı sayıdaki yayınlanmış verilere dayanarak, insanlar üzerinde yapılan çalışmalar, ASPİRİN’in doğurganlık üzerinde tutarlı bir zararlı etkisi olmadığını göstermiştir ve hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen kesin bir kanıt yoktur.

Hamilelik – son üç aylık dönem
Doğmamış çocuğunuza zarar verebileceği veya doğum sırasında sorunlara neden olabileceği için hamileliğinizin son 3 ayındaysanız günde 100 mg’dan fazla ASPİRİN kullanmayınız. Doğmamış bebeğinizde böbrek ve kalp sorunlarına neden olabilir. Sizin ve bebeğinizin kanama eğilimini etkileyebilir ve doğumun beklenenden daha geç veya daha uzun sürmesine neden olabilir.

Eğer düşük dozda (günde 100 mg dahil) ASPİRİN kullanıyorsanız, doktorunuzun önerdiği şekilde sıkı bir obstetrik (hamileliğin takibi) takibe ihtiyacınız vardır.

Hamilelik – birinci ve ikinci üç aylık dönem
Hamileliğinizin ilk 6 ayındaysanız, kesinlikle gerekli olmadıkça ve doktorunuzun tavsiyesi dışında ASPİRİN kullanmayınız.

Bu dönemde veya hamile kalmaya çalışırken tedaviye ihtiyacınız varsa, mümkün olan en kısa süre için en düşük dozun kullanılması gerekir. ASPİRİN, hamileliğin 20. haftasından itibaren birkaç günden daha uzun süre alınırsa, doğmamış bebeğinizde, bebeği çevreleyen amniyotik sıvının düşük seviyelerine (oligohidramnios) yol açabilecek böbrek sorunlarına bebeğin kalbindeki bir kan damarının (duktus arteriyozus) daralmasına neden olabilir. Birkaç günden daha uzun süre tedaviye ihtiyacınız varsa doktorunuz ek izleme önerebilir.

Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.

ASPİRİN, anne sütüne az miktarda geçer. Sürekli olmayan kullanımlarda emzirmenin kesilmesi gerekmez. Ancak düzenli kullanımda veya yüksek dozlarda emzirmeye devam edilmemelidir.

Araç ve makine kullanımı
Araç ve makine kullanımı üzerine herhangi bir etki gözlenmemiştir.

ASPİRİN’in içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler Bu tıbbi ürün her tablette 1 mmol’den (23 mg) daha az sodyum içerir, yani aslında “sodyum içermez”.

Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
Bazı ilaçlar ile birlikte kullanıldığında ASPİRİN’in veya kullanılan diğer ilacın etkisi ya da yan etkiler değişebilir.

Aşağıdaki durumlarda ASPİRİN almayınız:
•Haftada 15 mg veya daha fazla dozda metotreksat tedavisi alıyorsanız.

Aşağıdaki ilaçları kullanıyorsanız lütfen doktorunuza söyleyiniz:

• Kanser ve romatizma tedavisinde kullanılan metotreksat (haftada 15 mg’ın altında), • Ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan ibuprofen

• Naproksen (ağrı kesici),

• Metamizol (ağrı kesici ve ateş düşürücü madde), eş zamanlı alındığında, ASPİRİN’in

trombosit agregasyonu (kan hücrelerinin birbirine yapışıp kan pıhtısı oluşturması)

üzerindeki etkisini azaltabilir. Bu nedenle bu kombinasyon, kalp koruyucu olarak düşük

dozda ASPİRİN kullanan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

• Kan pıhtılaşmasını önleyici (antikoagülan) ilaçlar,

• Pıhtı eritici (trombolitik) ilaçlar,

• Diğer steroidal olmayan antiinflamatuar (inflamasyon (yangı) giderici) ilaçlar,

• Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar (selektif seratonin geri alım inhibitörleri),

• Kalp hastalıklarında kullanılan digoksin,

• Kan şekerini düşüren ilaçlar (sülfonilüre grubu ilaçlar ve insülin),

• İdrar söktürücü ilaçlar (diüretikler),

• Glukokortikoidler (Addison hastalığında hidrokortizon replasman tedavisi hariç),

• ACE inhibitörleri gibi tansiyon düşürücü ilaçlar,

• Sara hastalığında kullanılan valproik asit,

• Sindirim sisteminde kanamanın artmasına ve kanama süresinde uzamaya neden olabilen

alkol,

• Gut tedavisinde kullanılan ürik asit düzeyini düşüren ilaçlar (örn.; benzobromaron,

probenesid, sülfinpirazon),

• Yüksek asit salgısı ile kendini gösteren mide rahatsızlıklarının giderilmesinde kullanılan

antasitler,

• C vitamini gibi idrar asitleştiriciler,

• Salisatlarda zehirlenmeye neden olabilen furosemid,

• İdrar söktürücü bir ilaç olan spironolakton,

• Emilim oranlarını arttıran metoklopramid içeren ilaçlar,

• Karbonik anhidraz inhibitörleri (Kırmızı kan hücrelerinde bulunan karbonik asidi

karbondioksit ve suya parçalayan enzimler),

• Su çiçeği aşısı.

Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda

kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.

3. ASPİRİN nasıl kullanılır?

Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:

Doktorunuz ayrı bir tavsiyede bulunmadıkça,

• Dinlenirken ortaya çıkan/hareketle ilişkisi olmayan göğüs ağrısında (anstabil anjina pektoris)

standart tedavinin bir parçası olarak günde 1 kez 75-300 mg,

• Ani kalp krizinde (akut miyokard infarktüsü) standart tedavinin bir parçası olarak günde 1

kez 75-300 mg,

• Kalp krizinin tekrar etmesinde (reinfarktüs) günde 1 kez 75-300 mg,
• Kalp ve damar ameliyatları (Perkütan translüminal koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KABG) sonrası damar tıkanmaları ve pıhtıların önlenmesinde günde 1 kez 75-300 mg,
• Riskli hasta gruplarındageçici felçlerin ve inmelerin (geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüs) önlenmesinde günde 1 kez 75-300 mg kullanılır.

• Kawasaki hastalığında;
o Ateşli dönemde iltihaplanmayı azaltmak için 30-50 mg/kg gün ya da yüksek dozda 80- 100 mg/kg/gün, günde 3-4 dozda ateş düşene kadar veya 14 gün boyunca tedaviye devam edilir. Maksimum doz 4 g/gündür.

