RINALEX 500 MG/25 MG/200 MG TEK KULLANIMLIK ORAL ÇOZELTI HAZIRLAMAK ICIN TOZ (10 ADET)

KULLANMA TALİMATI
RİNALEX 500 mg/25 mg/200 mg tek kullanımlık oral çözelti hazırlamak için toz
Ağız yolu ile kullanılır.
•Etkin madde: Her bir saşe 500 mg parasetamol, 25 mg feniramin maleat ve 200 mg vitamin C içerir.
•Yardımcı maddeler: Sodyum sakkarin, sitrik asit monohidrat, laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilir), polivinil prolidon K30, limon aroması ve FDC yellow No.5 (tartrazin, E102) içerir.
Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
•Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz.
•Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
•Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.
•Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı kullandığınızı söyleyiniz.
•Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksek veya düşük doz kullanmayınız.
Bu Kullanma Talimatında:
1.RİNALEX nedir ve ne için kullanılır?
2.RİNALEX’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler 3.RİNALEX nasıl kullanılır?
4.Olası yan etkiler nelerdir?
5.RİNALEX’in saklanması
Başlıkları yer almaktadır.
1. RİNALEX nedir ve ne için kullanılır?
•RİNALEX, her bir saşede (poşette) 500 mg parasetamol, 25 mg feniramin maleat ve 200 mg vitamin C içeren sarı renkte, granüler tozdur.
•RİNALEX 10 saşelik veya 20 saşelik ambalajlarda kullanıma sunulmaktadır.
•RİNALEX, 15 yaşından itibaren soğuk algınlığı, nezle (rinit), burun ve yutak iltihabı (nazofarenjit) ve grip hastalıklarının; burun akıntısı, gözlerde sulanma, hapşırma, baş ağrısı ve ateş gibi belirtilerinin tedavisinde kullanılır.
2. RİNALEX’i kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler
RİNALEX’i aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ
Eğer;
•Parasetamol, feniramin maleat, vitamin C veya ilacın içeriğindeki diğer maddelere karşı aşırı duyarlılığınız (alerji) varsa
•Şiddetli karaciğer veya böbrek yetmezliğiniz varsa
•Hamileyseniz ya da emziriyorsanız
•Astım dahil alt solunum yolları hastalıklarınız varsa
•Depresyon tedavisinde kullanılan monoamin oksidaz (MAO) inhibitörü denilen ilaçları kullanıyorsanız
•İdrarda bol miktarda okzalat (böbrek taşlarına neden olan bir madde) bulunması (hiperoksalüri), idrardaki asit miktarının yüksek olması (asidüri) veya normal idrar pH’sı ve idrarda okzalat çıkması (oksalüri) ile birlikte görülen böbrek taşı probleminiz var ise
RİNALEX’i aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ
Eğer;
•Kansızlığınız (anemi) varsa
•Akciğer hastalığınız varsa
•Karaciğer veya böbrek işlevlerinizde bozukluk varsa
•Parasetamol içeren başka bir ilaç kullanıyorsanız
•Karaciğer enzimlerinde yükselme ve gelip geçici sarılıkla karakterize kalıtsal bir hastalık olan Gilbert sendromunuz varsa
•Deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonu görüldüğü takdirde
•Kan şekeri metabolizmasında etkili olan glukoz-6-fosfat dehidrogenaz enzimi eksikliği olan hastalarda seyrek olarak kırmızı kan hücrelerinin yıkımı (hemoliz) görülebilir.
•İdrar kesenizde bir miktar artık idrar kalmasına neden olan prostat bezinde büyüme, dar açılı göz tansiyonu (glokom), tıkanıklık oluşmuş mide ülseri (stenozlu peptik ülser), midenin bağırsağa açılan (piloroduodenal) kısmında tıkanma, idrar kesesinin boyun kısmında tıkanma, tiroid hormonu yüksekliği gibi hastalıklarınız var ise
•60 yaşında veya üzerindeyseniz
•Kalp-damar hastalıklarınız veya yüksek tansiyonunuz var ise
•Bu ilacın kullanılması durumunda görme bozukluğuna rastlanması ve dar açılı göz tansiyonunda, göz içi basıncının yükselmesi mümkündür; böyle durumlarda bir göz doktoru tarafından kontrol edilmelisiniz.
•Böbrek taşı oluşturmaya eğilimli iseniz
•C vitamini idrarda şeker testi sonuçlarında yanlışlıklara neden olabilir. Kan şekeri testi yapılmadan önce RİNALEX kullanımına ara verilmelidir.
•C vitamini demir emilimini arttırdığından yüksek dozlarda demir depolama hastalığı (hemokromatoz), akdeniz anemisi (talasemi), kanda kırmızı kan hücrelerinin sayısının (eritrosit) artışı (polisitemi), kan kanseri (lösemi) ya da bir çeşit kansızlık olan sideroblastik anemi durumlarında tehlikeli olabilir.
•Aşırı demir yükü hastalığı durumunda C vitamini kullanımı minimumda tutulmalıdır.
3-5 gün içinde yeni belirtilerin (semptomların) oluşması ya da ağrının ve/veya ateşin azalmaması halinde, ilacı kullanmaya son verip doktorunuza danışınız.
RİNALEX, yüksek dozda kısa süreli kullanımda ciddi karaciğer zehirlenmesine (toksisitesine) neden olur. Erişkinlerde uzun süreli ve devamlı olarak günlük dozlarda alındığında karaciğer hasarına neden olabilir.
Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.
RİNALEX’in yiyecek ve içecek ile kullanılması
Bu ilacı kullanırken alkol kullanmayınız. Alkol ile birlikte kullanımı karaciğer hasarı riskini arttırır.
Besinler parasetamolün bağırsaktan emilimini azaltabilir.
Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
RİNALEX’i hamilelik döneminde kullanmamalısınız.
Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız. RİNALEX’i emzirme döneminde kullanmamalısınız.
Araç ve makine kullanımı
RİNALEX reaksiyon kabiliyetini azalttığından araç/makine kullanmamalısınız. İlacın kullanım zamanı ve dozu çalışma zamanınıza ve tarzınıza uygun olmalıdır.
RİNALEX’in içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler
RİNALEX laktoz içerdiğinden dolayı eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere karşı dayanıksızlığınız olduğu söylenmişse bu tıbbi ürünü almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.
Her bir saşe 1.794,8 mg laktoz içerir. Şeker (diyabet) hastalarında göz önünde bulundurulmalıdır.
FDC yellow No.5 (tartrazin, E102) içerdiğinden dolayı alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
Bazı ilaçlar ile birlikte kullanıldığında RİNALEX’in etkisi değişebilir. Aşağıdaki ilaçları kullanıyorsanız lütfen doktorunuza söyleyiniz:
•Parasetamol ve antihistaminik içeren başka ilaçlarla (soğuk algınlığı ve alerji ilaçları) birlikte kullanılmamalıdır.
•Mide boşalmasında gecikme yaratan ilaçlar (örn. propantelin vb.)
