PREDNOL 4 MG 20 TABLET

KULLANMA TALİMATI
PREDNOL® 4 mg tablet
Ağızdan alınır.
•Etkin madde: Her bir tablet 4 mg metilprednisolon içerir.
•Yardımcı maddeler: Nişasta, prejelatinize nişasta, talk, magnezyum stearat, sodyum nişasta glikolat, laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilen).
Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.
•Bu kullanma talimatını saklayınız. Daha sonra tekrar okumaya ihtiyaç duyabilirsiniz. •Eğer ilave sorularınız olursa, lütfen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
•Bu ilaç kişisel olarak sizin için reçete edilmiştir, başkalarına vermeyiniz.
•Bu ilacın kullanımı sırasında, doktora veya hastaneye gittiğinizde doktorunuza bu ilacı kullandığınızı söyleyiniz.
•Bu talimatta yazılanlara aynen uyunuz. İlaç hakkında size önerilen dozun dışında yüksek veya düşük doz kullanmayınız.
Bu Kullanma Talimatında:
1. PREDNOL nedir ve ne için kullanılır?
2. PREDNOL’ü kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler 3. PREDNOL nasıl kullanılır?
4. Olası yan etkiler nelerdir?
5. PREDNOL’ün saklanması
Başlıkları yer almaktadır.
1. PREDNOL nedir ve ne için kullanılır?
•
içerir.
Kortikosteroidler adı verilen bir ilaç sınıfına dahildir. Kortikosteroidler vücudunuzda doğal olarak üretilirler ve birçok vücut fonksiyonu için önemlidirler.
• PREDNOL tabletler beyaz, yuvarlak, çentikli tabletler olup, 20 tablet içeren blister ambalajlarda kullanıma sunulmaktadır.
• PREDNOL vücudunuzdaki kortikosteroidi arttırarak, cerrahi ameliyat sonrasında (örneğin, organ nakli gibi), multiple skleroz adlı hastalığın belirtilerinin alevlenmesinde veya diğer stres durumlarında yardımcı olabilir. Bu durumlar, vücudun aşağıdaki bölümlerini etkileyen yangı ya da alerjik reaksiyonları içerir:
-Beyin (örn. beyin zarının yangısı olan menenjit hastalığı)
-Mide ve bağırsak (örn. yangılı bağırsak hastalıkları olan Crohn hastalığı, ülseratif kolit) -Kan ve kan damarları (örn. bir çeşit kan kanseri olan lösemi)
-Göz (örn. optik nevrit, üveit, irit adlı sırasıyla göz siniri, gözün çeşitli tabakalarının yangılı hastalıkları)
-Eklemler (örn. romatoid artrit, romatizmal ateş)
-Akciğer (örn. astım, tüberküloz)
1
-Kas (örn. dermatomiyozit ve polimiyozit isimli kas güçsüzlüğü ile karakterize yangılı kas hastalıkları)
-Cilt (örn. egzema)
PREDNOL yukarıda belirtilen koşullardan başka durumların tedavisinde de kullanılabilir. Bu ilacın size ne için verildiğinden emin değilseniz, doktorunuza danışınız.
2. PREDNOL’ü kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler
PREDNOL’ü aşağıdaki durumlarda KULLANMAYINIZ
Eğer;
•Metilprednisolona, diğer steroid ilaçlara veya PREDNOL’ün içerdiği diğer yardımcı
maddelere karşı aşırı duyarlı (alerjik) iseniz. Alerjik reaksiyon ciltte kızarıklık veya
döküntüye, şişmiş yüze veya dudaklara ya da nefes darlığına neden olabilir.
•Akciğerlerinizde veya yemek borunuzdaki (ağzınızı midenize bağlayan tüp) ciddi bir
mantar enfeksiyonu veya antibiyotik ya da antiviral bir ilaçla tedavi edilmeyen başka
bir enfeksiyonunuz varsa.
•Yakın zamanda aşı yaptırdıysanız veya yaptırmak üzereyseniz.
Döküntü veya başka bir enfeksiyon belirtisi görürseniz derhal doktorunuza bildiriniz.
PREDNOL’ü aşağıdaki durumlarda DİKKATLİ KULLANINIZ
Eğer;
•Suçiçeği, kızamık veya zona. Suçiçeği, kızamık veya zona hastalığı olan biriyle temas
halinde olduğunuzu düşünüyorsanız ve bu hastalıkları henüz geçirmediyseniz ya da
bunları geçirip geçirmediğinizden emin değilseniz.
•Vücudunuzda kurtçukların oluşması (Örneğin, kıl kurdu).
•Ağır depresyon veya manik depresyon (bipolar bozukluk). Buna, PREDNOL gibi
steroid ilaçlar alırken daha önce depresyon geçirmiş veya ailesinde bu hastalıklarla ilgili
geçmişe sahip olunması da dahildir.
•Şeker hastalığı (veya ailede diyabet öyküsü varsa).
•Kriz ve nöbetler.
•Glokom (gözdeki basınç artışı) veya ailede glokom öyküsü varsa veya kataraktınız
varsa.
•Bulanık görme veya diğer görsel rahatsızlıklardan herhangi biriniyaşarsanız
doktorunuza başvurunuz.
•Gözde virüs (örneğin herpes) veya mantar enfeksiyonu.
•Son zamanlarda kalp krizi geçirdiyseniz.
•Kalp yetmezliği dahil kalp problemleri.
•Hipertansiyon (Yüksek kan basıncı).
•Hipotiroid (tiroid bezinin az çalışması).
•Hipertiroidizm (aşırı aktif tiroid bezi).
•Pankreatit (karın bölgesinde ve sırtta ciddi ağrıya neden olan pankreas iltihabı). •Peritonit (bağırsak ve mide etrafındaki ince zarın (periton) iltihabı).
•Böbrek veya karaciğer hastalığı.
2
•Skleroderma (ayrıca sistemik skleroz olarak da bilinen, otoimmün bir hastalık), çünkü
PREDNOL kullanımı skleroderma böbrek krizi adı verilen ciddi komplikasyon riskini
arttırabilir. Skleroderma böbrek krizi belirtilerine, kan basıncında artış ve idrar
üretiminde azalma dahildir.
•Kaposi sarkomu (bir tür cilt kanseri).
•Geçmişte PREDNOL gibi steroid ilaçlar alırken kas problemleri (ağrı veya güçsüzlük)
meydana geldiyse.
•Myastenia gravis (yorgun ve zayıf kaslara neden olan bir durum).
•Osteoporoz (kırılgan kemikler).
•Feokromositoma (nadir bir adrenal bezi dokusu tümörü. Adrenal bezleri böbreklerin
üzerinde bulunur).
•Cilt apsesi.
•Mide ülseri veya diğer ciddi mide veya bağırsak sorunları.
•Tromboflebit – flebit (kırmızı, şişmiş ve hassas damarlar) ile sonuçlanan trombozdan
(damarlardaki pıhtılaşma) dolayı meydana gelen damar problemleri.
•Tüberküloz (TB) veya geçmişte tüberküloz geçirdiyseniz.
•Cushing hastalığı (vücudunuzdaki aşırı kortizol hormonunun neden olduğu durum). •Travma nedeniyle oluşmuş beyin hasarı (yaralanma).
•Sıra dışı stres.
Metilprednisolon kullanırken kas zayıflığı, kas ağrıları, kramplar ve sertlikler yaşarsanız derhal doktorunuzla iletişime geçin. Bunlar Tirotoksik Periyodik Paraliz adı verilen bir durumun belirtileri olabilir, metilprednisolon ile tedavi edilen aşırı aktif tiroid bezi (hipertiroidizm) olan hastalarda ortaya çıkabilir. Bu durumu hafifletmek için ek tedaviye ihtiyacınız olabilir.
Tümör lizis sendromu (TLS) (bir çeşit metabolik bozukluk), kan kanserleri veya solid tümörler gibi hızlı büyüyen bir kanserin tedavisinden sonra ortaya çıkabilir. TLS belirtileri arasında kas krampı, kas güçsüzlüğü, kafa karışıklığı, düzensiz kalp atışı, görme kaybı veya görme bozuklukları ve nefes darlığı yer alır. Doktorunuz, özellikle tümör lizis sendromu geliştirme riskiniz yüksekse sizi yakından izleyecektir.
Eğer otoimmün bir hastalık olan sistemik sklerozlu (skleroderma) bir hasta iseniz, PREDNOL kullanmadan önce doktorunuzu bilgilendirmelisiniz. Skleroderma için günde 15 mg ve daha yüksek dozda prednisolon (ve eşdeğeri) ilaç kullanımı halinde, Skleroderma Renal Kriz adıyla bilinen ciddi sorunun oluşum riski artabilir. Skleroderma Renal Kriz belirtileri tansiyon artışı ve idrar miktarı azalmasıdır. Doktorunuz tansiyon ve idrar miktarı kontrolleri önerebilir.
Bu uyarılar, geçmişteki herhangi bir dönemde dahi olsa sizin için geçerliyse lütfen doktorunuza danışınız.
PREDNOL’ün yiyecek ve içecek ile kullanılması
PREDNOL tabletler, yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı ile alınmalıdır.
PREDNOL alırken greyfurt yemeyiniz veya greyfurt suyu içmeyiniz.
Hamilelik
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
3
Bu ilaç bebeğinizin gelişimini yavaşlatabileceğinden, hamile iseniz, PREDNOL tedavisi
sırasında hamile kalırsanız ya da yakın gelecekte hamile kalmayı planlıyorsanız, doktorunuzu
bu durumdan haberdar ediniz. Bebeğin düşük doğum ağırlığı riski vardır; Bu risk,
kortikosteroidlerin en düşük etkili dozunu alarak en aza indirilebilir.
Hamilelikte uzun süreli kortikosteroid tedavisi gören annelerden doğan bebeklerde katarakt
gözlenmiştir.
PREDNOL’ü hamileyken kullanıp kullanamayacağınıza doktorunuz karar verecektir.
Tedaviniz sırasında hamile olduğunuzu fark ederseniz hemen doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
Emzirme
İlacı kullanmadan önce doktorunuza veya eczacınıza danışınız.
durdurulup
durdurulmayacağına ya da PREDNOL tedavisinin durdurulup durdurulmayacağına ilişkin doktorunuz tarafından karar verilecektir. Karar verilirken emzirmenin çocuk açısından faydası ve PREDNOL tedavisinin emziren anne açısından faydası dikkate alınacaktır.
Araç ve makine kullanımı
PREDNOL’ün baş dönmesi, vertigo, görme bozuklukları ve yorgunluk gibi bazı olası yan etkileri konsantrasyon ve hareket yeteneğini bozabildiğinden araç ve makine kullanımı için risk oluşturabilir.