Koroner anevrizmada pıhtılaşma hücrelerinin kümeleşmesini önleyici olarak 3-5 o
mg/kg/gün dozunda kullanılır.

Uygulama yolu ve metodu:
Yemeklerden sonra bol su ile birlikte ağızdan alınmalıdır. İlacı aç karnına kullanmayınız.

Değişik yaş grupları:

Çocuklarda kullanımı:
Asetilsalisilik asit içeren ürünler çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Çocuklarda ve ergenlerde Reye Sendromu konusunda doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. İlacın yanlışlıkla alınması halinde doktorunuza danışınız.

Yaşlılarda kullanımı:
Yaşlı hastalarda olası eşlik eden hastalıklar veya düşük vücut ağırlığı nedeniyle özel dikkat gösterilmesi önerilir. Özellikle bu tür hastalarda etkili en düşük dozun kullanılması önerilir.

Özel kullanım durumları:

Böbrek yetmezliği:
ASPİRİN, böbrek yetmezliğinde dikkatli kullanılmalı, şiddetli böbrek yetmezliğinde kullanılmamalıdır.

Karaciğer yetmezliği:
ASPİRİN, karaciğer yetmezliğinde dikkatli kullanılmalı, şiddetli karaciğer yetmezliğinde kullanılmamalıdır.

Eğer ASPİRİN’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dairbir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.

Kullanmanız gerekenden daha fazla ASPİRİN kullandıysanız:
Bu ilaç, yüksek dozlarda kullanıldığında (günde 100 mg/kg’dan fazla) zehirlenmelere neden

olabilir. Bu durum, ilacın uzun süreli kullanımı veya çocukların ilacı yanlışlıkla yutması gibi nedenlerle ortaya çıkabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Uzun süreli düşük doz kullanımı, zamanla yavaş yavaş zehirlenmeye neden olabilir. Bu durumda; kulak çınlaması, işitme kaybı hissi, baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, terleme, kafa karışıklığı gibi doz aşımının tipik belirtileri görülebilir. Küçük çocuklarda ve yaşlılarda, kulak çınlaması, işitme kaybı hissi gibi belirtiler olmadan da salisilat zehirlenmesi meydana gelebilir.

Ani gelişen durumlarda, vücudun asit-baz dengesinde ciddi bozulmalar olabilir. Özellikle çocuklarda, bu durum genellikle metabolik asidoz olarak adlandırılır. Öncelikle, ilacın vücuttan atılmasını hızlandırmak ve asit-baz dengesini düzeltmek önemlidir.

Bu ilacın fazla dozda aldığınızdan şüpheleniyorsanız, tedaviyi bırakın ve derhal bir doktora başvurun. Doz aşımı/zehirlenmenin şiddetine göre doktorunuz alınması gereken önlemlere karar verecektir.

ASPİRİN’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.

ASPİRİN’i kullanmayı unutursanız:
Kullanmanız gerekenden daha düşük bir dozu aldıysanız veya bir doz almayı unuttuysanız, bir sonraki zamanda çift doz almayınız. İlacı bu talimatta tarif edildiği veya doktorunuzun önerdiği şekilde almaya devam ediniz.

Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.

ASPİRİN ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler
Lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışmadan ASPİRİN tedavisine ara vermeyin veya kesmeyiniz. Bu ilacın kullanımına ilişkin ilave sorularınız varsa doktorunuza veya eczacınıza sorunuz.

4. Olası yan etkiler nelerdir?

Tüm ilaçlar gibi, ASPİRİN’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.

DERHAL

doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:

• Cilt reaksiyonları,
• Aşırı duyarlılık reaksiyonları (özellikle astımlı kişilerde),

o Solunum güçlüğü
o Tansiyon düşüklüğü ile beraber görülen şiddetli cilt reaksiyonları

o Anjiyo ödem (Eller, ayaklar, bilekler, yüz, dil ve dudakların şişmesi yada özellikle ağız veya boğazın yutmayı veya nefes almayı zorlaştıracak şekilde şişmesi)

o Anafilaktik şok (Ani aşırı duyarlılık tepkisi)

Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir. Bunlardan birisi sizde mevcut ise, sizin ASPİRİN’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.

Diğer yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sıralanmıştır:

Çok yaygın : 10 hastanın en az birinde görülebilir.

Yaygın : 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir. Yaygın olmayan: 100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir.

Seyrek : 1.000 hastanın birinden az, 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir.

: 10.000 hastanın birinden az görülebilir. Çok seyrek
Bilinmiyor : Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.

Asağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz, hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne basvurunuz:

Yaygın:
•Baş dönmesi
•Kulak çınlaması
•Burun kanaması
•Rinit
•Hazımsızlık
•Mide ve bağırsak ile ilgili ağrı
•Karın ağrısı
•Mide ve bağırsakta iltihap
•Mide ve bağırsakta kanama
•Döküntü
•Kaşıntı
•İdrar yolu kanaması

Yaygın olmayan:
•Demir eksikliği anemisine yol açabilecek kanama
•Alerjik (aşırı duyarlılık) reaksiyon
•İlaca karşı alerjik reaksiyon
•Alerjik ödem ve anjiyoödem
•Eller, ayaklar, bilekler, yüz, dil ve dudakların şişmesi ya da özellikle ağız veya boğazın yutmayı veya nefes almayı zorlaştıracak şekilde şişmesi (alerjik ödem ve anjiyoödem)

•Serebral (beyin) ve kafa içi kanaması
•Vücuttaki kanamalarda, kanın dokular arasında tutularak, kitle oluşması (hematom) •Burun tıkanıklığı
•Diş eti kanaması
•Mide bağırsak yarası ve ülser
•Karaciğer fonksiyon bozukluğu
•Ürtiker (Şiddetli kaşıntıyla deride oluşan kızarıklar)

Seyrek:
•Alyuvarların (kırmızı kan hücrelerinin) normal ömürlerini tamamlamadan yıkıma uğrayarak kan dolaşımından uzaklaşması (hemorajik anemi)
•Aşırı duyarlılık tepkisi (anafilaktik reaksiyon)
•Kanama
•Kas içi kanama
•Delinmeye kadar varabilen mide bağırsak yarası
•Karaciğer enzimlerinde yükselme
•Böbrek fonksiyon bozukluğu ve akut böbrek yetmezliği (önceden böbrek fonksiyon bozukluğu veya kardiyovasküler dolaşım bozukluğu olan hastalarda ortaya çıkar)