•Mide boşalmasını hızlandıran ilaçlar (örn. metoklopramid gibi)
•Karaciğer enzimlerini uyaran ilaçlar (örn. bazı uyku ilaçları, sara hastalığında kullanılan bazı ilaçlar gibi)
•Antibiyotik olarak kullanılan kloramfenikol
•Varfarin ve kumarin türevi kan pıhtılaşmasını engelleyen ilaçlar (antikoagülanlar) •Çocuk ve erişkinlerde görülen HIV enfeksiyonlarının (AIDS) tedavi ve önlenmesinde kullanılan zidovudin adlı bir ilaç
•Bulantı-kusma tedavisinde kullanılan domperidon adlı ilaç
•Sarı kantaron (St. John’s Wort/Hypericum perforatum) içerikli ilaçlar
•Yüksek kolesterol tedavisinde kullanılan kolestiramin içerikli ilaçlar
•Radyoterapi ve/veya kemoterapi alan hastalarda bulantı ve kusmanın önlenmesi amacıyla kullanılan tropisetron ve granisetron içerikli ilaçlar
•Diğer ağrı kesici ilaçlar
•Merkezi sinir sistemi üzerinde etkili ilaçlar, örn. güçlü yatıştırıcılar (trankilizanlar), uyku vericiler (hipnotikler), sakinleştiriciler (sedatifler), endişe giderici ilaçlar (anksiyolitik ilaçlar), afyon benzeri ağrı kesiciler (opioid analjezikler)
•Ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar (nöroleptikler)
•Depresyon tedavisinde kullanılan monoamin oksidaz (MAO) inhibitörü denilen ilaçların ve alkolün etkisini arttırdığından birlikte kullanılmamalıdır.
•Aspirin (ateş düşürücü, ağrı kesici ilaç)
•Sakinleştirici, uyku getirme ve anestezi amacıyla kullanılan barbitürat türevi ilaçlar
•Bir antibiyotik olan tetrasiklin
•Psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan flufenazin gibi fenotiyazin grubu ilaçlar •Kalp ritim bozukluğunun tedavisinde kullanılan meksiletin adlı ilaç
•Gebeliği önlemek için kullanılan doğum kontrol ilaçları (oral kontraseptifler)
•Kansızlık tedavisinde kullanılan demir içeren ilaçlar (Bu tür ilaçlar C vitamini ve demir emilimini arttırır.)
•Alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan disülfiram adlı ilaç
•Sara nöbetlerinin tedavisinde kullanılan antikonvülsan ilaçlar
Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son zamanlarda kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.
3. RİNALEX nasıl kullanılır?
•Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:
Yetişkinlerde ve 15 yaşın üzerindeki çocuklarda:
1 saşe kullanıldıktan sonra minimum 4 saatte bir tekrarlanabilir. Ancak 24 saatte 3 saşeden fazla kullanmamalısınız.
•Uygulama yolu ve metodu:
Ağız yolu ile kullanılır. Bir bardak suda çözülerek kullanılmalıdır.
•Değişik yaş grupları:
Çocuklarda kullanımı:
15 yaşın altındaki çocuklarda kullanılmamalıdır.
Yaşlılarda kullanımı:
60 yaş ve üzerindeyseniz, baş dönmesi
oluşturabileceğinden dikkatle kullanmalısınız.
(hipotansiyon)
•Özel kullanım durumları:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Şiddetli böbrek ve karaciğer yetmezliğinde kullanılmamalıdır.
Şeker (diyabet) hastası iseniz veya böbrek taşı oluşturmaya eğilimli iseniz ilacı hekim kontrolünde kullanınız.
Eğer RİNALEX’in etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.
Kullanmanız gerekenden daha fazla RİNALEX kullandıysanız:
Doz aşımı durumunda solgunluk, iştahsızlık, bulantı ve kusma görülen başlıca belirtilerdir. Ancak bazı durumlarda saatlerce belirti vermeyebilir. Bu nedenle aşırı doz ya da yanlışlıkla ilaç alınması durumunda hemen doktorunuza bildiriniz ya da bir hastaneye başvurunuz. Kısa sürede (akut) yüksek doz kullanıldığında karaciğer hasarına yol açabilir. RİNALEX aşırı dozda alındığında hemen tedavi edilmelidir.
Yüksek miktarda C vitamini dozları idrara sık çıkmaya ve ishale neden olabilir. İdrarınızın asidik olması bazı durumlarda böbrek taşı oluşumuna neden olabilir.
RİNALEX’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.
RİNALEX’i kullanmayı unutursanız:
Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.
RİNALEX ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler:
İlacınızı doktorunuzun söylediği süre boyunca kullanınız. Doktor önerisine uygun biçimde kullanıldığı takdirde herhangi bir olumsuz etki göstermesi beklenmez.
4. Olası yan etkiler nelerdir?
Tüm ilaçlar gibi, RİNALEX’in içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde istenmeyen etkiler olabilir.
Yan etkiler görülme sıklıklarına göre aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır: Çok yaygın: 10 hastanın en az 1’inde görülebilir.
Yaygın: 10 hastanın 1’inden az, fakat 100 hastanın 1’inden fazla görülebilir.
Yaygın olmayan: 100 hastanın 1’inden az, fakat 1.000 hastanın 1’inden fazla görülebilir.
Seyrek: 1.000 hastanın 1’inden az, fakat 10.000 hastanın 1’inden fazla görülebilir. Çok seyrek: 10.000 hastanın 1’inden az görülebilir.
Bilinmiyor: Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Aşağıdakilerden biri olursa, RİNALEX’i kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:
•Deri döküntüsü, kaşıntı, egzama, alerjik (aşırı duyarlılıkla ilgili) ödem, yutma ve nefes almada zorluğa yol açan yüzde, dilde ve boğazda şişlik (anjiyoödem), yaygın akıntılı döküntüler (akut generalize ekzantematöz püstülozis), deride haşlanma görünümüne benzeyen belirtiler (toksik epidermal nekroliz), el, yüz ve ayakta dantele benzer kızarıklık oluşturan aşırı duyarlılık (eritema multiforme)
•Kan basıncının düşmesi, kalp atım sayısının artması, anormal kalp kasılması (ekstra sistol); düzensiz kalp atımları, göğüste sıkışma
•Nadiren de olsa yüksek dozlarda kullanıldığında idrara sık çıkma (diürez), ishal ve diğer mide-bağırsak bozuklukları, böbrek taşı varlığını işarfet eden okzalat kristalleri
•Kan şekeri metabolizmasında hayati önem taşıyan bir enzim olan glukoz-6-fosfat dehidrogenaz enziminin (G6PD) eksik olması ve yeterince aktif olmaması
•Anafilaksi (yutma ve/veya nefes almada zorluk, yüzde ve/veya ellerde kızarma veya şişmeye neden olabilen şiddetli alerjik reaksiyon)
Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir.
Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin RİNALEX’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.
Bu çok ciddi yan etkilerin hepsi oldukça seyrek görülür.
Çok yaygın
•Karaciğer enzimleri (ALT) üst sınırının üstünde (Karaciğerde iltihap ya da hasar oluşumu göstergesi olabilen kanda karaciğer enzimlerinin seviyesinin yükselmesi durumu)
Yaygın
•Enfeksiyon (iltihap oluşturan mikrobik hastalık) •Baş ağrısı
•Baş dönmesi
•Uyuklama
•Uyuşma (parestezi)
•Üst solunum yolu enfeksiyonu
•Bulantı
•Hazımsızlık, sindirim bozukluğu (dispepsi)
•Gaza bağlı mide-bağırsakta şişkinlik (flatulans)
•Karın ağrısı
•Kabızlık (konstipasyon)
•Kusma
•Karaciğer enzimleri (ALT) üst sınırın 1.5 katı
•Yüz ödemi
•Diş çekimi sonrası kanama (post-ekstraksiyon kanaması) •Bronş salgılarının yoğunluğunda artış
•Ağız ve boğazda kuruluk
•Nazal mukozada (burun iç yüzeyinde) kuruluk
Yaygın olmayan
•Mide ve bağırsakta kanamalar (gastrointestinal kanama)
•El ve ayak bileği gibi yerlerde ödem (periferik ödem)
•Bademcik ameliyatı sonrası kanama (post-tonsillektomi kanaması)
•Parasetamolün tedavi edici dozlarını takiben böbreğe zararlı (nefrotoksik) etkileri yaygın değildir. Uzun süreli uygulamada böbreklerde hasar (papiller nekroz) bildirilmiştir.