PREDNOL’ün içeriğinde bulunan bazı yardımcı maddeler hakkında önemli bilgiler PREDNOL’ün içeriğinde yaklaşık 54,65 mg laktoz monohidrat bulunur. Eğer daha önceden doktorunuz tarafından bazı şekerlere intoleransınız olduğu söylenmişse PREDNOL’ü almadan önce doktorunuzla temasa geçiniz.
Bu ilaç inek sütünden elde edilen laktoz içerir. Eser miktarda süt bileşenleri içerebileceğinden, inek sütüne veya bileşenlerine veya diğer süt ürünlerine karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen veya şüphelenilen hastalarda dikkatli olunmalıdır. İnek sütüne alerjiniz varsa, önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşunuz.
PREDNOL her dozunda (4 mg) 1 mmol (23 mg)’dan az sodyum ihtiva eder, yani aslında “sodyum içermez”.
Diğer ilaçlar ile birlikte kullanımı
Eğer reçeteli ya da reçetesiz herhangi bir ilacı şu anda kullanıyorsanız veya son 3 ay içinde bu tür ilaç kullandınız ise lütfen doktorunuza veya eczacınıza bunlar hakkında bilgi veriniz.
Eğer aşağıdaki ilaçlardan herhangi birini kullanıyorsanız PREDNOL kullanmadan önce doktorunuza bilgi veriniz:
-Glokom (göz tansiyonu) ve epilepsi (sara) tedavisinde kullanılan asetazolamid -Kanser tedavisinde kullanılan aminoglutetimid veya siklofosfamid
-Kanı inceltmek için kullanılan asenokumarol, fenindion ve varfarin gibi ilaçlar
4
– Myastenia gravis denilen kas güçsüzlüğü hastalığında kullanılan distigmin ve neostigmin gibi antikolinesterazlar
troleandomisin gibi antibiyotikler
– Yüksek kan şekeri tedavisinde kullanılan antidiyabetikler
– Bulantı ve kusmayı önlemek için kullanılan aprepitant veya fosaprepitant.
– Hafiften orta dereceye kadar olan ağrıların tedavisinde kullanılan asetilsalisilik asit ve nonsteroidal antiinflamatuvarlar olarak bilinen ilaçlar
– Epilepsi (sara) tedavisinde kullanılan barbitüratlar, karbamazepin, fenitoin ve primidon
– Mide rahatsızlıklarında kullanılan karbenoksolon ve simetidin
– Şiddetli romatoid artrit, sedef hastalığı veya organ veya kemik iliği naklinden sonra kullanılan siklosporin
– Kalp yetmezliği ve/veya düzensiz kalp atımında kullanılan digoksin
– Kalp rahatsızlıklarında veya yüksek kan basıncı durumunda kullanılan diltiazem ve mibefradil
– Doğum kontrol ilaçları olan etinilestridiol ve noretisteron
HIV enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan antiviraller (indinavir, ritonavir gibi) ve –
farmakokinetik arttırıcılar (kobikistat gibi).
– Mantar enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan ketokonazol, itrakonazol
– Bazı ameliyat yöntemlerinde kullanılan panküronyum veya verküronyum gibi kas gevşetici ilaçlar
Potasyum azaltan ajanlar – örneğin diüretikler (bazen idrar söktürücüleri denir), –
amfoterisin B, ksantanlar veya beta2 agonistleri (örneğin, astımı tedavi etmek için kullanılan ilaçlar).
– Tüberküloz tedavisinde kullanılan rifampisin, rifabutin gibi antibiyotikler
– Organ nakillerinde bağışıklık sisteminin yeni organı reddetmeye çalışmasına karşılık kullanılan takrolimus
Eğer yakın zamanda aşı olduysanız veya olacaksanız doktorunuza söyleyiniz. Bu ilacı kullanırken canlı aşı olmamalısınız. Diğer aşılar daha az etkili olabilir.
Eğer size alerji testi yapılacaksa PREDNOL kullandığınızı doktorunuza veya hemşirenize söyleyiniz.
Uzun süreli ilaç(lar) alıyorsanız
Diyabet yüksek tansiyon veya su tutma (ödem) tedavisi görüyorsanız doktorunuza söyleyiniz
çünkü bu gibi durumları tedavi etmek için kullanılan ilaçların dozunu ayarlaması gerekebilir.
Herhangi bir ameliyattan önce doktorunuza, dişçinize veya anestezistinize PREDNOL
aldığınızı söyleyiniz.
Doktorunuz ya da hastanenizde bir test yaptırmanız gerekiyorsa, doktora ya da
hemşireye PREDNOL kullandığınızı söylemeniz önemlidir. Bu ilaç bazı testlerin sonuçlarını
etkileyebilir.
3. PREDNOL nasıl kullanılır?
Uygun kullanım ve doz/uygulama sıklığı için talimatlar:
5
Doktorunuz hastalığınıza bağlı olarak ilacınızın dozunu ve tedavinizin ne kadar devam edeceğini belirleyecektir.
PREDNOL’ün yetişkinler için başlangıç dozu 360 mg’a kadar çıkabilir.
Uygulama yolu ve metodu:
Tabletleri su ile birlikte çiğnemeden yutunuz.
Çentik tableti bölme amaçlı değildir ve tableti eşit parçalara bölmek için kullanılamaz.
PREDNOL alırken greyfurt yemeyin veya greyfurt suyu içmeyin.
Vücudunuz kendi kortikosteroidlerini salgılayamadığı için size PREDNOL veriliyorsa,
doktorunuz ayrıca tuz dengenizi korumak için ikinci tip bir steroid almanızı isteyebilir.
Doktorunuz, durumunuzu kontrol altına almak için tedavinin başlangıcında daha yüksek bir
doz reçete edebilir.
Durumunuzda düzelme meydana geldiğinde, doktorunuz tarafından dozunuz kademeli olarak
azaltılacaktır. Normalde doz her 7-10 günde bir 2 mg’dan daha fazla azaltılmayacaktır.
Değişik yaş grupları:
Çocuklarda kullanımı:
Kortikosteroidler çocukların büyümesini etkileyebileceğinden doktorunuz, çocuğunuz için etkili olacak en düşük dozu verecektir. Çocuklar için başlangıç dozu 0,8-1,5 mg/kg’dır. Günlük doz 80 mg’ı aşmamalıdır.
Yaşlılarda kullanımı:
Özel kullanımı yoktur ancak olası yan etkiler daha şiddetli görülebileceği için doktorunuz sizi
düzenli kontrollerle görmek isteyebilir.
Özel kullanım durumları:
Böbrek yetmezliği:
Özel kullanımı yoktur ancak bu hastalarda sistemik kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır ve hasta sıklıkla izlenmelidir.
Karaciğer yetmezliği:
Karaciğer sirozu olan hastalarda dozun azaltılması gerekebilir.
Eğer PREDNOL’ün etkisinin çok güçlü veya zayıf olduğuna dair bir izleniminiz var ise doktorunuz veya eczacınız ile konuşunuz.
Kullanmanız gerekenden daha fazla PREDNOL kullandıysanız:
PREDNOL’den kullanmanız gerekenden fazlasını kullanmışsanız bir doktor veya eczacı ile konuşunuz.
PREDNOL’ü kullanmayı unutursanız
Bekleyin ve bir sonraki dozu normal şekilde alın. Unutulan dozları dengelemek için çift doz almayınız.
PREDNOL dozunu durdurma/azaltma
6
Dozunuzu ne zaman durduracağınız konusunda doktorunuz karar verecektir.
PREDNOL ile tedavi sonlandırıldığındaki oluşabilecek etkiler
Eğer;
•3 haftadan daha uzun süre 6 mg’dan fazla PREDNOL kullandıysanız,
•3 hafta veya daha az süreyle bile olsa yüksek doz PREDNOL (günde 32 mg’dan daha fazla) aldıysanız,
•Son bir yılda kortikosteroid tabletleri veya enjeksiyonları ile tedavi gördüyseniz, •Tedaviye başlamadan önce adrenal bezlerinizde problemleriniz (adrenokortikal yetmezlik) varsa,
•Tekrar dozları akşamları alıyorsanız PREDNOL tabletleri almayı birden bırakmayınız.
Geri çekilme belirtilerinin önlenmesi için ilacınız dereceli olarak dozu azaltılarak kesilecektir. Bu belirtiler ciltte kaşıntı, ateş, kas ve eklem ağrıları, burun akıntısı, gözlerde yaşarma, iştah kaybı, bulantı, kusma, baş ağrısı, yorgun hissetme, derinin soyulması ve kilo kaybıdır.
Eğer PREDNOL dozu azaltıldığında bu belirtiler geri dönüyor veya daha kötüye gidiyorsa derhal doktorunuza danışınız.
PREDNOLalırken zihinsel problemler
PREDNOL gibi steroidler alırken zihinsel sağlık sorunları ortaya çıkabilir (bkz. Bölüm 4).
•Bu hastalıklar ciddi olabilir.
•Genellikle ilaca başladıktan birkaç gün veya haftalar içerisinde başlarlar.
•Yüksek dozlarda ortaya çıkmaları daha olasıdır.
•Doz düşürülürse veya ilaç durdurulursa bu sorunların çoğu ortadan kalkar. Bununla
birlikte, sorunlar sürerse, tedavi edilmeleri gerekebilir.
Eğer siz (veya bu ilacı kullanan biri) herhangi bir zihinsel sorun belirtisi gösterirseniz,
doktorunuzla konuşunuz. Bu, özellikle depresyondaysanız veya intiharı düşünüyorsanız
önemlidir. Birkaç vakada, dozlar düşürülürken veya durdurulurken zihinsel sorunlar meydana
gelmiştir.
4. Olası yan etkiler nelerdir?
Tüm ilaçlar gibi PREDNOL’ün içeriğinde bulunan maddelere duyarlı olan kişilerde yan etkiler olabilir.
PREDNOL’ün kullanılması sonucunda aşağıda belirtilen yan etkiler ortaya çıkabilir.
Aşağıdakilerden biri olursa, PREDNOL’ü kullanmayı durdurunuz ve DERHAL doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:
•Alerjik reaksiyonlar, deri döküntüsü, yüzün kızarması veya hırıltılı ve zor nefes alma
Bunların hepsi çok ciddi yan etkilerdir.
Eğer bunlardan biri sizde mevcut ise, sizin PREDNOL’e karşı ciddi alerjiniz var demektir. Acil tıbbi müdahaleye veya hastaneye yatırılmanıza gerek olabilir.
Bazı tıbbi koşullarda PREDNOL (steroidler) gibi ilaçlar aniden durdurulmamalıdır.
Aşağıdaki semptomlardan herhangi birinden muzdaripseniz, HEMEN tıbbi yardım
7
isteyiniz. Daha sonra doktorunuz ilacınızı almaya devam edip etmeyeceğinize karar
verecektir:
Diğer yan etkiler:
Yan etkiler aşağıdaki kategorilerde gösterildiği şekilde sınıflandırılmıştır:
Çok yaygın : 10 hastanın en az birinde görülebilir.