Bilinmiyor:
•Şiddetli glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim (kan şekeri metabolizmasında hayati önem taşıyan enzim) eksikliği olan hastalarda hemoliz (kan hücrelerinin parçalanması), hemolitik anemi (kan hücrelerinin parçalanmasına bağlı gelişen kansızlık)
•Ani aşırı duyarlılık tepkisi (anafilaktik şok)
•Kardiyorespiratuar sıkıntı (ciddi alerjik reaksiyon vakalarında)
•Perioperatif kanama (genelde cerrahi bölgenin bir yerinden olan ve cerrahi bölge ile sınırlı olan kanama)
•ASPİRİN ile alevlenen solunum yolu hastalığı
•Bağırsak diyafram hastalığı

Bunların hepsi ciddi yan etkilerdir. Acil tıbbi müdahale gerekebilir.

Yan etkilerin ciddiyetini belirleyecek ve gerekli diğer eylemlere karar verecek olan doktorunuz ile görüşünüz. Aşırı duyarlılığın ilk belirtilerinde ASPİRİN kullanımı kesilmelidir.

Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.

Yan etkilerin raporlanması
Kullanma talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda hekiminiz, eczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri

www.titck.gov.tr sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 00 08 numaralı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.

5. ASPİRİN’in Saklanması

ASPİRİN’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.

25°C altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklayınız.

Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.

Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra ASPİRİN’i kullanmayınız.

Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz ASPİRİN’i kullanmayınız.

“Son Kull. Ta.:” ibaresinden sonra yazılan rakam ayı temsil eder ve o ayın son günü son kullanım tarihidir.

Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.

Ruhsat sahibi:
Bayer Türk Kimya San. Ltd. Şti.

Ümraniye / İSTANBUL
Tel: 0216 528 36 00

Üretim yeri:
Sanofi İlaç San. Ve Tic. A.Ş.

Lüleburgaz / Kırklareli

Bu kullanma talimatı ../../…. tarihinde onaylanmıştır.

Doktorlar İçin Kullanma Talimatı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ

1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI

ASPİRİN® 100 mg tablet

2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

Etkin madde:

Asetilsalisilik asit 100 mg

Yardımcı madde(ler)

Sodyum sakkarin 0,8 mg

Yardımcı maddeler için Bölüm 6.1’e bakınız.

3. FARMASÖTİK FORM

Tablet

Pembe renkli, aromatik kokulu tablet.

4. KLİNİK ÖZELLİKLER

4.1. Terapötik endikasyonlar

•Anstabil anjina pektoriste standart tedavinin bir parçası olarak,

•Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak,

•Reinfarktüs profilaksisinde,

•Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütan translüminal

koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KABG)]

•Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesinde kullanılır.

•Kawasaki hastalığında;

-Ateşli dönemde inflamasyonu azaltmak için,

-Koroner anevrizmada trombosit agregasyonunun önlenmesinde profilaktik olarak kullanılır.

4.2. Pozoloji ve uygulama şekli

Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:

Doktor tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde:

Pozoloji:

Çocuk ve adolesanlar için ürünün 4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri bölümüne bakınız.

•Anstabil anjina pektoriste standard tedavinin bir parçası olarak günde 1 kez 75-300 mg,

•Akut miyokard infarktüsünde standart tedavinin bir parçası olarak günde 1 kez 75- 300 mg,

•Reinfarktüs profilaksisinde günde 1 kez 75-300 mg,

•Arteriyel kan damarları ile ilgili operasyon ve diğer girişimleri takiben [Perkütan transluminal

koroner anjiyoplasti (PTKA), koroner arter by-pass grefti (KAGB)] günde 1 kez 75-300 mg,

•Riskli hasta gruplarında geçici iskemik ataklar ve serebral infarktüsün önlenmesinde günde 1 kez

75-300 mg kullanılır.

•Kawasaki hastalığında;

– Ateşli dönemde inflamasyonu azaltmak için 30-50 mg/kg gün ya da yüksek dozda 80-100

mg/kg/gün, günde 3-4 dozda ateş düşene kadar veya 14 gün boyunca tedaviye devam edilir.

Maksimum doz 4 g/gündür.

– Koroner anevrizmada trombosit agregasyonunun önlenmesinde profilaktik olarak 3-5

mg/kg/gün dozunda kullanılır.

Uygulama sıklığı ve süresi:

Doktora veya diş hekimine danışılmadan 4 günden daha uzun süre ya da yüksek dozlarda

kullanılmamalıdır.

İlacın yanlışlıkla alınması ile ilgili olarak (bkz. Bölüm 4.4).

Uygulama şekli:

Yemeklerden sonra bol su ile birlikte ağızdan alınmalıdır.

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:

Böbrek yetmezliği:

ASPİRİN, böbrek yetmezliğinde dikkatli kullanılmalıdır. Şiddetli böbrek yetmezliğinde ise

kontrendikedir.

Karaciğer yetmezliği:

ASPİRİN, karaciğer yetmezliğinde dikkatli kullanılmalıdır. Şiddetli karaciğer yetmezliğinde ise

kontrendikedir.

Pediyatrik popülasyon:

Asetilsalisilik asit içeren ürünler çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

Geriyatrik popülasyon:

Yaşlı hastalarda olası eşlik eden hastalıklar veya düşük vücut ağırlığı nedeniyle özel dikkat

gösterilmesi önerilir. Özellikle yaşlı hastalarda ve düşük vücut ağırlığına sahip hastalarda etkili en

düşük dozun kullanılması önerilir.