Seyrek
•Deri döküntüsü
•Kurdeşen (ürtiker)
•Yaygın akıntılı döküntüler (akut generalize ekzantematöz püstülozis)
•Deride haşlanma görünümüne benzeyen belirtiler (toksik epidermal nekroliz)
•El, yüz ve ayakta dantele benzer kızarıklık oluşturan aşırı duyarlılık (eritema multiforme) •Alerjik ödem
•Yüzde, dilde ve boğazda şişlik (anjiyoödem)
•Genellikle grip benzeri belirtilerle başlayan ve sonrasında cildin üst katmanının ölerek dökülmesine neden olan cilde yayılan ağrılı kırmızı veya morumsu kızarıklıklar ve içi sıvı dolu kabarcıkların oluşması (Stevens-Johnson sendromu)
•Ciltte lekeler (kızarıklık) ve şekilli lezyonların ateşli ya da ateşsiz olarak görülmesi (erupsiyon)
•Çarpıntı
•Seri ani kasılmalar
•Sinir iltihabı (nevrit)
•Sık idrar yapma isteği, güç idrar yapma, idrar birikmesi
•Kaşıntı
•Aşırı terleme
•Aşırı hareketlilik (öfori)
•Bulanık görme, çift görme
•Kulak çınlaması
•Burun tıkanıklığı
•İshal (diyare)
•Denge bozukluğu
•Anoreksi (iştah kaybı)
•Vertigo (denge bozukluğundan kaynaklanan baş dönmesi)
•Hipotansiyon (tansiyon düşüklüğü)
•Işığa duyarlılık
•Lökopeni (beyaz kan hücresi sayısında azalma)
•Nötropeni (kandaki parçalı hücre sayısında azalma)
•Pansitopeni (kandaki tüm hücrelerin sayısında azalma)
•Sedasyon (uyku hali)
•Yorgunluk
•Konfüzyon (zihin karışıklığı)
•Sinirlilik
•Titreme
•İritabilite (çevresel uyarılara karşı aşırı hassasiyet)
•Uykusuzluk
•Palpitasyon (çarpıntı)
•Çok miktarda alındığında karaciğerde bozukluk
•Kan pulcuğu (pıhtılaşmada görev alan kan hücreleri) sayısında azalma (trombositopeni) •İğne başı şeklinde kırmızı morarmalar ile belirti gösteren purpura adı verilen rahatsızlık •Akciğerde nefes darlığına yol açan astım benzeri belirtiler (bronkospazm)
•El, ayak, yüz ve dudakların şişmesi ya da özellikle boğazın nefes darlığına yol açacak şekilde şişmesi şeklinde belirtilerle ortaya çıkan anafilaktik şok
Çok seyrek
•Vücutta ani ve sık gelişebilen tehlikeli bir akyuvar sayısının azalması (lökopeni) durumu olan agranülositoz
•Ateş
•Kronik yorgunluk (asteni)
•Aşırı duyarlılık
Bilinmiyor
•Pozitif alerji testi
•Merkezi sinir sistemi uyarılması
•Ensefalopati (karaciğer yetmezliğine bağlı olarak beyin fonksiyonlarında bozulma) •İnsomnia (uykusuzluk)
•Tremor (titreme)
•Flushing (al basması) ya da kızarıklık
•Böbrek taşı oluşumu
•Hiperoksalüri (idrarda oksalik asitin normalden fazla bulunması)
•Diürez (idrar atılım hızında, dolayısıyla hacminde artma)
Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.
Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda cınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkileri sitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 an etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.
5. RİNALEX’in saklanması
RİNALEX’i çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.
Ambalajın üzerinde belirtilen son kullanma tarihinden sonra RİNALEX’i kullanmayınız. Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark edersenizRİNALEX’i kullanmayınız.
Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.
Ruhsat sahibi:
Berat Beran İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Yenişehir Mah. Özgür Sok. No: 16 Ataşehir/İstanbul 0 216 456 65 70 (Pbx)
0 216 456 65 79 (Faks)
info@berko.com.tr
Üretim yeri:
Berko İlaç ve Kimya Sanayi A.Ş.
Adil Mah. Yörükler Sok. No: 2 Sultanbeyli/İstanbul 0 216 592 33 00 (Pbx)
0 216 592 00 62 (Faks)
Bu kullanma talimatı 26/06/2025 tarihinde onaylanmıştır.
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
RİNALEX 500 mg/25 mg/200 mg tek kullanımlık oral çözelti hazırlamak için toz
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Etkin madde:
Her bir saşe;
Parasetamol………………………..500 mg
Feniramin maleat………………….25 mg
Askorbik asit (Vitamin C)……….200 mg
içerir.
Yardımcı maddeler:
Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilir) 1794,8 mg FDC yellow No. 5 (E102, tartrazin) 0,2 mg
Yardımcı maddeler için, 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Sarı renkte homojen görünüşlü granüler toz içeren saşe
4.KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1 Terapötik endikasyonlar
15 yaşından itibaren soğuk algınlığı, rinit, nazofarenjit ve grip hastalıklarının; burun akıntısı, gözlerde sulanma, hapşırma, baş ağrısı ve ateş gibi semptomlarının tedavisinde endikedir.
4.2 Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Yetişkinlerde ve 15 yaşın üzerindeki çocuklarda:
1 saşe kullanıldıktan sonra minimum 4 saatte bir tekrarlanabilir. Ancak 24 saatte 3 dozdan fazla kullanılmamalıdır.
Uygulama şekli:
Oral olarak uygulanır. Bir bardak suda çözülerek kullanılmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Parasetamol
Hafif-orta şiddette karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır (Bkz. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri). Şiddetli karaciğer ve böbrek yetmezliklerinde ise kullanılmamalıdır (Bkz: Kontrendikasyonlar).
Feniramin maleat
Böbrek/karaciğer yetmezliği olan hastalarda kullanıma ilişkin bilgi yoktur. Ağır karaciğer yetmezliği bulunan hastalarda doz azaltılması gerekebilir.
Vitamin C
Uzun süreli ve yüksek dozlarda Vitamin C kullanımında aşırı okzalat atılımlı renal yetmezlik görülebilir. Dikkatli kullanılmalıdır.
Pediyatrik popülasyon:
15 yaş ve üzerinde kullanılır.
Geriyatrik popülasyon:
Parasetamol
Sağlıklı, hareketli yaşlılarda normal yetişkin dozu uygundur, fakat zayıf, hareketsiz yaşlılarda doz ve dozlama sıklığı azaltılmalıdır (Bkz: Farmakokinetik özellikler).
Feniramin maleat
60 yaş ve üzerindeki kişilerde baş dönmesi ve hipotansiyon oluşabileceğinden dikkatle uygulanmalıdır.
Vitamin C
Günde iki ya da üç kez 500 mg – 1000 mg kullanılır.
4.3. Kontrendikasyonlar
•Parasetamol, feniramin maleat, vitamin C ve diğer bileşenlerinden herhangi birine aşırı duyarlığı bulunanlarda,
•Şiddetli karaciğer (Child Pugh kategorisi > 9) ve böbrek yetmezliğinde,
•Hamilelikte, emziren kadınlarda,
•Astım dahil alt solunum yolu hastalığı olanlarda,
•Monoamin oksidaz (MAO) inhibitörleri ile tedavi edilenlerde,
•Hiperoksalüri veya normal idrar pH’sı ve oksalüri ile birlikte görülen böbrek taşı vakalarında bu ilaç kullanılmamalıdır.