Yaygın : 10 hastanın birinden az, fakat 100 hastanın birinden fazla görülebilir.
Yaygın olmayan : 100 hastanın birinden az, fakat 1.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Seyrek : 1.000 hastanın birinden az, fakat 10.000 hastanın birinden fazla görülebilir. Çok seyrek : 10.000 hastanın birinden az görülebilir.
Bilinmiyor : Eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor.
Yaygın:
•Mide-bağırsak ülserlerinin şiddetlenmesi veya kanaması, karın ağrısı (özellikle sırtınıza yayılıyorsa), makattan kan gelmesi, siyah veya kanlı dışkı ve/veya kan kusması gibi belirtileri olabilir.
•Enfeksiyonlar. Bu ilaç bazı enfeksiyonların belirtilerini gizleyebilir veya değiştirebilir ya da sizin enfeksiyona direncinizi azaltabilir, bu sebeple erken dönemde tanı konulması zordur. Belirtiler vücut ısısında artış ve iyi hissetmeme olabilir. Geçirilmiş bir tüberküloz enfeksiyonun alevlenmesinin belirtileri kanlı öksürük veya göğüste ağrı olabilir.
PREDNOL kullandığınızda ciddi bir enfeksiyon geçirmeniz daha olası hale gelebilir.
Bilinmiyor:
•Alerjik reaksiyonlar, deri döküntüsü, yüzün kızarması veya hırıltılı ve zor nefes alma. Bu tür bir yan etki nadir görülür ancak ciddi olabilir.
•Pankreatit, kusmayla birlikte de olabilen sırtınıza yayılan karın ağrısı, şok ve bilinç kaybı. •Pulmoner emboli (akciğerlerde kan pıhtısı), belirtileri keskin göğüs ağrısı, nefesin kesilmesi, kan öksürme.
•Çocuklarda kafa içi basıncının artması (psödotümör serebri), belirtileri kusma ile birlikte baş ağrısı, enerji kaybı, sersemlik. Bu yan etki genellikle tedavinin kesilmesiyle ortadan kalkar.
•Tromboflebit (kan pıhtısı veya bacak damarında tromboz); belirtileri ağrılı, şişmiş, kırmızı ve hassas damarlardır.
•Skleroderma hastalarında Skleroderma Renal Kriz. Skleroderma Renal Kriz belirtileri; tansiyon artışı ve idrar miktarı azalmasıdır.
Aşağıdaki yan etkilerden herhangi birini yaşarsanız veya bu kullanma talimatında
belirtilmeyen diğer olağandışı etkilerden herhangi birini fark ederseniz, derhal
doktorunuza bildiriniz:
Kan, kalp ve dolaşım
yaygın
•Belirtileri baş ağrısı ya da genellikle kendini iyi hissetmeme olan yüksek tansiyon
bilinmiyor
•Belirtileri şişmiş ayak bilekleri, nefes almada zorluk ve çarpıntı (kalp atışının farkındalığı)
veya kalbin düzensiz atımı, düzensiz veya çok hızlı ya da yavaş nabız problemleri olan
kalbin pompalama problemleri (kalp yetmezliği)•Beyaz kan hücrelerinin sayısında artış (lökositoz)
8
•Ciltte sıcaklık ve kızarıklık
•Düşük kan basıncı.
Vücut sıvısı ve tuzları
yaygın
•Vücuttaki su ve tuz miktarının artması nedeniyle şişkinlik ve yüksek kan basıncı
•Vücudunuzdaki potasyum kaybından dolayı kramp ve spazmlar. Nadir durumlarda, bu
konjestif kalp yetmezliğine yol açabilir (kalp uygun şekilde pompalamadığında).
bilinmiyor
•Kanda üre seviyelerinin artışı
Sindirim sistemi
bilinmiyor
•Mide bulantısı (hasta hissetme) veya kusma (hasta olma)
•Yutmada rahatsızlığa neden olabilecek, yemek borusunda (ağzınızı midenize bağlayan tüp)
ülser, iltihap veya pamukçuk.
•Bağırsak ve midenin etrafındaki ince zarın (periton) iltihaplanması •Hazımsızlık
•Şişmiş mide
•Karın ağrısı
•İshal
•Özellikle yüksek dozlarda alındığında, sürekli hıçkırıklar
Gözler
yaygın
•Optik sinir hasarı veya kataraktlar (Görme yetersizliği ile gösterilir)
seyrek
•Bulanık görme
bilinmiyor
•Glokom (Göz ve baş ağrısına neden olan gözün içinde basıncın artması)
•Şişmiş optik sinir (görme bozukluğu ile tanımlanan papilloödem)
•Gözün önündeki saydam tabakanın (kornea) veya gözün beyaz kısmının (sklera) incelmesi •Gözde Virüs veya mantar enfeksiyonlarının kötüleşmesi
•Göz kapaklarının dışarı çıkması (egzoftalmi)
•Bulanık veya bozuk görme (korioretinopati adı verilen bir hastalık nedeniyle)
Hepatobiliyer hastalıklar
bilinmiyor
•Karaciğer enzimlerinin artması
Hormon ve metabolik sistem
yaygın
•Kalıcı olabilen; bebeklerde, çocuklarda ve ergenlerde normal gelişiminin yavaşlaması •Yuvarlak veya ay şeklindeki yüz (Cushingoid yüz)
9
bilinmiyor
•Kadınlarda adet kanamalarının düzensizliğ veya hiç olmaması
•Kadınlarda vücutta ve yüzde kıl artışı (hirsutizm)
•İştah artışı ve kilo alma
•Kanda anormal yağ seviyeleri (örneğin, kolesterol ve /veya yağ)
•Diyabet veya var olan diyabetin kötüleşmesi
•Uzun süreli tedavi düşük kan basıncı veya sersemliğe neden olabilecek bazı hormon
seviyelerinin düşmesine neden olabilir. Bu etki aylar sürebilir.
•Vücudunuzdaki ilaçları ve diğer maddeleri sindirmenize yardımcı olan alanin transaminaz,
aspartat transaminaz ve alkalin fosfataz olarak adlandırılan belirli kimyasalların (enzimler)
miktarları kortikosteroid tedavisinden sonra artabilir. Değişiklik genellikle küçüktür ve
ilacınız sisteminizden doğal yollarla temizlendikten sonra enzim seviyeleri normale döner.
Bu meydana gelirse herhangi bir semptom fark etmeyeceksiniz, ancak kan tahlilinizde
ortaya çıkacaktır.
•Vücudun lokalize bölgelerinde yağ dokusunun birikmesi, örneğin sırt ağrısı veya zayıflık
(epidural lipomatozdan dolayı) gibi farklı şekillerde olarak ortaya çıkabilir.
Bağışıklık sistemi
bilinmiyor
• Tüberküloz için olduğu gibi cilt testlerine normal reaksiyonları gizleyebilen veya
değiştirebilen enfeksiyonlara daha fazla duyarlılık
Kaslar ve kemikler
yaygın
•
Kas zayıflığı veya kaybı
bilinmiyor
•Kırılgan kemikler (kolayca kırılan kemikler) •Kırık kemikler veya kırıklar
•Zayıflamış kan dolaşımına bağlı kemik sağlığının bozulması nedeniyle kalçada meydana
gelen ağrı
•Eklem ağrısı veya eklem problemleri
•Ağrıya ve/veya şişmeye neden olan yırtık kas tendonları •Kas ağrısı, kramplar ve spazmlar
Sinir sistemi
Metilprednizolonda dahil olmak üzere steroidler ciddi zihinsel sağlık sorunlarına neden
olabilir.
Bunlar hem yetişkinlerde hem de çocuklarda yaygındır. Metilprednizolon gibi ilaçlar alan her
100 kişinin yaklaşık 5’ini etkileyebilirler.
•İntihar hakkında düşünme de dahil olmak üzere depresif hissetmek
•Yüksek (manik) ruh halinde veya inişli çıkışlı seyreden ruh halini hissetmek
•Endişeli hissetmek, uyumakta sorun yaşamak, düşünmede zorluk veya kafa karışıklığı ve
hafızanızı kaybetmek
• Var olmayan şeyleri hissetmek, görmek veya duymak. Davranış şeklinizi değiştiren veya
yalnız olduğunuzu hissetmenize yol açan garip ve korkutucu düşüncelere sahip olmak
bilinmiyor
10
•
•
•
•
Sinirlilik
Krizler
Sersemlik, sersemlik veya dönüyormuş gibi his Baş ağrısı
Deri
yaygın
•
•
•
Sivilce
Yaranın yavaş iyileşmesi
Derinin incelmesi
bilinmiyor
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Gerilme izleri
Morarma
Terleme
Kaşıntılı cilt
Ciltte döküntü veya kızarıklık
Kurdeşen (kırmızı kaşıntılı şişlikler)
Cilt yüzeyinde küçük kan damarlarının şişmesi (kırmızı örümcek damarları)
Kırmızı, kahverengi veya mor, iğne ucu, yuvarlak noktalar
Deride veya ağzın içinde kahverengi / mor / kırmızı kabarık lekeler (Kaposi sarkoması)
Damar ile ilgili bozukluklar
bilinmiyor
•
Artmış kan pıhtılaşması
Diğer yan etkiler
bilinmiyor
•Kötü hissetme
•Yorgun hissetme
•Vücutta, özellikle de alt ekstremitelerde şişmeye neden olan sıvının birikmesi •Deri testlerine verilen reaksiyonların baskılanması
Kan testi yaptıracaksanız doktorunuza veya hemşirenize PREDNOL aldığınızı bildiriniz.
Yukarıda listelenen yan etkilerden herhangi birini yaşarsanız, derhal doktorunuza
bildiriniz.
Eğer bu kullanma talimatında bahsi geçmeyen herhangi bir yan etki ile karşılaşırsanız doktorunuzu veya eczacınızı bilgilendiriniz.
Yan etkilerin raporlanması
Kullanma Talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumuczacınız veya hemşireniz ile konuşunuz. Ayrıca karşılaştığınız yan etkilerisitesinde yer alan “İlaç Yan Etki Bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 0 800 314 00 08 numaralı yan etki bildirim hattını arayarak Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildiriniz. Meydana gelen yan etkileri bildirerek kullanmakta olduğunuz ilacın güvenliliği hakkında daha fazla bilgi edinilmesine katkı sağlamış olacaksınız.
11
5. PREDNOL’ün saklanması
PREDNOL’ü çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız. 25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
Son kullanma tarihiyle uyumlu olarak kullanınız.
Ambalajdaki son kullanma tarihinden sonra PREDNOL’ü kullanmayınız.