4.3. Kontrendikasyonlar

ASPİRİN, aşağıda belirtilen durumlarda kullanılmamalıdır:

– Asetilsalisilik aside, diğer salisilatlara veya ilacın herhangi bir bileşenine karşı aşırı duyarlılık,

– Salisilatların veya benzer etkiye sahip maddelerin, özellikle de non-steroidal antiinflamatuvar

ilaçların kullanımıyla tetiklenen astım öyküsü,

– Akut gastrointestinal ülser,

– Gastrointestinal kanama öyküsü olanlarda,

– Kanama diyatezi(hemofili veya diğer hemorajik bozukluklar),

– Şiddetli böbrek yetmezliği,

– Şiddetli karaciğer yetmezliği,

– Şiddetli kalp yetmezliği,

– Edinilmiş ve doğuştan kanama durumları olanlarda,

– Heparin tedavisi gören hastalarda,

– 15 mg/hafta veya daha yüksek dozda metotreksat ile kombine kullanım (bkz. Bölüm 4.5)

– 100 mg/gün üzeri dozlarda gebeliğin üçüncü trimesterinde (bkz. Bölüm 4.6)

4.4.Özel kullanım uyarıları ve önlemleri

Asetilsalisilik asit aşağıdaki durumlarda özel dikkat gösterilerek kullanılmalıdır:

•Analjeziklere / anti-inflamatuvar ajanlara / anti-romatizmal ilaçlara karşı aşırı duyarlılık

durumunda ve diğer alerjilerin varlığında,

•Kronik ve tekrarlayan ülser hastalığı da dahil olmak üzere gastrointestinal ülser öyküsü

olanlarda,

•Hipoprotrombinemi, K vitamini eksikliği vb. gibi pıhtılaşma bozuklukları olan kişilerde,

•Antikoagülanlarla eş zamanlı tedavi söz konusu olduğunda (bkz. Bölüm 4.5),

•Asetilsalisilik asit böbrek fonksiyon bozukluğu ve akut böbrek yetmezliği riskini

artırabileceğinden, böbrek fonksiyonları ya da kardiyovasküler fonksiyon bozukluğu (örn. renal

vasküler hastalık, konjestif kalp yetmezliği, hacim azalması, majör ameliyat, sepsis ya da majör

hemorajik olaylar) olan hastalarda,

•Karaciğer fonksiyon bozukluğu durumunda,

•Şiddetli glukoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliği olan hastalarda asetilsalisilik asit

hemoliz ya da hemolitik anemi ortaya çıkmasına neden olabilir. Hemoliz riskini artıran faktörler

yüksek doz, ateş ya da akut enfeksiyondur.

•Metamizol ve ibuprofen ve naproksen gibi bazı NSAİİ ilaçlar, asetilsalisilik asidin trombosit

agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisini azaltabilir. Asetilsalisilik asit tedavisi gören ve

metamizol veya NSAİİ ilaç almayı planlayan hastalara doktorlarıyla konuşmaları tavsiye

edilmelidir (bkz. Bölüm 4.5).

•Asetilsalisilik asit bronkospazm gelişimini, astım ataklarını ya da diğer aşırı duyarlılık

reaksiyonlarını tetikleyebilir. Risk faktörleri arasında önceden var olan astım, saman nezlesi,

nazal polipler ya da kronik solunum yolu hastalıkları yer alır. Benzer durum diğer maddelere karşı alerjik reaksiyon (deri reaksiyonları, kaşıntı, ürtiker gibi) sergileyen hastalar için de geçerlidir.

•Uygulama sonrasında trombosit agregasyonu üzerinde birkaç gün süreyle devam eden inhibitör etkisine bağlı olarak, asetil salisilik asit, cerrahi müdahaleler (diş çekimi gibi küçük operasyonlar dahil) sırasında ya da sonrasında kanama eğiliminde artışa yol açabilir.

Düşük dozlarda, asetilsalisilik asit ürik asit atılımını azaltır. Bu durum, yatkınlığı olan •
kişilerde gut ataklarını tetikleyebilir.

•Asetilsalisilik asit içeren ürünler, çocuklarda ve ergenlerde ateşli veya ateşsiz seyreden viral enfeksiyonlarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Bazı viral hastalıklarda, özellikle de influenza A, influenza B ve varisella virüs enfeksiyonlarında, çok seyrek görülen ancak acil tıbbi müdahale gerektiren, yaşamı tehdit eder nitelikte bir hastalık olan Reye sendromu riski söz konusudur. Eş zamanlı olarak asetilsalisilik asit kullanıldığında bu risk artabilir; ancak bununla birlikte herhangi bir nedensellik ilişkisi gösterilmemiştir. Bu hastalıklarda gözlenen ısrarcı kusma Reye sendromunun bir işareti olabilir. Su çiçeği aşılamasından sonra 6 hafta süresince asetilsalisilik asit içeren ürünlerden kaçınılması tavsiye edilir (bkz. Bölüm 4.5).

Çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. 18 yaşından küçükler için kullanılması önerilmez.

Sodyum içeriği
Bu tıbbi ürün her tablette 1 mmol’den (23 mg) daha az sodyum içerir, yani aslında “sodyum içermez”.

4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri

Kontrendike etkileşimler:

15mg/hafta ya da daha yüksek dozda metotreksat kullanımı:
Metotreksatın hematolojik toksisitesinde artış (genel olarak NSAİİ ilaçlar metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler. (bkz. Bölüm 4.3.).

Kullanım önlemleri gerektiren kombinasyonlar:

15 mg/hafta’dan daha düşük dozda kullanılan metotreksat:
Metotreksatın hematolojik toksisitesinde artış (genel olarak NSAİİ ilaçlar metotreksatın renal klirensini azaltırlar ve salisilatlar metotreksatın plazma proteinlerine bağlanmasını inhibe ederler).

İbuprofen:
Deneysel verilere dayanarak, ibuprofen birlikte uygulandığında düşük doz aspirinin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini inhibe edebilir. Bir çalışmada, 81 mg’lık hızlı-salım gösteren asetilsalisilik asit dozundan 8 saat önce veya 30 dakika sonra 400 mg’lık tek dozluk ibuprofen uygulandığında, asetilsalisilik asidin tromboksan oluşumu veya trombosit agregasyonu üzerindeki etkisi azalmıştır. Bununla birlikte, bu verilerin sınırlamaları ve klinik vakalarda ex vivo bulgulardan

sonuç çıkarılmasına ilişkin belirsizlikler, ibuprofenin düzenli kullanımı konusunda hiçbir kesin sonucun çıkarılamayacağını ve ibuprofenin ara sıra kullanımından klinik olarak anlamlı hiçbir etkinin olası görülmediğini göstermektedir. Yüksek kardiyovasküler risk taşıyan hastalarda ibuprofen tedavisi, asetilsalisilik asidin kardiyovasküler koruyucu özelliklerini sınırlayabilir.