4.4. Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
Parasetamol
Parasetamolü ilk kullananlarda veya daha önce kullanım hikayesi olanlarda, kullanımın ilk dozunda veya tekrarlayan dozlarında deride kızarıklık, döküntü veya bir deri reaksiyonu oluşabilmektedir. Bu durumda doktor ile irtibata geçilerek ilacın kullanımının bırakılması ve alternatif bir tedaviye geçilmesi gerekmektedir. Parasetamol ile deri reaksiyonu gözlenen kişi bir daha bu ilacı veya parasetamol içeren başka bir ilacı kullanmamalıdır. Bu durum, ciddi ve ölümle sonuçlanabilen Stevens-Johnson Sendromu (SJS), toksik epidermal nekroliz (TEN) ve akut generalize ekzantematöz püstüloz (AGEP) dahil cilt reaksiyonlarına neden olabilmektedir.
Anemisi olanlar, akciğer hastaları, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doktor kontrolü altında dikkatli kullanılmalıdır. Önceden mevcut hepatik hastalığı bulunan hastalar için, yüksek dozda veya uzun süreli tedaviler esnasında periyodik aralıklarla karaciğer fonksiyon tetkikleri yapmak gerekebilir. Böbrek yetmezliği (kreatinin klirensi <10 ml/dakika) halinde, doktorun parasetamol kullanımının yarar/risk oranını dikkatle değerlendirmesi gerekir. Doz ayarlaması yapılmalı ve hasta kesintisiz izlenmelidir.
Bir yıl boyunca günlük terapötik parasetamol dozları alan bir hastada hepatik nekroz ve daha kısa süreli olarak aşırı doz kullanan bir hastada karaciğer hasarı bildirilmiştir.
12-48 saat içinde karaciğer enzimleri yükselebilir ve protrombin zamanı uzayabilir. Ancak klinik semptomlar dozun alınmasından 1–6 gün sonrasına kadar görülmeyebilir.
Kronik günlük dozlarda ve akut yüksek dozlarda karaciğer hasarına neden olabilir.
Hepatotoksisite riskinden ötürü, parasetamol, tavsiye edilenden daha yüksek dozlarda ya da daha uzun süreli alınmamalıdır. Hafif veya orta şiddette karaciğer yetmezliği (Child-Pugh kategorisi <9) olan hastalar parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
Terapötik dozlarda parasetamol uygulaması sırasında serum alanin aminotransferaz (ALT) düzeyi yükselebilir.
Terapötik dozlarda parasetamol ile hepatik oksidatif stresi artıran ve hepatik glutatyon rezervini azaltan ilaçların eşzamanlı kullanımı, alkolizm, sepsis veya diabetes mellitus gibi çeşitli durumlar hepatik toksisite riskinde artışa yol açabilir.
Sepsis gibi glutatyon eksikliği olan hastalarda, parasetamol kullanımı metabolik asidoz riskini arttırabilir.
Ciddi bir enfeksiyonunuz varsa bu metabolik asidoz riskini arttırabilir.
Metabolik asidoz belirtileri şunlardır:
•Derin, hızlı ve zorlanarak nefes alıp vermek •Mide bulantısı ve kusma
•İştahsızlık
Yüksek dozlarda parasetamolün uzun süreli kullanılması böbrek hasarına neden olabilir.
Genelde, özellikle diğer analjeziklerle kombinasyon halinde kesintisiz parasetamol kullanılması, kalıcı böbrek hasarına ve böbrek yetmezliği riskine (analjezik nefropatisi) yol açabilir.
Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz eksikliği olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Seyrek olarak hemoliz vakaları görülebilir.
Gilbert sendromu olan hastaların parasetamol kullanması, sarılık gibi klinik semptomlara ve daha belirgin hiperbilirubinemiye neden olabilir. Bundan dolayı, bu hastalar parasetamolü dikkatli kullanmalıdırlar.
Orta düzeyde alkol ile birlikte eşzamanlı parasetamol alınması, karaciğer toksisitesi riskinde bir artışa yol açabilir. Alkolik karaciğer hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.
Parasetamol içeren diğer ilaçların RİNALEX ile eşzamanlı kullanımından kaçınılmalıdır.
3–5 gün içinde yeni semptomların oluşması ya da ağrının ve/veya ateşin azalmaması halinde, hastaların parasetamol kullanmaya son vermesi ve bir doktora danışması önerilir.
Feniramin maleat
Bakiye idrara yol açan prostat hipertrofisi, semptomatik prostat hipertrofisi, dar açılı glokom, stenozlu peptik ülser, piloroduodenal obstrüksiyon, mesanenin boyun obstrüksiyonları, hipertiroidi, kardiyovasküler hastalıklar, astım, kronik obstrüktif akciğer hastalığı ve hipertansiyonda dikkatle kullanılmalıdır.
Feniramin maleat kullananlarda görme bozukluklarına rastlanması ve dar açılı glokomlarda göz içi basıncının yükselmesi mümkündür; böyle durumlarda hastalar bir göz uzmanı tarafından kontrol edilmelidir.
Vitamin C
Askorbik asidin yüksek dozları, üriner okzalat seviyelerini yükseltir ve böbrekte kalsiyum okzalat taşlarının oluşumuna sebep olabilir. Böbrek fonksiyonları bozulmuş olan veya böbrek taşı öyküsü olan hastalar, bu etkiye daha duyarlı olabilir.
Askorbik asit, demir absorbsiyonunu arttırdığından yüksek dozlar hemokromatoz, talasemi, polisitemi, lösemi ya da sideroblastik anemili hastalarda tehlikeli olabilir. Aşırı demir yükü hastalığı durumunda askorbik asit alımı minimumda tutulmalıdır.
Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6DP) enzim eksikliği bulunan hastalara askorbik asit verildiğinde hemoliz gelişebildiğinden dikkatli olunmalıdır.
Askorbik asitin yüksek dozlarının orak hücreli anemi hastalarında orak hücre krizleri ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur.
Diyabetik hastalarda C vitamini kullanımı idrarda glukoz tayini testlerinde yanlış sonuçların elde edilmesine neden olur ancak kan şekeri düzeyi üzerine herhangi bir etkisi yoktur. Bu nedenle diyabet testi yapmadan 2-3 gün önceden C vitamini alımı kesilmelidir.
Yüksek dozda askorbik asitin ürik asit atılımı üzerindeki etkisinden dolayı hastalarda gut artritine neden olabilir.
Askorbik asitin hızla çoğalan ve geniş şekilde yayılmış tümörleri şiddetlendirebildiği düşünülmektedir.
Laktoz içerdiğinden, nadir kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz–galaktoz malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Her bir saşe 1794,8 mg laktoz içerir. Şeker (diyabet) hastalarında göz önünde bulundurulmalıdır.
FDC yellow No.5 (E102, tartrazin) içerdiğinden dolayı alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
4.5Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Parasetamol
Propantelin gibi mide boşalmasını yavaşlatan ilaçlar, parasetamolün yavaş emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha geç ortaya çıkmasına neden olabilir.
Metoklopramid gibi mide boşalmasını hızlandıran ilaçlar, parasetamolün daha hızlı emilmesine ve dolayısıyla parasetamolün etkisinin daha hızlı başlamasına neden olabilir.
Bazı hipnotikler ve antiepileptik ilaçlar (glutetimid, fenobarbital, fenitoin, karbamazepin, vb.) veya rifampisin gibi karaciğerde hepatik mikrozomal enzim indüksiyonuna sebep olan ilaçların tek başına kullanıldığında zararsız olan parasetamol dozlarıyla eşzamanlı kullanımı karaciğer hasarına yol açabilir. Aşırı alkol tüketimi halinde, terapötik dozlarda bile parasetamol alınması da karaciğer hasarına neden olabilir.