Eğer üründe ve/veya ambalajında bozukluklar fark ederseniz PREDNOL’ü kullanmayınız. Son kullanma tarihi geçmiş veya kullanılmayan ilaçları çöpe atmayınız! Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca belirlenen toplama sistemine veriniz.
Ruhsat Sahibi Gensenta İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Büyükdere Cad. Ali Kaya Sok. No: 5
Levent, Şişli, İstanbul
Üretim Yeri: Gensenta İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Sanayi Cad. No:13
Yenibosna, Bahçelievler/İstanbul Bu kullanma talimatı ../../…. tarihinde onaylanmıştır.
12
KISA ÜRÜN BİLGİSİ
1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI
PREDNOL® 4 mg tablet
2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM
Her bir tablette;
Etkin madde:
Metilprednisolon 4 mg
Yardımcı madde(ler):
Laktoz monohidrat (inek sütünden elde edilen) ~54,65 mg Sodyum nişasta glikolat 8 mg
Yardımcı maddeler için bölüm 6.1’e bakınız.
3. FARMASÖTİK FORM
Tablet.
Beyaz, yuvarlak, düz yüzeyli, tek çentikli tablet
Çentik fonksiyonel değildir ve tableti eşit parçalara bölmek için kullanılamaz.
4. KLİNİK ÖZELLİKLER
4.1. Terapötik endikasyonlar
PREDNOL glukokortikoid etkinliğin istendiği şu gibi durumlarda endikedir:
Endokrin hastalıklar: Primer ve sekonder adrenal yetmezlik (hidro-kortizon veya kortizon ilk seçenektir; gerekli hallerde sentetik analoglar mineralokortikoidler ile birlikte kullanılabilirler; bebeklerde mineralokortikoid takviyesi özel önem taşır), akut adrenokortikal yetmezlik, konjenital adrenal hiperplazi, kanserle ilişkili hiperkalsemi, nonsüpuratif tiroidit.
Romatizmal hastalıklar: Kısa süre için yardımcı tedavi olarak verilmek üzere (hastanın
akut bir olayı veya alevlenmeyi atlatabilmesi için): Romatoid artrit (düşük doz
uygulamaları ile jüvenil romatoid artrit dahil), psöriatik artrit, ankilozan spondilit, akut
gut artriti, posttravmatik osteoartrit, akut nonspesifik tenosinovit, akut ve subakut bursit
ve epikondilit, osteoartrit sinoviti.
Kollajen doku hastalıkları:Bir alevlenme esnasında veya seçilmiş vakalarda idame
tedavisi olarak: Sistemik lupus eritematosus, sistemik dermatomiyozit (polimiyozit),
akut romatoid kardit.
Deri hastalıkları:Pemfigus, şiddetli eritema multiforme (Stevens-Johnsons sendromu),
eksfoliyatif dermatit, büllöz dermatitis herpetiformis, şiddetli psöriyazis, şiddetli
seboreik dermatit ve mikozis fungoides.
Alerjik reaksiyonlar:Geleneksel tedavinin yeterli miktarına rağmen geçmeyen şiddetli
veya faaliyeti engelleyen alerjik durumları kontrol altına almak için: Bronşiyal astım,
1
kontakt dermatit, atopik dermatit, serum hastalığı, mevsimsel veya perennial alerjik rinit, ilaç aşırı duyarlılık reaksiyonları, ürtikeriyal transfüzyon reaksiyonları ve akut noninfeksiyöz larenks ödemi.
Göz hastalıkları:Göz ve etrafındaki dokuların şiddetli, akut veya kronik, alerjik veya enflamatuvar rahatsızlıkları: Herpes zoster oftalmikus, iritis, iridosiklitis, korioretinitis yaygın posterior uveit ve koroidit, optik nevrit, sempatetik oftalmi, ön segment enflamasyonu, alerjik konjonktivit, alerjik korneal marjinal ülser ve keratit.
Solunum sistemi hastalıkları:Semptomatik sarkoidoz, berillioz, diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen Löffler sendromu, aspirasyon pnömonisi ve gerekli antitüberküloz tedavi ile birlikte fulminan ya da dissemine pulmoner tüberküloz,
Hematolojik hastalıklar:Kazanılmış (otoimmün) hemolitik anemi, yetişkinlerdeki sekonder trombositopeni, eritroblastopeni (kırmızı kan hücresi anemisi), konjenital (eritroid) hipoplastik anemi, yetişkinlerde idiyopatik trombositopenik purpura.
Neoplastik hastalıklar: Palyatif tedaviler için, yetişkinlerde lösemi ve lenfoma, çocukluk çağında akut lösemi.
Ödem durumları: Üremisiz idiyopatik tip veya lupus eritematoz nedeniyle oluşan nefrotik sendromdaki proteinürinin azaltılması veya diürezin arttırılması.
Sinir sistemi hastalıkları:Multipl sklerozun akut alevlenmesi.
Gastrointestinal hastalıklar:Hastanın, hastalığın kritik bir dönemini atlatabilmesi için: Ülseratif kolit (sistemik tedavi) ve rejyonel enterit (sistemik tedavi).
Diğer: Uygun antitüberküloz kemoterapi ile beraber kullanıldığında, subaraknoid blok ya da gelişmesi muhtemel blok ile tüberküloz menenjiti, nörolojik veya miyokardiyal semptomlar içeren trişinoz.
4.2. Pozoloji ve uygulama şekli
Pozoloji/uygulama sıklığı ve süresi:
Genel olarak tedaviye, yüksek dozlarla başlanır, uygulamanın daha sonraki aşamalarında azaltılır. Başarılı bir tedavi başlangıcının ardından günlük doz, istenilen etkinin sağlanması için gerekli olan minimum doza ulaşılana kadar belli aralıklarla (bir veya birkaç gün) kademeli olarak azaltılır. Başlangıç dozu tedavi edilen duruma göre değişebilir. Yetişkinler için günlük başlangıç dozu 360 mg’a kadar çıkabilir.
Sübstitüsyon
hastalığında
mineralokortikosteroid tedavisine ilave olarak), stres durumunda 16 mg’a kadar dozlar uygulanabilir.
PREDNOL
tedavi
sonlandırılmalıdır.
Uygulama şekli:
Tabletler yemek sırasında veya yemekten hemen sonra bir miktar sıvı (yaklaşık ½ bardak) yardımı ile çiğnenmeden yutulmalıdır. Özellikle idame dozu ayarlandıktan sonra iki günlük toplam dozun ya gün aşırı sabahları tek doz halinde uygulanmasına
2
(alternatif tedavi) ya da toplam günlük dozun tek doz halinde her sabah verilmesine çalışılmalıdır.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Böbrek/Karaciğer yetmezliği:
Böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalarda doz ayarlaması gerekmemektedir ancak bu hastalarda sistemik kortikosteroidler dikkatli kullanılmalıdır ve hasta sıklıkla izlenmelidir. Hepatik siroz hastalarında daha düşük dozlar yeterli olabilir ve genel olarak dozun azaltılması gerekebilir.
Pediyatrik popülasyon:
Çocuklar için geçerli doz klinik yanıta ve klinisyen hekimin önerisine göre ayarlanmalıdır. Tedavi mümkün olan en kısa doz ve süreyle kısıtlanmalıdır. Mümkün olduğu durumlarda, tedavi günaşırı günlerde tek doz şeklinde verilmelidir. Çocuklar için başlangıç dozu 0,8-1,5 mg/kg’dır. Günlük doz 80 mg’ı aşmamalıdır. İdame dozu 4-8 olup, kısa süre için 8 mg’a kadar uygulanabilir.
PREDNOL kullanımıyla büyümede gerileme riski söz konusu olduğundan, çocuklarda
zorunlu nedenler olmadıkça kullanılmamalıdır.
Geriyatrik popülasyon:
Geriyatrik hastalarda tedavi planlanırken kortikosteroidlerin özellikle osteoporoz, diyabet, hipertansiyon, enfeksiyona duyarlılık ve derinin incelmesi gibi istenmeyen etkilerinin daha ciddi olarak ortaya çıkabileceği göz önünde bulundurulmalıdır (bkz. Bölüm 4.4).
4.3.Kontrendikasyonlar
-Sistemik fungal enfeksiyonu olan,
-Belirli bir antiinfektif tedavi uygulanmayan sistemik enfeksiyonu olan,
-Metilprednisolona,
yardımcı
maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılığı olan hastalarda kullanılmamalıdır.
Canlı veya zayıflatılmış aşıların verilmesi, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir.
4.4.Özel kullanım uyarıları ve önlemleri
İmmünosüpresif Etkiler / Enfeksiyonlara Artan Duyarlılık
Kortikosteroidler enfeksiyona yatkınlığı artırabilir, bazı enfeksiyon belirtilerini
maskeleyebilir ve kullanımları sırasında yeni enfeksiyonlar ortaya çıkabilir.
İnflamatuvar yanıtın ve bağışıklık fonksiyonunun baskılanması, mantar, viral ve
bakteriyel enfeksiyonlara karşı duyarlılığı ve şiddetini arttırır. Klinik tablo sıklıkla
atipik olabilir ve farkına varılamadan ileri bir aşamaya ulaşabilir.
Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişiler, enfeksiyonlara karşı sağlıklı
bireylerden daha hassastır. Örneğin suçiçeği ve kızamık, bağışıklık sistemi olmayan
3
kortikosteroid tedavisi alan çocuklarda veya yetişkinlerde daha ciddi veya hatta ölümcül seyredebilir.
Normalde zararları az bir hastalık olan suçiçeği, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda ölümcül olabileceğinden ciddi bir endişe kaynağıdır. Suçiçeği geçirmediği kesin olarak bilinen hastalara (veya çocukların ebeveynlerine) suçiçeği veya herpes zoster ile yakın kişisel temastan kaçınmaları ve maruz kalmaları durumunda acil tıbbi yardım almaları önerilmelidir. Sistemik kortikosteroid alan veya daha önceki 3 ay
içerisinde
Varisella/zoster
immünoglobulin (VZIG) ile pasif immünizasyonu yapılması gerekmektedir; bu, su çiçeği maruziyetinden sonraki 10 gün içinde yapılmalıdır. Suçiçeği tanısı doğrulanırsa, hastalık uzman bakımı ve acil tedavi gerektirir. Kortikosteroidler durdurulmamalıdır ve dozun arttırılması gerekebilir.
Kızamığa maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Maruz kalma durumunda derhal tıbbi yardım alınmalıdır. Normal intramüsküler immünoglobulinli profilaksi gerekebilir.
Benzer şekilde, kortikosteroidler, Strongyloides hiperenfeksiyon ve genellikle şiddetli enterokolit ile potansiyel olarak ölümcül gram-negatif septiseminin eşlik ettiği yaygın larva göçü ile yayılmalarına neden olabilecek Strongyloides (kıl kurdu) enfesyonu gibi
bilinen veya şüpheli parazitik
çok dikkatli
kullanılmalıdır.