Naproksen:
Klinik farmakodinamik veriler, naproksenin bir günden daha uzun süre eş zamanlı kullanımının, düşük doz asetilsalisilik asidin trombosit fonksiyonu üzerindeki etkisini inhibe edebileceğini ve bu inhibisyonun, naproksen tedavisinin kesilmesinden sonraki birkaç güne kadar devam edebileceğini göstermektedir. Bu etkileşimin klinik önemi bilinmemektedir.

Metamizol:
Metamizol, birlikte alındığında asetilsalisilik asidin trombosit agregasyonu üzerindeki etkisini azaltabilir. Bu nedenle, bu kombinasyon, kalbi korumak için düşük doz aspirin alan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Antikoagülanlar, trombolitikler, trombosit agregasyonunun diğer inhibitörleri/hemostaz
Asetilsalisilik asit, trombolitik tedavi öncesinde alındığında kanama riskini artırabilir. Bu nedenle, tromboliz ile tedavi edilecek hastalar dış veya iç kanama belirtileri açısından dikkatle izlenmelidir. Antikoagülanlar için doz azaltılması gerekebilir.

Steroidal olmayan antiinflamatuvar ilaçlar ile birlikte yüksek dozda salisilat kullanımı: Sinerjik etkiye bağlı olarak ülser ve gastrointestinal kanama riskinde artış.

Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI):
Olası sinerjik etkiye bağlı olarak üst gastrointestinal kanama riskinde artış.

Digoksin:
Renal atılımındaki azalmaya bağlı olarak, digoksinin plazma konsantrasyonu yükselebilir.

Antidiyabetikler, örneğin yüksek dozda insülin, sülfonilüreler:
Yüksek asetilsalisilik asit dozları, asetilsalisilik asidin hipoglisemik etkisi ve sülfonilüre grubu antidiyabetik tabletlerin (tolazamid, tolbutamid) plazma proteinine bağlanma yerinden uzaklaştırılması ile hipoglisemik etkiyi arttırabilir. Sonraki dozun azaltılması gerekebilir.

Diüretiklerin yüksek dozda asetilsalisilik asit kombinasyonu:
Renal prostaglandin sentezindeki azalmaya bağlı olarak, glomerüler filtrasyon azalır.

Sistemik glukokortikoidler (Addison hastalığında replasman tedavisinde kullanılan hidrokortizon hariç):
Kortikosteroid tedavisi sırasında kandaki salisilat düzeyleri azalır ve kortikosteroidler ile

salisilatların eliminasyonunun artması nedeniyle kortikosteroid tedavisi sonlandırıldıktan sonra salisilat doz aşımı riski ortaya çıkabilir. Eş zamanlı kullanım gastrointestinal kanama ya da ülserasyon insidansını artırabilir.

Anjiotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin (ACE) yüksek dozlarda asetilsalisilik asit ile kombinasyonu:
Vasodilatör prostaglandinlerin inhibisyonuna bağlı olarak glomerüler filtrasyonda azalma olur. Ayrıca antihipertansif etki azalır.

Valproik asit:
Valproik asidi plazma proteinlerine bağlanma yerinden uzaklaştırarak valproik asit toksisitesine yol açabilir.

Alkol:
Asetilsalisilik asit ve alkolün aditif etkileri nedeniyle gastrointestinal mukoza hasarında artış ve kanama süresinde uzama olabilir.

Benzbromaron, probenesid ya da sülfinpirazon gibi ürikozürikler
Ürikozüriklerin etkisinde azalmaya (renal tübüler ürik asit eliminasyonunun kompetisyonu) yol açabilir.

Emilebilir antasitler:
Terapötik dozlarda, salisilat klirensinde artışa ve etkinliklerinde azalmaya neden olabilir.

Emilmeyen antasitler:
Asetilsalisilik asidin emiliminin inhibisyonuna ve plazmadaki salisilik asit konsantrasyonunun azalmasına neden olabilir.

İdrar asitleştiriciler (örn. C vitamini):
Böbrekler tarafından salisilat atılımının azalmasına neden olur.

Furosemid:
Salisilatlarla zehirlenmeye neden olabilir (ikincisinin daha küçük orantılı dozlarında bile), aynı zamanda furosemidin natriüretik etkisi azalabilir.

Spironolakton:
Spironolaktonun diüretik etkisinin azalmasına neden olabilir.

Metoklopramid:
Salisilatların emilim oranlarının artmasına neden olur.

Karbonik anhidraz inhibitörleri
Salisilatların neden olduğu asit-baz dengesindeki bozukluklar nedeniyle toksik etki riskinin artmasına neden olabilir.

Varisella virüs aşıları:
Su çiçeği virüsü enfeksiyonu sırasında salisilatların kullanımını takiben Reye sendromu rapor edildiğinden, Varisella aşısından sonra 6 hafta süreyle salisilat kullanımından kaçınılmalıdır, (bkz. Bölüm 4.4).

Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Özel popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır.

Pediyatrik popülasyon:
Pediyatrik popülasyona ilişkin etkileşim çalışması yapılmamıştır. Asetilsalisilik asit içeren ürünler çocuklarda doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır.

Böbrek / Karaciğer yetmezliği:
Şiddetli karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalarda kontrendikedir.

4.6. Gebelik ve laktasyon

Genel tavsiye
Gebelik kategorisi:
Birinci ve ikinci trimesterde: C,
Üçüncü trimesterde: D’dir.

Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar, uygun bir doğum kontrol yöntemi kullanmalıdır. Asetilsalisilik asit çocuk doğurma potansiyeli olan kadınlarda açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır.

Gebelik dönemi
Asetilsalisilik asit gebelik planlayan ve gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde olan kadınlarda açıkça zorunlu olmadığı müddetçe kullanılmamalıdır.

Prostaglandin sentezinin inhibisyonu, gebelik ve/veya embriyonal/fetal gelişimi istenmeyen şekilde etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalar erken gebelik döneminde prostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların kullanılmasının düşük ve malformasyon riskini artırabileceğini düşündürmektedir. Riskin doz ve tedavi süresine göre artış gösterdiğine inanılır.

Eldeki veriler asetilsalisilik asit alımı ile düşük riskinin arttığına dair ilişkiyi destekler nitelikte

değildir. Malformasyona yönelik epidemiyolojik çalışma verileri tutarlı olmamakla birlikte, artan gastroşizis riski göz ardı edilmemelidir.