Parasetamolün kloramfenikol ile kombinasyon halinde kullanılması, kloramfenikolün yarılanma ömrünü uzatabilir ve dolayısıyla bu ilacın toksisite riskini artırabilir.
Parasetamol (veya metabolitleri), K vitamine bağımlı koagülasyon faktörü sentezinde rol oynayan enzimler ile etkileşir. Parasetamol ile varfarin veya kumarin türevleri arasındaki etkileşimler, “uluslararası normalleştirilmiş oran” (International Normalized Ratio, INR) değerinde bir artışa ve kanama riskinde bir artışa neden olabilir. Bundan dolayı, oral antikoagülan kullanan hastalar, tıbbi denetim ve kontrol olmadan uzun süreli parasetamol kullanmamalıdır.
5-hidroksitriptamin (serotonin) tip 3 reseptör antagonistleri olan tropisetron ve granisetron, farmakodinamik etkileşim ile parasetamolün analjezik etkisini tamamen baskılayabilir.
Parasetamol ve azidotimidin (AZT – zidovudin) eşzamanlı kullanılması nötropeni eğilimini artırır. Bu nedenle tıbbi tavsiye olmadıkça, parasetamol AZT ile birlikte alınmamalıdır.
Birden fazla ağrı kesiciyle kombinasyon tedavisinden kaçınılması önerilmektedir. Bunun hastaya ekstra bir fayda sağladığını gösteren çok az kanıt vardır ve genelde istenmeyen etkilerde artışa yol açmaktadır.
Parasetamol emilim hızı metoklopramid ya da domperidon ile artabilir ve kolestiramin ile azalabilir.
St. John’s Wort (Hypericum perforatum–sarı kantaron) parasetamolün kan düzeylerini azaltabilir.
Besinler ile birlikte alındığında parasetamolün emilim hızı azalabilir.
Feniramin maleat
Santral etkili ilaçlar (örn. trankilizanlar, hipnotikler, sedatifler, anksiyolitik ilaçlar ve opioid analjezikler), nöroleptikler, MAO inhibitörleri, alkolün etkisini artırdığından bu ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Vitamin C
Oral kontraseptifler C vitamininin serum düzeyini düşürür. Asetilsalisilik asit, disülfiram, meksitetin, demir, fenitoin, barbitürat ve tetrasiklin, C vitamininin idrar yoluyla atılımını arttırır. Flufenazin ve varfarin ile etkileşmektedir.
Askorbik asidin yüksek dozları asidik ilaçların beklenmeyen renal tübüler reabsorbsiyonuna neden olabilecek şekilde idrarın asidik olmasına yol açar, asidik ilaçların kan düzeylerini arttırarak istenmeyen etkiler ortaya çıkarır. Bazik ilaçların ise terapötik etkisinde azalmaya yol açacak şekilde reabsorbsiyonunda azalma görülür.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler
Veri yoktur.
Pediyatrik popülasyon
Veri yoktur.
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye:
Gebelik Kategorisi: C
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon) Parasetamolün doğurganlık üzerine etkisi olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.
Yine de çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlara verilirken tedbirli olunmalıdır.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlarda ve doğum kontrolü (kontrasepsiyon) uygulayanlarda feniramin maleatın kullanımı yönünden bir öneri bulunmamaktadır.
Oral kontraseptifler askorbik asit serum düzeylerini düşürür.
Gebelik dönemi
RİNALEX gebelik döneminde kullanılmamalıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, gebelik /ve-veya/ embriyonal/fetal gelişim /ve-veya/ doğum /ve-veya/ doğum sonrası gelişim üzerindeki etkiler bakımından yetersizdir (bkz. kısım 5.3). İnsanlara yönelik potansiyel risk bilinmemektedir.
Laktasyon dönemi
RİNALEX emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği/Fertilite
Parasetamol
Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir. İnsanlarda fertilite üzerindeki etkisini araştıran yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bazı çalışmalarda non-steroidal antiinflamatuvar ilaçların fertilite üzerine engelleyici etkisi olduğu bildirilmekle birlikte kesin sonuca varılmamıştır.
Feniramin maleat
Üreme yeteneği üzerine klinik ya da klinik dışı çalışmalar mevcut değildir.
Vitamin C
Üreme yeteneği ve fertilite üzerine etkisi bilinmemektedir.
4.7 Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkileri
RİNALEX reaksiyon kabiliyetini azalttığından araç/makine kullanılmamalıdır. İlacın alınış zamanı ve dozu hastanın çalışma zamanına ve tarzına uygun olmalıdır.
4.8 İstenmeyen etkiler
Sıklık sınıflandırması aşağıdaki gibidir:
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (≥1/1.000 ila <1/100); seyrek (≥1/10.000 ila <1/1.000); çok seyrek (<1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Parasetamol
Parasetamolün istenmeyen etkileri genellikle hafiftir. 10 g’ın üzerinde alınması durumunda toksisite görülmesi muhtemeldir.
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Çok miktarda alındığında anemi, methemoglobinemi, uzun süreli kullanımda hemolitik anemiye bağlı trombositopeni, trombositopenik purpura, lökopeni, nötropeni ve pansitopeni gibi kan sayımı değişiklikleri
Bu yan etkiler parasetamol ile neden-sonuç ilişkisi içinde değildir.
Çok seyrek: Agranülositoz
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Seyrek: Alerjik reaksiyonlar, anafilaksi
Çok seyrek: Lyell sendromu
Bilinmiyor: Bronkospazm, pozitif alerji testi, immun trombositopeni
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Baş ağrısı, baş dönmesi, somnolans, parestezi
Bilinmiyor: Santral sinir sistemi stimülasyonu, ensefalopati, insomnia, tremor
Solunum, göğüs hastalıkları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Üst solunum yolu enfeksiyon belirtileri
Seyrek: Analjezik astım sendromu da dahil astım ve bronkospazm
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Bulantı, kusma, dispepsi, flatulans, karın ağrısı, konstipasyon Yaygın olmayan: Gastrointestinal kanama
Seyrek: İshal
Hepatobiliyer hastalıklar
Seyrek: Çok miktarda alındığında hepatik bozukluk
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Seyrek: Deri döküntüsü, kaşıntı, ürtiker, alerjik ödem ve anjiyoödem, akut generalize eksantematöz püstülozis, eritema multiform, Stevens-Johnson sendromu ve toksik epidermal nekroliz (fatal sonuçlar dahil)
Bu belirti ilacın kesilmesiyle kaybolur.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Yaygın olmayan: Parasetamolün terapötik dozlarını takiben nefrotoksik etkileri yaygın değildir. Uzun süreli uygulamada papiller nekroz bildirilmiştir.
Feniramin maleat
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın: Uyuşukluk
Seyrek: Uyku hali, sedasyon, baş dönmesi, koordinasyon bozukluğu, yorgunluk, konfüzyon, rahatsızlık hissi, sinirlilik, titreme, iritabilite, uykusuzluk, öfori, parestezi, nevrit, konvülsiyonlar. Paradoksik etkiler daha çok pediyatrik ve geriyatrik hastalarda gözlenmektedir.
Göz hastalıkları
Seyrek: Bulanık görme, diplopi.
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Seyrek: Vertigo, kulak çınlaması.
Kardiyak hastalıklar
Seyrek: Hipotansiyon, baş ağrısı, palpitasyon, taşikardi, ekstra sistoller.
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Yaygın: Nazal mukozada kuruluk, farenjeal kuruluk, bronşiyal sekresyonun viskozitesinde artış Seyrek: Burun tıkanıklığı.