Canlı veya zayıflatılmış aşıların verilmesi, immünosüpresif dozda kortikosteroid alan hastalarda kontrendikedir. Diğer aşılara karşı antikor yanıtı azaltılabilir.
Aktif tüberkülozda kortikosteroid kullanımı, kortikosteroidin uygun bir antitüberküloz rejim ile birlikte hastalığın tedavisi için kullanıldığı, aniden başlayan veya yayılmış tüberküloz için sınırlandırılmalıdır. Latent tüberküloz veya tüberkülin reaktivitesi olan hastalarda kortikosteroidler kullanılıyorsa, hastalığın reaktivasyonu görülebileceğinden yakın gözlem gereklidir. Uzun süreli kortikosteroid tedavisi sırasında, bu hastalar kemoprofilaksi almalıdır.
Kaposi sarkomunun kortikosteroid tedavisi alan hastalarda ortaya çıktığı bildirilmiştir. Kortikosteroidlerin kesilmesi klinik remisyona neden olabilir.
Septik şokta kortikosteroidlerin rolü, hem yararlı hem de zararlı etkileri bildiren erken çalışmalarla tartışmaya açıktır. Daha yakın zamanlarda, tamamlayıcı kortikosteroidlerin, adrenal yetmezlik gösteren septik şoklu hastalarda yararlı olduğu öne sürülmüştür. Ancak septik şokta rutin kullanım önerilmez. Kısa süreli, yüksek doz kortikosteroidlerin kullanımı ile ilgili yapılan sistematik bir derleme, kullanımını desteklememiştir. Bununla birlikte, meta-analizler ve bir derleme, daha uzun süreli (5-11 gün) düşük doz kortikosteroidlerin mortaliteyi azaltabileceğini göstermiştir.
Bağışıklık Sistemi
Kortikosteroid tedavisi alan hastalarda nadir görülen cilt reaksiyonları ve anafilaktik/anafilaktoid reaksiyonlar meydana geldiğinden, uygulamadan önce, özellikle de hastanın herhangi bir ilaca alerjisi varsa, uygun ihtiyati önlemler alınmalıdır.
Bu ilaç inek sütünden elde edilen laktoz içerir. Eser miktarda süt bileşenleri içerebileceğinden, inek sütüne veya bileşenlerine veya diğer süt ürünlerine karşı aşırı
4
duyarlılığı olduğu bilinen veya şüphelenilen aşırı duyarlılığı olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.
Endokrin Etkiler
Olağandışı strese maruz kalan kortikosteroid tedavisi alan hastalarda, stresli durum öncesinde, sırasında ve sonrasında hızlı etki eden kortikosteroid dozunda artış görülmüştür.
Adrenal kortikal atrofi, uzun süreli tedavi sırasında gelişir ve tedaviyi bıraktıktan sonra aylarca sürebilir. 3 haftadan daha fazla bir süre için sistemik kortikosteroidin fizyolojik dozlarından daha fazlasını alan hastalarda (yaklaşık 6 mg metilprednizolon) ilaç kesinlikle aniden kesilmemelidir. Doz azaltma işleminin nasıl yapılması gerektiği, büyük ölçüde sistemik kortikosteroidlerin dozu azaldıkça hastalığın nüksetme ihtimalinin olup olmadığına bağlıdır. Kesilme sırasında hastalık aktivitesinin klinik değerlendirmesi gerekebilir. Hastalığın sistemik kortikosteroidlerin kesilmesi üzerine nüks etmesi muhtemel değilse, ancak HPA (Hipotalomus Hipofiz-Adrenal) aksın baskılanması konusunda belirsizlik varsa, sistemik kortikosteroid dozu fizyolojik dozlara hızla azaltılabilir. Günlük 6 mg metilprednizolon dozuna ulaşıldığında, HPA aksın çalışmasını tekrar sağlamak için doz daha yavaş azaltılmalıdır.
Hastalığın tekrarlama ihtimalinin düşük olduğu durumlarda 3 haftaya kadar süren sistemik kortikosteroid tedavisinin aniden kesilmesi uygundur. 3 hafta süreyle günde 32 mg metilprednizolon dozunun aniden kesilmesinin, hastaların çoğunda klinik olarak HPA aksın baskılanmasına yol açma olasılığı düşüktür. Aşağıdaki hasta gruplarında, 3 hafta veya daha az süren tedaviden sonra bile sistemik kortikosteroid tedavisinin kademeli olarak kesilmesi düşünülmelidir:
•Özellikle 3 haftadan daha uzun süren, tekrarlanan sistemik kortikosteroid tedavisi almış hastalar.
•Uzun süreli tedavinin kesilmesinden sonra bir ay içinde kısa bir süre verildiğinde (ay veya yıl)
•Eksojen kortikosteroid tedavisinden başka adrenokortikal yetmezlik nedeni olabilecek hastalar. Ayrıca, glukokortikoidler aniden kesildiğinde ölümcül sonuçlara yol açan akut adrenal yetmezlik oluşabilir.
•Günde 32 mg metilprednizolondan daha fazla sistemik kortikosteroid dozu alan hastalar.
•Tekrarlayan dozu akşam alan hastalar.
Adrenokortikal yetmezlikle ilişkili olmayan bir steroid “yoksunluk sendromu” da glukokortikoidlerin aniden kesilmesinin ardından ortaya çıkabilir. Bu sendrom, anoreksi, bulantı, kusma, letarji, baş ağrısı, ateş, eklem ağrısı, kas ağrısı, kilo kaybı ve /veya hipotansiyon gibi semptomları içerir. Bu etkilerin, düşük
kortikosteroid
ani
değişimden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Glukokortikoidler, Cushing sendromuna neden olabilir veya ağırlaştırabilir, bu nedenle Cushing hastalığı olan hastalarda glukokortikoidlerden kaçınılmalıdır.
5
Hipotiroidli hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle özen gösterilmeli ve sık hasta takibi gereklidir.
Tirotoksik Periyodik Paraliz (TPP), hipertiroidizmli ve metilprednizolonun neden olduğu hipokalemisi olan hastalarda ortaya çıkabilir.
Metilprednizolon ile tedavi edilen, özellikle hipertiroidizmi olan kas zayıflığı belirti veya semptomları gösteren hastalarda TPP’den şüphelenilmelidir.
TPP’den şüpheleniliyorsa, kan potasyum seviyeleri derhal izlenmeli ve normal kan potasyum seviyelerinin düzenlenmesini sağlamak için yeterli şekilde yönetilmelidir.
Metabolizma ve Beslenme Bozuklukları
Metilprednizolon dahil olmak üzere kortikosteroidler kan glukozunu artırabilir, önceden var olan diyabetleri kötüleştirebilir ve uzun süreli kortikosteroid tedavisi alan hastaları diabetes mellitusa yatkın kılabilir.
Diabetes mellitusu (veya ailede diyabet öyküsü) bulunan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özel dikkat ve sıklıkla hasta takibi gerekir.
Psikiyatrik Etkiler
Hastalar ve/veya bakıcılar, sistemik steroidlerle potansiyel olarak ciddi psikiyatrik advers reaksiyonların ortaya çıkabileceği konusunda uyarılmalıdır (bkz. Bölüm 4.8). Belirtiler tipik olarak tedavi başlangıcından sonra birkaç gün veya hafta içinde ortaya çıkar. Doz seviyeleri reaksiyonun başlangıç, tip, şiddet veya sürelerinin tahmin edilmesine izin vermemesine rağmen, riskler, yüksek dozlarda / sistemik maruz kalma durumunda daha yüksek olabilir (ayrıca bkz. Bölüm 4.5). Spesifik tedavi gerekli olabilir ancak, çoğu reaksiyon dozun azaltılmasından veya kesilmesinden sonra iyileşir. Hastalar/bakıcılar, özellikle depresif bir ruh hali veya intihar düşüncesi olduğundan şüpheleniliyorsa endişe verici psikolojik semptomlar ortaya çıkarsa tıbbi yardım almaya teşvik edilmelidir. Hastalar / bakıcılar, bu tür reaksiyonların nadiren rapor edilmesine rağmen, sistemik steroidlerin dozların alınması sırasında veya azaltılması/kesilmesinin hemen sonrasında meydana gelebilecek olası psikiyatrik bozukluklara karşı uyanık olmalıdır.
Kendileri veya birinci derece akrabalarında mevcut olan veya daha önce şiddetli duygulanım bozukluğu öyküsü olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanılmasına özellikle dikkat edilmelidir. Bunlar, depresif veya manik-depresif hastalıkları ve önceden geçirilen steroid psikozunu içerir.
Sinir Sistemi Etkileri
Nöbet bozukluğu ve myastenia gravis hastalarında (Kas-İskelet Etkileri bölümünde miyopati açıklamasına bakınız) sistemik kortikosteroid kullanımı dikkate alındığında hastaların sık gözetilmesi gerektiğine özellikle dikkat edilmelidir.
Tipik olarak yüksek dozlarda, uzun süreli kortikosteroid alan hastalarda, epidural lipomatoz bildirilmiştir.
Oküler Etkiler
6
Sistemik ve topikal kortikosteroid kullanımıyla görme bozukluğu bildirilebilir. Hasta bulanık görme veya diğer görme bozuklukları gibi semptomlar gösterirse; hastanın, sistemik ve topikal kortikosteroidlerin kullanımından sonra bildirilen katarakt, glokom veya santral seröz koryoretinopati (SSKR) gibi nadir hastalıkları içerebilecek olası nedenlerin değerlendirilmesi için bir göz doktoruna yönlendirilmesi düşünülmelidir. Santral seröz koryoretinopati, retinanın ayrılmasına yol açabilir.
Korneal delinme korkusu olduğu için glokomlu (veya ailede glokom öyküsü olan) ve oküler herpes simpleks hastalarında sistemik kortikosteroid kullanımı düşüldüğünde özellikle özen gösterilmelidir ve sık hasta takibi gereklidir.
Uzun süreli kortikosteroid kullanımı, optik sinirlerde hasar oluşumuna neden olabilecek glokomla sonuçlanabilecek artmış göz içi basıncı veya egzoftalmi ile posterior subkapsüler kataraktlar ve nükleer kataraktlar (özellikle çocuklarda) oluşturabilir. Gözün ikincil mantar ve viral enfeksiyonları da, glukokortikoid alan hastalarda artabilir.