Yaklaşık 14.800 anne ve çocuğunda yapılan prospektif çalışmada erken gebelikte (1. – 4. Ay arası) kullanımına ilişkin malformasyon oranında artış ile ilişkisi bulunmamıştır.

Hayvan çalışmaları üreme toksisitesini göstermiştir (bkz. Bölüm 5.3).

Düşük dozlar (günde 100 mg’a kadar (100 mg da dahil olacak şekilde)):
Klinik çalışmalar, özel izleme gerektiren kısıtlı obstetrik kullanım için günde 100 mg’a kadar olan dozların güvenli göründüğünü göstermektedir.

Günde 100 mg’ın üzerindeki ve günde 500 mg’a kadar olan dozlar:
Günde 100 mg’ın üzerindeki ve günde 500 mg’a kadar olan dozların kullanımıyla ilgili yeterli klinik deneyim yoktur. Bu nedenle, aşağıdaki öneriler günde 500 mg ve üzeri dozlar için ve bu doz aralığı için de geçerlidir.

500 mg/gün ve üzeri dozlar:
Gebeliğin 20. haftasından itibaren asetilsalisilik asit kullanımı ölümcül böbrek fonksiyon bozukluğundan kaynaklanan oligohidramniosa neden olabilir. Bu durum tedavinin başlamasından kısa bir süre sonra ortaya çıkabilir ve genellikle tedavinin kesilmesiyle düzelir. Ayrıca ikinci trimesterde tedaviyi takiben duktus arteriosusun kapanması rapor edilmiştir ve bunların çoğu tedavinin kesilmesinden sonra düzelmiştir. Bu nedenle hamileliğin birinci ve ikinci trimesterinde çok gerekli olmadıkça asetilsalisilik asit kullanılmamalıdır. Asetilsalisilik asit, hamile kalmaya çalışan bir kadın tarafından veya hamileliğin birinci ve ikinci trimesterinde kullanılıyorsa, doz mümkün olduğu kadar düşük ve tedavi süresi mümkün olduğu kadar kısa olmalıdır. Gebeliğin 20. haftasından itibaren birkaç gün boyunca asetilsalisilik asit kullanılması durumunda, oligohidramnios ve duktus arteriosusun kapanması göz önünde bulundurularak doğum öncesi takip yapılmalıdır. Oligohidramnios veya duktus arteriosusun kapanması tespit edilirse asetilsalisilik asit kullanımı kesilmelidir.

Gebeliğin üçüncü trimesterinde kullanıldığında, tüm prostaglandin sentezi inhibitörleri fetüste aşağıdaki etkilere neden olabilir:

– Kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriosusun erken kapanması ve pulmoner hipertansiyon), – Böbrek yetmezliği (yukarıya bakınız).

Gebeliğin sonunda prostaglandinsenteziinhibitörleri anne ve yeni doğan üzerinde ise aşağıdaki etkilere neden olabilir:
– Düşük dozlarda trombosit agregasyonunun inhibisyonuna bağlı olarak kanama süresinin uzamasına neden olabilir.

– Rahim kasılmalarının inhibisyonuna, böylece hamilelik döneminin uzamasına neden olabilir.

Sonuç olarak 100 mg/günden daha yüksek dozlarda asetilsalisilik asit hamileliğin üçüncü trimesterinde kontrendikedir (bkz. Bölüm 4.3). Günde 100 mg’a kadar olan dozlar yalnızca sıkı obstetrik izleme altında kullanılabilir.

Asetilsalisilik asit plasentayı geçer ve insanlarda herhangi bir teratojenez vakası tanımlanmamış olmasına rağmen olası bir teratojen olarak kabul edilmiştir.

Laktasyon dönemi
Salisilatlar ve metabolitleri düşük miktarlarda anne sütüne geçer.

Bugüne kadar hiçbir infantta nadir kullanımları takiben advers etki görülmediğinden, süt vermenin kesilmesi genellikle gerekli değildir. Bununla birlikte düzenli kullanım ya da yüksek dozlardan sonra emzirmeye devam edilmemelidir. Günde 650 mg asetilsalisilik asit alan annelerin emziren bebeklerinde zehirlenme vakaları rapor edilmiştir.

Üreme yeteneği/Fertilite
Mevcut sınırlı yayınlanmış verilere dayanarak, insanlar üzerinde yapılan çalışmalar, asetilsalisilik asidin fertilite üzerinde tutarlı bir zararlı etkisi olmadığını göstermiştir ve hayvan çalışmalarından elde edilen kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ve makine kullanma becerisi üzerinde hiçbir etkisi bulunmamaktadır.

4.8.İstenmeyen etkiler

Güvenlilik profilinin özeti:

Listelenen advers ilaç reaksiyonları, tüm asetilsalisilik asit formülasyonlarını/yitiliklerini içeren spontan pazarlama sonrası raporlara ve çalışma ilacı olarak asetilsalisilik asit ile yapılan klinik çalışmalara dayanmaktadır. Sıklık hesaplaması yalnızca ARRIVE çalışmasının asetilsalisilik asit kolundan elde edilen verilere dayanmaktadır.

İstenmeyen etkilerin değerlendirilmesi aşağıdaki sıklıklara dayanarak yapılır:

Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).

Tablo 1: ARRIVE* çalışmasında veya kardiyovasküler endikasyonlar için asetilsalilik asit ile tedavi edilen hastalarda pazarlama sonrası gözetim sırasında bildirilen advers ilaç reaksiyonları

Yaygın

Yaygın
olmayan

Seyrek

Bilinmiyor

Kan ve lenf sistemi hastalıkları

Demir eksikliği anemisia

Hemorajik anemi

Hemoliz b ,
Hemolitik anemi b

Bağışıklık sistemi hastalıkları

Aşırı duyarlılık, ilaç aşırı
duyarlılığı,
alerjik ödem ve anjiyoödem

Anafilaktik reaksiyon

Anafilaktik şok

Sinir sistemi hastalıkları

Baş dönmesi

Beyin ve kafa içi kanama

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Kardiyorespiratuar distres d

Vasküler
hastalılar

Hematom

Kanama, kas kanaması

Prosedürel kanama

Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal
hastalıklar

Asetilsalisilik asitle alevlenen solunum hastalığı

Gastrointestinal hastalıklar

Dispepsi,
gastrointestinal ve karın ağrısı, gastrointestinal inflamasyon,
gastrointestinal kanama