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Ağız kuruluğu
Seyrek: Bulantı, kusma, anoreksi, diyare, konstipasyon.
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Seyrek: Sık idrar yapma isteği, güç idrar yapma, idrar retansiyonu.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar Seyrek: Ürtiker, anaflaktik şok, ışığa duyarlılık, aşırı terleme.
Vitamin C
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) eksikliğinde hemoliz
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Çok seyrek: Aşırı duyarlılık reaksiyonları
Gastrointestinal hastalıklar
Çok seyrek: Bulantı, kusma, diyare, mide krampı
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Bilinmiyor: Flushing ya da kızarıklık
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Seyrek: İdrar yapmada güçlük
Bilinmiyor: Böbrek taşı oluşumu, hiperoksalüri, diürez
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli adTürkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
Parasetamol
Yetişkinlerde 10 gramdan fazla kullanılması halinde toksisite olasılığı vardır. Dahası, aşırı dozun zararı sirotik olmayan alkolik karaciğer hastalığı olanlarda daha büyüktür. Çocuklarda aşırı dozu takiben karaciğer hasarı göreceli olarak daha seyrektir. Karaciğer hücre hasarı ile birlikte parasetamol aşırı dozajında normal erişkinlerde 2 saat civarında olan parasetamol yarılanma ömrü genellikle 4 saate veya daha uzun sürelere uzar. 14C–aminopirinden sonra 14CO2 atılımında azalma bildirilmiştir. Bu plazma parasetamol konsantrasyonu veya yarılanma ömrü veya konvansiyonel karaciğer fonksiyon testi ölçümlerine nazaran parasetamol aşırı dozajı ile karaciğer hücre hasarı arasındaki ilişkiyi daha iyi gösterir.
Parasetamole bağlı fulminant karaciğer yetmezliğini takiben gelişen akut tübüler nekrozdan dolayı böbrek yetmezliği oluşabilir. Bununla beraber, bunun insidansı başka nedenlerden dolayı fulminant karaciğer yetmezliği olan hastalarla karşılaştırıldığında bu grup hastalarda daha sık değildir. Seyrek olarak, ilaç aldıktan 2-10 gün sonra, sadece minimal karaciğer toksisitesine karşın renal tübüler nekroz oluşabilir. Aşırı dozda parasetamol almış bir hastada kronik alkol alımının akut pankreatit gelişmesine katkıda bulunduğu bildirilmiştir. Akut aşırı doza ilaveten, parasetamolün günlük aşırı miktarlarda alımından sonra karaciğer hasarı ve nefrotoksik etkiler bildirilmiştir.
Semptom ve belirtiler:
Solgunluk, anoreksi, bulantı ve kusma parasetamol aşırı dozajının sık görülen erken semptomlarıdır. Hepatik nekroz parasetamol doz aşımının, dozla ilişkili komplikasyonudur. Hepatik enzimler yükselebilir ve protrombin zamanı 12 ila 48 saat içinde uzar, fakat klinik semptomlar ilacın alımını takiben 1 ila 6 gün içinde belirgin olmayabilir.
Tedavi:
Hastayı gecikmiş hepatoksisiteye karşı korumak için parasetamol aşırı dozajı hemen tedavi edilmelidir. Bunun için, absorbsiyonu azaltmayı (gastrik lavaj veya aktif kömür) takiben intravenöz N-asetilsistein veya oral metionin vermek gerekir. Eğer hasta kusuyorsa veya aktif kömür ile konjugasyon yapılmışsa metionin kullanılmamalıdır. Doruk plazma parasetamol konsantrasyonları aşırı dozu takiben 4 saate kadar gecikebilir. Bu nedenle, hepatoksisite riskini belirlemek için plazma parasetamol düzeyleri ilaç alımından en az 4 saat sonrasına kadar ölçülmelidir. Ek tedavi (ilave oral metionin veya intravenöz N-asetilsistein) kan parasetamol içeriği ve ilaç alımından beri geçen süre ışığı altında değerlendirilmelidir.
Hepatik enzim indükleyici ilaçlar alan hastalarda, uzun süredir alkol bağımlısı olanlarda veya kronik olarak beslenme eksikliği olanlarda N-asetilsistein ile tedavi eşiğinin %30-50 düşürülmesi önerilir, çünkü bu hastalar parasetamolün toksik etkilerine karşı daha duyarlı olabilirler. Parasetamol aşırı dozajını takiben gelişebilecek fulminant karaciğer yetmezliği tedavisi uzmanlık gerektirir.
Feniramin maleat
Antihistaminiklerin yüksek dozlarda kullanılması özellikle çocuklar için tehlikelidir. Feniramin ile zehirlenme halinde şu semptomlar görülebilir: Midriyazis, ağızda kuruluk, taşikardi ve idrar tutulması, yorgunluk, uyku hali, deliryum, bazen halüsinasyonlar ve iritabilite, adale kasılmaları, rijidite (özellikle çocuklarda), çok defa kusma ile birlikte tonik-klonik konvülsiyonlar, vücut ısısının yükselmesi, solunum merkezinin başlangıçta uyarılması ve daha sonra felci, dolaşım kollapsı, derin koma.
Feniramin entoksikasyonunda solunumun desteklenmesi ve kalp dolaşım fonksiyonunun stabilizasyonu gibi ilk yardım tedbirleri derhal alınmalıdır. Kusma spontan olarak oluşmamışsa, ipeka şurubu ile kusturulur. Kusmayı takiben aktif kömür ve katartikler absorpsiyonu minimuma indirmek için verilir. Eğer kusma sağlanamamışsa ilaç alımını takip eden 3 saat içinde mide lavajı yapılır.
Hipotansiyon tedavisinde vazopresörlerle tedavi yapılır (norepinefrin, fenilefrin, dopamin). Epinefrin verilmemelidir, hipotansiyonu kötüleştirebilir.
Konvülsiyon oluşmuşsa, diazepam dahil santral sinir sistemi depresanları verilmemeli, intravenöz fenitoin kullanılmamalıdır. Özellikle çocuklardaki ateş, soğuk banyo ve diğer benzeri yöntemlerle düşürülmelidir. Ağır vakalarda hemoperfuzyon yapılabilir. Diürezin artırılması ile feniramin itrahı hızlandırılabilir; ancak bu sırada elektrolit ve sıvı dengesi kontrol edilmelidir. Gereği halinde süt çocuklarında ve ufak çocuklarda kan değiştirilmeli veya kan temizlenmelidir.
Vitamin C
Nadiren de olsa yüksek dozlarda diüretik etki ve/veya diyare görülebilir. Ayrıca okzalat kristalleri oluşumu da görülebilir. Böyle durumlarda C vitamini alımını kesmek yeterlidir.
5.FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1 Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Diğer soğuk algınlığı preparatları
ATC Kodu: R05X
Parasetamol, analjezik ve antipiretik bir ajandır. Parasetamolün terapötik etkilerinin, siklooksijenaz enziminin inhibisyonu sonucu prostaglandin sentezinin inhibisyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Parasetamolün periferik siklooksijenaza oranla santral siklooksijenaz üzerine daha etkili inhibitör olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Parasetamolün analjezik ve antipiretik özellikleri vardır fakat sadece zayıf anti-inflamatuvar özellikler gösterir. Bu durum, inflamatuvar dokuların diğer dokulara oranla daha yüksek seviyelerde hücresel peroksidler içermesi ve bu hücresel peroksidlerin parasetamolün siklooksijenaz inhibisyonunu önlemesiyle açıklanabilir.