Kardiyak Olaylar
Glukokortikoidlerin dislipidemi ve hipertansiyon gibi kardiyovasküler sistem üzerindeki advers etkileri, yüksek dozlar ve uzun süreli alımlarda, mevcut kardiyovasküler risk faktörleri olan tedavi edilmiş hastaları ek kardiyovasküler etkilere yatkın kılabilir. Buna göre, bu hastalarda kortikosteroidler titizlikle kullanılmalı ve gerektiğinde risk modifikasyonuna ve ek kardiyak izlemeye dikkat edilmelidir. Düşük doz ve alternatif gün terapisi, kortikosteroid tedavisinde komplikasyon sıklığını azaltabilir.
Sistemik kortikosteroidler konjestif kalp yetmezliği durumlarında dikkatli ve ancak kesinlikle gerekliyse kullanılmalıdır.
Yakın zamanda miyokard infarktüsü geçirmiş hastalarda (miyokard rüptürü rapor edilen) sistemik kortikosteroid kullanımı düşünüldüğünde özel dikkat verilmedilir ve sık hasta takibi gereklidir.
Steroid kaynaklı elektrolit bozukluğu/potasyum kaybı nedeniyle digoksin gibi kardiyoaktif ilaçlar alan hastalara dikkat edilmelidir (bkz. Bölüm 4.8).
Vasküler Etkiler
Aşağıdaki durumlara sahip hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle özen gösterilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.
Hipertansiyon
Tromboflebit eğilimi
Kortikosteroidlerle venöz tromboemboli de dahil olmak üzere trombozun ortaya çıktığı bildirilmiştir. Sonuç olarak, kortikosteroidler, tromboembolik bozukluklara sahip veya yatkın olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Gastrointestinal Etkiler
Yüksek doz kortikosteroidler akut pankreatite neden olabilir.
Aşağıdaki durumlara sahip hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.
Peptik ülserasyon.
7
Taze bağırsak anastomozları.
Apse veya diğer piyojenik enfeksiyonlar.
Ülseratif kolit.
Divertikülit.
Glukokortikoid tedavisi; perforasyon, tıkanma ve pankreatit gibi gastrointestinal bozukluklarla ilişkili diğer belirti ve semptomları ya da peritoniti maskeleyebilir. NSAİİ’lerle birlikte, gastrointestinal ülser gelişme riski artar.
Hepatobiliyer Etkiler
Karaciğer yetmezliği veya sirozlu hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.
Nadiren hepatobiliyer bozukluklar bildirilmiştir, bu vakaların çoğunda, tedavinin kesilmesinden sonra düzelme görülmüştür. Bu nedenle uygun izleme gereklidir.
Kas İskelet Etkileri
En sık nöromüsküler iletim bozukluğu olan hastalarda (örn., miyastenia gravis) veya nöromüsküler bloke edici ilaçlar (örn., pankronyum) gibi antikolinerjiklerle birlikte tedavi gören hastalarda ortaya çıkan yüksek dozda kortikosteroid kullanımıyla akut bir miyopati bildirilmiştir. Bu akut miyopati vücuda yayılır, oküler ve solunum kaslarını
tutabilir
yükselebilir.
Kortikosteroidlerin kesilmesinden sonra klinik düzelme veya iyileşme haftalar veya yıllar sürebilir.
Osteoporozlu hastalarda (menopoz sonrası kadınlar özellikle risk altındadır) sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.
Böbrek ve İdrar
Sistemik sklerozu olan hastalarda dikkat etmek gereklidir, çünkü metilprednizolon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerle tedavi sırasında skleroderma renal krizi sıklığı artmıştır. Kan basıncı ve böbrek fonksiyonu (s-kreatinin) bu nedenle rutin olarak kontrol edilmelidir. Renal krizden şüphelenildiğinde, kan basıncı dikkatlice kontrol edilmelidir. Böbrek yetmezliği olan hastalarda sistemik kortikosteroid kullanımı göz önüne alındığında özellikle dikkat edilmeli ve sık hasta takibi yapılmalıdır.
Yaralanma, zehirlenme ve işlemsel komplikasyonlar
Sistemik kortikosteroidler, travmatik beyin hasarında endike değildir ve bu nedenle tedavi etmek için kullanılmamalıdır, çok merkezli bir çalışma, metilprednizolon sodyum süksinat uygulanan hastalarda plaseboya kıyasla yaralanma sonrası 2 hafta ve 6 ayda mortalitenin arttığını ortaya koymuştur. Metilprednizolon sodyum süksinat tedavisi ile nedensel bir ilişki kurulmamıştır.
Skleroderma Renal Kriz
15mg/gün ve daha yüksek dozlarda prednisolon ve eşdeğerlerini kullanan sistemik sklerozlu hastalar, ölümcül olabilen Skleroderma Renal Kriz ile beraber ani başlangıçlı hipertansiyon ve akut böbrek yetmezliği gözlenebileceği hakkında uyarılmalıdır.
8
Bu sebeple tansiyon ve renal fonksiyon (s-kreatinin) rutin olarak izlenmelidir. Renal krizden şüphelenildiğinde, tansiyon dikkatle kontrol edilmelidir.
Diğer
İstenmeyen etkiler, minimum süre için en düşük etkili dozu kullanarak ve günlük gereksinimi tek bir sabah dozu olarak veya mümkün olduğunda alternatif günlerde tek bir sabah dozu olarak uygulayarak en aza indirilebilir. Dozu hastalık aktivitesine karşı uygun şekilde titre etmek için sık hasta incelemesi gerekir (bkz. Bölüm 4.2).
Hastalar riski en aza indirmek için alınacak önlemler konusunda net rehberlik sağlayan ve reçete yazan kişi, ilaç, dozaj ve tedavi süresi hakkında ayrıntılı bilgi veren ‘Steroid Tedavi’ kartlarını taşımalıdır.
Kobikistat içeren ürünler de dahil olmak üzere CYP3A inhibitörleri ile birlikte tedavinin sistemik yan etki riskini arttırması beklenir. Fayda, artmış sistemik kortikosteroid yan etkileri riskinden daha ağır basmadığı sürece kombinasyondan kaçınılmalıdır; kullanıldığı durumlarda ise hastalar sistemik kortikosteroid yan etkileri açısından izlenmelidir (bkz. Bölüm 4.5).
Aspirin ve steroidal olmayan antienflamatuvar ajanlar, kortikosteroidlerle birlikte dikkatlice kullanılmalıdır.
Sistemik kortikosteroidlerin uygulanmasından sonra ölümcül olabilen feokromositoma krizi bildirilmiştir. Kortikosteroidler sadece uygun risk/fayda değerlendirmesinden sonra şüpheli veya tanımlanmış feokromositoma hastalarına uygulanmalıdır.
Pazarlama sonrası deneyimlerde, hematolojik maligniteler ve solid tümörler dahil olmak üzere maligniteleri olan hastalarda, sistemik kortikosteroidlerin tek başına veya diğer kemoterapötik ajanlarla birlikte kullanımını takiben tümör lizis sendromu (TLS) bildirilmiştir. Yüksek proliferatif orana, yüksek tümör yüküne ve sitotoksik ajanlara yüksek duyarlılığa sahip tümörleri olan hastalar gibi TLS riski yüksek olan hastalar yakından izlenmeli ve uygun önlemler alınmalıdır.
Pediatrik popülasyon:
Kortikosteroidler bebeklik, çocukluk ve ergenlikte büyüme geriliğine neden olur. Uzun süreli kortikosteroid tedavisinde bebeklerin ve çocukların büyüme ve gelişmeleri dikkatlice gözlenmelidir. Tedavi, mümkün olan en kısa süre için minimum dozajla
sınırlandırılmalıdır.
geriliğinin
baskılanmasını en aza indirmek için, mümkünse alternatif günlerde tek bir doz olarak tedavi uygulanmalıdır (bkz. Bölüm 4.2).
Uzun süreli kortikosteroid tedavisi alan bebekler ve çocuklar, kafa içi basıncının artması riski altındadır.
Çocuklarda yüksek doz kortikosteroidler pankreatit oluşturabilir.
Yaşlılarda kullanımı
Artan yaşla birlikte sistemik kortikosteroidlerin yan etkileri özellikle osteoporoz, hipertansiyon, hipokalemi, diyabet, enfeksiyona duyarlılık ve deri incelmesi gibi durumlar daha şiddetli ortaya çıkabilir. Yakın klinik izlem, hayatı tehdit eden reaksiyonlardan kaçınmak için gereklidir.
9
PREDNOL’ün içeriğinde yaklaşık 54,65 mg laktoz monohidrat bulunur. Nadir
kalıtımsal galaktoz intoleransı, Lapp laktaz yetmezliği ya da glukoz galaktoz
malabsorpsiyon problemi olan hastaların bu ilacı kullanmamaları gerekir.
Bu tıbbi ürün her dozunda 1 mmol (23 mg)’dan daha az sodyum ihtiva eder; yani
aslında “sodyum içermez”.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Metilprednizolon bir sitokrom P450 enzimi (CYP) substratıdır ve temel olarak CYP3A4 enzimi tarafından metabolize edilir. CYP3A4, yetişkin insanların karaciğerinde en bol bulunan CYP alt ailesinin baskın enzimidir. Hem endojen hem de sentetik kortikosteroidler için temel Faz I metabolik basamağı olan steroidlerin 6β-hidroksilasyonunu katalize eder. CYP3A4’ün substratı olan diğer birçok bileşikten bir kısmının (diğer ilaçlar da dahil), CYP3A4 enziminin indüksiyonu (yukarı regülasyon) veya inhibisyonu yoluyla glukokortikoid metabolizmasını değiştirdiği gösterilmiştir.
İlaç Sınıfı ve Tipi
-İLAÇ veya MADDE
Etki
Antibiyotik, Antitüberküler -RIFAMPIN
-RIFABUTIN
CYP3A4
indükleyici
CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ – CYP3A4 aktivitesini indükleyen
hepatik
klirensi arttırır ki bu da CYP3A4 için substrat olan ilaçların plazma konsantrasyonunun azalmasına neden olur. Birlikte uygulandıklarında, istenen sonucu elde etmek için metilprednizolon dozajında bir artış gerektirebilir.
Antikonvülsanlar
-FENOBARBITAL
-FENITOIN
-PRIMIDON
Antikonvülsan
-KARBAMAZEPIN
CYP3A4
indükleyici (ve
substratı)
CYP3A4 İNDÜKLEYİCİLERİ – Yukarıdaki kutuya bakınız.
CYP3A4 SUBSTRATLAR – substratı Başka bir CYP3A4
varlığında,
metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.
CYP3A4 İnhibe
edici
CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER- CYP3A4 aktivitesini inhibe eden ilaçlar genellikle hepatik klirensi azaltır ve metilprednizolon gibi
ilaçlarının
plazma konsantrasyonunu arttırır.
Bir
inhibitörünün
varlığında, steroid toksisitesini önlemek için metilprednizolon dozunun titre edilmesi gerekebilir.