Diş eti
kanaması,
gastrointestinal erozyon ve ülser

Gastrointestinal
ülser perforasyonu

Bağırsak diyafram rahatsızlığı

Hepato-bilier hastalıklar

Karaciğer
enzimlerinde artış

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Ürtiker

Ürogenital
sistem kanaması

Böbrek işlevlerinde bozulma e,
akut böbrek
yetmezliği e

Yaralanma,
zehirlenme ve
prosedürel
komplikasyonlar

*ARRIVE, asetilsalisilik asit 100 mg kolunda 6.270 denek ve plasebo kolunda 6.276 denekle yapılan Bayer sponsorluğundaki bir klinik çalışmadır. Asetilsalisilik asit maruziyetinin ortalama süresi 0 ila 7 yıl aralığında olmak üzere 5 yıldır.

aKanama bağlamında
bGlukoz-6-fosfat dehidrojenaz (G6PD) eksikliğinin ciddi formları bağlamında
cAsetilsalisilik asit ve plasebo ile aynı sıklıkta, <%0,1oranında yaşamı tehdit eden/ölümcül vakalar rapor edilmiştir.

dŞiddetli alerjik reaksiyonlar bağlamında
eÖnceden böbrek fonksiyon bozukluğu veya kardiyovasküler dolaşım bozukluğu olan hastalarda

Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0800 314 00 08; faks: 0312 218 35 99).

4.9. Doz aşımı ve tedavisi

Salisilat toksisitesi (2 gün süreyle >100 mg/kg/günlük doz toksisite oluşturabilir) kronik, terapötik olarak kazanılmış intoksikasyondan ve çocukların ilacı kazara yutması ya da rastlantısal intoksikasyonlar da dahil olmak üzere potansiyel olarak yaşamı tehdit edebilecek akut intoksikasyonlardan (doz aşımı) kaynaklanabilir.

Kronik salisilat zehirlenmesi
Belirti ve semptomların özgül olmaması nedeniyle kronik salisilat zehirlenmesi sinsi seyredebilir. Hafif kronik salisilat toksisitesi ya da salisilizm genel olarak yalnızca yüksek dozların tekrarlayan kullanımlarından sonra oluşur. Semptomları; baş dönmesi, vertigo, kulak çınlaması, sağırlık, terleme, bulantı ve kusma, baş ağrısı ve konfüzyondur; bunlar dozun düşürülmesiyle kontrol edilebilir. Kulak çınlaması, 150 ila 300 mikrogram/ml düzeyindeki plazma konsantrasyonlarında oluşabilir. Daha ciddi advers olaylar 300 mikrogram/ml’nin üzerindeki konsantrasyonlarda gözlenir.

Küçük çocuklarda ve yaşlılarda, kulak çınlaması, işitme kaybı gibi belirtiler olmadan da salisilat zehirlenmesi meydana gelebilir.

Akut salisilat zehirlenmesi
Akut intoksikasyonun temel özelliği asit-baz dengesinde yaşa ve intoksikasyonun şiddetine göre değişebilecek şiddetli bozulmadır. Çocuklardaki en yaygın görünüm metabolik asidozdur. Zehirlenmenin şiddeti tek başına plazma konsantrasyonlarından kestirilemez. Asetilsalisilik asidin emilimi gastrik boşalmanın azalmasına, midede konkresyon oluşumuna bağlı olarak ya da enterik (gastro resistant) preparatların alımı sonucu gecikebilir. Asetilsalisilik asit intoksikasyonunun

yönetimi, durumun düzeyi, evresi ve klinik semptomları göz önünde bulundurularak ve standart zehirlenme yönetimi tekniklerine uygun olarak belirlenir. Öncelikli olarak yapılması gerekenler ilacın atılımının hızlandırılması ile elektrolit ve asit-baz metabolizmasının düzeltilmesi olmalıdır.

semptomlar/tetkiklere ilişkin bulgular aşağıdakileri kapsayabilir:

Belirti ve semptomlar

Tetkiklere ilişkin bulgular

Terapötik önlemler

HAFİF İLA ORTA ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON

Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkali diürez

Taşipne, hiperventilasyon, solunumsal alkaloz

Alkalemi, alkalüri

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Diyaforez

Bulantı, kusma

ORTA İLA ŞİDDETLİ İNTOKSİKASYON

Gastrik lavaj, tekrarlayan aktif kömür uygulaması, zorlu alkali diürez, şiddetli olgularda
hemodiyaliz

Kompansatuvar metabolik asidozun eşlik ettiği solunumsal alkaloz

Asidemi, asidüri

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Hiperpireksi

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Solunumsal: hiperventilasyon, non- kardiyojenik pulmoner ödemden solunum durması, asfiksiye kadar değişir

Kardiyovasküler: disaritmilerden, hipotansiyondan kardiyovasküler areste kadar değişir

Kan basıncında, EKG’de değişiklikler gibi

Sıvı ve elektrolit kaybı:
dehidratasyon, oligüriden böbrek yetmezliğine

Hipokalemi, hipernatremi, hiponatremi, böbrek
fonksiyonunda
değişiklikler gibi

Sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması

Glukoz metabolizmasında bozulma, ketoz

Hiperglisemi, hipoglisemi (özellikle çocuklarda)
Keton düzeylerinde artış

Kulak çınlaması, sağırlık

Gastrointestinal:
Gastrointestinal (GI) kanama

Hematolojik: trombosit
inhibisyonundan koagülopatiye kadar değişir

Örnek; PT’de uzama, hipoprotrombinemi

Nörolojik: letarji, konfüzyondan koma ve nöbetlere uzanan bir aralıkta klinik görünümlerle
seyreden toksik ensefalopati ve MSS baskılanması

5.

5.1.

FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Antitrombotik ajanlar, Trombosit agregasyon inhibitörü (Heparin hariç), asetilsalisilik asit
ATC kodu: B01AC06

Asetilsalisilik asit, analjezik, antipiretik ve antiinflamatuvar özellikleri ile asidik steroidal olmayan antiinflamatuvar ilaçlar grubuna aittir.