Feniramin güçlü bir antihistaminiktir. Feniramin H1-reseptörlerini, histamine kompetitif ve geri dönüşümlü olarak antagonize etmektedir. Böylece düz kasların kasılması ve kılcal damarlarda permeabilitenin artması gibi histaminden ileri gelen etkiler ortadan kaldırılabilir.
C vitamini suda çözünen antioksidan özelliğine sahip önemli bir vitamindir. Vücudun C vitamini stoklama miktarı düşük olduğundan dolayı, düzenli miktarlarda C vitamini alımı önem kazanmaktadır. C vitamini (askorbik asit) ve metaboliti olan dehidroaskorbik asid C vitamininin etkisini ortaya çıkaran bir reversibl redoks sistemini oluştururlar. C vitamini eksikliğinde ortaya çıkan en önemli bir tablo da skorbüt olayıdır. Kollagen oluşumuna bağlı olarak skorbüt şikayetleri olan yara iyileşmesi ve gecikmesi, kemik büyümesindeki düzensizlikler, dentin ve damar frajilitesi görülmektedir. C vitamini kollajen üretiminde de aktif rol oynamaktadır. Karnitin biyosentezi için de C vitamini önemlidir. Karnitin, yağ asidinin mitokondrilere taşınmasında ve bu şekilde de enerji ortaya çıkmasında rol almaktadır. Kaslarda görülen güçsüzlük ve yorgunluk da karnitin eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Hayvan deneylerinde yapılan çalışmalarda C vitamini, kolestrolün arteriyoskleroza yol açmayan safra asitlerine dönüşmesinde rol oynamaktadır. C vitamini eksikliğinde glukokortikoid salınımı azalır ve buna bağlı olarak vücudun strese karşı daha zayıf bir reaksiyon ortaya çıkar. Askorbik asit böbrek üstü bezlerde bulunmaktadır ve kortizon sentezini hızlandırmaktadır. Askorbik asit antioksidan özelliği sayesinde organizma için zararlı olan serbest radikalleri inaktif hale getirir. C vitamini antioksidan özelliği sayesinde retinaya zarar
verebilecek serbest radikalleri inaktif hale getirerek koruma özelliğine sahiptir. Askorbik asit dengesinin korunması durumunda katarakt riski de anlamlı ölçüde azalmaktadır. Askorbik asit lökosit hareketliliğini arttırarak bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi faaliyetinde de bulunmaktadır. C vitamininin interferon oluşumunda rol oynadığı da düşünülmektedir. Askorbik asit gıdalardan demir emilimini de sağlamaktadır ve bu şekilde demir eksikliği anemisine karşı bir etki göstermektedir.
5.2 Farmakokinetik Özellikler:
Parasetamol
Emilim:
Parasetamolün absorpsiyonu başlıca ince barsaklardan pasif transfer ile olur. Gastrik boşalma, oral uygulanan parasetamol absorpsiyonu için hız sınırlayıcı bir basamaktır. Doruk plazma parasetamol konsantrasyonu formülasyona bağlı olarak genellikle oral uygulamadan sonra 30 ila 90 dakika arasında meydana gelir. Parasetamol değişken bir oranda ilk geçiş metabolizmasına uğradığı için oral uygulamadan sonra sistemik dolaşımda tam olarak bulunmaz. Erişkinlerdeki oral biyoyararlanımın uygulanan parasetamol miktarına bağlı olduğu görülmektedir. Oral biyoyararlanımı 500 mg’lık dozdan sonra %63 iken, 1 veya 2 g (tablet formu) dozundan sonra yaklaşık %90’a yükselir.
Dağılım:
Parasetamol birçok vücut sıvısına eşit miktarda dağılır; tahmini dağılım hacmi 0.95 l/kg’dır. Terapötik dozları takiben parasetamol plazma proteinlerine önemli oranda bağlanmaz. Çocuklardaki dağılım kinetiği (Vd/F) erişkinlerdekine benzerdir.
Biyotransformasyon:
Terapötik dozlardan sonra parasetamolün plazma yarılanma ömrü 1.5-2.5 saat arasındadır. Parasetamol karaciğerde metabolize olur ve insanda çok sayıda metabolitleri tanımlanmıştır. İdrarla atılan majör metaboliti glukuronid ve sülfat konjugatıdır. Parasetamolün %10 kadarı minör bir yolla sitokrom P-450 karma fonksiyonlu oksidaz sistemi (başlıca CYP2E1 ve CYP3A4) ile reaktif bir metabolit olan asetamidokinona dönüşür. Bu metabolit hızla indirgenmiş glutatyon ile konjuge olur ve sistein ve merkaptürik asit konjugatları şeklinde atılır. Büyük miktarlarda parasetamol alındığında hepatik glutatyon azalabilir ve vital hepatoselüler makromoleküllerine kovalan olarak bağlanan hepatosit asetamidokinonun aşırı birikmesine yol açar. Bu da doz aşımı durumunda görülebilen hepatik nekroza yol açar.
Eliminasyon:
Tek dozu (1000 mg i.v.) takiben parasetamolün total vücut klirensi yaklaşık 5 ml/dak/kg’dır. Parasetamolün renal klirensi idrar akış hızına bağlıdır, fakat pH’ya bağlı değildir. Uygulanan ilacın %4’ten daha azı değişmemiş parasetamol halinde atılır. Sağlıklı bireylerde terapötik dozun yaklaşık %85-95’i 24 saat içinde idrar ile atılır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Reaktif parasetamol metabolitlerinin karaciğer hücre proteinlerine bağlanması, hepatoselüler hasara sebep olur. Terapötik dozlarda, bu metabolitler, glutatyon tarafından bağlanır ve nontoksik konjugatlar oluştururlar. Ancak masif doz aşımı halinde, karaciğerin (glutatyon oluşumunu kolaylaştıran ve teşvik eden) SH–donörleri deposu tükenir; ilacın toksik metabolitleri karaciğerde birikir ve karaciğer hücre nekrozu gelişir ve bu da, karaciğer fonksiyonunda bozulmaya ve giderek hepatik komaya kadar ilerler.
Pozolojiye uygun kullanıldığında farmakokinetiği doğrusaldır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Renal yetmezlikte farmakokinetik: 2–8 saatler arasında ortalama plazma yarılanma ömrü normal ve böbrek yetmezliği olan hastalarda aynıdır, fakat 8–24 saatler arasında böbrek yetmezliğinde eliminasyon hızı azalır. Kronik renal yetmezlikte glukuronid ve sülfat konjugatlarında belirgin birikme olur. Ana bileşiğin kısıtlı rejenerasyonuyla kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda biriken parasetamol konjugatlarında bir miktar ekstra eliminasyon oluşabilir. Kronik böbrek yetmezliğinde parasetamol doz aralıklarını uzatmak tavsiye edilir. Hemodiyalizde parasetamol plazma düzeyleri azalabileceğinden terapötik kan düzeylerini korumak için ilave parasetamol dozları gerekebilir.
Hepatik yetmezlikte farmakokinetik: Hafif karaciğer hastalığı olan hastalardaki ortalama plazma yarılanma ömrü normal bireylerdekine benzerdir, fakat ciddi karaciğer yetmezliğinde önemli derecede uzar (yaklaşık %75). Bununla beraber, yarılanma ömrünün uzamasının klinik önemi açık değildir; çünkü karaciğer hastalığı olan hastalarda ilaç birikmesi ve hepatoksisite olduğu kanıtlanmamış ve glutatyon konjugasyonu azalmamıştır. Kronik stabil karaciğer hastalığı olan 20 hastaya 13 gün günde 4 g parasetamol verilmesi karaciğer fonksiyonunda bozulmaya yol açmamıştır. Hafif karaciğer hastalığında önerilen dozlarda alındığında parasetamolün zararlı olduğu kanıtlanmamıştır. Bununla beraber, şiddetli karaciğer hastalığında, plazma parasetamol yarılanma ömrü önemli derecede uzamıştır.