-GREYFURT SUYU
Kalsiyum Antogonisti -MIBEFRADIL
Histamin H2 reseptör Antagonisti -SIMETIDIN
Antibakteriyel
10
-IZONIAZID
hızını ve klirensini artırmak
yönünde metilprednizolonun
potansiyel etkisi vardır.
Antiemetik
-APREPITANT
-FOSAPREPITANT
CYP3A4
İnhibe
edici (ve substrat)
CYP3A4 İNHİBE EDİCİLER- Yukarıdaki kutuya bakınız.
CYP3A4 SUBSTRATLAR- Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.
(1) Aynı anda siklosporin ve metilprednizolon kullanımı ile bir
plazma
konsantrasyonlarını artırabilen ile karşılıklı metabolizma inhibisyonu meydana gelir. Bu nedenle, her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.
(2) İndinavir ve ritonavir gibi proteaz inhibitörleri, kortikosteroidlerin plazma konsantrasyonlarını artırabilir.
(3) Kortikosteroidler, HIV-proteaz inhibitörlerinin metabolizmasını indükleyebilir, da
azalmış plazma bu konsantrasyonuyla sonuçlanır.
Antifungal
-ITRAKONAZOL
-KETOKONAZOL
Kalsiyum Kanalı Blokörü -DILTIAZEM
Kontraseptifler (Oral)
–
ETINILESTRADIOL/NORETHINDRON
İmmünosüpresan
-SIKLOSPORIN (1)
Makrolit Antibakteriyal -KLARITROMISIN
-ERITROMISIN
Antiviraller
-HIV-PROTEAZ INHIBITORLERİ (2)(3)
Farmakokinetik arttırıcılar
-KOBISISTAT
İmmünosüpresan
-SIKLOFOSFAMIT
-TAKROLIMUS
CYP3A4 substrat
CYP3A4 SUBSTRATLAR- Başka bir CYP3A4 substratı varlığında, metilprednizolonun hepatik klirensi etkilenebilir ve dozaj ayarlaması gerekebilir. Her iki ilacın da kullanımı ile ilişkili advers olayların, ilaçların birlikte kullanılması ile ortaya çıkma olasılığı artar.
anti-
inflamatuar ilaçlar (4)
-yüksek doz ASPIRIN (5) (asetilsalisilik asit)
CYP3A4 aracılı
olmayan etkiler
(4)NSAİİ’lerle kortikosteroidler verildiğinde gastrointestinal kanama ve ülserasyon insidansı artış gösterebilir.
salisilat
serum seviyelerinin azalmasına yol açabilen yüksek doz aspirinin
11
klerensini artırabilir.
Metilprednizolon tedavisinin
kesilmesi salisilat toksisitesi
riskinin artmasına neden
olabilecek salisilat serum
seviyelerinin yükselmesine neden
olabilir.
Antikolinerjikler (6)
-NÖROMÜSKÜLER BLOKÖRLER (7)
(6) Nöromüsküler bloke edici
antikolinerjiklerin
yüksek dozda kortikosteroid ile
birlikte
miyopati bildirilmiştir. (Ek bilgi için Bkz. Bölüm 4.4 kas-iskelet sistemi.)
(7) Kortikosteroid alan hastalarda, pankuronyum ve vekuronyumun nöromüsküler bloke edici etkilerinin antagonizması bildirilmiştir. Bu etkileşimin tüm rekabetçi nöromüsküler blökerlerle olması beklenebilir.
Antikolinesterazlar
Steroidler miyastenia gravisde
antikolinesterazların etkilerini
azaltabilir.
Anti diyabetikler
şekeri
konsantrasyonlarını
artırabildiğinden, anti diyabetik
ajanların
ayarlaması
gerekebilir.
Anti-koagülanlar (Oral)
Kumarin antikoagülanlarının etkililiği, eşzamanlı kortikosteroid tedavisi ile arttırılabilir ve spontan kanamayı önlemek için INR veya protrombin süresinin yakından izlenmesi gerekir.
Potasyum-azaltıcı ajanlar
Kortikosteroidler, potasyum azaltan ajanlarla (yani diüretikler)
hastalar,
hipokaleminin gelişimi açısından yakından izlenmelidir. Ayrıca; amfoterisin B, ksantanlar veya beta 2 agonistleriyle eşzamanlı
kortikosteroid
hipokalemi riski artar
Aromataz inhibe ediciler -AMİNOGLUTETMİD
Aminoglutetimid kaynaklı adrenal supresyon, uzamış glukokortikoid tedavisinin neden olduğu endokrin değişiklikleri şiddetlendirebilir.
12
4.6. Gebelik ve Laktasyon
Genel tavsiye:
Gebelik kategorisi: C.
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar / Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Bazı vaka raporlarında, intrauterin araçlar kullanılan kadınlarda kortikosteroidlerle tedavi ile kontrasepsiyonun azaldığı bildirilmiştir.
Gebelik dönemi
Kortikosteroidlerin
değişkenlik
göstermektedir, ancak metilprednizolon plasentayı geçmektedir. İnsanlarda düşük doğum ağırlığı riskinin dozla ilişkili olduğu ve düşük kortikosteroid dozları uygulanarak en aza indirilebileceği görülmektedir.
Hamilelik sırasında önemli miktarda kortikosteroid almış annelerden doğan bebekler, adrenal yetmezlik belirtileri açısından dikkatlice izlenmeli ve değerlendirilmelidir. Hipoadrenalizm teorik olarak yeni doğanda kortikosteroidlere doğum öncesi maruz kalmanın ardından ortaya çıkabilir, ancak doğumdan sonra genellikle kendiliğinden düzelir ve nadiren klinik olarak önemlidir.
Metilprednizolon ile yeterli insan üreme çalışmaları yapılmadığından, bu tıbbi ürün, tüm ilaçlarda olduğu gibi, hamilelikte yalnızca anneye, embriyoya, fetusa veya çocuğa olan yarar-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır. Bununla birlikte, kortikosteroidler gerekli olduğunda, normal hamileliği olan hastalar, sanki hamile değilmiş gibi tedavi edilebilir.
Hamilelikte uzun süre kortikosteroid tedavisi gören annelerden doğan bebeklerde katarakt gözlenmiştir.
Laktasyon dönemi
Kortikosteroidler küçük miktarlarda anne sütüne geçer, ancak günlük 40 mg metilprednisolon dozunun bebeklerde sistemik etkilere neden olması beklenmemektedir. Bundan daha yüksek doz alan annelerin bebekleri bir dereceye kadar adrenal supresyon gösterebilir. Bu tıbbi ürün emzirme döneminde yalnızca anne ve bebeğe olan fayda-risk oranının dikkatlice değerlendirilmesinden sonra kullanılmalıdır.
Üreme yeteneği /Fertilite
Kortikosteroidlerin hayvan çalışmalarında doğurganlığı azalttığı gösterilmiştir (bkz. Bölüm 5.3).
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Kortikosteroidlerin makine sürme ve kullanma becerisi üzerindeki etkisi sistematik
olarak değerlendirilmemiştir. Kortikosteroidlerle tedaviden sonra baş dönmesi, vertigo,
görme bozuklukları ve yorgunluk gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle
araba veya makine kullanımı için risk oluşturabilir.
13
4.8. İstenmeyen etkiler
Sıklığa ilişkin bilgiler şöyle tanımlanmıştır: Çok yaygın (≥1/10), yaygın ( ≥1/100 ila < 1/10), yaygın olmayan (≥1/1.000 ila < 1/100), seyrek (≥1/10.000 ila < 1/1.000), çok seyrek (< 1/10.000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor).
Hipotalamik-hipofiz-adrenal supresyon da dahil olmak üzere kortikosteroidlerin kullanımıyla ilişkili öngörülebilir istenmeyen yan etkilerin sıklığı; ilacın göreceli gücü, dozaj, uygulama zamanı ve tedavi süresi ile ilişkilidir (bkz. Bölüm 4.4).
MerDRA
Sistem Organ Sınıfı
Sıklık†
İstenmeyen Etkiler
Enfeksiyonlar ve
enfestasyonlar
Yaygın
Enfeksiyon (klinik semptom ve bulguların baskılanması ile enfeksiyonların ciddiyeti ve hassasiyetinin artması dahil)
Fırsatçı enfeksiyon; uyuyan tüberkülozun nüksü, Peritonit†
sistemi
hastalıkları
Lökositoz
Bağışıklık sistemi
hastalıkları
İlaç aşırı duyarlılığı
Anafilaktik reaksiyon
Anafilaktoid reaksiyon
Endokrin hastalıklar
Yaygın
Cushingoid
Hipotalamik
eksen
baskılanması
Neoplazmalar iyi huylu,
kötü
belirtilmemiş (kistler ve polipler dahil)
Kaposi sarkoması
Metabolizma ve beslenme hastalıkları
Yaygın
Sodyum retansiyonu, sıvı retansiyonu
hipokalemik;
Dislipidemi; Glukoz toleransının bozulması; insülin için (veya şeker hastalarında oral hipoglisemik ajanlar için) artan gereksinimler; Lipomatoz; İştah artışı (bu, kilo artışına neden olabilir); Epidural lipomatoz.
Psikiyatrik hastalıklar
Yaygın
Affektif bozukluk (depresif ve öforik ruh hali dahil)
Psikotik
delüzyon,
halüsinasyon ve şizofreni (şiddetlenmesi), psikotik davranış, affektif bozukluk (afekt
labilite,
intihar
düşüncesi dahil), mental bozukluk, kişilik değişikliği, ruh halinin değişken olması, bilinç bulanıklığı, anormal davranış, anksiyete, uykusuzluk, iritabilite.
14
Sinir sistemi hastalıkları
Artmış intrakranyal basınç (papilloödem ile birlikte (benign intrakranyal hipertansiyon)), nöbet, amnezi, kognitif bozukluk, sersemlik, baş ağrısı
Göz hastalıkları
Yaygın
Katarakt
Seyrek
Görme bulanıklığı (ayrıca bkz. Bölüm 4.4)
Glokom, ekzoftalmi, korneanın incelmesi, skleranın incelmesi, koriyoretinopati
Kulak
kulak
hastalıkları
Vertigo
Kardiyak hastalıklar
Konjestif kalp yetmezliği (duyarlı hastalarda), miyokard infarktüsü takiben miyokardın yırtılması
Vasküler hastalıklar
Yaygın
Hipertansiyon
Hipotansiyon, arteriyel emboli, trombotik olaylar, kızarma
Solunum, göğüs
bozuklukları ve
mediastinal hastalıklar
Pulmoner emboli, hıçkırıklar
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın
Peptik ülser (olası peptik ülser perforasyonu ve peptik ülser hemorajisi ile birlikte)
kanaması,
pankreatit, özofajit ülseratif, özofajit, karın şişkinliği, karın ağrısı, ishal, dispepsi, mide bulantısı
Hepatobiliyer hastalıklar
Karaciğer enzimlerinin artışı (örneğin, alanin
aminotransferaz
aminotransferaz artışı)
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın
Deri atrofisi, akne
ekimoz,
eritema, hiperhidroz, cilt çizgileri; döküntü, ürtiker, telenjiektazi
Kas-iskelet bozuklukları,
bağ doku ve kemik
hastalıkları
Yaygın
Kas zayıflığı, büyüme geriliği
Patolojik fraktür, osteonekroz, kas atrofisi, nöropatik artropati, miyopati, osteoporoz, artralji, miyalji.