Asetilsalisilik asit, trombositlerde tromboksan A2 sentezini engelleyerek trombosit agregasyonunu inhibe eder. Tarif edilen etki mekanizması, siklo-oksijenazın (COX-1) geri dönüşümsüz inhibisyonunu ve dolayısıyla prostanoidlerin inhibisyonunu içerir: prostaglandin Ε2, prostaglandin Ι2 ve tromboksan Α2. Siklo-oksijenaz üzerindeki bu geri dönüşümsüz inhibitör etki, bu enzimi yeniden sentezleyemediklerinden özellikle trombositlerde belirgindir. Asetilsalisilik asidin ayrıca trombositler üzerinde başka inhibitör etkileri olduğu da düşünülmektedir. Bu nedenle çeşitli kardiyovasküler endikasyonlar için günlük 75 ila 300 mg arasındaki dozlarda kullanılır.

Asetilsalisilik asit, genellikle 0,3 ila 1,0 g arasında değişen daha yüksek oral dozlarda, ağrıyı hafifletmek için ve ayrıca soğuk algınlığı veya grip gibi hafif ateşli durumlarda, ateşin düşürülmesi ve artralji, miyaljinin hafifletmesi ve romatoid artrit, osteoartrit ve ankilozan spondilit gibi kronik inflamatuvar bozukluklarda kullanılır.

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Emilim:
Oral uygulamayı takiben asetilsalisilik asit gastrointestinal sistemden hızla ve tamamen emilir.

ASPİRİN 100 mg Tabletler için, açlık koşullarında uygulandığında Cmaks değerine asetilsalisilik asit için yaklaşık 30 dakika sonra ve salisilik asit için 1,5 saat sonra ulaşılır. Yiyeceklerle birlikte alım benzer Cmaks ve EAA değerlerine yol açar, ancak asetilsalisilik asit tabletler yiyecek ile birlikte alındığında Cmaks değerine kadar geçen süre ortalama 2,7 kat uzar. Bununla birlikte, asetilsalisilik aside toplam plazma maruziyeti ile bunun trombosit agregasyonu üzerindeki inhibitör etkisi arasındaki mekanik ilişki nedeniyle, asetilsalisilik asidin emilim oranındaki farkın, düşük dozda asetilsalisilik asit ile kronik tedavi için trombosit agregasyonunun yeterli inhibisyonunu sağlamak için anlamlı olduğu

düşünülmemektedir.

Dağılım:
Hem asetilsalisilik asit hem de salisilik asit, plazma proteinlerine yüksek oranda bağlanır ve hızla tüm vücuda dağılır.

İnsan plazmasındaki protein bağlanması, konsantrasyona bağlıdır. %66 ile %98 aralığındaki oranda (salisilik asit) bildirilmiştir.

Yüksek dozda kullanımından sonra, serebrospinal sıvıda ve sinoviyal sıvıda asetilsalisilik asit tespit edilmiştir.

Salisilik asit, anne sütüne ve plasentaya geçer (bkz. Bölüm 4.6).

Biyotransformasyon:
Ana ilaç asetilsalisilik asit, emilim sırasında ve sonrasında, ana metaboliti olan salisilik aside dönüşür. Asetisalisilik asidin asetil grubu, intestinal mukozadan geçerken bile hidrolitik olarak ayrışmaya başlar ama bu işlem esas olarak karaciğerde gerçekleşir. Metabolitleri salisilürik asit, salisil fenolik glukuronid, salisilasil glukuronid, gentisik asit ve gentisürik asittir.

Eliminasyon:
Metabolizma karaciğer enzim kapasitesiyle sınırlı olduğu için salisilik asidin eliminasyon kinetikleri doza bağımlıdır. Bu nedenle, eliminasyon yarılanma ömrü düşük dozları takiben 2 ila 3 saat arasındadır, yüksek dozlardan sonra ise 15 saate kadar uzamaktadır. Salisilik asit ve metabolitleri büyük oranda böbrekler yoluyla atılır.

Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Asetilsalisilik asidin mevcut farmakokinetik verileri 100 mg ila 500 mg doz aralığında, doz oransallığı açısından klinik bir anlamlı sapma göstermez.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Asetilsalisilik asidin preklinik emniyet profili iyi bilinmektedir.

Akut toksisite
Yetişkinlerde 10 gram üzerinde ve çocuklarda 4 gram üzerinde asetilsalisilik asit dozlarının akut alımı ölümcül olabilir. 300-500 mcg/ml’lik salisilik asit plazma konsantrasyonları, toksik semptomlara yol açabilir ve 400-500 mcg/ml’lik konsantrasyonlar koma ve ölümcül durumlara yol açabilir.

Kronik toksisite
Asetilsalisilik asit ve ana metaboliti salisilik asitin, mukoza zarları üzerinde topikal tahriş edici etkisi

bulunmaktadır.

Gastrointestinal sistemde ülser olması durumunda, perfüzyon eğiliminin artması kanama riski oluşturur.

Hayvan çalışmalarında salisilatlar yüksek dozlarda böbrek hasarına neden olmuş ancak başka bir organik lezyon gözlenmemiştir.

Mutajenizite – Karsinojenizite
Asetilsalisilik asit, in-vitro ve in-vivo koşullarda mutajenite açısından kapsamlı bir biçimde araştırılmıştır; mutajenik potansiyele ilişkin anlamlı bir bulgu elde edilmemiştir. Aynı durum karsinojenite çalışmaları için de geçerlidir.

Üreme toksisitesi
Hayvan çalışmalarında ve farklı türlerde, salisilatlar teratojenik etki sergilemiştir. Prenatal maruziyet sonrasında, implantasyon bozuklukları, embriyotoksik ve fetotoksik etkiler ve öğrenme becerisinde azalma tanımlanmıştır.

6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER

6.1. Yardımcı maddelerin listesi

Mısır nişastası
Selüloz
Sodyum sakkarin
L-Rotlack boyar madde
Kuru ananas aroması

6.2. Geçimsizlikler

Bilinen herhangi bir geçimsizliği yoktur.

6.3. Raf ömrü

36 ay

6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler

25ºC altındaki oda sıcaklığında, kuru bir yerde saklayınız.

6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği

PVC /Alüminyum folyo blisterde, 20 tablet.

6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler

Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve

“Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.

7. RUHSAT SAHİBİ

Bayer Türk Kimya San. Ltd.Şti.

Ümraniye / İstanbul

Tel: (0216) 528 36 00

8. RUHSAT NUMARASI

9.İLK RUHSAT TARİHİ/ RUHSAT YENİLEME TARİHİ

İlk ruhsat tarihi: 05.12.1990

Ruhsat yenileme tarihi: –

10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ


Paylaşmak için Bağlantılar:

Bir yanıt yazın