Yaşlılarda farmakokinetik: Genç ve yaşlı sağlıklı denekler arasında farmakokinetik parametrelerde gözlenen farklılıkların klinik olarak önemli olduğu düşünülmemektedir. Bununla beraber serum parasetamol yarılanma ömrünün belirgin derecede arttığını (yaklaşık %84) ve parasetamol klirensinin zayıf, hareketsiz ve yaşlı hastalarda sağlıklı genç kişilere nazaran azaldığını (yaklaşık %47) düşündüren kanıtlar vardır.
Çocuklarda farmakokinetik: Çalışmalar 0-2 gün arasındaki yeni doğanlarda ve 3-10 yaş arasındaki çocuklarda parasetamol majör metabolitinin parasetamol sülfat olduğunu göstermiştir. Yetişkinlerdeki ve 12 yaş ve üzeri çocuklardaki veriler, majör metabolitin glukoronid konjugatı olduğunu göstermiştir. Bununla beraber, parasetamolün genel eliminasyon hızında veya idrara geçen toplam ilaç miktarında yaşa ilişkin önemli farklılıklar yoktur.
Feniramin maleat
Emilim:
Ağız yolundan alınan feniraminin biyoyararlanımı yaklaşık % 100’dür.
Dağılım:
Dağılım hacmi 150 litredir.
Biyotransformasyon:
İki ayrı metaboliti tespit edilmiştir. Büyük oranda sitokrom P–450 sistemiyle metabolize edilirler. N-desmetilfeniramin plazmada çok az miktarda bulunur ve buradan 15 ve 20 saatlik bir yarılanma ömrü ile (oral uygulamada) renal yoldan itrah edilir. N–didesmetilfeniraminin ise ancak idrarda ölçülebilir miktarları bulunmuştur.
Eliminasvon:
İdrarda tekrar bulunan feniramin oranının yüksek oluşu, bu maddenin başlıca renal yoldan itrah edildiğini ve enterohepatik dolaşımının söz konusu olmadığını göstermektedir. Oral yolla alınan feniraminin total klirensi 87-144 ml/dak., renal klirensi 31-49 ml/dak.’dır.
Doğrusallık/Doğrusal olmayan durum:
Bilgi bulunmamaktadır.
Vitamin C
Emilim:
C vitamininin büyük bir bölümü bağırsağın üst kısmında sodyuma bağlı olarak aktif transport yoluyla, konsantrasyonun yüksek olduğu durumlarda pasif difüzyon yoluyla emilir. 1 g’lık dozun alımından sonra emilen askorbik asit miktarı yaklaşık olarak % 50’den %15’e düşer, fakat emilen madde miktarı mutlak olarak artmaya devam eder.
Dağılım:
C vitamininin plazma proteinlerine bağlanma oranı yaklaşık olarak %24’dür. Serum konsantrasyonları normal olarak 10 mg/l’dir. (60 µmol/l) 6 mg/l’nin (35 µmol/l) altındaki konsantrasyonlar, C vitamini alımının yeterli miktarda olmadığını gösterir. 4 mg/l (20µmol/l) altındaki konsantrasyonlar ise, vitamin alımının yetersiz olduğunu gösterir. Klinik skorbütte ise serum konsantrasyonları 2 mg/l’nin (10 µmol/l) altında olmaktadır.
Biyotransformasyon:
Askorbik asit, dehidroksiaskorbik aside ve dehidroaskorbik asit üzerinden de okzalik asite metabolize olmaktadır.
Eliminasyon:
1 g’lık askorbik asit dozunun ağız yoluyla verilmesinden sonra yarı ömrü 13 saattir. Ana atılım böbrekler yoluyla olmaktadır. Yüksek dozlarda dışkı yoluyla atılmaktadır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Parasetamol
Akut Toksisite:
Parasetamolün yetişkin sıçanlara ve kobaylara oral yoldan verildikten sonra hafif toksik olduğu saptanmıştır. Farelerde ve yenidoğan sıçanlarda önemli oranda daha fazla toksik olmasının sebebi ise, muhtemelen, farelerde maddenin farklı bir metabolizmasının bulunması ve yenidoğan sıçanlarda hepatik enzim sisteminin olgunlaşmamış olmasıdır.
Köpeklere ve kedilere daha yüksek dozlarda verildiğinde kusmaya sebep olmuştur; bu nedenle bu hayvan cinslerinde oral LD50 değeri saptanamamıştır.
Kronik Toksisite:
Toksik dozların verilmesinin ardından deney hayvanlarında yavaş kilo artışı, diürez, asidüri ve dehidratasyon ile enfeksiyonlara karşı duyarlılık artışı gibi etkiler gözlenmiştir. Otopsi sırasında, abdominal organlarda kan akımı artışı, intestinal mukoza iritasyonu gözlenmiştir.
Mutajenik ve Tümörojenik Potansiyeli:
Sıçanlarda, hepatotoksik doz düzeyinde potansiyel bir genotoksisite gözlenmiş ve bu bulgu doğrudan bir DNA hasarı olarak değil, hepatotoksisite/miyelotoksisitenin dolaylı bir sonucu olarak açıklanmıştır. Dolayısıyla, bir eşik doz varsayılabilir.
Diyeti 6.000 ppm’e kadar olan erkek sıçanlarda yapılan 2 yıllık bir çalışmada parasetamolün karsinojenik aktivitesini ilişkin herhangi bir bulgu bildirilmemiştir. Mononükleer hücre lösemisi insidansının artmasından dolayı dişi sıçanlarda bazı karsinojenik aktivite bulguları söz konusudur. Diyeti 6.000 ppm kadar olan farelerde yapılan 2 yıllık bir çalışmada ise parasetamolün karsinojenik aktivitesini gösteren herhangi bir bulgu saptanmamıştır.
Üreme Toksisitesi:
İnsanlarda kapsamlı kullanımdan sonra embriyotoksik veya teratojenik riskte bir artış gözlenmemiştir. Parasetamol hamilelik dönemlerinde de sıklıkla alınmakta olup, gerek hamileliğin seyri gerekse doğmamış çocuk üzerinde herhangi bir olumsuz etki görülmemiştir.
Hayvanlarda yapılan kronik toksisite araştırmalarında parasetamolün testiküler atrofiye neden olduğu ve spermatogenezi inhibe ettiği bildirilmiştir.
Feniramin maleat
Yapılan klinik öncesi çalışmalar feniraminin insanlarda yukarıda belirtilen etkiler için emniyetli kullanılabileceğini göstermiştir. Bu nedenle etkin madde uzun süredir tedavide yerini almıştır.
Vitamin C
Bildirilmemiştir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Sodyum sakkarin
Sitrik asit monohidrat
Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilir)
Polivinil prolidon K30
Limon aroması
FDC yellow No.5 (tartrazin, E102)
6.2. Geçimsizlikler
Geçerli değildir.
6.3. Raf ömrü
24 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
RİNALEX, kuşe/LDPE/Al/LDPE folyo saşelerde ambalajlanmaktadır. Her bir kutu 10 veya 20 adet saşe içerir.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Berat Beran İlaç Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Yenişehir Mah. Özgür Sok. No: 16 Ataşehir/İstanbul 0 216 456 65 70 (Pbx)
aks)
8. RUHSAT NUMARASI
2025/223
9. İLK RUHSAT TARİHİ/RUHSAT YENİLEME TARİHİ İlk ruhsat tarihi: 26.06.2025
Ruhsat yenileme tarihi:
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