Üreme sistemi ve meme hastalıkları
Menstrüasyon düzensizliği
yolu
hastalıkları
Skleroderma Renal Kriz*
popülasyonlar arasında Skleroderma Renal Kriz oluşumu çeşitlenir. En yüksek risk, yaygın sistemik sklerozlu hastalarda rapor
edilmiştir.
En
çocukluk
rapor
edilmiştir.
Yaygın
İyileşme bozukluğu
15
uygulama bölgesine ilişkin hastalıkları
Periferik ödem, yorgunluk, halsizlik
Geri çekilme semptomları – Uzun süreli tedaviden sonra kortikosteroid dozunun çok hızlı bir şekilde azaltılması akut adrenal yetmezlik, hipotansiyon ve ölüme neden olabilir (bkz. Bölüm 4.4).
Araştırmalar
Yaygın
Kandaki potasyum düzeyinde azalma
Artmış
azalmış
karbonhidrat toleransı, idrarda kalsiyum artışı, kan alkalin fosfataz artışı, kanda üre artışı,
deri
reaksiyonların
baskılanması *
Yaralanma, zehirlenme ve yöntemsel
komplikasyonlar
Tendon yırtılması (özellikle aşil tendonu), spinal kompresyon kırığı
* MedDRA’da tercih edilen bir terim değil
† Peritonit perforasyon, obstrüksiyon veya pankreatit gibi gastrointestinal bir bozukluğun birincil belirtisi veya semptomu olabilir (bkz. Bölüm 4.4).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Metilprednisolon uygulanmasına birdenbire değil zamanla son verilmelidir. Belirgin
olabilen herhangi bir yan etki tarafından üretilen semptomları hafifletmek için gerekli
önlemler alınmalıdır. Doz aşımından sonraki iki yıl içerisinde ortaya çıkabilen başka bir
travmada hastanın kortikosteroidlerle desteklenmesi gerekebilir.
Metilprednisolonun
bulunmamaktadır.
Glukokortikoidlerle doz aşımında akut toksisite ve/veya ölüm seyrek olarak
bildirilmiştir. Doz aşımında spesifik antidot bulunmamaktadır. Tedavi semptomatik ve
destekleyici olmalıdır. Metilprednisolon, hemodiyaliz ile vücuttan uzaklaştırılabilir.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Glukokortikoidler
ATC Kodu: H02AB04
Metilprednizolon, sentetik bir glukokortikoid ve prednizolonun bir metil türevidir. Metilprednizolon, bağışıklık sistemini derinden inhibe etme kapasitesine sahip güçlü bir anti-enflamatuvar ajandır.
16
Glukokortikoidler öncelikle hücre içi glukokortikoid reseptörlerine bağlanarak ve bunları aktive ederek etki gösterir. Aktive edilmiş glukokortikoid reseptörleri, DNA’nın promotör bölgelerine bağlanır (transkripsiyonu aktive edebilir veya baskılayabilir) ve histonların de-asetilasyonu yoluyla genlerin inaktivasyonuna neden olan transkripsiyon faktörlerini aktive eder.
Kortikosteroid uygulamasının ardından, gen ekspresyonundaki değişikliklerden kaynaklanan klinik etkilerin görülmesi birkaç saat gecikmeli olur.
Gen ekspresyonu ile ilgili olmayan diğer etkiler daha erken ortaya çıkabilir.
Kortikosteroidler böbrek, sıvı ve elektrolit dengesini, lipid, protein ve karbonhidrat metabolizmasını, iskelet kası, kardiyovasküler sistem, bağışıklık sistemi, sinir sistemi ve
endokrin
fonksiyonların
korunmasında da kritik öneme sahiptir.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Metilprednizolon farmakokinetiği, uygulama yolundan bağımsız olarak lineerdir.
Genel Özellikler
Emilim:
Metilprednisolon hızla absorbe olur ve maksimum plazma metilprednisolon konsantrasyonu, normal sağlıklı yetişkinlere oral yoldan verilişin ardından yaklaşık 1,5 ila 2,3 saatte elde edilir. Metilprednisolonun normal sağlıklı gönüllülerde oral uygulamayı takiben mutlak biyoyararlanımı genellikle yüksektir (%82-89).
Dağılım:
Metilprednisolon dokulara geniş bir dağılım gösterir, kan-beyin engelini geçer ve anne
sütünde salgılanır. Görünür dağılım hacmi yaklaşık 1,4 L / kg’dir.
Metilprednisolon insanlarda yaklaşık %77 oranında plazma proteinine bağlanır.
Biyotransformasyon:
Kortikosteroidler esas olarak karaciğerde, ayrıca böbreklerde metabolize edilir ve
idrarla atılır.
İnsanlarda, metilprednizolon karaciğerde inaktif metabolitlere metabolize edilir; temel
metabolitler 20alfa-hidroksimetilprednizolon ve 20beta-hidroksimetilprednizolondur.
Karaciğerdeki metabolizma, öncelikle CYP3A4 enzimi ile gerçekleşir. (CYP3A4 aracılı
metabolizmaya dayanan ilaç etkileşimlerinin bir listesi için bölüm 4.5’e bakınız.).
Metilprednizolon, birçok CYP3A4 substratı gibi, ATP bağlama kaseti (ABC) taşıma
proteini p-glikoproteini için doku dağılımını ve diğer ilaçlar ile etkileşimi etkileyen bir
substrat da olabilir.
Eliminasyon:
Tüm metilprednisolonun ortalama eliminasyon yarı ömrü 1,8-5,2 saattir. Toplam klirens yaklaşık 5 ila 6 mL/dak/kg’dir.
Doğrusallık/doğrusal olmayan durum:
Metilprednizolonun farmakokinetiği uygulama yolundan bağımsız olarak doğrusaldır.
17
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Konvansiyonel güvenlilik farmakolojisi ve tekrarlanan doz toksisitesi çalışmalarına dayanarak, beklenmeyen bir tehlike tespit edilmemiştir. Tekrarlanan doz çalışmalarında görülen toksisiteler, eksojen adrenokortikal steroidlere maruz kalmaya devam edilmesine bağlı meydana gelmesi beklenen toksisitelerdir.
Mutajenite Potansiyeli:
Metilprednizolon, genotoksisite açısından tam olarak değerlendirilmemiştir. Yapısal olarak ilişkili metilprednizolon analoglarını kullanan çalışmalarda, bakteri ve memeli hücrelerinde sınırlı çalışmalarda potansiyel genetik ve kromozom mutasyonları için kanıt göstermemiştir.
Karsinojenite Potansiyeli:
Metilprednizolon,
olarak
değerlendirilmemiştir. Fare ve sıçanlarda karsinojenite açısından test edilen diğer glukokortikoidlerle değişken sonuçlar elde edilmiştir. Bununla birlikte, yayınlanmış veriler, budesonid, prednizolon ve triamsinolon asetonid gibi ilgili birçok glukokortikoidin, içme suyunda erkek sıçanlarda oral uygulamadan sonra hepatoselüler adenom ve karsinom insidansını arttırabileceğini göstermektedir. Bu tümörijenik etkiler, mg/m2 bazında ifade edilen tipik klinik dozlardan daha az olan dozlarda meydana gelmiştir. Bu bulguların klinik önemi bilinmemektedir.
Üreme toksisitesi:
Metilprednizolon
değerlendirilmemiştir.
Kortikosteron uygulanan erkek sıçanlarda doğurganlık üzerine advers etkiler olduğu ve bunların geri dönüşlü olduğu gözlenmiştir. Azalan ağırlıklar ile prostat ve seminal veziküllerde mikroskobik değişiklikler gözlenmiştir. İmplantasyon ve canlı fetüslerin sayısı azalmış ve iyileşme süresi sonunda çiftleşme sonrasında bu etkiler kaybolmuştur. Hamilelikte insanlarda oral tedavi için kullanılanlara benzer dozlarda metilprednizolon ile tedavi edilen farelerin yavrularında, artmış bir yarık damak görülme oranı gözlenmiştir.
İnsanlarda oral terapide kullanılana benzer fakat anneler için toksik olan dozda metilprednizolon ile tedavi edilen hamile sıçanlar arasında, artmış kardiyovasküler bozukluk sıklığı ve vücut ağırlığının azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık, başka bir çalışmada insanlarda tipik olarak kullanılanların veya oral terapinin <1-18 katı dozda sıçanlarda teratojenik bir etki görülmemiştir. İnsanda kullanılan dozlardan daha düşük dozlarda metilprednizolonla tedavi edilen hamile tavşanların yavrularında; cenin ölüm sıklığı, çeşitli merkezi sinir sistemi ve iskelet anomalileri bildirilmiştir. Bu bulguların hamilelikte metilprednizolon ile tedavi edilen annelerden doğan bebeklerde malformasyon görülme riski ile ilgisi bilinmemektedir. Rapor edilen teratojenik etkiler için güvenlilik marjları bilinmemektedir.
6. FARMASÖTİK ÖZELLİKLER
6.1. Yardımcı maddelerin listesi
Nişasta
Prejelatinize nişasta
Talk
Magnezyum stearat
Sodyum nişasta glikolat
18
Laktoz monohidrat
6.2. Geçimsizlikler
Bilinen herhangi bir geçimsizliği bulunmamaktadır.
6.3. Raf ömrü
36 ay
6.4. Saklamaya yönelik özel tedbirler
25°C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız.
6.5. Ambalajın niteliği ve içeriği
PREDNOL4 mg tablet, 20 tabletlik blister ambalajda kullanma talimatı ile birlikte karton kutuda bulunur.
6.6. Beşeri tıbbi üründen arta kalan maddelerin imhası ve diğer özel önlemler
Kullanılmamış olan ürünler ya da atık materyaller “Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği” ve “Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği”ne uygun olarak imha edilmelidir.
7. RUHSAT SAHİBİ
Gensenta İlaç Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Büyükdere Cad. Ali Kaya Sok. No: 5
Levent, Şişli, İstanbul
8. RUHSAT NUMARASI
104/68
9. İLK RUHSAT TARİHİ / RUHSAT YENİLEME TARİHİ İlk ruhsat tarihi: 12.05.1970
Ruhsat yenileme tarihi: 08.07.2009
10. KÜB’ÜN YENİLENME TARİHİ
19